İmam Boztaş Adlı Yurttaşın Yargısız İnfaz Sonucu Öldürülmesi İddialarını Araştırma-İnceleme Raporu

OLAY

09.03.2004 günü İHD Elazığ Şubesine yapılan başvuruda; Tunceli ili, Mazgirt İlçesi, Alanyazı (Xozınqıx) Köyü’nde ikamet eden İmam BOZTAŞ (1955 doğumlu) adlı yurttaşın 08.03.2004 tarihinde silahlı ve kar maskeli, jandarma üniforması giyen iki kişi tarafından öldürüldüğü, yine aynı köyde ikamet eden M.Ali KOÇAK ve Niyazi TURGUT adlı yurttaşların ise, adı geçen köye 1.5 km. mesafede bulunan Bulgurcular Karakol Komutanı Ahmet KAÇAN tarafından ölümle tehdit edildiği iddialarında bulunulmuş ve Derneğimizden yardım talep edilmiştir.HEYETİN OLUŞUMU
Derneğimize yapılan başvurular üzerine, yargısız infaz ve ölümle tehdit iddialarını araştırmak, bu konuda mağdurların aileleri ve diğer görgü tanıkları ile yetkili makamlarla görüşmek, araştırma ve incelemeler sonrasında kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, çeşitli ulusal ve uluslar arası mevzuatlarda güvence altına alınan yaşam hakkının korunmasına katkıda bulunmak ve yaşam hakkını ihlal eden faillerin yakalanarak haklarında gerekli soruşturmanın başlatılmasını talep etmek amacıyla;

İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Reyhan YALÇINDAĞ başkanlığında İHD GYK Üyesi ve Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölge Temsilcisi Mihdi PERİNÇEK ve İHD Elazığ Şube Başkanı Cafer DEMİR’ in yer aldığı İnsan Hakları Heyeti oluşturulmuştur.

HEYET GİRİŞİMLERİ
İnsan Hakları Derneği, yargısız infaz ve ölümle tehdit iddialarını araştırma istenci ve çalışma amacını önceden Tunceli Valiliğine, Mazgirt Kaymakamlığına ve Mazgirt Savcılığına yazılı olarak iletmiş ve randevu talebinde bulunmuştur.

İnsan Hakları Heyeti, 1 Nisan 2004 tarihinde önce maktul İmam BOZTAŞ’ ın annesi Fidan BOZTAŞ, babası Hıdır BOZTAŞ ve eşi Derman BOZTAŞ ile görüşerek yazılı beyanlarını almış, akabinde de iddialarla ilgili olarak, Mazgirt Kaymakamı Ali ÇELİK, ilgili soruşturmayı yürüten Mazgirt Savcıları Ünsal DEMİRCİ ve Mahmut KALEMCİ, Tunceli Valisi Ali Cafer AKYÜZ ve Tunceli Belediye Başkanı Songül ABDİL EROL ile görüşmüştür.

OLAY YERİ OLAN ALANYAZI KÖYÜ’ NDE MAKTULÜN AİLESİ ve DİĞER KÖYLÜLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELER
İnsan Hakları Heyeti, 1 Nisan 2004 tarihinde sabah saat 11.00 sıralarında Alanyazı Köyüne varmış ve maktulün evine giderek aileyle maktulün öldürüldüğü yer olan avluda görüşmüştür. Heyet, aşağıda belirtilen görüşmeleri gerçekleştirmiştir:

1.Maktulün Babası Hıdır Boztaş: Maktulün babası Hıdır Boztaş, olaya ilişkin olarak heyet üyelerine şu beyanlarda bulunmuştur;
“Bu gördüğünüz iki bitişik evin birincisinde ben ve eşim, ikincisinde de öldürülen oğlum İmam ve ailesi oturmaktaydı. Zaten biz sürekli birarada yer içerdik. 8 Mart 2004 akşam saatlerinde akşam yemeğini yedikten sonra İmam, eşi ve üç çocuğuyla birlikte bitişikteki şu eve [Heyet üyelerine evi göstererek: Olayın gerçekleştiği yer ve evler heyet üyeleri tarafından ayrıca kameraya alınmış ve fotoğrafları çekilmiştir] çekildi. Saat 22.00’e doğru köyün köpekleri havlamaya başladı. Daha önceleri de her defasında Köye asker geldiğinde köpekler uzun uzun havlardı. Daha sonra eşim Fidan Boztaş sobaya atmak için, dışarıya bu gördüğünüz avluya odun almak üzere çıktı. Dışarıya çıkan eşim, hemen kapımızın önünde, kar maskeli, silahlı ve asker giyimli iki kişi ile karşılaşmış. Bu kişiler, ısrarla oğlum İmam’ı çağırmasını istemişler. Gelen sesler üzerine ben de dışarı çıktım ve asker giyimli iki kişiyi gördüm. Eşime ısrarla İmam’ı evden çağırmasını söylüyorlardı. Bunun üzerine eşim de hemen bitişikteki şu eve giderek önce kapının üzerindeki dış aydınlatma lambasını açtı ancak onlar hemen müdahale ederek lambayı kapattılar. Eşim, kapıyı çalıp İmam’a dışarı çıkması için seslendi. O esnada bu şahıslar kapı önünden ayrılarak avlu kapısına doğru geri çekildiler ve dışarıya çıkan İmam’ı yanlarına çağırdılar. Bunun üzerine İmam onları tanımadığını ve bu nedenle de yanlarına gitmeyeceğini söyledi. Daha sonra İmam’ ı ısrarlı bir şekilde çağırdılar ve bizim kapımızın önüne geldiği esnada da hemen ateş etmeye başladılar. O esnada İmam, yere yığıldı. Ateş eden şahıslar daha sonra hemen buradan ayrıldılar. İmam, yere yığıldığında halen nabzı atıyordu ancak konuşamıyordu. Kurşun seslerini duyan köylüler 5-10 dakika sonra buraya geldiler. İmam’ ı yerde kanlar içinde görünce, bitişikteki köy olan Ağaçardı (Şorda) Köyünü telefonla aradılar ve İmam’ ı hastaneye götürmek üzere minibüsün köye gelmesini istediler. Bunun üzerine Ağaçardı Köyündeki akrabamız Şahin Polat, en yakın Karakol olan Bulgurcular Karakolunu telefonla arayarak durumu anlatmış ve saat 22.30 sıraları olmasına rağmen, telefona herhangi bir asker değil, ancak Karakol Komutanının kendisi, Ahmet Kaçan yanıt vermiş. Şahin Polat, telefonu yanıtlayan Komutan Ahmet Kaçan’ a “İmamı silahla vurdular, yardım istiyoruz, onu hastaneye götürmemiz gerekiyor” deyince Kaçan da son derece rahat bir ses tonuyla “yalan söylüyorsunuz, İmam’ı kim neden dolayı vursun ki? Ben oraya geleceğim ve sakın ben gelene kadar da O’nu yerinden kaldırmayın ve Hastaneye götürmeyin” demiş. Bu nedenle de biz İmam’ı hastaneye kaldıramadık. Zaten yarım saat geçtikten sonra İmam yaşamını yitirdi. Olayın üzerinden yaklaşık iki saat kadar geçtikten sonra Karakol Komutanı Ahmet Kaçan ve bir grup asker köye geldiler. Oysa Karakol buraya sadece 1.5 km. uzaklıktadır. Ben ve eşim gelen kişilerin asker giyimli şahıslar olduğunu, aynen onun üzerindeki gibi üniformadan giydiklerini söyleyince, O bunu reddetti. Daha sonra içeride otururken odada bulunan cep telefonun kime ait olduğunu sordu ve biz de İmam’ a ait olduğunu söyleyince telefonu aldı ve gittiğinde beraberinde götürdü. Bu cep telefonunun numarası: 0535 409 25 46’ dır. Komutan Ahmet Kaçan’ ın köye gelişinin üzerinden yaklaşık yarım saat zaman geçtikten sonra Mazgirt İlçe Jandarma Karakol Komutanı, doktor ve Mazgirt Cumhuriyet Savcısı birlikte geldiler. Otopsi yapılması için İmam’ ın cesedini Elazığ Araştırma Hastanesine götürdüler. Gelen savcı, benim, eşimin ve gelinim Derman’ ın ifadesini aldı. Biz savcıya da oğlumun asker giyimli şahıslar tarafından öldürüldüğünü söyledik.

Oğlum İmam 1980 Askeri Darbesinden sonra bir ihbar üzerine gözaltına alınmış ve örgüt üyeliğinden ceza alarak 5 yıl cezaevinde tutuklu kalmıştı. Daha sonra ikinci kez, 1995 yılında Mazgirt’ de gözaltına alınmış, yasadışı örgüte yardım yataklık suçlamasıyla tutuklanmış ve ceza alması sonucu birkaç yıl cezaevinde kalmıştı. Bu sürede Türkiye’ nin birçok cezaevinde kaldı ve en son da Elbistan Cezaevinden tahliye edilmişti. Tahliye olduktan sonra tekrar köydeki evimize geldi ve birarada yaşamaya başladık. 2003 yılının sonbaharında Bulgurcular Karakol Komutanı Ahmet Kaçan kendisini Karakola çağırarak artık kendileri için çalışmasını, yoksa O’ nun öldürecekleri yolunda tehdit ettiğini, bundan sonra mahkemeler ve cezaevleri ile kurtulamayacağını ve onlarla çalışmazsa sonunun bir kurşun olacağını söylemiş. İmam, bunları Karakoldan döndükten sonra eve gelince bana anlattı. Bunun üzerine 12 Kasım 2003’ de köyü terk ederek İstanbul’ a gitti. Daha sonra birkaç ay İzmir ve Manisa’ da kaldı. 2004 Şubatının son günü tekrar köydeki evimize geldi. 4 gün köyde kaldı ve beşinci gün Tunceli il merkezinde oturan akrabalarımızın yanına gitti ve 5-6-7 Mart tarihlerinde Tunceli’ de kaldı. 8 Mart günü öğleden önce Tunceli’ de gerçekleşen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine katıldığını sonradan O’ nu orada görenler tarafından öğrendim. 8 Mart günü saat 14:30 sıralarında köydeki evimize geri geldi.

Oğlum İmam vurulduktan sonra köyümüzden Niyazi Turgut, Mehmet Ali Koçak, İmam Keskin ve Selman Erdoğan isimli köylüler de İmam’ a yapılan tehditlere benzer tehditlere, aynı Karakol Komutanı tarafından daha önceden maruz kaldıklarını söyleyerek köyden ayrıldılar. Şu anda bu şahısların nerede olduklarını bilmiyoruz. Bunlardan Mehmet Ali Koçak ve İmam Keskin, aynı zamanda bizim de avukatımız olan Tunceli Baro Başkanı Av. Hüseyin Aygün ile görüşürken Dicle Haber Ajansına röportaj vermişler ve aynı Komutan tarafından benzer şekilde tehdit edildiklerini söylemişlerdi. Bununla ilgili haber, daha sonra 11 veya 12 Mart 2004 tarihli Ülkede Özgür Gündem Gazetesinde yer aldı.

Oğlum vurulduktan sonraki gün olan 9 Mart’da avukatımız Hüseyin Aygün aracılığıyla Mazgirt Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek suç duyurusunda bulunduk. Oğlum İmam’ ı vuranlar yüzü kar maskeli askerlerdi. Oğlumla herhangi bir husumeti olan kimse yoktu, çevresinde son derece sevilen ve saygı duyulan bir insandı. Oğlumu vuran askerlerin Bulgurcular Karakol Komutanlığına bağlı askerler olduğuna inanıyorum. Hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını istiyorum.”

2.Maktulün annesi Fidan Boztaş: Maktulün annesi Fidan Boztaş, olaya ilişkin olarak heyet üyelerine şu beyanlarda bulunmuştur;
“8 Mart 2004 akşam saatlerinde eşim, oğlum İmam, onun eşi Derman ve üç çocuğuyla birlikte akşam yemeği yedikten sonra yanyana olan evlerimize çekildik. Bir müddet geçtikten sonra Köydeki köpekler havlamaya başladılar. Bundan Köye askerlerin gelmiş olabileceğini düşündüm. Çünkü daha önceden de Köye askerler geldiklerinde böyle havlarlardı. Sonra ben sobaya odun atmak üzere avluya çıktım ve karşımda kar maskeli, elleri silahlı ve jandarma kıyafetli iki kişi gördüm. Bana İmam’ ı çağırmamı söylediler. Ben de kendilerine İmam’ la ne işlerinin olduğunu söyledim. Bunun üzerine korkmamamı sadece O’nunla kısa bir işlerinin olduğunu, O’nu görüp hemen gideceklerini söylediler. Çok ısrarlı davranmalarının üzerine oğlumun bitişikteki şu evine [Heyet üyelerine İmam’ ın eşi ve çocukları ile birlikte oturduğu evi göstererek] giderek kapıyı çaldım. O esnada dışarıyı aydınlatan lambayı açtım ancak gelen şahıslar hemen lambayı kapattılar. Sonra bu şahıslar kapı önünden ayrılarak avlu kapısına doğru geri çekildiler ve dışarıya çıkan İmam’ı yanlarına çağırdılar. Bunun üzerine İmam onları tanımadığını ve bu nedenle de yanlarına gitmeyeceğini söyledi. Daha sonra İmam’ ın yanlarına gitmesi için ısrarlı bir şekilde çağırdılar ve bizim kapımızın önüne geldiği esnada da hemen ateş etmeye başladılar. O esnada İmam, kanlar içerisinde yere yığıldı. Ateş eden şahıslar daha sonra hemen buradan ayrıldılar. İmam, yere yığıldığında halen nabzı atıyordu ancak konuşamıyordu. Sıktıkları kurşunlardan bazıları da bu gördüğünüz saç koruluklara [Heyet üyelerine, evlerin bulunduğu avluyu çevreleyen metal saçtan ve yanında rakamlarla belirlenmiş kurşun delikleri olan korulukları göstererek] değdi. Oğlumun öldürülmesinden sonra torunlarım çok korkuyorlar, geceleri uyuyamıyorlar, her an askerlerin gelip onları da tıpkı babaları gibi öldüreceklerine inanıyorlar. Oğlum herkes tarafından sayılan ve sevilen biriydi, düşmanı yoktu. Oğlumu öldürenler askerlerdi, cezalandırılmalarını istiyorum.”

3.Maktulün eşi Derman Boztaş: Maktulün eşi Derman Boztaş, olaya ilişkin olarak heyet üyelerine şu beyanlarda bulunmuştur;
“Eşimle biz evliyken, 1995 yılında Mazgirt’ de gözaltına alındı, yasadışı örgüte yardım yataklık suçlamasıyla tutuklanarak birkaç yıl Nevşehir, Malatya, Elbistan gibi Türkiye’ nin birçok cezaevinde kaldı ve en son da Elbistan Cezaevinden tahliye edildi. Tahliye olduktan sonra tekrar Köydeki evimize geldi. 2003 yılının sonbaharında bir gün Bulgurcular Karakol Komutanı Ahmet Kaçan kendisini Karakola çağırdı ve İmam O’ nunla görüştükten sonra çok kaygılı bir şekilde ve geldi. Ahmet Kaçan’ ın kendisine artık onlar için çalışmasını, yoksa kendisini öldürecekleri şeklinde tehdit ettiğini söyledi. Komutanın bunları söylerken çok ciddi olduğunu ve kendisinin de bundan endişelendiğini söyledi. Bunun üzerine 12 Kasım 2003’ de Köyü terk ederek İstanbul’ a gitti. Daha sonra birkaç ay İzmir ve Manisa’ da kaldı. 2004 Şubatının son günü tekrar Köydeki evimize geldi. 4 gün Köyde kaldı ve beşinci gün Tunceli il merkezinde oturan akrabalarımızın yanına gitti. 5-6-7 Mart tarihlerinde Tunceli’ de kaldı. 8 Mart günü saat 14:30 sıralarında Köydeki evimize geri geldi. Aynı gün akşam yemeğini kayınvalidem ve kayınpederimle birlikte yedikten sonra çocuklarım ve eşim İmam’ la birlikte eve çekildik. Saat 22.00 sıralarında kayınvalidem kapıyı çalarak İmam’ı çağırdıklarını söyledi. Daha sonra İmam dışarı çıkar çıkmaz da yüzü kar maskeli ve asker üniforması giyen kişiler tarafından silahla vuruldu ve kanlar içinde yere serildi.

Çocuklarımın gittiği okul olan YİBO ile Bulgurcular Karakolu yanyanadır. Bu nedenle çocuklarım okula gitmek istemiyorlar, her gün ağlayarak okula gidiyorlar. Gittikleri takdirde bitişikteki Karakolun askerlerinin onları da öldüreceklerini zannediyorlar. Eşimi vuranlar askerlerdi, cezalandırılmalarını istiyorum. İHD’ nin bu konuyu araştırmasını istiyorum.”

4. Murat Sır: Başvurucu aileyi ve maktul İmam Boztaş’ı tanıyan Murat Sır, heyet üyelerine şu beyanlarda bulunmuştur;
“Ben İmam Boztaş’ı uzun yıllardan beri tanırım. 8 Mart 2004 günü Tunceli’ de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bazı etkinlikler yapıldı. Ben İmam’ı orada gördüm. Bana, “beni bugün Köyden telefonla aradılar. Çocuğumun hasta olduğunu ve Köye gitmem gerektiğini söylediler. O nedenle ben bugün Köye gidip çocuğumu doktora götüreceğim ve daha sonra geri geleceğim” dedi. Biz Belediye seçimlerinden Bağımsız Belediye Başkan Adayı Haydar Beltan için onun seçim bürosunda birlikte çalışıyorduk. Bana ayrıca çocuğunu doktora götürdükten sonra geri döndüğünde seçim çalışmalarına katılmaya devam edeceğine söyledi.”

Murat Sır, heyet üyelerine bu bilgileri verdiği esnada maktulün ailesi söze karışarak, o gün kendilerinin İmam’ı telefonla aramadıklarını, O’ nu telefonla arayarak çocuğunun hasta olduğunu söyleyenin kim olduğunu bilmediklerini belirtmişlerdir.

HEYET ÜYELERİNİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ RESMİ GÖRÜŞMELER
1.Mazgirt Cumhuriyet Savcısı Ünsal Demirci: Heyet üyeleri, Cumhuriyet Savcısı Ünsal Demirci ile yaptıkları görüşmede, olaydan sonra, 1.5 km. uzaklıktaki Bulgurcular Karakolu askerlerinin kurşun seslerini duymuş olmaları gerekirken, neden dolayı olay yerine hemen gelmediklerini, Karakola telefon açıldığını ve Karakol Komutanı Ahmet Kaçan’ ın telefonda aileye maktulü Hastaneye kaldırmamalarını, kendisini beklemelerini söylemesine rağmen neden iki saat sonra olay yerine gidildiği hususlarının araştırılıp araştırılmadığını sormuşlardır. Heyet ayrıca 1.5 km.’lik mesafenin oldukça kısa bir mesafe olmasına rağmen, Bulgurcular Karakolu askerlerinin iki saat sonra olay yerine gitmeleri hususunun, titizlikle araştırılması gereken bir husus olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca maktulün ailesinin, Karakol Komutanı Ahmet Kaçan’ ın evden ayrılmadan önce evde gördüğü maktule ait bir adet cep telefonunu beraberinde götürdüğü iddiasında bulunduklarını söylemeleri üzerine, Savcı Demirci, telefonun şu anda kendilerinde olduğunu belirtmiştir. Maktulün en son telefon görüşmelerini yaptığı numaraların tespiti için gerekli yerlere müzekkere yazılıp yazılmadığının sorulması üzerine ise, Savcı Demirci, bu konuda bilgi veremeyeceğini ancak maktul yakınlarının vekillerinin bu talepte bulunabileceğini belirtmiştir. Savcı Demirci, olay mahallinin halen güvenlik sorunları olan bir yer olmasından dolayı askerlerin olay yerine naklinin geç olmasının olağan olduğunu belirterek, hazırlık soruşturması devam eden dosya hakkında gizlilik kararının olmadığını, ancak bu aşamada soruşturma halen devam ettiği için ayrıntılı bilgi veremeyeceklerini belirtmiştir. Savcı Demirci, ayrıca soruşturmanın kusursuz ve eksiksiz devam ettiğini ve şikâyet edilenlerin ifadelerinin alınmaya devam edildiğini de eklemiş ve gereken tüm adli işlemlerin büyük bir titizlikle yapıldığını, kendilerinin bu konuda ellerinden geleni yaptıklarını ifade etmiştir.

2.Mazgirt Cumhuriyet Savcısı Mahmut Kalemci: Heyet üyelerinin askerlerin olay mahalline geç gitmelerini düşündürücü bulduklarını ve akşam saat 22:00 sıraları olmasına rağmen, Ağaçardı Köyünden Şahin Polat’ ın telefonuna görev saati bitmiş Karakol Komutanının cevap vermesi nedeniyle o saatte neden dolayı Karakolda bulunduğu hususunun da araştırılması gerektiğini söylemeleri üzerine, Savcı Mahmut Kalemci, heyet üyelerine, soruşturmanın devam ettiğini, çok ayrıntılı bilgi veremeyeceklerini belirtmiştir. Savcı Kalemci, ayrıca askerlerin olay yerine geç gitmelerinin nedeninin güvenlik nedeniyle hemen hareket edememeleri ve ancak bağlı bulundukları Jandarma Alay Komutanlığından izin aldıktan sonra gidebilmeleri olduğunu, bu nedenle geç kaldıklarını ifade etmiştir. Savcı Kalemci, ayrıca olay gerçekleştikten sonra olay yerine gittiğini ve maktul yakınlarının konuya ilişkin ifadelerini aldığını belirtmiştir.

3.Mazgirt Kaymakamı Ali Çelik: Mazgirt Kaymakamı Ali Çelik, heyet üyelerine, altı aydan beridir Mazgirt’ de görev yaptığını, olayla ilgilendiğini, konuya ilişkin olarak adı geçen Köyden başkalarının da yaşam hakkına yönelik tehdit edildiğine ilişkin olarak kendilerine kimsenin başvuruda bulunmadığını, konunun araştırılacağını ifade etmiştir. Heyet üyelerinin, Bulgurcular Karakolu askerlerinin olay yerine iki saat sonra gitmelerinin araştırılması gereken bir husus olduğunu söylemeleri üzerine, Kaymakam Çelik, Karakol askerlerinin bağlı bulundukları Bölge Jandarma Komutanlıklarından izin almadan hareket etme yetkilerinin olmadığını, izin almak zorunda oldukları için geç kaldıklarını ifade etmiştir. Heyet üyeleri, adı maktul İmam Boztaş’ ın yargısız infaz suretiyle öldürülmesi iddiasına karışmış ve ayrıca aynı köyden başkalarının da ölümle tehdit edilmelerinden sonra Köyü terk ettiklerini iddialarına karışmış olan Bulgurcular Karakolu Komutanının halen görev başında olmasının o yörede yaşayan yurttaşlarımızı tedirgin ettiği aktarılmıştır. Bunun üzerine Kaymakam Çelik, kendisinin böyle bir yetkisinin olmadığını, bu tür kararların Ancak Alay Komutanlığının teklifi ve İl Valiliğinin kararı ile alınabileceğini belirtmiştir. Heyetin şikayet edilen jandarma görevlileri hakkında idari soruşturma başlatılıp başlatılmadığını sorması üzerine ise, Kaymakam Çelik, bu konuyu yanıtlayamayacağını belirtmiştir.

4.Tunceli Valisi Ali Cafer Akyüz: Heyet konuya ilişkin olarak söz almadan önce Tunceli Valisi Ali Cafer Akyüz, heyete, konuya ilişkin yaptığı basın açıklamasının çarptırılarak basına yansıtıldığını, kendisinin maktul İmam Boztaş’ın öldürülmesinden herhangi bir yasadışı örgütü sorumlu tuttuğunu söylemediğini; sadece vatandaşımızın katledilmesinden büyük üzüntü duyduğunu, hiçbir cinayetin failinin meçhul kalmasına izin vermeyeceklerini, bu nedenle de faillerin bulunacağını ve bulununca da kamuoyuna açıklanacağını ifade ettiğini aktarmıştır. Heyetin, Vali Akyüz’ e halen bir savcılık soruşturmasının devam ettiğini ancak, gerek maktulün ailesinin ve çocuklarının ve gerekse de yörede yaşayan yurttaşlarımızın kendilerini güvende hissetmediklerini, bu nedenle yaşam hakkının ihlali gibi en kutsal hakka yönelik bir ihlali gerçekleştirmede adı geçtiği için Bulgurcular Karakolu Komutanı Ahmet Kaçan’ ın açığa alınması gerekliliğini belirtmesi üzerine, Vali Akyüz, soruşturma sonuçlanmadan böyle bir kararın verilmesinin adil olmayacağını belirmiştir. Vali Akyüz ayrıca, konuya ilişkin idari tahkikatın da başlatıldığını, İçişleri Bakanlığından mülki müfettiş talep ettiklerini ve müfettişin geleceğini, balistik incelemelerin yapıldığını ve araştırmanın detaylı bir şekilde sürdürüldüğünü ifade etmiştir.

5.Tunceli Belediye Başkanı Songül Abdil Erol: Heyet üyeleri ile görüşen Tunceli Belediye Başkanı Songül Abdil Erol, belediye başkanlığı seçimini üç gün önce kazandığını, maktul İmam Boztaş’ ın yargısız infaz sonucu öldürülmesi olayını seçim faaliyetlerini yürütürken öğrendiğini, faili meçhul cinayetlerden dolayı çok acı çekmiş bölge halkının bu olaydan sonra tedirgin olduklarını ve faillerin bir an önce bulunmasını istediğini ifade etmiştir.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER
1. Heyet, yargısız infazın gerçekleştiği yerde yaptığı incelemeler sonucu çok sayıda kurşun kullanıldığını, bunların bir bölümünün infazın gerçekleştiği yerin tam karşısında bulunan saç koruluklara isabet ettiğini tespit etmiştir.

2. Heyet, maktul yakınlarının son derece üzgün, kaygı ve korku dolu bir ruh haline sahip olduklarını gözlemlemiştir. Özellikle de maktulün çocuklarının gittiği okul olan YİBO’ nun, Bulgurcular Karakoluna bitişik olmasından dolayı çocukların ruh sağlığından dolayı son derece kaygılı olduklarını tespit etmiştir.

3. Maktul yakınları, maktul İmam Boztaş’ ın daha önceden Bulgurcular Karakol Komutanı Ahmet Kaçan tarafından ölümle tehdit edildiğini, bunun üzerine Köyden ayrıldığını, Köyden ayrıldığı 12 Kasım 2003 tarihi ile öldürüldüğü 8 Mart 2004 tarihi arasında sadece toplam dört gün köyde kaldığını ve en son geldiği andan itibaren yaklaşık sadece yedi saat sonra öldürüldüğünü ifade etmiş, bu nedenle faillerin Bulgurcular Karakolu görevlileri olduğuna inandıkları tespit edilmiştir.

4. Maktul İmam Boztaş’ı öldürmeye gelen şahısların yüzlerinin kar maskeli ve üzerlerindeki giysinin de jandarma üniforması olduğu bilgisinin, üç görgü tanığı olan babası, annesi ve eşi tarafından, çelişkisiz bir biçimde verildiği tespit edilmiştir.

5. Heyet, çevresinde çok sayılan ve sevilen biri olması itibariyle, maktul İmam Boztaş’ın, herhangi bir kimseyle ailesine yansıyan bir husumetinin olmadığı tespitine varmıştır.

6. Maktulün öldürüldüğü köy olan Alanyazı Köyü ile Bulgurcular Karakolu arasındaki mesafe 1.5 km. civarında olup, en fazla 8-10 dakika arasında bir sürede yaya olarak ve iki dakikada da araçla alınabilecek bir mesafe olduğu tespit edilmiştir.

7. Elazığ Şubemize maktul İmam Boztaş’ ın öldürülmesinden sonraki gün olan 9 Mart 2004 tarihinde başvuran Mehmet Ali Koçak ve Niyazi Turgut, benzer şekilde Bulgurcular Jandarma Karakolu Komutanı Ahmet Kaçan tarafından tehdit edildiklerini belirterek kendi yaşamlarından endişe ettiklerini ifade etmişlerdir. Heyet, Elazığ Şubesine imzalarıyla yazılı olarak da başvuran bu iki başvurucunun Köyü terk ettikleri tespitinde bulunmuştur.

8. İnsan hakları heyetinin bir günlük çalışmaları hiçbir şekilde engellenmemiş, görüşme talep edilen resmi makamlar, görüşmenin gerçekleşmesi ve heyetin bekletilmemesi konusunda duyarlı davranmışlardır.

AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR
1. Kasım 2003 tarihinde Bulgurcular Karakol Komutanı neden maktul İmam Boztaş’ ı Karakola çağırarak kendisiyle görüştü? Görüşmenin içeriği neydi ve buna görgü tanıklığı etmiş jandarma görevlileri var mıdır?

2. Olayın gerçekleştiği yer kapalı bir yer değil de maktulün evinin önündeki açık avluda olmasına ve en az birkaç km. öteden duyulması gerekmesine rağmen, en yakın Karakol olan Bulgurcular Karakolu yetkilileri neden kendiliklerinden harekete geçmemişlerdir? Harekete geçmek için neden Karakola bir köylünün telefon açmasını beklemişlerdir?

3. Olayın gerçekleştiği yer olan Alanyazı Köyü ile en yakın güvenlik birimi olan Bulgurcular Karakolu arasındaki mesafe 1.5 km olmasına rağmen, bitişik köy olan Ağaçardı Köyünden Şahin Polat’ ın, Karakol Komutanı ile telefonda görüşüp yardım istemesinin üzerinden neden iki saat süre geçtikten sonra olay yerine gelmişlerdir?

4. Saat akşam 22.30 sıraları olmasına rağmen neden Şahin Polat’ ın aradığı karakol telefonuna Karakol Komutanı Ahmet Kaçmaz yanıt vermiştir? Mesai saati dışında olduğu için o saatte kendisinin Karakolda bulunmasını gerektiren nedenler nedir?

5. Telefona yanıt veren Ahmet Kaçmaz, neden Şahin Polat’ a maktul İmam Boztaş’ ın yerden kaldırılmamasını, hastaneye götürülmemesini, bunun için kendisinin beklenilmesini söylemiştir?

6. Eğer görüşülen resmi makamların söylediği gibi Karakol yetkililerinin olay yerine geç gelmelerinin nedeni bağlı bulundukları Alay Komutanlığından izin almak ise, geç gideceğini bildiği halde, Ahmet Kaçmaz neden henüz yaralı halde bulunan İmam Boztaş’ ın yerinden kaldırılmamasını ve Hastaneye götürülmesi için kendisinin olay yerine varmasının beklenilmesini söylemiştir?

7. Eğer maktul derhal hastaneye götürülebilseydi şu anda hayatta olma şansı var mıydı?

8. Olay yerine gelen Karakol Komutanı Ahmet Kaçan, maktule ait 0535 409 25 46 no’lu cep telefonunu niçin yanına almıştır? Bu cep telefonu ne zaman ve kim tarafından Savcılığa verilmiştir?

9. Elazığ Şubemize 9 Mart 2004 tarihinde başvurup imzalı beyanlarını veren, Alanyazı Köyünden Niyazi Turgut ve Mehmet Ali Koçak’ ın daha önceden Bulgurcular Karakoluna çağrılmalarının nedeni nedir?

10. Niyazi Turgut, Mehmet Ali Koçak, İmam Keskin ve Selman Erdoğan isimli köylüler neden korkarak maktul İmam Boztaş öldürüldükten sonra Köyü terk ettiler?

11. Maktul İmam Boztaş’ ın ailesinden hiç kimse telefonla arayarak çocuğunun hasta olduğunu söylemediği halde, maktulün öldürüldüğü gün olan 8 Mart tarihinde kendisini telefonla arayarak Köyde bulunan çocuğunun hasta olduğunu söyleyerek kendisini Köye çağıran kimdi?

KANAAT VE SONUÇ

Kanaat
Heyetimiz, tüm incelemeler sırasında yaptığı görüşmeler ve edindiği bulgular ve aynı şekilde gözlemlerinden hareketle, maktul İmam Boztaş’ın kar maskeli, silahlı ve jandarma kıyafetli şahıslar tarafından öldürüldüğü düşüncesini taşımaktadır.

İnsan Hakları Heyeti, Alanyazı Köyü’nde ciddi bir baskı ortamının mevcut olduğunu gözlemlemiştir. Benzer şekilde, bundan sonra da, yaşam hakkı ihlali, keyfi gözaltı, ölümle tehdit gibi ihlallerin gerçekleşme riskinin mevcut olduğu kanaatindedir.

İnsan Hakları Heyeti ayrıca Bulgurcular Karakolu’nun, Alanyazı Köyüne sadece 1.5 km. mesafede olduğunu ve akşam saatlerinde gerçekleşen ateşli silah sesinin Karakolda bulunan askerler tarafından duyulmamış olmasına ihtimal vermemektedir. Heyet, silah sesleri duyulmasına ve durum Karakol Komutanlığına telefonla bildirilmiş olmasına rağmen, Karakol Komutanı Ahmet Kaçan’ ın ve diğer askerlerin olay yerine geç gelmelerinin bilinçli bir tutum olduğu kanaatindedir.

Sonuç
Yaşam hakkı, her koşulda kutsaldır ve dokunulmazdır. Yaşam hakkı ihlali, insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamındadır. İmam Boztaş adlı yurttaşımızın yargısız infaz sonucu öldürülmesi olayı kapsamlı bir şekilde araştırılmalı, deliller karartılmadan hazırlık soruşturması ivedilikle tamamlanmalı ve failler yargılanarak hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.

İmam Boztaş’ ın öldürülmesi ve Niyazi Turgut ile Mehmet Ali Koçak isimli köylülerin ölümle tehdit edilmeleri konusunda hakkında ciddi iddialar olmasına rağmen, Bulgurcular Karakolu Komutanı Ahmet Kaçan’ ın halen aynı yerde görevinin başında olmasından dolayı, yöre halkının vicdanı ciddi şekilde zedelenmektedir ve yurttaşlarımız kendilerini güvende hissetmemektedirler.

Hukukun bağlayıcılığı herkes için geçerlidir. Yargı mekanizması en etkin şekilde ve kısa zamanda adil sonuca ulaşmalıdır. Hukuk kurumu olması nedeniyle ve yasaca insan haklarını koruma göreviyle yükümlü kılınan barolar, iç hukukun etkin sonuca ulaşımı için Mazgirt Cumhuriyet Savcılığınca başlatılan yargısal sürecin takipçisi olmalıdır.

İmam Boztaş’ ın yargısız infaz sonucu öldürülmesi konusunun ayrıntılarıyla açığa kavuşturulması, sorumlular hakkında hukuksal ve idari kovuşturmanın yapılması için TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ve Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı ivedilikle inceleme başlatmalı ve maktul İmam Boztaş’ ın yakınıcı ailesi ile olay yerinde görüşmelidirler.

Av. Reyhan YALÇINDAĞ :İHD Genel Bşk. Yrd.

Mihdi PERİNÇEK :İHD G.Doğu ve Doğu Anadolu Bölge Temsilcisi ve GYK Üyesi

Cafer DEMİR :İHD Elazığ Şube Başkanı

Bir cevap yazın