ANKARA TUZLUÇAYIR CAMİ –CEMEVİ PROJESİNE KARŞI YAPILAN GÖSTERİLER VE SONRASINDA GELİŞEN OLAYLARA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME RAPORU

Ankara Tuzluçayır Mahallesinde yapımına başlanan Cami-Cemevi projesine Tuzluçayır halkının göstermiş olduğu demokratik tepki sonrası siyasal iktidarın onayıyla polis tarafından aşırı/orantısız /ölçüsüz olarak nitelenemeyecek derecede ağır saldırılar gerçekleşmiştir.  Projenin temelinin atıldığı 08.09.2013 tarihinden itibaren başlayan olaylar sonrası yerinde gözlem ve tespitlerde bulunmak üzere İHD Ankara Şube yöneticilerinden bir heyet oluşturularak Tuzluçayır Mahallesine gidilmiştir.

HEYETİN OLUŞUMU:

İHD Ankara Şube Başkanı Halil İbrahim VARGÜN

İHD Ankara Şube Sekreteri Fatma GÜNEŞ

İHD Ankara Şube Yöneticisi Cengiz MENDİLLİOĞLU

İHD Ankara Şube Yöneticisi Serbay KÖKLÜ’den oluşmuştur.

HEYETİN GİRİŞİMLERİ:

Heyetimiz Tuzluçayır Mahallesinde faaliyet gösteren Siyasi Partiler, Köy Dernekleri, Kadın Örgütleri, Sendikalarla birlikte Mahalle Muhtarları, zarar gören esnaftan kişiler ve birebir polis şiddeti mağduru kişilerle görüşmüştür.

Görüşme yaptığımız kurum temsilcileri, muhtarlar ve mahalle sakinlerine “Cami-Cemevi projesinin neden yapıldığı, projeye başlanırken buradaki halkın yahut kurumların fikrinin alınıp alınmadığı ve projenin temelinin atıldığı günden itibaren gelişen olaylarda ne gibi hak ihlallerinin yaşandığı konusunda sorular yöneltilmiştir. Görüşme yaptığımız kurum temsilcileri ve mahalle sakinlerinin beyan ve değerlendirmelerine aşağıda yer verilmiştir.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Mamak Şube Yöneticisi Yusuf KARACAKALE ile yapılan görüşme: Tuzluçayır Mahallesinde Camiye de Cemevine de ihtiyaç yok. Projenin yapıldığı yerin 50mt yakınında bir cami 100mt yakınında da Tuzluçayır Cemevi var. Mevcut olanlar zaten ibadet için yeterli.  Buna rağmen projenin hayata geçirilmesi Cem Vakfı- İzzettin DOĞAN, AKP- Fettullah GÜLEN dayatmasıdır. Alevi kültürünü asimile ederek “ benim istediğim gibi alevi olacaksın” dayatmasıdır.  Aleviler olarak biz de “devletin Alevisi olmayacağız” diyoruz.Pir Sultan Abdal Kültür Derneği olarak cem evlerinin yasallaşması, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi çözüm önerilerimiz var. Bu projeye başlanırken ne Pir Sultan Abdal Derneği’ne ne de Cemevine gelip görüş almadılar. Bu işi oldubittiye getirdiler. Cem Vakfının daha önce burada faaliyeti yoktu. Halk olarak polis Tomalarının önünde durduk. Polise “ gençlerin taş atmasını durduracağız siz de gaz atmayın” dedim. Polis silahını bana uzatarak “ Al Sen de beni vur” dedi.  Ben de karşılık olarak “Biz insan öldürmeyiz” dedim.

Emekli-Sen Yöneticisi Nazik KILIÇ ile yapılan Görüşme: Asıl sıkıntı sadece Cami- Cemevi sıkıntısı değildir. Sorun sınıfsaldır. Burada 3 aydır geziyle birlikte direniş devam ediyordu. Tabi bu proje bir dayatma olduğu için Tuzluçayır halkı olarak sokaklara döküldük. Gaz bombasını evlerin içine attılar. Pir Sultan’a da atıldı. Hem kurumların hem evlerin içi hedef alındı. En yoğun saldırı biçimi gaz atılmasıydı. Barikatları aşıp da caddeye girdikleri zaman binaların içine de attılar. Sabah bahçede 7 tane kapsül buldum. 5 tane de binanın içinden çıktı. Astım hastasıyım diye bağırmama rağmen “Astım hastasıysan git şikayet et.” Dediler. Astım nedeniyle hastaneye gittim. Sabahları yürüyüşe gidiyorum. 2 toma, 2 akrep, 2 tane de belediye otobüsü ve sivil polisler inşaatın orda duruyor. Gaz bombaları genellikle Amerikan ya da Brezilya yapımı.

Emekli Sen Yöneticisi Emin YILDIRIM ile yapılan görüşme: Devlet buraya hizmet getirecekse pazaryeri sıkıntısı, otobüslerin yetmemesi, spor tesisinin olmaması gibi bir sürü sıkıntımız var. Cami- Cemevi zaten yeterli.

Emekli- Sen Mamak Şube Başkanı H. İbrahim DEMİREL ile yapılan görüşme: Cami-Cemevi projesi AKP’nin kamuoyunu aldatmaya yönelik politikasıdır. Şöyle ki Alevilerin devrimcileşen, mücadeleci kesimlerini törpülemek amacıyla yapılmıştır. Bu rahat rahat burada ibadetimizi yapmamız için yapılmış değildir. Alevileri yozlaştırıp, dindarlaştırıp, keskin uçlarını törpülemek amaçlıdır. Alevilere ya da Cemevine dostane yaklaşmayan bir politika sürdürdüler. İleri demokrasi söylemi havada kaldı. En ufak muhalefete bile tahammül gösteremeyen ve saldırganlıkla karşılık veren bir durum söz konusu.

BDP Mamak İlçe Eş Başkanı Yıldız BAHÇECİ ile yapılan görüşmede: Gezi olayından Cami-Cemevi projesine kadar bu süreci iyi anlamaları lazım. Seçim çalışmalarına gittiğimizde halk bize şunu söylüyordu: “Kürtler çocukların eline taş veriyor. Kamu malına zarar veriyor.” diye şikayet ediyorlardı. Şu anda 3 aydır yaşanan süreçte insanın diline, dinine yönelik saldırı olduğunda taş da atılıyor kamu malına da zarar veriliyor. Kürtler üzerinde uygulanan politikayı metropollerde Aleviler üzerinde uyguluyorlar. Sisteme karşı çıkan kim olursa devlet bu politikayı uyguluyor. Tuzluçayır’ı özellikle tercih etmelerinin sebebi Türkiye solu içinde önderlerin-kadroların çıktığı bir yer. Eğer Alevileri çok düşünüyorlarsa cemevlerine statü versinler. Projeye başlanırken halktan ya da kurumlardan görüş alınmadı. Temelin atılacağı gün her sokak başında tomalar ve akrepler ile adeta olağanüstü hal vardı. Yani devlet bu tepkiyi bekliyordu. Fakat Tuzluçayır halkının tepkisini beklemiyordu. Bazı günler 1O.000, bazı günler 20.000 civarı insan toplandı. Tuzluçayır, Şirintepe, Natoyolu sakinleri akın akın geldi ve sürekli çatıştı. Şu an bu eylemler haftada 1 güne düştü. Bibergazı, portakal gazı, plastik mermi ve tazyikli su kullanıldı. Gözaltılar genelde kayıt dışı: alıp dövüp bırakma şeklinde oldu. Çözüm önerisi olarak cemevlerine yasal statü verilmesi, cami-cemevi projesinin iptal edilip yerine sosyal tesislerin kurulması önerilerimizdir.

Kartaltepe muhtarlığı Abidin GÖNDELEN ile yapılan görüşmede: Burası benim bölgem olmasına rağmen bizimle bu konuda bir görüşme yapılmadı. 5-6 muhtar olarak biz daha önce Mamak Belediyesi ile cemevi ihtiyacı nedeniyle görüştük. Böyle bir şey olabilir dediler. Herhangi bir taahhütte bulunmadılar. Cami-Cemevini kimse ortak yerde istemez. Camiye gerek yoktu zaten yeterince var. Bu bölgede Cuma ve bayram dışında cami zaten çok kullanılmıyor. Polis orantısız güç kullandı. Bahçelere gaz atıldığını gördüm. Sokaklara had safhada gaz atıldı. Temel atma 08.08.2013’te başladı. Mahallede Pir Sultan öncülüğünde temel atmaya katılmama kararı veren bir toplantı yapıldı. Bu bölgede temel atma törenine katılım olmadı. Dışarıdan insanları getirdiler. İstanbul’da Gazi Mahallesi ne ise Ankara’da Tuzluçayır Mahallesi odur. Tuzluçayır ele geçirilirse muhalefetin odağı kırılır. Bu nedenle Tuzluçayır’dan başladılar. Tuzluçayır halkı dışarıdan dayatmayı kabul etmez. Kendi kararlarını vermek ister. Buradaki Sünni kesim de böyledir. Burada parsel çalışması vardı. Hepsini bir parsele dönüştürdüler. Tapu müdürlüğü orda oturan kişilerden ecrimisil istedi. Bu nedenle birçok kişi oturduğu evi boşalttı. Bu proje Fetullah Gülen’in projesidir. Mahallenin en büyük tepkisi “burası park alanı olacak” diye alanı boşaltmaları, sonra cami-cemevi projesinin ortaya çıkmasıydı. Burası katı atık bölgesi olduğu için yeşil alan olarak ayrıldı, boşaltılacak dendi. Buradaki sakinler de bu nedenle tepkililer.

Esnaf Murat KARAHAN ile yapılan görüşme (Abidin Aktaş Sokağı’nın girişinde bulunan Salon Kangal’ın sahibi) Murat Karahan: “Polisler karşıda bulunan Pamukkale Otobüs Firması’nın camına dipçikle vurarak camını kırdılar. Divriği Nazar Seyahat’in içine içerde insanlar varken gaz bombası atıldı. İçeride 65 yaşında Mehmet Karacakale isimli bir sakinimiz de etkilendi. Durmuş Özcan isimli CHP Mamak Belediye Meclis Üyesi olan 60 yaşın üzerinde kişiye kafa attılar. Burada zarar görmeyen esnaf yok. Özellikle kaldırım taşlarına tazyikli su sıkarak kaldırım taşlarını kırdılar”.

Mamak Halkevi Temsilcisiyle yapılan görüşme: Çağatay isimli bir arkadaşımız gözaltı yapılarak Demirtepe Karakoluna götürüldü.  Özcan DOĞAN isimli bir arkadaşımız gözünden yaralandı.  Cumartesi günü uyarısız müdahale yapıldı. Ertesi gün Pazar günü bütün çadırları kaldırmışlardı. İlk günlerde polis dağılın uyarısı yapmadan saldırdı.  Üçüncü günden itibaren ise inşaat alanına çekilerek oradan müdahale ettiler. Ara sokaklara akreplerle girerek resmi gözaltı yapmadan dövüp bırakarak insanları alıkoydular. Toplam resmi olarak 16 gözaltı gerçekleşti. İlk gün halktan katılım çok fazla değildi. İkinci gün polis şiddetine tepki olarak ve Cami- Cemevi projesini yeni duyanlar geldiler. Polis saldırısı olmadığında halk da eyleme devam etmedi. O bölge eski çöp döküm bölgesi. Belediye yasa dışı ruhsat verdi. Bu konuyla ilgili belediye başkanı hakkında usulsüz işlem yapmaktan suç duyurusunda bulunuldu. Orası yapı yasaklı bölge olduğu için dini tesis yapılamaz. Hazineden araziye tahsis etmişler. Mamak Belediyesi’ne üstten ilişkilerle sıkıştırmışlar. Tuzluçayır’da Sünni nüfus yüzde on oranında. Bölgeyi alan vakıf çakma bir Alevi vakfıdır.

Mağdur Özcan DOĞAN ile yapılan görüşme: Pazar günü kepçelerle çadırları yüklendiler. Biz 7-8 kişiydik. 50 çevik kuvvet polisi vardı. Polis şuursuzca saldırıyordu. Atılan gazın, merminin haddi hesabı yoktu. Olaylar gece saatlerine kadar sürdü. Gece de plastik mermi kullandılar. Sol gözümde kanlanma oldu morardı. Mermi attıklarının farkına bile varmadım. Plastik mermi ile yaralan çok sayıda kişi vardı. Gazlı sudan sırtından yaralanan çok oldu. 2-3 revirimiz vardı. Tıp öğrencileri ve pratisyen hekimler gönüllü olarak yardımcı oldular. Olaylar boyunca polisin uyarı yaptığını duymadık. Son 3 gündür ise polis:” Size verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.” Diye mahalle aralarında anons yapıyor. Barikatları zorunlu olarak kendimizi korumak için kuruyorduk. Elektrik kesintileri yaptılar. Polis her sokaktan geliyordu. Önde toma arkada akrep en son polisler geliyordu. Rastgele evlere balkonlara gaz attılar.

Tuzluçayır Mahallesi Muhtarı (ismi geçsin istemiyor): Tuzluçayır’ın %90ı alevi. Buradaki insanlar mezheplerinden dolayı kendilerini azilmiş ve ayrımcılığa uğramış olarak görüyor. Buraya cami-cemevi yapmak fitili ateşlemektir. Şu anda ilk günlerdeki gibi protestolar yok. Polis orantısız güç kullandı. Panzerler Akrepler ara sokaklara girdi. Evlerinin içindeki insanlar rahatsız oldu. Olayın dışında olduğu halde etkilenenler çok oldu. Cami-Cemevi projesinden protestolardan sonra haberimiz oldu. Bu konuda görüşümüz alınmadı. Bu bir Alevi-Sünni olayı değil. Buradaki insanlar yıllarca okullarda, iş hayatında ezilmiş insanlar.

AKADER Temsilcisi Deniz ile yapılan görüşme: Projenin amacı devletin asimilasyon politikasıdır. Anadolu genelinde uygulanmak isteniyor, pilot bölge olarak burası seçilmiş olabilir. Halktan ya da kurumlardan fikir alınmadı, fikir alınmak istenseydi cevabın hayır olacağı biliniyordu.  Projeden 1 Eylülde temel atmadan bir hafta önce haberimiz oldu. Daha öncesinden Ağustos ayında dedikodu şeklinde konuşuluyordu.  Arazi normalde kentsel dönüşüm kapsamındaydı. İnsanlar zorla evlerinden çıkarıldı. Daha sonra bir vakıf araziyi satın almış.  Esnaftan, mahalle sakinlerinden birçok kişi yaralandı. Koa hastası insanların evine bile biber gazı atıldı. Sınav Dershanesi’nin camından içeriye gaz atıldı. Öğrenciler aradan iki-üç gün geçmesine rağmen hala içeriye giremediklerini söylüyorlar.

Kozadan İpeğe Evde Çalışan Kadınlar Derneği temsilcileri ile yapılan görüşme:

Mahallede kadın sığınma evi bulunmakta, fakat sığınma evine sığınan kadınlar atılan gazdan dolayı daha fazla tramva yaşadılar. Gül Çimen isimli bir arkadaşımızın evinin içine gaz atıldı ve panik atak hastası olan kızının hastalığı bu nedenle ağırlaştı. Buraya uyuşturucu sokmaya çalıştılar kadınlar protesto etti ve kapandı. Pavyon açtılar kadınlar pavyonu basarak kapattırdı. Pazar günü öğlen kınamız vardı, dönüşte sokağımıza giremedik gaz nedeniyle.

Gül ÇİMEN İle yapılan görüşme: Evim Abidin Aktaş sokakta 3. Kattadır. Pazar günü eve geldiğimde kızım cam kırıldı diye bağırarak beni karşıladı.  Gaz kapsülü cama çarpıp bahçeye düşmüş fakat camı kırmış. Bizim sokakta birçok evin camı bu şekilde kırık.  Kızım panik atak hastası bir hafta boyunca ne zaman ses gelse koridora kaçıyoruz. Karakola gittiğimde bu konuda bir şey yapamayız dediler. Komiser tutanak tutsak bile bir sonuç alınamayacağını söyledi, ben de tutanak bile tutturmadan geri döndüm.

Mamak İşçi Kültür Evi temsilcisi Gizem AKYOL ile yapılan görüşme: Polis şiddeti nedeniyle yaralanan çok sayıda insan oldu. Oktay isimli arkadaşımızın gözaltına alınırken kolu çatladı. Plastik mermi ve kapsülle yaralananlar çok oldu.

Şenkaya Kürkçü Köy Derneği Şener TÜRKMEN ile yapılan görüşme: AKP’nin mezhepsel bakışı ortaya çıkıyor.  Farklı inançlara sorunlu yaklaşımı var. Tuzluçayır’ın seçilme nedenleri vardır.  Örneğin 12 Eylül öncesi ilk şehit Ali Haydar TÜRKMEN Tuzluçayır’dandır. Devlette tarikatlar da buranın geçmişini biliyor. Cemevi’nin yapılacağı yer yapı yasaklıdır. Bu nedenle dava açarak yürütmeyi durdurmak istedik. Araziyi Hacı Bektaş Veli Kültür Dayanışma Geliştirme Vakfı isimli bir vakıf tarafından maliyeden satın alındı.  Vakıf birkaç ay önce kurulmuş. Arazi üzerindeki evleri Toki’den konut verilecek diye boşalttılar. 148 tane alevi köy derneği var, bu konuda hiçbirinin görüşü alınmadı. Projenin toplantısına sadece Cemevi Yaptırma ve Dayanışma Derneği temsilcisi Mehmet isimli bir arkadaşımızı çağırdılar.  Vakıf, muhtemelen Fettullah GÜLEN tarafından finanse ediliyor. Derneğimizin içine de gaz bombası atıldı. Tuzluçayır’ın bilinçli olarak seçildiğini düşünüyoruz.

HDP Temsilcisi Ali Ekber ile yapılan görüşme: Beş yıl kadar önce Aleviler önce Hıristiyan olmalı daha sonra İslam’a geçmeli deniliyordu. Proje bu nedenle samimi gelmiyor.  Cemevi’nde semahlar dönülür, deyişler söylenir, fakat Sünni kesim ezan okunulduğunda bütün seslerin kesilmesini ister. Aleviler önce benim inancımı tanı cem evlerine statü verilsin diyorlar.

Devrimci Hareketten Arif KANDEMİR ile yapılan görüşme: Bu proje Amerikan Emperyalizminin bir oyunudur.  Devrimciler bunu önledi.  O zaman başaramadılar şimdi deniyorlar.  Fettullah GÜLEN ile İzzettin Doğan bu proje burada başarılı olursa her yerde başarılı olur diye düşünüyor.

Emek Partisi Temsilcisi (revirde görev alan) ile yapılan görüşme: Bize 4 tane bacağı kırık, 3 tane kafa yaralanması, 2 tane kol kırığı gaz fişeği ile, şakaktan gaz bombası isabet etmesi nedeniyle yoğun bakıma kaldırılan bir kişi ve bir çok gaz zehirlenmesi vakası ulaştı.

Revirde Görev Alan İntörn ile yapılan görüşme (ismini açıklamak istemiyor):

24 yaşında bir kadının kafasına akrebin müdahalesiyle sallanan lamba düştü. Kafasında 2 cm’lik açık elmacık kemiğinde şişlik ve morluk oluştu. İlker isimli bir arkadaş kimyasal içerikli yeni kapsüllerle yaralandı, zehirlenme ve 8-9 saatlik bilinç kaybı yaşadı. 9 kişiden gazdan etkilenerek geçici körlük oluştu.  İnsanların birçoğu yaralandığı halde çatışmaya devam etti. Kaşı açılan bir kişiyi zorla tedavi ettik. Yine kolunun biri yaralanan bir kişi diğer kolu ile çatışmaya devam etmek istedi. Bu nedenle yaralı sayısını kestirmek güç. 45-50 yaşlarında bir kişi sivil polisler tarafından darp edildiği için sol elmacık kemiği, sağ kaş ve sol gözü morarmış bu kişi eylemci de değil normal vatandaş.

OLAYLARIN GELİŞİMİ

Cami – Cemevi projesinin temelinin atılmasına başlamadan 3 gün önce Pir Sultan Abdal Derneği Mamak Şubesi tarafından mahalledeki kurumların, köy derneklerinin de katıldığı bir toplantı yapılarak, projeye ilişkin nasıl bir muhalefet yürütüleceği görüşülmüştür. Temel atma töreninin yapıldığı 08.09.2013 günü mahalle adeta olağanüstü hal varmışçasına, polislerle, toma ve akreplerle kuşatılmıştır. Polis aynı gün yapılan basın açıklamasını aşırı yahut orantısız ibaresinin yetersiz kalacağı derecede şiddetle bastırmış, o gün başlayan çatışmalar gece yarısına kadar sürmüştür. Ertesi gün ise ilk gün gerçekleşen polis şiddetine tepki olarak General Zeki Doğan Mahallesinden, Şirintepe ve Nato Yolundan insanlar gösterilere katılmıştır. Gösterici sayısı 10.000 ila 20.000 arasında değişmiştir. İlk 3 gün polisler müdahale etmeden önce hiçbir anons yapmamış, biber ve portakal gazı, pilastik mermi tazyikli su (kimyasal karışımlı) kullanarak çok sayıda gösterici, mahalle sakini yada olayla ilgisiz vatandaşın yaralanmasına sebebiyet vermiştir. 3. günden sonra polis inşaat alanına çekilmiş ve çatışmalar birkaç gün daha devam etmiştir.

OLAYLAR SÜRECİNDE YAŞANAN HAK İHLALLERİ VE POLİS ŞİDDETİ

Tuzluçayır Cami- Cem evi direnişi sürecinde polis şiddeti nedeniyle meydana gelen hak ihlallerini kesin sayısal veri olarak elde etmek mümkün olmamıştır.  Bunun nedeni de çatışma sırasında yaralanan yahut dövülüp bırakılan göstericilerin yaralı hallerini dikkate almadan çatışmaya devam etmesi ve meydana gelen yaralanmanın kayıt altına alınmamasından kaynaklanmaktadır. İkinci olarak olaylar esnasında yaralıların başvurduğu hastanelerin yaralıları polise teslim ettiğine dair duyum şeklinde bilgilerin dolaşması nedeniyle yaralanan bireyler kendi imkanlarıyla tedavi edilmiştir. Olaylar sürecinde mahallede tıp öğrencilerinin, doktorların ve sağlık çalışanlarının görev aldığı revirler kurulmuştur.  Revirlerdeki sağlık çalışanlarıyla yaptığımız görüşmelerde şu verilere ulaşılmıştır. 4 kişide bacak kırığı, 3 kişide kafa travması, 2 kişide gaz fişeği ile kol kırılması, şakağa gaz bombası isabet etmesi nedeniyle yoğun bakıma kaldırılma ve çok sayıda gaz zehirlenmesi. 24 yaşında bir kadının başına akrebin müdahalesi sonucu sallanan sokak lambasının düşmesi nedeniyle kafasında 2 cmlik açık ve elmacık kemiğinde şişlik ve morluk oluşmuştur. İlker isimli bir gösterici; kimyasal içerikli yeni plastik mermilerin isabeti sonucu kafasının arkasında ve sağ baldırından yaralanmış, 8-9 saat kadar bilinç kaybı yaşamıştır. 9 kişide gazdan dolayı geçici körlük oluşmuştur. Olayla ilgisi olmayan yoldan geçen 45-50 yaşlarında bir vatandaşı sivil polisler ya da sivil giyimli kişiler darp etmiş bunun sonucunda vatandaşın sol elmacık kemiği sağ kaşı ve sol gözü morarmıştır. 12 kişi civarında da pilastik mermi yaralanması oluşmuştur. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu veriler revirlere intikal edebilen verilerdir. Gerçek rakamlar bunların üzerindedir.

Polis gaz kapsüllerini evlerin içerisine, bahçelere, esnafların dükkânına, Pir Sulatan Abdal Derneği’ne ve mahalledeki diğer kurumların içerisine de atmıştır. Örneğin mahalle esnafı Pamukkale Turizmin camına dipçikle vurulmuş ve camı kırılmıştır. Divriğ- Nazar Seyahatın içine gaz bombası atılması nedeniyle 65 yaşında Mehmet Karacakale isimli bir yaşlı vatandaş etkilenmiştir. Abidin Aktaş sokağının girişindeki kahvehanenin duvarları kırılmıştır. 60 yaşın üzerinde bir kişi tomanın önüne çıkmış ve kendisini darp ederek resmi gözaltı yapmadan alıkoymuşlardır. Durmuş Özcan isimli 60 yaşın üzerinde CHP Mamak Belediye Meclis üyesi bir kişiye kafa atılmştır. 52 yaşında Özcan DOĞAN isimli Halkevi üyesi bir kişi pilastik merminin sol gözünün yanından geçmesi nedeniyle gözünden yaralanmış birkaç gün gözündeki kanlanma devam etmiştir. Gül Çimen isimli bir kadın mahalle sakinin evine gaz atılmış bu nedenle salon camı kırılmıştır ve gene bu nedenle panik atak hastası olan kızı ne zaman ses gelse evin koridoruna kaçmaktadır. Gül Çimen isimli kadın mahalle sakini bu nedenle karakola gitmiş karakol polisleri kendisine bir şey yapamayacaklarını söyleyerek durumu tutanak haline bile getirmemiştir. Bu şekilde evin içine gaz atılması ve bu nedenle camların kırılması çok sık rastlanılan bir olaydır. Gene olaylar sırasında resmi olarak 16 gözaltı yaşanmıştır, fakat resmi olmayan darp edilerek gözaltına alınma ve sonra bırakılma durumları çok sayıdadır.

Olaylar sırasında Ankara Hastanesine giden yaralıların polise teslim edilmesi ve sık sık elektriklerin kesilmesi de ayrıca yaşanan hak ihlalleri arasındadır.

CAMİ-CEMEVİ İNŞAATININ SEÇİLME YERİ

Projenin hayata geçirilmek istenildiği alan katı atık bölgesi olarak kullanıldığı için söz konusu yer daha önce belediye tarafından yapılaşmaya kapatılmıştır.  Kentsel rekreasyon alanı olarak ayrılan yerde sadece park ve yeşil alan olarak kullanıma izin verilmektedir. Bu nedenle de söz konusu bölgede evi olan vatandaşları kentsel dönüşüm kapsamında evlerinden çıkarmışlar ve yerine evlerinin ederinde olmayan daireler tahsis edilmiştir.  Yeşil alan dışında yapılaşma yasağı olan araziyi hazine arazisi olarak Hacı Bektaş Veli Kültür ve Dayanışma Vakfı isimli birkaç ay önce kurulan bir vakıf satın almıştır. Adı geçen vakfın bizzat Fettullah Gülen tarafından desteklendiği ve Konya İli merkezli olduğu belirtilmektedir.

PROJEYE BAŞLANIRKEN HALKIN VE KURUMLARIN GÖRÜŞÜ ALINMAMIŞTIR.

Görüşme yaptığımız kurumların, muhtarlıkların ve köy derneklerinin tamamı proje başlamadan önce kendi görüşlerinin sorulmadığını belirtmişlerdir. Görüşleri alınmış olsaydı böyle bir projeye olumsuz yanıt verecekleri de bilinmekteydi. Zira Alevi halk bugüne kadar pek çok kez devlet eliyle kışkırtılan insanlar tarafından katliamlara maruz kalmıştır. Cami ve cem evinin bir arada bulunduğu bir ortamın pek çok provakasyona açık olacağı düşünülmektedir. İbadet biçimleri de düşünüldüğünde bu durum kaçınılmazdır. Zira Cemevi’nde semah dönülür, deyişler söylenir ve bunlar yapılırken herhangi bir duraksama yaşanmaz,  oysa Sünni İslam’da ezan okunurken her türlü müziğin kapatılması gerekmektedir. Başlı başına bu durum bile bir çatışmanın yaşanmasına neden olabilir.

TUZLUÇAYIR MAHALLESİNİN SEÇİLME NEDENİ

Tuzluçayır Mahallesi’nde yaşayanların çoğu Alevi inancındadır. Halen bir çok Alevi örgütü, Alevi Köy derneği ve sosyalist kurumlar Tuzluçayır’da faaliyet sürdürmektedir.  Tuzluçayır halkı sosyal ve kültürel yozlaşmaya karşı da mücadele etmektedir. Örneğin, burada açılan bir pavyon, buradaki kadınların pavyonu basması sonucunda kapatılmış, burada yapılmak istenen uyuşturucu ticareti bizzat kadınların eylemleri sonucu engellenmiştir. Elbette devlet ve cemaatler de Tuzluçayır’ın farklılığını bilmekte ve Alevi muhalefetine burada bu proje ile karşılık vermeyi denemektedirler.

TUZLUÇAYIR MAHALLESİNDE CAMİYE DE CEMEVİNE DE İHTİYAÇ YOKTUR

Görüşmeler sırasında ilk karşılaştığımız cümle şu olmuştur: Bölgede Camiye de Cemevine de ihtiyaç yoktur. Projenin başladığı alanın 50 mt yakınında bir Cami 100 mt yakınında ise bir Cemevi bulunmaktadır ve ibadet eden kitleye her ikisi de yetmektedir. Cem evinde cenazelerin kaldırılması için gerekli olan Gasilhane eksiktir, fakat bu ihtiyaç da köy dernekleri aracılığıyla giderilmektedir. Oysa mahallede bir spor tesisi yahut kültürel tesis bulunmamaktadır. Yine mahallenin temel ihtiyacı olan bir pazar yerinin bulunmamasıdır. Temel ihtiyaçlar gözetilmezken her iki mezhepten halkın da ihtiyacı olmayan bir projenin hoşgörü adı altında başlatılması manidardır. Zira mahalle de her iki mezhep arasında bugüne kadar bir çatışma ya da hoşgörüsüzlük ortaya çıkmamış, barışçıl bir şekilde yaşamlarını devam ettirmişlerdir.

TESPİT VE ÖNERİLER

Yaptığımız tespitlerde Tuzluçayır semtinde cami-cemevinin birlikte inşa edilmesi ile ilgili hiçbir talebin olmadığı, bu konuda semt sakinlerinin görüş ve önerilerinin alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda bu projenin devlet-hükümet destekli ayrı iki mezhepte faaliyet gösteren Cem Vakfı ile Gülen Cemaatinin  “toplum mühendisliği” kapsamında tepeden inmeci ve baskıcı bir yöntemle hayata geçirilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi ibadethane yerleri ancak o yerde yaşayan halkın ihtiyacı ve talebi doğrultusunda yapılabilir. Tuzluçayır halkının hiçbir ihtiyacı ve talebi olmadığı halde böyle bir projenin devlet-hükümet destekli olarak hayata geçirilmek istenmesi anti demokratiktir. Bu projeden vazgeçilmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk etnisitesine dayalı ve kendine özgü Sünni Müslüman anlayışı benimseyen resmi devlet ideolojisi ile birlikte Alevilerin asimilasyonuna karşı Alevi kanaat önderlerinin öncülüğünde Alevilerin direndiği bilinmektedir. Başta Kürt siyasal hareketi olmak üzere Alevilerin, Türkiye devrimci demokratlarının direnişi ile birlikte gelişen demokratikleşme sürecinde Alevi asimilasyonunun sürdürülemeyeceği anlaşılınca farklı yöntemlerin devreye konmak istendiği anlaşılmaktadır. Alevi inancını kabul etmek ve saygı duymak yerine Sünni inanca yakınlaştırmaya dönük adeta farklı bir asimilasyonu amaçlayan yönelimler olduğu bilinmektedir. Cami-cemevi projesinin böyle bir amaç doğrultusunda hayata geçirilmek istendiği anlaşılmaktadır. Devlet-Hükümet insanların din ve inançlarına müdahale etmekten vazgeçmelidir.

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler (AİHS ve eki protokolleri, BM Uluslararası Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi gibi) din, vicdan ve inanç özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Uluslararası hukuk gereği Türkiye, Alevi inancını tanımalı, Alevilerin ibadethane olarak tanınmasını istediği cemevlerinin statüsünü kabul etmeli, Alevilerin kendi din insanlarını yetiştirmeleri önünde engel çıkartmamalı, okullarda zorunlu din dersi uygulamasından vazgeçmeli ve Alevilere uygulanan ayrımcılığı sona erdirmeli, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı taleplerini kabul etmelidir.

Kamuoyunda, ancak Cami ile birlikte var olursa bir değer ifade edebileceğine dair kanat oluşturmaya ve bu yola Alevi inancını değersizleştirmeye dönük bu gibi projeleri uygulayanların Alevilerden, yarattıkları bu algı nedeni ile özür dilemeleri gerekmektedir.

Tuzluçayır cami-cemevi inşaatına başlanması ile birlikte Tuzluçayır halkının göstermiş olduğu demokratik tepkinin polis şiddeti ile bastırılması işkence ve kötü muamelenin sokak ortasında yapıldığını göstermiştir. Polis şiddeti ile yaralama, darp, işkence ve kötü muamelede bulunan polisler ve amirleri hakkında etkili idari ve adli soruşturma açılmalı, bu soruşturmalar kovuşturmaya dönüştürülmelidir.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın