Vicdanî Ret Hakkının Türkiye Tarafından Tanınması Bir Zorunluluktur

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nin 7 Temmuz 2011 günlü Bayatyan/Ermenistan Davası’nda (Başvuru No: 23459/03) vicdanî ret hakkını açık olarak tanıyıp, bu hakkın sözleşmenin 9. maddesi kapsamında (din ve vicdan özgürlüğü) değerlendirmesi, Türkiye’de devam eden açık hukuksuzluğun sona ermesi noktasında umutlarımızı arttırmıştır.

Esasen AİHM, Osman Murat Ülke/Türkiye kararında vicdanî retçi Osman Murat Ülke’ye yapılan muameleleri AİHS’nin 3. maddesi kapsamında değerlendirerek vicdanî retle ilgili dolaylı bir yorum yapmıştı. Son kararla birlikte artık Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerden Türkiye ve Azerbaycan’ın vicdanî ret hakkını tanıma ve yaşama geçirme zorunluluğu bulunmaktadır.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2007 yılından beri Türkiye’ye vicdanî ret hakkını tanıması ve yasalarında değişiklik yapması için çağrıda bulunan tavsiye kararları almaktadır. Bakanlar Komitesi son olarak 14 Eylül 2011 tarihli toplantısında Türkiye’nin yılsonuna kadar bu konuda adım atması gerektiğini açıkça ifade etmiştir. Türkiye, vicdanî ret konusunda gerekli düzenlemeleri yapmaması halinde Avrupa Konseyi’nden atılma riskiyle karşı karşıyadır. Halen Antalya Milletvekili Mevlut Çavuşoğlu’nun Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı’nı yaptığı bir noktada, Türkiye’nin, Avrupa Konseyi açısından vazgeçilmez bir değer olan vicdanî ret hakkını tanımamış olması çok büyük bir paradokstur.  

Türkiye nasıl bir düzenleme yapmalıdır?

Öncelikle Anayasa’nın 72. maddesinin vicdanî ret hakkının düzenlenmesine engel olamayacağını; Anayasa’nın 90. maddesi gereği Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca bu hakkı düzenleme zorunluluğu bulunduğu belirtmek isteriz. Ancak, gerçek anlamda vicdanî ret hakkı için Anayasa’nın 72. maddesinin de mutlaka değiştirilmesi gerekecektir; çünkü askerliğe karşı olma hakkı, alternatif kamu hizmeti zorunluluğu ile bir başka şekilde ihlal edilmemelidir. Askerlik zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır.  

Hükümetin yasalaştırmayı taahhüt ettiği sınırlı vicdanî ret hakkının bile yaşam bulabilmesi için, aşağıda belirtilen yasalarda acil değişiklikler yapılması gerekecektir:

TCK’nın “halkı askerlikten soğutma” başlıklı 318. maddesinin mutlaka kaldırılması gerekmektedir. Bu madde vicdanî ret çağrısı yapanların açıkça cezalandıran ve militarizmi kutsayan bir maddedir. AİHM’in son kararından sonra TCK’nın 318. maddesi sözleşmeye açıkça aykırı hale gelmiştir.

1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu’nun 58, 63, 64, 79, 80, 81 ve 87. maddelerinin vicdanî ret hakkına uygun olarak ya kaldırılması ya da yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 1. ve 10. maddelerinin vicdanî ret hakkına uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Tabii ki bugüne kadar vicdanî retçilere yapılan zaman zaman işkenceye dönüşen kötü-muamele ve ağır haksızlıklar için özür dilenmesi gerekmektedir.

Vicdanî ret haktır. Bu hakkın tanınması zorunludur.

İnsan Hakları Derneği Merkez Yönetim Kurulu

 

Ekler:

1.     Bayatyan/Ermenistan Davası’nın (Başvuru No: 23459/03) Türkçe çevirisi.

2.     Konuyla ilgili Kerem Altıparmak’ın makalesi, “Bayatyan’ın Görünmeyen Yüzü: Aşağılayıcı Muamelenin Alenileşmesi”.     

3.     Konuyla ilgili değiştirilmesi gereken yasal düzenlemeler.

4.     Vicdanî ret hakkı ile ilgili İHOP’un İzlem Dergisi’nin özel sayısı.

 

 

 

Bir cevap yazın