Başta işçiler ve emekçiler olmak üzere herkesin 1 Mayıs’ı kutlu olsun!
İşçilerin yürüttüğü mücadeleler sonucunda elde ettikleri kazanımlar sadece ekonomik ve sosyal haklar açısından değil insan hakları, barış ve demokrasi standartlarının korunmasında, geliştirilmesinde de son derece önemlidir.
1 Mayıs’ı tüm dünyada sağcı ve liberal iktidarların yükseldiği dolayısıyla da işçilerin, emekçilerin haklarının ellerinden ya daha fazla alındığı ya da ellerinden alınması riskinin arttığı bir dönemde kutluyoruz. % 276 ile dünyadaki en yüksek enflasyon oranına sahip Arjantin’de aşırı sağcı Javier Gerardo Milei iktidara gelir gelmez emekçilerin haklarına göz dikti. Benzer şekilde, İtalya’nın popülist Başbakan Giorgi Meloni sağlık, eğitim vb. temel kamu hizmetlerine yönelik bütçeyi kıstı. Gazze’de, Ukrayna’da, Rojava’da uygulanan savaş, silahlı çatışma ve şiddet politikaları, emekçilerin insan onuruna yakışır bir yaşam sürmelerini engelliyor.
22 yıllık AKP iktidarının izlediği neoliberal politikalar sonucunda coğrafyamızdaki emekçilerin yaşadığı sorunlar devam ediyor. Toplumun geniş kesimlerini değil bir avuç şirketin kar etmesini amaçlayan ekonomik politikalar nedeniyle resmi rakamlara göre enflasyon %75 civarında olurken bağımsız araştırma grubu ENAG verileri enflasyonun %124 olduğunu gösteriyor.
Ekonomik krizin temel nedenlerinden birisi de kamu hizmetlerine ve işçilere ayrılacak bütçenin silahlanmaya ve savaşa ayrılmasıdır. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) raporuna göre dünya genelinde askeri harcamaların bütçesi 2023’te de artmış ve 2 trilyon 443 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye ise 15,8 milyar dolarlık harcamayla, dünya genelinde 22’nci sırada yer almıştır. Kürt meselesine yönelik şiddet temelli politikalar nedeniyle 40 yılı aşkın süredir devam eden silahlı çatışma ortamı işçilerin ekmeğinin daha da küçülmesi anlamına geliyor. Bütçenin savunma sanayisine ayrılması nedeniyle işçiler, kamu emekçileri ve emekliler başta olmak üzere toplumun yaşadığı yoksulluk derinleşiyor.
İnsanca yaşamaya yetecek ücret almayan işçiler çalışma koşulları bakımından da ağır sorunlar yaşıyor. İş sağlığı ve güvenliği konusunda alınmayan önlemler sonucunda her yıl yüzlere işçi ve emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitiyor. En son Erzincan İliç’teki altın madeninde yaşanan ve 9 işçinin yaşamını yitirdiği facianın acısı hala yüreklerde. Benzer şekilde, İstanbul’da devam eden tadilat çalışması sırasında çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirdi. İşçiler uygun olmayan koşullarda çalışmaları nedeniyle çeşitli meslek hastalıklarına da yakalanıyorlar. Kapitalizmin kar hırsı işçilerin, emekçilerin canını hiçe sayarken talan politikası da doğaya zarar veriyor, çevreyi yok ediyor. Geçen yıl yaşanan 6 Şubat depremlerinde yıkımın bu kadar fazla olmasının nedenlerinden birisi de doğayla uyumlu olmayan yapılaşmaydı. Bu sorundan ders çıkarmayan siyasi iktidar deprem bölgesinde sendikaların, meslek örgütlerinin ve diğer uzmanların önerilerini dikkate almayan bir süreç izleyerek rezerv alan ve kamulaştırma uygulamasını sürdürüyor.
Savaş ve diğer koşullar nedeniyle ülkelerini terk etmek durumunda kalan mültecilerin ağır çalışma koşullarına ve yoğun emek sömürüsüne maruz kalması da bir diğer ciddi sorun alanını teşkil ediyor. Kadınların istihdama katılım oranının azlığı, bir biçimde iş bulan kadınlar bakımından ise güvencesiz çalışma, iş yerinde mobbing, taciz vb. sorunlarla karşı karşıya kalması çalışma yaşamının temel sorunlarından birisi olmaya devam ediyor. Ayrıca, çocuk işçiliği de bir diğer ciddi mesele olarak karşımızda duruyor. LGBTI+ bireyler de çalışma yaşamında ekstra sorunlarla karşılaşanların başında geliyor. Toplumsal alanın her kesiminde yaşadıkları sorunlar çalışma yaşamında daha da artıyor. İş alanları hala LGBTI+ bireylere kapalı.
1 Mayıs başta Taksim olmak üzere tüm kentlerdeki meydanlarda özgürce kutlanmalıdır. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerekse de Anayasa Mahkemesinin kararları 1 Mayıs’ın Taksim meydanında kutlanmasının toplantı ve gösteri hakkı güvencesinde olduğunu ortaya koymuştur.
İşçilerin emekçilerin yaşadığı sorunların tamamının son bulması insan hakları temelli bir çalışma düzeniyle mümkün. Örneğin gerek insanca yaşamaya yetecek ücret gerekse de iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili meselelerin çözümü silaha ayrılan bütçenin azaltılmasından geçiyor. Kürt meselesinde barışın tesis edilmesi işçilerin haklarının korunması ve geliştirilmesine de katkı sunacaktır.
Tarih üretimden gelen gücünü kullanan ve örgütlü bir biçimde mücadele eden işçilerin ve emekçilerin kazanımlarıyla dolu. Yürüttükleri mücadele toplumun demokratik kesimlerinin izlemesi gereken yolu da gösteriyor.
İşçi Hakları İnsan Haklarıdır!
Yaşasın 1 Mayıs! Bijî Yekê Gulanê!
İnsan Hakları Derneği