BİNGÖL M TİPİ KAPALI CEZAEVİ’NİN KOŞULLARINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

 

DTP Parti Meclisi (PM) Üyesi Ali Rıza Yurtsever ve İHD Bingöl Şubesi Eski Başkanı Rıdvan Kızgın, İHD Bingöl Şubesine başvuru yaparak, bir süre tutuklu kaldıkları Bingöl M Tipi Kapalı cezaevinde koşulların yönetmeliğe aykırı olduğunu ileri sürdüler.

Cezaevi sorunlarıyla ilgili İHD Şubesi’nde yapılan basın toplantısına katılan Rıdvan Kızgın, Ali Rıza Yurtsever, Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi’nde kapasitesinin üstünde tutuklu ve hükümlü barındırıldığını, cezaevinin yemek, hijyen, revir ve genel ihtiyaçlarda standartların altında kaldığını belirterek, bunları bizzat yaşadıklarını ifade ettiler.

29 Mart 2009 tarihinde yapılan yerel seçimler öncesi DTP seçim bürosu önünde yaptığı konuşmadan ötürü tutuklandığını hatırlatan Ali Rıza Yurtsever, Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevinde kaldığı 2 aylık süre zarfında Osmanlı ordusundan kalma yataklarda uyuduklarını ve beslenme konusunda çok ciddi sıkıntıların olduğunu söyledi.

Cezaevinin normal kapasitesinin üstünde tutuklu ve hükümlü barındırdığını belirten Ali Rıza Yurtsever, “Buranın kapasitesi ortalama 250 kişidir. Fakat bu sayı şuanda 400’ün üzerindedir. Cezaevi, günümüz koşullarına uygun değildir. İletişim araçları konusunda ciddi sıkıntılar var. Cezaevi yönetiminin uygulamaları çok ağır. Neredeyse her gün aynı yemekler çıkıyor. Burada kalan tutuklu ve hükümlüler çok ciddi beslenme sorunu yaşıyor. Sadece parası olan kantinden yiyecek alabiliyor. Burada satılan gıdalarda piyasa fiyatına göre çok pahalı. Daracık yerlerde 8 ile 10 kişi kalıyor. Günde sadece 15-20 dakika sıcak su akıyor. Bundan dolayı hijyen konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Siyasi tutuklu olarak kalanlar, ağırlıklı olarak müebbet ceza alanlardır. Bu arkadaşlarımız yıllarca bu koşullarda yaşamak zorunda kalacakları için çok ciddi sağlık problemleri ile karşılaşabilirler. Bizler bu şartların iyileştirilmesini istiyoruz. Cezaevine hiçbir sağlık yatırımı yok. Hastaneye getirilen bir tutuklu kelepçesi çözülmeden muayene ediliyor. Doktor kelepçeyi çıkarttırmak istemezse jandarma kelepçeyi çözmeden muayene ettiriyor. Bunlar onur kırıcı davranışlardır” dedi.

“Cezaevine sağ girdim hasta olarak çıktım”
Bir süre önce cezaevinden çıkan İHD Bingöl eski şube başkanı Rıdvan Kızgın, Bingöl cezaevine giren her insanın ölüme mahkûm edildiğini söyledi.

Yaklaşık bir yıl cezaevinde kaldığını belirten Kızgın, “Koğuşlarda kişi başına 2 metrelik alan düşüyor. Ortalama hacim oranı 0.45’tir. Oksijen azlığından dolayı insanlar gece uyuyamıyor. Burada doktor, psikolog, sosyolog, aşçı ve en önemlisi sağlığa uygunluk yok” dedi.

Acil durumlarda müdahale edecek sağlık ekiplerinin olmadığını ifade eden Kızgın, “ Acil bir vakaya kendim şahit oldum. Adam kalp krizi geçirdi ve tam 4 saatte ancak koğuşundan çıkarılabildi. Müdahale edilmediği için hayatını kaybetti. Buna Erzurum cezaevinde tanık oldum. Osmanlı ordusundan kalma yataklar var. Bu yatakların birçoğu kullanılamayacak kadar kötü yataklardır. Cezaevi şartlarına göre buraların rehabilite olması gerekiyor. Fakat iyileştirme diye bir olay yok. Buraya sağlam giren daha kötüye giderek çıkıyor. Katil olan seri katil oluyor. Sağlam olan sağlıksız olarak birçok hastalıkla beraber çıkıyor. Çocuklar ayrı yerde kalması gerekirken yetişkinlerle birlikte kalıyor. Kanuna göre cezaevlerine kullanılmamış yatak verilir. Fakat böyle bir şey yok. Verilende para ile veriliyor. Herkesin yatak satın alacak gücü yok. Yemek diyebileceğiz hiç bir şey yok. Tam 28 gün sade pilav yedik. Ben cezaevine girmeden gayet sağlıklı bir insandım. Sadece bir yıl kaldıktan sonra sol göğsümde ve omzumda tümör çıktı. Akciğerlerimde sorun var. Burada infaz hakimliğinin kararları uygulanmıyor. Burada Bingöllü en az 300 insan var. Adli veya siyasi fark etmiyor. Onlar bizim insanımız. Bu koşulların iyileştirilmesi için mücadelemiz sürecektir”  şeklinde konuştu.

“3 bin 519 kişi hak ihlali başvurusunda bulundu”

İnsan Hakları Derneği (İHD) Bingöl Şube Başkanı Nihat Aksoy, kendilerine yapılan

başvuruların bir kısmının da cezaevlerindeki hak ihlalleri ile ilgili başvurular olduğunu belirterek, İHD Genel Merkezi ve şubeleri olarak cezaevlerindeki hak ihlallerini sürekli gündemde tuttuklarını söyledi.

Aksoy, “Yaşanan ihlallerle, koşullarımız ölçüsünde ilgilendik. Genel Merkezimiz, zaman zaman Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile girişimlerde bulunmaktadır. Özellikle ileri düzeyde sağlık sorunu yaşayan tutuklu ve hükümlülerin durumunu gündemde tutmak amacıyla tespit edilen tutuklu ve hükümlüye her ay gönderilen mektuplar, basın aracılığı ile kamuoyuna açıklanmakta, bu sorunlar ilgili yerlere bildirilmektedir. Ocak 2008’de başlayan mektup kampanyamız devam etmekte ve geçen Nisan ayında tüm şubeler olarak 13.mektubumuzu gönderdik. Ancak bütün çabamız 76 yaşındaki Ali Çekin’i, 9 çocuk babası Hasan Kert’i kurtarmaya yetmedi” dedi.

2008 yılında cezaevlerindeki ihlal raporlarına değinen Aksoy, “Genel Merkezimizin hazırladığı rapora bakıldığında 2008 yılı boyunca bütün şubelerimize cezaevlerindeki ihlallerle ilgili toplam 3519 ihlal başvurusu yapılmıştır. Başvurular sağlık, disiplin, ısınma, beslenme, Kürtçe konuşma ve haberleşme, fiziki koşullar, üst arama, işkence ve kötü muamele, yayın yasağı gibi konularla ilgilidir. 2008 yılında 37 kişi cezaevlerinde yaşamını yitirmiştir. Engin Ceber’e yapılan işkence, sadece bizlerin değil bütün dünyanın gözünü bir kez daha Türkiye’ye çevirmiştir. İHD Bingöl Şubesi olarak Haziran 2008’te bir komisyon oluşturduk ve Adalet Bakanlığına yazı yazarak Bingöl Cezaevindeki sorunları yerinde tespit etmek üzere izin talebinde bulunduk. Ancak bu izin talebimiz, mevcut mevzuatlara uygun olmadığı gerekçesiyle kabul görülmedi. Konu ile ilgili zaman zaman Bingöl Barosu ile de görüşüyoruz. Son yaptığımız görüşmede, Baro’nun da bu yönde çalışmasının olduğunu öğrendik. Cezaevlerinin insan onuruna uygun yaşam alanların olmasını talep ediyoruz” dedi.

Bir cevap yazın