Bingöl Şube Başkanımız Hakkında Verilen Karar, Zihniyette Uyumsuzluğun Bir Sonucudur

Kamuoyu, Hüseyin Avni COŞ’u, Bingöl ilinde meydana gelen ciddi hak ihlallerine ve Bingöl depremi sonrasında barınacak yer ve aş talep eden deprem mağdurlarına coplarla yapılan saldırıya tanıklık eden ilin, Bingöl’ün valisi olarak hatırlamaktadır. Coş, 2003 yılı başlarından Kasım 2003 tarihlerine kadar Bingöl İl Valiliği görevinde bulunmuş olup, deprem mağdurlarına yapılanlar TV ekranlarından izlenince kamuoyu tepkisine yol açmış ve kendisi ise güvenlik görevlilerinden yana tavır sergilemişti.

Bingöl Şube başkanlığını yürüttüğü günden bugüne kadar Bingöl Şube Başkanımız Rıdvan Kızgın hakkında toplam 69 dava ve soruşturma başlatılmış olup bunlardan 35'i halen derdest durumdadır. Son olarak, Hüseyin Avni Coş’un, Kızgın hakkında şikayetçi olması nedeniyle, Bingöl Asliye Ceza Mahkemesi’ nde 2003/395 esas no üzerinden bir dava açılmış ve Kızgın’ın Coş’a karşı hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle cezalandırılmasına karar verilmiştir. Şikayete konu basın açıklamasında ise Kızgın, 3 Temmuz 2003’de bir basın açıklaması gerçekleştirmiş ve bu basın açıklamasında Bingöl’de gerçekleşen aylık insan hakları ihlallerine vurguda bulunmuştur.

İnsan Hakları Derneği, kuruluşundan bugüne değin, gerçekler karanlıkta kalmasın, açığa çıksın diye insan hakları mücadelesi yürütmektedir. Yürüttüğü bu mücadele süresince de “…kral çıplak” diye bağırması gerektiğinde, bağırmasını da bilmiştir. Yargı mekanizmasından beklediğimiz, hak ihlallerinin failleri hakkında yargılama başlatılması ve hak ettikleri cezaya çarptırılmaları iken, yargısız infaz, işkence, tecavüz suçlarını işleyen güvenlik görevlileri hakkında jet hızıyla takipsizlik kararları verilmekte ya da zamanaşımı, delillerin karartılmış olması nedenlerle cezasız bırakılmaktadırlar. Bununla da kalınmayıp, insan hakları savunucuları hakkında haksız cezalar verilmekte, soruşturmalar açılmaktadır.

Bingöl Şube Başkanımız ile Şube Yöneticimiz Edip Şenkozat hakkında, geçen hafta da, Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından derneğin kaşesinde ayrıca İngilizce karşılığının yazılması gerekçe gösterilerek cezalandırılmaları kararı verilmiştir. Oysa ki AB’ye Uyum Paketleri adı altında gerçekleşen yasal değişiklikler, derneklerin resmi olmayan yazışmalarında Türkçe’den farklı dil kullanabileceğini düzenlemekteydi.

Verilen bu kararlar, düşünce ifade özgürlüğüne ve insan hakları savunucularının faaliyetlerine tahammülsüzlüğün bir ifadesidir. Yargı mekanizmasını, bu vesileyle hukuka, yasalara ve insan hakları ve temel özgürlüklerine uygun karar almaya çağırıyor, insan hakları savunucularına yönelik yargı baskısına son verilmesini talep ediyoruz.

Av. Reyhan YALÇINDAĞ

İHD Genel Bşk. Yrd.

Bir cevap yazın