Bir taşa 25 yıl, bu adalet değil

Diyarbakır’da 28 Mart 2006’da meydana gelen olaylardan sonra gözaltına alınan çocuklardan birçoğu ağır işkence kötü muamele görüp tutuklanmış, birkaç ay sonra Terörle Mücadele Kanunun 9 maddesinde yapılan değişiklik ile 15-18 yaş arasındaki çocukların CMK 250 ile yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanmalarının yolu açılmıştır. 2008’de ise çocuklara verilen cezanın paraya çevrilmeyeceğine ve ertelenmeyeceğine dair TMK’da yapılan değişiklik ile çocuklara 23 ile 40 yıl ceza vermenin yolu açılmış ve hedef haline getirilmiştir. En son Yargıtay Ceza Genel Kurulunun çocuklar aleyhine verdiği “bir taşa 25 yıl cezası,”  tüm yerel mahkemeler tarafından en sert şekilde uygulamaya koyulmuş, zafer işareti yapan, polise el sallayan, slogan atan, polise taş atan veya olayları merak edip oradan geçen tüm çocukları kapsamaya başlamıştır. Polise taş atmanın 25 yılla cezalandırılması tüm toplumun adalet duygusunu zedelemiş, ailelerin, çocukları savunan avukatların, insan hakları kuruluşları ile çocuk odaklı çalışmalar yapan STK’ların, baroların, aydınların, köşe yazarlarının vicdanını rahatsız etmiştir. Bu dayanışma ağı Diyarbakır’da Çocuklar İçin Adalet Girişimi adıyla bir girişimin kurulmasına vesile olmuş,  http://www.cocuklaraadalet.com/ adıyla bir site kurulmuştur. Türkiye’de ve yurt dışında çok fazla ilgi gören siteye tanınan 2.500 aydın imza vermiştir.

Toplumsal olaylarda kanunla ihtilafa düşen çocuklara karşı; TCK 220, TCK 314/2 ile TMK 7/2, 2911 Sayılı Yasanın çocukların cezalandırılmaları istenmektedir. Atılan taş kamu malına zarar vermiş diye birçok olayda TCK’ nın 152/1-a maddesi ile ceza iki katına kadar çıkarılmıştır.

BM. Çocuk hakları sözleşmesi 37/b. Maddesi; “Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır” şeklindedir. Çocuk Koruma Kanunun “Temel İlkeler” başlıklı 4/1,i maddesi; “Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması” şeklinde olmasına rağmen ülkemizde özellikle Kürt çocuklarının bu yasalardan istifade etmemesi doğrusu düşündürücüdür.

Bu düzenlemelerin amacı ceza muhakemesi usulünün çocuğa özgürlüğünü sağlaması olmasına rağmen, çocuğu yakalayan polisten, ifadesini alan savcıya, yargılayan hakime kadar herkesin el birliğiyle çocukların bir an önce tutuklanması ve en yüksek cezayı almasını istemesinin izahını doğrusu merak ediyoruz. Ülkemizde Kürt sorunu demokrasi dışı, hukuk dışı yöntemlerle topluma baskı uygulanarak çözülmek isteniyor. Çocuklar üzerinden toplum ve Kürtler cezalandırılmak istenmektedir. Bu akıl tutulmasından başka bir şey değildir.

Tutuklu olan çocukların derhal salıverilmesini, TMK 9 ve 13 maddelerinin değiştirilmesini, çocukların taş attıklarından dolayı TCK 220/6 maddesinden yargılanmasından vazgeçilmesini, çocukların ağır ceza almalarına gerekçe olan YCGK Kararının çocuk yararı gözetilmediği, AİHS, BM Çocuk hakları Sözleşmesi, Anayasa, Çocuk Koruma Kanununa, insan haklarının temel kurallarıyla bağdaşmadığı gözetilerek yeniden gözden geçirilmesini, toplumun vicdanını derinden yaralayan bu uygulamadan vazgeçilmesini ve çocuklarımıza özgürlüklerinin verilmesini istiyoruz.

ÇOCUKLAR İÇİN ADALET GİRİŞİMİ

Aileler
Ankara Barosu
Çocuklar Aynı Çatı Altında Derneği
Çocuk Çalışmaları Birimi
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Çocuk Şb. Md.
Diyarbakır Barosu
Eğitim-Sen
Gündem Çocuk Derneği,
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur de Girişimi
İnsan Hakları Derneği
İstanbul Çocuk Hakları Aktivistleri Grubu
Mazlum-Der
Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneği
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi
Travma Çalışmaları Enstitüsü
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Tutuklu ve Hükümlü aileleri Yakınları Derneği
Türkiye Tabipler Birliği
Vakit Geldi Girişimi

Bir cevap yazın