SİİRT’TE GERÇEKLEŞEN CENAZE TÖRENİNDE YAŞANANLAR İLE İLGİLİ ÖZEL RAPOR
30 Ağustos 2010
19.08.2010 tarihinde Van İlinde TSK İle PKK militanları arasında çıkan silahlı çatışmada yaşamını yitiren ve Siirt/Kurtalan Nüfusuna kayıtlı olduğu tespiti yapılan PKK militanı Feyzullah Koyun’un ailesi tarafından hem İHD Siirt şubesine hem de Van ili için hukuki yardım talebinde bulunmak suretiyle 21.08.2010 tarihinde başvuruda bulunmuşlardır.
Söz konusu talebe ilişkin yapılan başvurular neticesinde hem Siirt hem de Van Şubelerimiz ilgili makamlar nezdinde aileye refakat ile girişimlerde bulunmuştur. Van ilimizde cenaze alma işlemlerine ilişkin hiçbir olumsuz girişim, tavır veya tepki söz konusu olmaz iken 21.08.2010 günü cenazenin Siirt iline getirilmesi sırasında çok ciddi hak ihlalleri meydana gelmiştir. Şöyle ki;
21.08.2010 tarihinde söz konusu cenaze, Siirt ili Aydınlar Caddesi üzerinde bulunan Zevye Mezarlığında saat 18.30 sıralarında defnedilmek üzere Van ilinden getirildi. Mezar kazma işlemleri ve cenazenin mezara konulması anına kadar da herhangi bir sorun oluşmadı.
Defin işleminin yapılacağı mezarlığın çevresi, yoğun ve infial oluşturacak tarzda bir güvenlik önlemi alınarak çevrelenmişti. Cenazenin Siirt il sınırlarına getirilmesi sırasında da güvenlik güçlerinin herhangi bir ikaz, uyarı, görüşmesi vs. olmadı.
Cenazenin söz konusu mezarlıkta defin işlemleri esnasında görevli sivil polisler tarafından açıkça tahrik yaşandı. Polislerin mezarlık içersine girerek ve hatta kitle içerisine kadar girerek görüntü çekmek suretiyle tahrikler yaşandı.
Yine cenaze defin işlemlerine katılan ki Siirt küçük bir yerleşim yeri olduğundan herkes neredeyse birbirini tanımakta ve birbirlerinin keder ile sevinçlerine ortak olmakta, kitleye dönük polisin daha cenaze defnedilmeden mezar başında gözaltı yapma isteği ve kitlenin içerisine doğru girerek gözaltına almayı düşündükleri kimseleri gözaltına almaya çalışma girişimleri yaşandı.
Polisin kitle içerisine bu tarzda tahrik edici bir tarzla girmeye çalışmasından sonra kitle ile polis arasında çatışma yaşandı ve bu durumdan cenaze defin işlemlerine katılan yaşlı, kadın, çocuk herkes çok büyük bir hukuksuzluk ile olumsuz etkilendi, ağır yaralananlar oldu. Açıkça yasa, hukuk ve insan hakları ihlal edildi.
Cenaze defin işlemlerinde bulunan insan hakları savunucuları, İl Milletvekili, BDP İl Başkanı, İl Belediye Meclis Üyeleri vs. Polisler tarafından tanınıyor olmalarına, kimlik beyan etmelerine rağmen argo kelimler kullanmak suretiyle küfür edilmesi, tartaklanmaları olayları yaşanmıştır. Ülkemizin de imza koyduğu Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Protokolü açıkça ihlal edilmiştir.
Yapılan müdahalede sabit duran ve herhangi bir eylem içerisinde bulunmayan kitleye gaz bombaları ve gerçek mermiler ile müdahalede bulunulmuştur. Müdahale ile beraber sivil polisler bellerindeki silahları alarak direk havaya ateş açmaya başlamışlardır. Kitleyi dağıtma istemi ile yapılmış ise bir polis memurunun silahını havaya ateşlemesi yeterli iken 10 veya 15 kadar polisin aynı anda silahlarını kullanmaları çok daha büyük bir talihsizliğin yaşanmasına davetiye çıkarır nitelikte olmuştur.
Kitlenin içerisinden bir grup ile polisin çatışması neticesinde de onlarca kimse aldıkları cop, kürek, kazma vs. darbeler ile çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. Resmi olarak 3 yaralı sivil hastaneye başvururken bu olayda 7 polis memuru da ki ikisi ağır olmak üzere yaralanmıştır. Aynı olayda 4 gözaltı yaşanmış bunlardan ikisi 25.08.2010 tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.
Sonuç olarak bizler yaşanan bu olayda polis tarafından çok ciddi anlamda bir tahrikin yaşandığını ve sonrasında olayların bir şekilde kontrolden çıktığını gözlemledik. İnsan haklarının ve hukukun ihlal edildiğini gözlemledik. Toplumsal olaylarda sorumluluk sahibi bulunan kimselerin sorumluluklarının gereğini daha itina ile yerine getirmeleri gereği açıktır. Açıkça belirtmek gerekir ki kitle içerisinde söz konusu defin işlemleri sırasında çok aykırı bir yasa dışılığın oluşmaması, genel sağlık ve asayişin bozulmaması halinde şiddet kullanmak suretiyle müdahale insan hakları ve hukuk ihlalidir, olumsuz ve trajik sonuçlar doğuracak yaklaşımlardır. Salt yasadışı slogan atılıyor olması bahanesi ile yapılan sert ve orantısız, gereksiz şiddet yöntemleri ağır sonuçlar doğuracak yaklaşımlarıdır. Zaten her toplumsal olayda olduğu gibi bu olayda da teknik takip yapılmakta idi. Yani bir yasa dışılığın tespiti hiçbir müdahaleyi gerektirmeksizin mümkündü. Ancak kanaatimizce yaşanan, bazı polis memurlarının bir intikam ve nefret duygusu ile cenaze defin işlemlerine katılan herkesi potansiyel suçlu görmesi ve bu itibarla müdahale etme anlayışıdır.
Bir daha böylesi olumsuz olayların yaşanmaması, insan hak ve özgürlüklerine saygının tesisi ile vatandaş ve devletin karşı karşıya kalmaması için bu olay ile ilgili bir an önce idari ve adli soruşturma başlatılmalı sorumlu polis memurları ve müdahale emrini veren amir hakkında inceleme başlatılmalıdır. Yine toplumsal olaylarda uluslar arası standartlara ve insan haklarına uygun olarak, yasa dışılık tespiti ve toplumsal olaylara müdahale yöntemleri hakkında Siirt Emniyet Müdürlüğü ilgili birimlerinin biran önce eğitimden geçirilmesi gerektiği, her olay karşısında ilk tepkiyi şiddet eğilimli olarak gösteren polis memurlarının toplumsal olaylara müdahale birimlerinden alınarak başkaca bir birime verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
İHD Siirt Şubesi