06.05.2014
CEYHAN M TİPİ KAPALI CEZAEVİ ÇOCUK KOĞUŞU
Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi çocuk koğuşunda kalan F.O. şiddet, taciz ve tecavüze maruz kaldığını söyleyerek 17 Şubat tarihinde şikayetçi olmuştur. Şikayet üzerine Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonucunda olayın şüphelisi bir diğer çocuk M.A. tutuklamıştır.
Mağdur F.O.’nun şikayetine, soruşturma dosyasındaki ifade ve belgelere bakıldığında bu olayda cezaevi idaresinin ağır kusuru ve ihmali olduğu görülmektedir.
F.O.’nun defalarca cezaevi idaresi ile görüşerek koğuşta şiddete uğradığını ifade etmesine rağmen cezaevi idaresi hiçbir tedbir almamış ve F.O.’yu şiddet ve istismara maruz kaldığı koğuşta tutmaya devam etmiştir.
F.O. olay günü, kaldığı koğuş havalandırmasını ve banyo penceresini gören güvenlik kamerasına işaret yolu ile tecavüze uğradığını anlatamaya çalışmış ancak bu duruma karşı cezaevi idaresi önleyici bir tedbir almamıştır.
F.O. tecavüz olayının ortaya çıkmasından sonra ise tek başına bir hücreye konulmuş ve ailesine bilgi verilmemiştir. Tecavüz olayı sonrasında F.O.’ya idare tarafından hiçbir sosyal ve psikolojik destek sunulmamıştır. Küçük yaşta devlet denetimindeki cezaevinde tecavüze uğrayan F.O. tahliye olduktan sonra da devletten herhangi bir destek görmemiştir. Cezaevindeki tutuklu ve hükümlülerin vücut ve ruh sağlığının korunması konusunda tam sorumluluğu bulunan devletin burada ağır kusuru bulunmaktadır. Cumhuriyet Savcılığı tecavüz suçunun faili olan M.A’nın yanı sıra olayda ihmal ve kusuru bulunan cezaevi yöneticileri ve personeli hakkında da soruşturma başlatmalıdır.
Ülkemizde, çocuk cezaevleri, çocukların tutuklu olarak yargılanmaları, cezaevlerinde çocukların maruz kaldığı şiddet, taciz ve tecavüzler uzun yıllardır tartışılmaktadır. Kamuoyunun bu alana dikkatinin yoğunlaştığı anlarda hükümet bir takım yasal düzenlemeler gerçekleştirip idari tedbirler alsa da sorun varlığını sürdürmektedir.
Pozantı Cezaevi’nde çocukların başına gelenlerin kamuoyuna yansıması neticesinde Adalet Bakanlığı bu cezaevini derhal kapatmış ve çocukları Sincan’a göndermiştir. Aynı çocuklar Sincan’da da yine işkence ve kötü muamele görmüştür.
Pozantı’da sorumlu kamu görevleri hakkında herhangi bir cezai müeyyide uygulanmamıştır. İnsan hakkı ihlallerinde sıklıkla olduğu gibi sorumlu kamu görevlileri yine cezasız kalmıştır. Cezaevlerinde bu tipten hak ihlallerinin önüne geçebilmek için cezasızlık kültürüne son verilmeli ve sorumlu kamu görevlileri cezalandırılmalıdır. Cezaevlerinde kamuoyuna yansıyandan daha fazla çocuk şiddete, taciz ve tecavüze maruz kalmaktadır. Zira çocuklar başlarına gelen bu olayları, ailelerine, yargıya ve kamuoyuna taşımaktan çekinmektedir. Çocukların cezaevlerindeki çığlığı yetkililer ve hükümet tarafından görülmemektedir.
Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, uluslararası sözleşmeler ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca; çocuklarla ilgili verilecek kararlarda çocuğun özgürlüğünün kısıtlanmasına son çare olarak başvurulması gerekmektedir. Suça karışan çocuğun toplumdan izole edilerek cezalandırılması yerine eğitici ve onarıcı bir yaklaşım sergilenerek çocuk topluma kazandırılmalıdır.
Çocukların yaşadıkları hak ihlalleri, gerek çocukların yaşamında gerekse toplumda kalıcı ve telafisi çok zor izler bırakmaktadır.
Hükümet, insan hakları savunucularının bu konudaki taleplerini dikkate alarak bu olayda ihmali ve kusuru bulunan kamu görevlilerini görevden almalı, bu kişilerin yargılanıp cezalandırılmasını sağlamalı ve suçu her ne olursa olsun çocukların tutuklanması uygulamasına son verecek köklü yasal değişiklikler yapmalıdır.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ ADANA ŞUBESİ