HAPİSHANELERDEKİ TÜM SORUNLAR ÇÖZÜLEBİLİR SORUNLARDIR
Sizlere sunduğumuz bu dosyada HAPİSHANELER İZLEME KURULU üyeleri olan TTB, DİSK, KESK, TİHV, İHD, ÇHD ve TAYAD’a 2011 yılında hapishanelerden gelen mektuplardan, yapılan şahsi başvurulardan, avukatları ve aileleri aracılığıyla yapılan başvurulardan ve yazılı–görsel basından elde edilen bilgilerden derlenen hak ihlalleri sıralanmaktadır.
Kuşkusuz bu tablonun hapishanelerdeki gerçek durumu yansıtmadığı ortadadır. Bu rapor sadece belirttiğimiz kurumlara ulaşabilen mektuplardan derlenmiştir. Tutuklu ve hükümlülerin bir kısmının göndermek istediği mektupların hapishane idareleri tarafından engellendiğini unutmamak gerekir. Daha da çok sayıda tutuklu ve hükümlü ise örgütlü olmadıkları için sorunlarını dile getirememektedir.
İktidar sadece devrimcilere, hakkını isteyen halka değil, kendisine karşı olan tüm kesimleri susturmak için hapishaneleri etkin bir şekilde kullanmaktadır. Ergenekon gibi soruşturmalarda tutuklananların durumunu bu temelde ele almak gerekir. Bu kesimler bir dönem savundukları tecrit hapishanelerinde şimdi kendileri bulunmaktadır. İronik bir şekilde F tipi hapishaneler için “ 5 yıldızlı lüks oteller” tanımlaması yapanlar da kapatıldıkları Silivri L tipi hapishanesinde temel sorunlarının tecrit olduğunu dile getirmektedirler. İddialarını doğru kabul edip F tipi hapishaneleri 5 yıldızlı kabul edersek L tipi hapishaneler 7 yıldızlıdır. Bu durum esas olarak tecritin insan üzerindeki etki gücüdür. Asla yabana atılmaması gereken ve temel bir insan hakkı sorunu olarak ele alınması gereken tecrit hapishanelerde daha da öldürücü olmaktadır.
Avrupa ve ABD’de yaklaşık 150 yıldır uygulanmakta olan tecrit bilimsel araştırmalardan elde edilen sonuçlarla daha da bilinçli olarak uygulanmaktadır.
2007 yılında yayınlanan genelge ile kabul edilen SOHBET HAKKI tecriti ortadan kaldırmamakla birlikte tecritin varlığının kabul edilmesi ve tecritte gedik açılması yönüyle önemlidir. Hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülerin hiçbir tretman programına bağlı olmaksızın, disiplin kurulu kararlarıyla engellenmeksizin 10’ar kişilik gruplar halinde, günde 2 saat haftada 10 saat bir araya gelmesi şeklinde düzenlenen SOHBET HAKKI uygulanmamaktadır. Adalet Bakanlığının gerekçesi yeterli personel ve yer olmadığıdır. Tutuklu ve hükümlülere saldırmak için, onları bir gecede değişik hapishanelere sürgün etmek için personel bulmakta zorlanmayan Bakanlığın personel yeterli değil gerekçesi inandırıcı değildir. Ayrıca özellikle F tipi hapishanelerin devasa büyüklüğü düşünüldüğünde yeterli yer yok gerekçesi de inandırıcı değildir. Esas olarak Bakanlık bu hakkı uygulamak istememektedir. Kaldı ki kısa sürede olsa uygulanabilen hapishanelerde bu dile getirilen eksikliklerin sorun olmadığı görülmüştür. Aslında böyle bir eksiklik olmadığı, mevcut personelle bu hakkın uygulanabildiği görülmüştür. Sorun Adalet Bakanlığının iradi tercihidir, Bakanlık bu hakkı uygulamak istememektedir.
Ekte sunduğumuz raporun incelenmesinden de anlaşılacağı üzere tutuklu ve hükümlüler üzerinde ağır bir tecrit uygulanmaktadır. Mimari olarak hücrelerle uygulanan tecrit disiplin cezalarıyla artmaktadır. Yasal düzenlemeleri ve pratikteki uygulamaları incelediğimizde görüleceği üzere disiplin cezaları tecriti ağırlaştırmak için kullanılmaktadır. Tutuklu ve hükümlüler aile görüşü yasakları, mektup yasakları, gazete ve kitap yasakları, telefon yasakları, ortak kullanım alanlarına çıkma yasakları, hücre cezalarıyla dış dünyadan soyutlanmaktadır.
Disiplin yasaklarının kullanımı konusunda hapishane idarelerine sonsuz yetki verildiği açıktır. Hapishane idareleri gardiyanların saldırısına direnmeyi bile suç olarak kabul edip disiplin cezalarıyla cezalandırılmaktadır.
Disiplin cezaları tutuklu ve hükümlüleri ıslah etme, teslim alma aracı olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle de disiplin cezaları alan hükümlünün şartlı tahliyesi engellenmekte ya da infazı yakılmaktadır.
Hasta tutuklu ve hükümlüler öldürücü temel sorundur. Nerede ise hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlülerin sağlık hakkı hiç yoktur. Zaten hapishanelerin fiziki koşulları ve idare uygulamaları–tecrit hastalıklar üretmektedir. Dışarıda sağlıklı olan insanlar hapishanelerde kısa sürede hastalanmaktadır. Ve bu hastalıkların çoğunluğu öldürücü olmaktadır. Ancak hapishanelerdeki sağlık sorunları burada durmamaktadır. Hastalanan tutuklu ve hükümlünün muayene olabilmesi çoğu hapishanede mümkün olamamaktadır. Çünkü hapishanelerde aile hekimliği uygulamasına geçilmiştir ve aile hekimleri hapishanelere haftada iki kez gelmektedir. Yani tutuklu ve hükümlüler aile hekimini beklemek zorundadır. Her nasılsa muayene olmayı başarmış tutuklu ve hükümlünün hastaneye sevk olması gerekiyorsa sorunlar daha da artmaktadır. Sevk için önce doktorun kararı gerekmektedir. Doktor sevk etmeye karar verdiğinde jandarmanın sevk için hazırlık yapması gerekir. Sevk ancak jandarma gerekli görevlendirmeyi yaptığında yapılır. Bu sefer de jandarmanın keyfi arama dayatmaları gündeme gelir. Bu keyfi arama dayatmaları da aşıldığında muayene odasında askerin beklemesi ve doktora müdahale etmesi, muayene esnasında kelepçe çıkartılmaması, hastaneye yatırıldığında yatağa zincirle bağlanma gibi yaşatılanlar tutuklu ve hükümlünün sağlık hakkını tümden ortadan kaldırmaktadır.
Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin diğer bir önemli olanı işkencedir. Hapishanelerden her geçen gün daha fazla işkence haberleri gelmektedir. Belirtmek gerekir ki siyasi tutuklu ve hükümlüler gördükleri işkenceleri anlatacak örgütlenmelere sahiptir. Adli tutuklu ve hükümlüler ise gördükleri işkenceleri kimseye anlatamamaktadır. Bu nedenle de adli tutuklu ve hükümlülerin gördükleri işkencelerin tespit edilmesi nerede ise mümkün olmamaktadır. Hapishane–gardiyan baskısı işkenceye karşı sessiz kalmaları sonucunu doğurmaktadır. Hapishanelerden gelen bilgiler toplandığında görülmektedir ki işkence her geçen gün artmaktadır.
Toparlamak gerekirse; AKP’nin hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini çözmesini beklemek doğru değildir. Zaten bu sorunları AKP’nin politikaları yaratmaktadır. AKP döneminde hapishanelerdeki saldırılar her geçen gün artmakta ve daha öldürücü olmaktadır.
Bu nedenle öncelikli talebimiz AKP hükümetinin bizlerin yani HAPİSHANELER İZLEME KURULU’NUN yetkisini kabul etmesidir. Ülkemizdeki demokrasi mücadelesinin etkin kurumlarının bir araya gelmesi ile oluşan HAPİSHANELER İZLEME KURULU hapishanelerdeki hak ihlallerinin önlenmesi ve sorunların çözümü konusunda iddialıdır. Ancak AKP hükümetinin ve Adalet Bakanlığının bu kurulun yetkilerini tanıması gerekir. AKP Hükümeti ve Adalet Bakanlığı HAPİSHANELER İZLEME KURULU’NUN yetkilerini tanımalı, bu kurulun hapishanelere girebilmesinin önünü açmalıdır. Kurulun kararlarının bağlayıcılığını kabul etmelidir.
HAPİSHANELER İZLEME KURULU
HAPİSHANELER HAK İHLALLERİ
TABLOSU
2011
İşkence ve kötü muamele-724
Sağlık Hakkı ihlali ve tedavisi yapılmayanlar-617
Disiplin Cezası ve Görüş yasağı-629
Sevk uygulamaları ihlali (sürgün ve sevk istemleri reddedilenler dahil)-698
İletişim, haberleşme ve Anadil uygulamalarından doğan ihlaller-407
Beslenme, ısınma ve fiziki koşullardan doğan hak ihlalleri-316
Diğer yaşanan hak ihlalleri-128
Hapishanende ölümler-44 OLAY BİLDİRİLMİŞTİR.
YAŞAM HAKKI İHLALLERİ
1. Mardin’in Mazıdağı İlçesi’nde bağlı Kertê (Bilge) Köyü’nde 4 Mayıs 2009’da sekiz akrabasıyla birlikte gerçekleştirdiği katliamla 44 kişiyi öldüren Süleyman Çelebi, 4 Ocak 2011’de tutulduğu Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde intihar etmiş olarak bulundu.
2. Bilecik M Tipi Kapalı Hapishane’nin müşahede bölümünde 1 Ocak 2011’de yatağını yakması sonucu çıkan yangında yaralanan ve Eskişehir’de Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altına alınan Ömer Aydın (23), 6 Ocak 2011’de yaşamını yitirdi.
3. Kırıklar (İzmir) 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Nusret Akmercan, 11 Ocak 2011’de birlikte kaldığı koğuş arkadaşı Salih Seyhan’ı öldürdü.
4. Isparta E Tipi Hapishanesinde kalan N.Ç.’nin pencere parmaklıklarında asılı bulunduğu 16 Ocak 2011’de öğrenildi. Gömlek parçalarını birbirine bağlayarak intihar ettiği öne sürüldü.
5. İskenderun (Hatay) M Tipi Hapishanesinde kalan Zakir Karaca’nın, aşırı kilo kaybı nedeniyle kaldırıldığı Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nin mahkûm koğuşunda yer olmadığı gerekçesiyle hapishanene gönderildiği; şikâyetlerinin geçmemesi nedeniyle 5 Ocak 2011’de tekrar Balcalı Hastanesi’ne getirilen fakat yine mahkûm koğuşunda yer olmadığı nedeniyle hastaneye kabul edilmeyen Zakir Karaca’nın İskenderun Devlet Hastanesi’nde 6 Ocak 2011’de yaşamını yitirdiği öğrenildi.
6. Aldığı hapis cezası nedeniyle 25 Eylül 2008’den beri Maltepe (İstanbul) L Tipi Hapishanesinde kalan ve hapishanende kanser hastalığına yakalanan; yapılan tüm çağrılara rağmen ancak 25 Ocak 2011’de tahliye edilen Osman Kezlere (50) 31 Ocak 2011’de yaşamını yitirdi.
7. Samsun E Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Turgay M. (30) 17 Şubat 2011’de hapishanenin tuvaletinde asılı halde bulundu.
8. İzmit C Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Necati Sarı (60) siroz hastalığı nedeniyle 22 Şubat 2011’de yaşamını yitirdi.
9. İki kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanan Mehmet Baştürk’ün (30), tutuklu bulunduğu Eskişehir H Tipi Hapishanesinde, 27 Şubat 2011’de tek kişilik koğuşunun pencere demirlerine bağladığı iple kendini astığı öğrenildi.
10. Zorunlu askerlik hizmetini yaparken firar ettiği gerekçesiyle Kızılcahamam Askerî Hapishanesinde tutuklu bulunan er Gökhan Çitil’in 19 Mart 2011’de intihar ettiği açıklandı. Çocuklarının intihar ettiğine inanmadıklarını belirten Gökhan Çitil’in ailesi, bileğinde kelepçe izleri ve vücudunun değişik yerlerindeki darp izleri olduğunu savundu.
11. Adana’da Kürkçüler F Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Ramazan Kılıç (47), hapishanende 22 Mart 2011’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
12. Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesinde tutuklu bulunan Ferit Orak’ın 28 Mart 2011’de kendisini yaktığı iddia edildi. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altına alınan Ferit Orak’ın durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi.
13. Düzce B Tipi Kapalı Hapishanesinde kalan A.Y.’nin (17) yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle, 8 Mayıs 2011’de intihar ettiği ileri sürüldü. A.Y.’nin intihar etmesi üzerine hapishanendeki mahkûmlar topladıkları eşyaları ateşe verdi.
14. Elazığ E Tipi Hapishanende tutuklu bulunan A.K.’nin (26) kaldığı koğuşta 11 Mayıs 2011’de bileklerini kestikten sonra ayakkabı bağıyla kendisini astığı iddia edildi.
15. Konya’nın Ereğli Belediyesi’ne 25 Mart 2011’de düzenlenen operasyon sonucu “ihaleye fesat karıştırdığı” iddiasıyla tutuklanan İhale Raportörü İbrahim Ekici’nin (44), Ereğli B Tipi Hapishanesinde kaldığı koğuşta kireç çözücü içerek intihar ettiği, 26 Haziran 2011’de öğrenildi.
16. Mersin’in Silifke İlçesi’nde bulunan M Tipi Hapishanesinde “cinayet” suçundan kalan Mustafa Bacaksız’ın 29 Haziran 2011’de kaldığı koğuşta kendisini astığı öğrenildi.
17. Kütahya’da 9 Aralık 2010’da Dumlupınar Üniversitesi’nde bir öğrencinin ölümüyle sonuçlanan olaylar nedeniyle tutuklanarak Sincan (Ankara) F Tipi Hapishane’ne konulan Dumlupınar Üniversitesi öğrencisi Seyfettin Bal’ın 21 Temmuz 2011’de hapishanende intihar ettiği ileri sürüldü. 27 Temmuz 2011’de yapılacak olan duruşmada kardeşinin tahliye olmayı beklediğini söyleyen Seyfettin Bal’ın ablası Leyla Bal, kardeşiyle 20 Temmuz 2011’de yaptığı görüşmede kardeşinin moralinin çok iyi olduğunu, bir sonraki görüşe yeğenlerinin getirilmesi istediğini belirterek kardeşinin intihar ettiğine inanmadığını belirtti.
18. Gümüşhane E Tipi Hapishanesinde bulunan ve 12 gün önce bedenini ateşe verdiği belirtilen Rahmi Özer (20) isimli siyasi mahkûmun tedavi edildiği Trabzon Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdiği 2 Ağustos 2011’de öğrenildi.
19. Midyat M Tipi Hapishanesinde kalan epilepsi hastası Şeyhmus Yalçın adlı mahkûmun 6 Ağustos 2011’de koğuşunda beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdiği ileri sürüldü.
20. Antalya F Tipi Hapishanesinde kaldığı sürede mide ve yumurtalık kanserine yakalanan Gülay Çetin’in (48) hastalığı nedeniyle Temmuz ayında yaşamını yitirdiği 9 Ağustos 2011’de öğrenildi.
21. Aydın E Tipi Hapishane’nin kadın koğuşunda kalan Bircan Yanar’ın (35) 20 Ağustos 2011’de intihar ettiği iddia edildi.
22. Delice (Kırıkkale) K Tipi Hapishanesinde “cinayet” suçundan tutuklu bulunan Fatih Düzyurt (19), 4 Eylül 2011’de ranza demirine bağladığı yatak örtüsüne kendini asarak intihar ettiği iddia edildi.
23. Kars’ın Sarıkamış İlçesi’ne bağlı Alisofu Köyü’nde 8 Eylül 2011’de tartıştığı eşi Hayret Çamlı’yı (65) döverek öldüren Mehmet Çamlı (74), tutuklu bulunduğu Selim K-1 Tipi Hapishanesinde 18 Eylül 2011’de intihar etti.
24. Zorunlu askerlik hizmetini Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki kışlasında yapan Uğur Kantar’ın 25 Temmuz 2011’de “disko” olarak tabir edilen disiplin koğuşunda üç boyunca yemek ve su verilmeden gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle komaya girerek Ankara’da bulunan Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde tedavi altına alındığı 16 Ağustos 2011’de öğrenildi. Süren tedaviye rağmen Uğur Kantar’ın beyin fonksiyonlarını yitirdiği ileri sürüldü. 25 Temmuz 2011’den bu yana beyin fonksiyonlarını yitirmiş bir halde komada olan ve GATA’da (Ankara) tedavi gören Uğur Kantar 12 Ekim 2011’de yaşamını yitirdi.
25. Batman M Tipi Hapishanesinde zorunlu askerlik hizmetini yaparken miğfer giymediği gerekçesiyle hakkında verilen 75 günlük hapis cezası nedeniyle kalan Mehmet Sait Platin’in (27) tahliyesine beş gün kala 3 Eylül 2011’de hapishanede intihar ettiği iddia edildi.
26. Van’dan İstanbul’a 16 Eylül 2011’de mahkûm götüren hapishane ring aracında Kayseri’nin Pınarbaşı İlçesi’nin yakınlarında araç seyir halindeyken çıktığı iddia edilen yangın sonucu kapıların kilitli ve mahkûmların ellerinin kelepçeli olması nedeniyle araçta bulunan Abdülsetter Ölmez (35), Sinan Aşka (18), İsmet Evin (33), Akif Karabalı (24) ve Medeni Demir (47) yanarak yaşamını yitirdi.
27. Bafra (Samsun) T Tipi Hapishanesinde kalan Musa Şengün’ün 19 Eylül 2011’de kalp spazmı geçirerek yaşamını yitirdiği ileri sürüldü.
28. İzmit T Tipi Hapishanesinde kalan hükümlü Hasan Özer’in (21) cesedinin iple asılmış halde bulunduğu 6 Ekim 2011’de öğrenildi. Hapishane yönetimi olayı “intihar” olarak açıklarken tahliye olmasına 40 gün kalan Hasan Özer’in babası, oğlunun telefonla görüştüklerinde kendisini öldürmek istediklerini söylediğini öne sürdü.
29. İstanbul’da 28 Ağustos 2009’da düzenlenen operasyon sonucu “yasadışı örgüt üyesi olduğu” iddiasıyla tutuklanan, İşçi Köylü Gazetesi’nin Kartal Bürosu çalışanı Suzan Zengin’in (52) tutuklu yargılandığı süre boyunca yaptığı tahliye başvuruları reddedilmiş ve Suzan Zengin’in rahatsızlığı Bakırköy Kadın Hapishanesinde kaldığı süre boyunca ilerlemişti. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14 Haziran 2011’de görülen duruşmada talebi kabul edilen Suzan Zengin tahliye edilmişti. Suzan Zengin’in sağlık durumu tahliye olduktan sonra da iyileşme göstermemiş ve iki hafta önce açık kalp ameliyatı olmuştu. Ameliyat olduktan sonra yoğun bakımda kalan Suzan Zengin 12 Ekim 2011’de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
30. Mardin E Tipi Hapishanesinde bulunan Irak vatandaşı A.C.’nin 19 Ekim 2011’de intihar ettiği iddia edildi. A.C.’nin elleri arkadan bağlı halde bulunduğu ileri sürüldü.
31. Bahçecik (Trabzon) E Tipi Hapishanesinde hükümlü olarak bulunan ve tahliye edilmesine dört ay kalan Necip Kadıoğlu’nun (37) 4 Kasım 2011’de kendini çarşafla su borusuna asarak intihar ettiği açıklandı.
32. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nin hakkında hazırladığı ön raporda “hasta hastalığının son evresinde, hapishane koşullarında yaşamını sürdüremez” dediği Kürkçüler F Tipi Hapishanesinde kalan ve siroz ile tüberküloz hastalığı nedeniyle hastanenin mahkûm odasında tedavi edilen Latif Badur 7 Kasım 2011’de yaşamını yitirdi.
33. Yozgat E Tipi Hapishanesinde kalan Özgür Çatar’ın (25), 21 Kasım 2011’de kaldığı koğuşta intihar ettiği iddia edildi.
34. Ergenekon Davası’nın Oda TV Soruşturması kapsamında 3 Mart 2011’den bu yana Silivri 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan ve ilk duruşmasına tutuklandıktan 8,5 ay sonra 22 Kasım 2011’de çıkacak olan MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu (56) ağır spora bağlı kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdi.
35. Ümraniye E Tipi Hapishanesinde kalan ve 18 Kasım 2011’de “iki gündür kan kustuğu” gerekçesiyle kaldırıldığı hastaneden “durumu acil değil” denilerek hapishanene gönderilen Avni Karabulut’un (74) aynı gece, kan kusarak yaşamını yitirdiği öğrenildi.
36. Antalya L Tipi Hapishanesinde aynı koğuşta kalan dört mahkûm arasında çıkan kavga sonucu Metin M.’nin (21) kavga ettiği kişilerce önce jiletle yaralanarak, daha sonra eşofman bağcığıyla boğularak öldürüldüğü 7 Aralık 2011’de öğrenildi.
37. Erzurum H Tipi Hapishanesinde hükümlü bulunan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatı ile tahliye işlemleri için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilen fakat burada raporları çıkmadığı için serbest bırakılmayan kanser hastası Mehmet Aras (60) 18 Aralık 2011’de yaşamını yitirdi.
38. Erzurum H Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Zahir Ersoy’un (23) 25 Aralık 2011’de intihar ettiği iddia edildi.
39 Siirt E Tipi Hapishanesinde Terörle Mücadele Yasası’ndaki uygulamalar nedeniyle tutuklu bulunan 10 çocuğun 26 Aralık 2011’de nasıl edindikleri öğrenilemeyen hapları içerek intihar girişiminde bulundukları 28 Aralık 2011’de öğrenildi. Kaldırıldıkları hastaneden tedavileri tamamlanan çocukların hapishanene gönderildikleri bildirildi.
40. Afyonkarahisar E Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Oktay Demir’in hücresinde kendini asarak intihar ettiği iddia edildi. Oktay’ın babası oğlunun ölümünden hemen sonra intihar ettiği yerde çekilen fotoğraflarda ellerinin arkadan bağlanmış olduğunu tespit etti ve şunu sordu; elleri arkadan bağlı birisi nasıl intihar edebilir? Savcılık takipsizlik kararı verdi.
41.16 Ocak 2011’de, Isparta E Tipi Hapishanesinde kalan N.Ç.’nin pencere parmaklıklarında asılı bulundu. Gömlek parçalarını birbirine bağlayarak intihar ettiği öne sürülen olayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
42. 6 Ağustos 2011’de Midyat (Mardin) M Tipi Hapishanesinde kalan epilepsi hastası Şeyhmus Yalçın adlı mahkûmun koğuşunda beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdiği ileri sürüldü.
43. 2 Ekim 2011 de, Sağlık Kurulunun İnfaz Durdurma Raporuna rağmen tahliye edilmeyen 62 yaşındaki Duran Doğan isimli çiftçi, 9 ay kaldığı Metris Hapishanende hayatını kaybetti.
44. 12 Aralık 2011 de, eşi F.Ö’yü (77) öldürdüğü iddiasıyla tutuklanarak Çanakkale Kapalı Hapishanene konulan Y.Ö (86) hapishanende yaşamını yitirdi. Y.Ö’nün kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için cenazesinin Bursa Adli Tıp Kurumu’na götürüldüğü öğrenildi. .
İŞKENCE
1. Antalya E Tipi Hapishanesinde kalan İbrahim Tüci’yi (22) görmeye giden Avukat Ayçin Turna Güler’in, müvekkilinin ceketini kanlı ve yüzünde de darp izleri görmesi üzerine yaptığı şikâyeti değerlendiren savcılığın, İbrahim Tüci’ye verilen doktor raporunu da dikkate alarak, hapishane yönetimi hakkında soruşturma başlattığı 28 Ocak 2011’de öğrenildi.
2. Van F Tipi Hapishanesinde kapalı görüşte aileleriyle Kürtçe konuşan Hamdi Kılınç, İskan Aksaç ve Aydın Akış adlı üç mahkûmun “A Takımı” denilen gardiyan ekibi tarafından darp edildiği 4 Şubat 2011’de öğrenildi.
3. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinden 4 Şubat 2011’de Kandıra (Kocaeli) F Tipi Hapishane’ne istekleri dışında sevk edilen 11 tutuklu ve hükümlü adına açıklama yapan Ender Bulhaz Aktürk, sevk esnasında ve götürüldükleri hapishanende, gardiyanlar tarafından sürekli darp edildiklerini ve kabul etmedikleri halde “ince arama” uygulamasının yapıldığını ifade etti.
4. Osmaniye T Tipi Hapishanesinde bulunan mahkûmların yazdıkları mektuplardan 13 Şubat 2011’de edinilen bilgilere göre, gardiyanların sık sık mahkûmların tamamen çıplak kalacak şekilde soyunmalarını istedikleri ve o haldeyken eğilip kalkmalarını dayattıkları öğrenildi. Uygulamayı kabul etmeyen mahkûmların ise dövüldüğü ifade edildi.
5. İHD Hakkâri Şubesi’ne 12 Şubat 2011’de başvuran dört tutuklu ve hükümlü ailesi, Kalkandere (Rize) L Tipi Hapishanesinde kalan yakınlarının Van’da görülen duruşmalara götürülürken kötü muameleyle karşılaştıklarını açıkladı.
6. Maltepe Çocuk Hapishanesinde kalan 14 çocuğun aralarında Kürtçe konuşmasını gerekçe gösteren gardiyanların ve askerlerin 21 Şubat 2011’de çocukların kaldığı koğuşu basıp çocukları döverek öldürmekle tehdit ettikleri öğrenildi.
7. Kandıra F Tipi Hapishanesinde kalan Rıza Çatakbaş, Selman Tökü, Hüseyin Tepe’nin revire çıkmak için dilekçe yollamaları üzerine mahkûmların bulunduğu koğuşa giren gardiyanların, mahkûmları zorla dışarı çıkararak “süngerli oda”ya kapattıkları 8 Mart 2011’de öğrenildi.
8. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan ve bacağından olduğu ameliyat nedeniyle 25 tane cıvalı tel dikişi bulunan Kemal Ayhan’ın, gardiyanlar tarafından darp edilerek dikişlerinin patlatıldığı 13 Mart 2011’de öğrenildi.
9. Ergenekon Davası’nın tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in avukatı Hasan Basri Özbey 14 Mart 2011’de yaptığı açıklamada, müvekkilinin bir süre önce sevk edildiği ve henüz tamamlanmayan Silivri 1 Nolu Hapishanesindeki hücreleri lağım suyu bastığını iddia etti. Hasan Basri Özbey, Doğu Perinçek’in yanı sıra beş tutuklunun daha hücrelerinin lağım suyu olduğunu ifade ederek konuyla ilgili olarak hapishane yönetimine dilekçe verdiklerini ancak bunun kabul edilmediğini söyledi.
10. Van F Tipi Hapishanesinde bulunan oğlu Tuncer Buldu ile birlikte iki mahkûmun kaldığı koğuşa “arama yapılacağı” gerekçesiyle giren gardiyanların, koğuşu dağıttıktan sonra koğuştaki mahkûmları kameraların görmediği bir bölgede dövdüğünü ileri süren Aynur Buldu, 22 Mart 2011’de İHD Van Şubesi’ne başvurarak hukukî yardım talebinde bulundu.
11. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde 22 Mart 2011’de C-80 numaralı koğuşta kalan iki mahkûmun, gardiyanlar tarafından dövülerek istekleri dışında başka koğuşlara nakledildiği ileri sürüldü.
12. Kalkandere L Tipi Hapishanesinde bulunan Murat Kıran’ın 4 Nisan 2011 gecesi koğuşuna giren gardiyanlar tarafından dövüldüğü iddia edildi. Murat Kıran Trabzon Devlet Hastanesi’ne sevk edilirken, hapishane yönetimi yaptığı açıklamada Murat Kıran’ın diğer mahkûmlarca darp edildiğini öne sürdü.
13. Ermenek (Karaman) M Tipi Kapalı Hapishanesinde 28 Nisan 2011’de görüş hakkının engellenmesine itiraz eden Emrah Yayla, Arif Sönmez ve Mehmet Sevik’in gardiyanlar tarafından dövüldükleri sonra ise üç mahkûmun bir gün hücrede tutularak Sincan 1 ve 2 nolu cezaevlerine sevk edildikleri 5 Mayıs 2011’de öğrenildi.
14. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Haydar Duymaz’ın hapishane müdürü ve gardiyanlar tarafından darp edildiği 12 Haziran 2011’de öğrenildi.
15. Karataş (Adana) Kadın Hapishanesinde 15 Haziran 2011’de Özlem Aydın adlı tutuklunun hastaneye götürülürken “ince arama” adı altında elbiselerinin çıkarılmak istenmesine karşı çıktığı için darp edildiği bildirildi.
16. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Haydar Duymaz, 2 Haziran 2011’de koğuşuna düzenlenen baskında gardiyanlar tarafından darp edilerek tek kişilik hücreye gönderildi.
17. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Erdinç Akçıl’ın 13 Haziran 2011’de avukatıyla görüşmeye giderken kendisine dayatılan “ince arama” uygulamasına karşı çıktığı için darp edildiği öğrenildi.
18. Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Hanefi Kuzu’nun yaptığı bir şikâyet başvurusu nedeniyle gardiyanlar tarafından darp edildiği Hanefi Kuzu’nun gönderdiği mektup sonucu 11 Temmuz 2011’de öğrenildi.
19. Kepsut (Balıkesir) L Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Ahmet Demirbaş, gardiyanlar tarafından darp edildiği Ahmet Demirbaş’ın İnsan Hakları Derneği’ne gönderdiği mektup sonucu 28 Temmuz 2011’de öğrenildi.
20. Kırıkkale 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde KCK/TM Davası’ndan tutuklu bulunan Ahmet Arslan’nın koğuşundan zorla çıkarılarak gardiyanlar tarafından darp edildiği; revir doktorunun “acil servise gönderilmeli” demesine rağmen hastaneye götürülmediği 22 Temmuz 2011’de Ahmet Arslan’ın durumu ailesine haber vermesiyle öğrenildi.
21, Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalan Volkan Akkuş, Bülent Kapar ile Ahmet Doğan’ın hücrelerine gelen gardiyanlar tarafından darp edilerek hücrelerinin değiştirildiği 4 Ağustos 2011’de öğrenildi.
22, Alanya (Antalya) L Tipi Hapishanesinde kalan Gülay Efendioğlu’nun koğuşuna gelen gardiyanlar tarafından darp edildiği 23 Ağustos 2011’de öğrenildi.
23, Bakırköy Kadın Hapishanesinde kalan ve hastalığının tedavisi için tahliye edilmesi gereken Hediye Aksoy’un tahliye edilmemesini 16 Ağustos 2011’de protesto eden 22 tutuklu ve hükümlü gardiyanlar tarafından darp edildi.
24, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Sinan Köse, Mehmet Samur, Berat Anlı, Yavuz Dursun adlı mahkûmların 15 Temmuz 2011’de koğuşlarına gelen gardiyanlar tarafından darp edildikleri 21 Ağustos 2011’de öğrenildi.
25, Bakırköy Kadın Hapishanesinde kalan ve hastalığının tedavisi için tahliye edilmesi gereken görme engelli mahkûm Hediye Aksoy’un muayene için hastaneye götürülürken hapishane ring aracında jandarma erleri tarafından darp edildiği İHD Mersin Şubesi’nin 25 Ağustos 2011’de yaptığı basın açıklamasıyla öğrenildi.
26, Sincan L Tipi Hapishanesinde kalan Nehar Avcı, Diren Yağan, Didem Ezgi Serap, Müzeyyen Çınar, Eda Dişkaya adlı beş mahkûmun 20 Eylül 2011’de darp edildikleri ve beş mahkûma bir gün boyunca yemek ve su verilmediği öğrenildi.
27, Bakırköy Kadın Hapishanesinde kalan Yasemin Karadağ’ın geçirdiği beyin kanaması nedeniyle olduğu ameliyatın ardından kontrol amacıyla götürüldüğü hastanede yanında bulunan subayın kendisini yumrukla darp ettiği 3 Ekim 2011’de öğrenildi.
28, Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Kemal Avcı’nın tutulduğu koğuştan hücre cezasının uygulanması için sağlıklı bir biçimde alındığı fakat Kemal Avcı’nın koğuşuna geri döndüğünde darp nedeniyle ayakta duramaz halde olduğu 3 Ekim 2011’de öğrenildi.
29, Karataş (Adana) Hapishanesinden 9 Eylül 2011’de Denizli D Tipi Hapishane’ne isteği dışında sevk edilen Özlem Aydın’ın, nakil sırasında ve sonrasında gardiyanlar tarafından darp edildiği 5 Ekim 2011’de öğrenildi.
30, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Kahraman Akacak, Abdullah Ön ve Doğuş Kotak adlı tutukluların koğuşlarına gelen gardiyanlar tarafından darp edildikleri 5 Ekim 2011’de öğrenildi.
31. Alanya (Antalya) L Tipi Hapishanesinde kalan Gülay Efendioğlu, 12 Ekim 2011’de ailesiyle yaptığı görüşmede hücrede birlikte kaldığı Fadime Özkan’ın ve kendisinin gardiyanlar tarafından darp edildiğini bu nedenle vücudunda morluklar oluştuğunu aktardı.
32. Bafra (Samsun) T Tipi Hapishanesinde kalan 15 tutuklu ve hükümlünün sayım sırasında hapishane müdürü ve gardiyanlar tarafından darp edildiği 16 Ekim 2011’de öğrenildi.
33. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan Emrah Yayla’nın, Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği’ne (TAYAD) gönderdiği mektup sonucu 21 Temmuz 2011’de hücresinden zorla çıkarılan Ahmet Aslan’ın “acil müdahale karakolu” olarak tabir edilen kameraların görmediği bölgede gardiyanlar tarafından darp edildiği 18 Ekim 2011’de öğrenildi.
34. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalan Coşkun Şimşek’in gönderdiği mektup sonucu Özcan Bayram’ın sabah sayımı sırasında gardiyanlar tarafından darp edilerek “süngerli oda”ya konulduğu 18 Ekim 2011’de öğrenildi.
35. Bergama (İzmir) M Tipi Hapishanesinde “yasadışı slogan attıkları” suçlamasıyla tutuklu bulunan üç çocuğun hapishane girişinde jandarma erleri tarafından önce zorla üstlerinin soyulduğu sonra da darp edildikleri hapishanenden gönderilen mektup sonucu 31 Ekim 2011’de öğrenildi.
36. 4 Kasım 2011’de basın açıklaması yapan İHD İstanbul Şubesi, Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde “doğalgaza geçileceği” iddiasıyla kaloriferlerin yakılmadığını; koğuşlara haftada bir gün bir saat süreyle temizlik amacıyla su verildiğini; iki aydır sıcak su verilmediğini ileri sürdü.
37. Maltepe (İstanbul) Çocuk Hapishanesinde “PKK üyesi oldukları” suçlamasıyla kalan dokuz çocuğun, kendi yaptıkları resimlerin bulunduğu panoya el konulmasını protesto ettikleri için 14 Kasım 2011’de gardiyanlar ve jandarma erleri tarafından darp edildikleri öğrenildi.
38. 2011 yılının Ocak ayından beridir tutuklu bulunan ve Van’da meydana gelen deprem nedeniyle Kalkandere (Rize) L Tipi Hapishane’ne nakledilen SES Bitlis Şubesi eski Başkanı Sedat Güler’in nakil sırasında yapılmak istenen çıplak arama uygulamasına itiraz ettiği gerekçesiyle darp edildiği 1 Aralık 2011’de öğrenildi.
39. Adana F Tipi Hapishanesinden talepleri olmaksızın Antakya E Tipi Hapishanesinde sevk edilen yedi mahkûmun aynı davadan yargılanmalarına rağmen aynı koğuşta kalamadıkları; sevk edildikten sonra bir ay boyunca yedi mahkûma yastık verilmediği; sıcak su kullanımının haftada iki defa 20’şer dakika ile soğuk su kullanımının ise günün belirli saatlerinde sınırlı olarak verilmesi nedeniyle temizlik sorunu yaşandığı mahkûmların gönderdiği mektup sonucu 2 Aralık 2011’de öğrenildi.
40. Bolu F Tipi Hapishanesinde kalan Adem Erden adlı mahkûmun, gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle hapishane müdürü ve psikologunu şikayet edince, hapishane yönetimi tarafından hücresine sokulan bir hükümlü tarafından, önce şikayetinden vazgeçmesi için tehdit edildiği, daha sonra saç derisinden boynuna kadar tüm yüzünün jilet ve bıçakla kesilerek ağır yaralandığı 5 Aralık 2011’de ileri sürüldü.
41. “Devrimci Karargâh Örgütü Soruşturması” kapsamında 10 Aralık 2011’de tutuklanan Türkiye Gerçeği Dergisi yazarı ve Halkların Demokratik Kongresi delegesi Mehmet Güneş’in, 12 Aralık 2011’de sevk edildiği Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishane’nin girişinde “ince arama” adı altında çıplak arama uygulamasına karşı çıktığı için gardiyanlar tarafından darp edildiği ve tek kişilik bir hücreye konulduğu öğrenildi.
42. “KCK Soruşturması” kapsamında Asrın Hukuk Bürosu’na düzenlenen operasyon sonucu 28 Kasım 2011’de tutuklanarak Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishane’ne sevk edilen avukatlardan Serkan Akbaş, Mehmet Bayraktar ve Mehmet Nuri Deniz’in “ince arama” adı altında çıplak arama uygulamasına karşı çıktıkları için gardiyanlar tarafından darp edildikleri 19 Aralık 2011’de öğrenildi.
43. Dini inançları nedeniyle zorunlu askerlik hizmetini yaptığı Malatya 2. Ordu İstihkâm Alayı Köprücü Taburu Köprücü Yüzücü Bölüğü’nde vicdani reddini açıklayan Muhammed Serdar Delice (28), İstanbul’un Beyoğlu İlçesi’ne bağlı Kasımpaşa Semti’nde 27 Kasım 2011’de gözaltına alınmış ve “emre itaatsizlik ettiği” gerekçesiyle tutuklanarak Kasımpaşa Askeri Hapishane’ne gönderilmişti. Serdar Delice’nin hapishanende başka nedenlerle tutuklu olan askerler tarafından darp edildiği ve eşyalarının da gasp edildiği 18 Aralık 2011’de öğrenildi.
44. Deprem nedeniyle Van M Tipi Hapishanesinden Erzurum H Tipi Hapishane’ne sevk edilen mahkûmların gardiyanlar tarafından darp edildikleri ve gardiyanlara haraç vermeye zorlandıkları 20 Aralık 2011’de öğrenildi.
45. İsrail’in Filistin’e yönelik uygulamalarını protesto etmek için Adana’da 2009 yılında katıldıkları bir yürüyüş nedeniyle tutuklanan Çukurova Üniversitesi öğrencisi dört kişinin, Kürkçüler F Tipi Hapishanesinden sevk edildikleri Osmaniye T Tipi Hapishane’nin girişinde “ince arama” adı altında çıplak arama uygulamasına karşı çıktığı için gardiyanlar tarafından darp edildikleri ve elbiselerinin zorla çıkarıldığı 20 Aralık 2011’de öğrenildi.
46. Hatay E Tipi Hapishanesinde kalan Güler Bilen’in tek kişilik hücrede tutulduğu; kaldığı koşulları anlatmak için bir akrabasına yazdığı faksın sakıncalı bulunarak kendisi hakkında soruşturma açıldığı; bir gardiyan tarafından cinsel tacize uğradığı İHD Adana Şubesi’ne gönderilen mektup sonucu 31 Aralık 2011’de öğrenildi.
47. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinden Kandıra ve Edirne F Tipi Hapishanelerine sürgün edilen tutsaklar Ali Haydar Ak yönetimindeki gardiyanların saldırısına uğradı. Saldırı sırasında Bektaş Karaman’ın burnu kırıldı.
48. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Ferhat Çalgan kışın kaloriferlerin yakılmaması sonucu yüz felci geçirdi.
49. Bergama M tipi Hapishanesinde kalan 17 yaşındaki Emine Dayan tek kişilik disiplip hücrelerine kapatıldı. İdarenin gerekçesi diğer adli tutukluların Emine’ye saldırmış olması.
50. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde DHKP-C davasından tutuklu olarak bulunan Nedim Öztürk’ün kızı Öykü bir açık görüşe üzerinde babasının resmi basılı tişörtle çıktı. Baba Nedim Öztürk de aynı görüşe kızının resmi basılı tişörtle çıktı ve görüş yaptılar. Öykü bir sonraki ay aynı tişörtle görüşe gittiğinde gardiyanlar tarafından içeriye alınmadı. Üzerinde bulunan tişörtün yasak olduğu söylendi.
51. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde 30 Eylül 2011 tarihinde arama bahanesiyle hücrelere saldırılmış. Abdullah Ün, Hamit Kiye, Kahraman Bakacak, Mekan Dilmaç, Kahraman Erdem, Çetin Coşkun, Necati Baysal, Ömer Çapın’a işkence yapılmıştır.
52. Edirne F Tipi Hapishanesinde, 2011 Ağustos ayında, Nihat Özbay hapishaneye ilk girişte onursuz aramayı kabul etmediği için saldırıya uğradı… Saldırıyı şöyle anlattı:
“Buraya girişte soyunmamı istediler. Kabul etmedim. Davranışlarının keyfi olduğunu belirttim. Bunun üzerine beş gardiyan birden saldırdı. Bir tanesi özellikle kafamı birkaç defa yere vurdu ve ayaklarıyla dizleriyle kafama vurdu. (…)
53. Edirne F Tipi Hapishanesinde, 24 Ağustos 2011 tarihinde ise keyfi aramaya karşı çıktığı için Bekir Şimşek saldırıya uğradı. 8-10 gardiyan aynı hücrede bulunan Rıza Çıtakbaş ve Serdar Aydemir’e de kol demiri, yumruk ve tekmelerle vurdular. Bekir Şimşek’in bu saldırı sonucu kafası yarıldı, kanadı… Yarık izi halen duruyor… Sol kolunda morarma – çizikler oluşmuştur… Sırt bölgesinde ezilme – çizilme – morarma oluştu. Yine göğüs bölgesinde darbeden kaynaklı morarma oluşmuştur. Bunlar revir doktoru tarafından da kayıt altına alınmıştır…
54. 2011 ağustos ayında, Edirne F Tipi Hapishanesinde, 34 no’lu hücrede bulunan Canip Tarhan, Edip Tarhan ve Fırat Geleş’e saldırdılar, işkence yaptılar…
55. Edirne F Tipi Hapishanesinde, 14 Eylül 2011 tarihinde bir 2. Müdür, iki başgardiyan ve 15 – 20 gardiyan, provokatif bir biçimde arama yapmak istemişler ve tutsaklara saldırmışlardır. Saldırıyı başlatan 55 yaşlarındaki kır saçlı ve kısa boylu başgardiyandır. Tutsakları zorla yere yatırıp yüz ve kafalarına tekme atmışlar. Yapılan işkencenin sonucu; Edip Tarhan’ın burnunun üzerinde yarık, sol ayağında eziklik ve kolunda sıyrıklar oluşmuştur. Fırat Geleş’in de kolunda sıyrık ve dudağının üs kısmında kanama oluşmuş. Bu işkence izleri doktor tarafından da (revir doktoru) kayıt altına alınmıştır.
56. Kocaeli, Kandıra 2 No.lu F Tipi hapishanesinde, 23 Eylül 2011 de epilepsi hastası olan Kemal Avcı süngerli odada, elleri ve ayakları kelepçeliyken işkence görmüştür. İşkence yapan 20 gardiyana direnen Kemal Avcı’ya gardiyanlar “Nasıl yendik ama” demişlerdir. İşkence sonucu Kemal Avcı’da şu yaralanmalar meydana gelmiştir:
• Sol kol dirsek altında morarma
• Sol bilekte morarma düzeyinde kelepçe izleri
• Sol kol omuz altında morarma
• Sol dirsekte 2 cm’lik çizik
• Sağ kol dirsekte çizik
• Sağ bilekte morarma düzeyinde kelepçe izi
• Her iki ayak bileğinde de morarma, çizik düzeyinde kelepçe izleri
• Burun üzerinde 2 cm’lik çizik
• Sol şakaklarda darp izleri, morartı ve şişlik var.
• Sağ yanakta 2 cm’lik morarma
• Sağ kulak arkasında 5 cm’lik çizik, darp izi
• Sağ göğüste darp izi ve yara
• Sağ el parmaklarında yaralar var. Bu yaraların iltihaplanması sonucu şişlikler oluştu.
Ağız içinde yaralar var ve dişi kırıldı.
57. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, 08.09.2011 tarihinde akşam saat: 19.00’da Fırat Selçuk Taşkara ve Sergen ve Umut hücrede gardiyanların saldırısına uğradılar.
58. Edirne F Tipi Hapishanesinde 2011 Eylül ayında, Tarık Akbaba, hastaneye ikinci gidişinde Yusuf Aslan ve Özgür Yiğittaş’la karşılaşmış. Onlarla sohbet etmeye başlamış. Rütbeli asker sohbetlerini engellemek için etraflarında bekleyen askerleri saldırtmış, insanların gözleri önünde işkenceler eşliğinde, merdivenlerden yuvarlarcasına, yaka paça tekrar ring aracına götürülmüşler. Doktor karşısına çıkartılmadan gerisin geriye hapishaneye geri getirilmişler.
Bu saldırıda Tarık Akbaba’nın sağ bileğine kelepçe oturduğu için bileğinin derisi soyulmuş. Sol gözaltında çizikler, tırnak izleri ve hafif morartı, sol dudağımın üzerinde yine çizikler meydana gelmiş.
Aynı şekilde diğerlerinde de çeşitli yara – bere meydana gelmiş. Hastaneye belli rahatsızlıklarımızın tedavisi için gittikleri halde doktor karşısına çıkarılmadan işkenceye uğrayıp geri getirilmişler. Yapılan saldırı ve işkencelerden sonra hapishane revir bölümünde yara-bereleri kayıt altına aldırmışlar.
59. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde,15 Aralık 2011 günü A-33 no’lu hücrede kalan Gülnaz, Kadri ve Osman isimli PKK davasından tutuklulara yönelik fiziki saldırı düzenlendi. Gardiyanların provokatif bir şekilde “ne bakıyorsun” diyerek kabadayılık yapar gibi başlattığı saldırıda tutsaklar darp edildi. Bu noktada Gülnaz’ın görme engelli olduğunu ayrıca belirtmek gerekir. Ona da aynı saldırı yapıldı.
Şiddet; uygulayan ve maruz kalan; Şiddet ile ilintili olan saldırganlık ise hâkim olmak, yenmek, yönetmek amacı ile güçlü, etkili bir hareket, fiil, işlem; bir işi bozma, engelleme, boşa çıkarmaya karşı düşmanca, yaralayıcı, hırpalayıcı ve tahrip edici (yıkıcı ve yok edici) amaç taşıyan bir davranıştır. Bundan ziyade şiddet bedenin beton yığınlarının arasına kapatılmasıdır. Şiddetin en sistematik ve mikro hali olan kurumların başında gelen hapishaneler gelmektedir. Kendi içine kapalı olup içine kapatılan bedenlere özel olarak uygulanan uygulamalar açısından toplumun şiddet merkezidir. Kapatılan beden hakkında hakkın da öncesinde ve sonrasında toplanan bilgiyle özel uygulamaya giren beden ilk iş olarak kimliksizleştirilmeden başlayarak yaşamının derinliklerine kadar inilerek güçsüz bir şekilde bırakılmasıdır.
İŞTE KÖTÜ MUAMELE VE İŞKENCE BAŞVURULARINDAN BAZI ÖRNEKLER.
*20 Kasım 2011 günü Aydın şubemize başvuran İ. Y 20 Kasım 2011 pazar günü kardeşim V. Y.ın gardiyanların telefon açması ile Edirne F Tipi Kapalı hapishanenden İzmir Kırıklar 2 nolu koğuşa nakledildiği haberini aldık salı günü açık görüş olduğunu söylediler bende salı günü kardeşimi ziyarete gittim sebepsiz yere Edirne’den geldiğini koğuşta yalnız olduğunu bana söyledi daha sonra her salı günü de kapalı görüş olduğunu öğrendim 06 12 2011 tarihinde tekrar kardeşimi ziyarete gittiğimde kendisine 4 adet çorap götürdüm, görüşmeye gelen herkesten eşyaları teslim aldılar fakat bana yasak dediler, bende tamam dedim kardeşimi ilk gördüğümde şaşırdım gözleri morarmış, yüzü şişmiş ve çizilmiş tırnak izleri vardı kendisine ne olduğunu sorduğumda gardiyanların kendisini dövdüğünü ve ölümle tehdit ettiklerini söyledi daha sonra sol kolunu açarak bana gösterdi tamamen şişmiş ve morarmıştı sağ kolunu ise hareket ettiremediğini söyledi. Kendisini 23 Kasım çarşamba günü gardiyanların dövdüğünü ve iki haftadır bu şekilde olduğunu hastaneye ve revire götürülmediğini ve dilekçesinin kabul edilmediğini daha önce de gardiyanlar burada mahkumları dövdüklerini hatta öldürdüklerini ve olayı da merdivenden düşüp öldükleri konusunda bey anladıklarını belirtti kendisinindi böyle bir vaka ile öleceğini belirttikleri konusunda ölümle tehdit etmişlerdir. (İHD AYDIN ŞUBE)
*16.06.2011 tarihinde derneğimize başvuruda bulunan Gülistan Şahinin aktarımına göre Karataş Kadın Hapishanesinde hükümlü bulunan kız kardeşi Meral şahin ile yapmış olduğu görüşmede kendisine anlatımında, idarenin baskı ve keyfi uğrulamaları had safhada olduğunu sık sık üst aramaları yapıldığını erkek gardiyanların yeni gelen kadın mahkûmların soyularak onur kırıcı aramalar dayatıldığını ve kabul etmedikleri için iki kadın tutuklunun elbiseleri yırtılarak darp edilip hücreye atıldığını, görüşe gelen ziyaretçilere baskı uygulandığını belirtti. (İHD ADANA ŞUBE)
*02.11.2011 tarihinde Önder Alçiçeğin yapmış olduğu başvuruda, kardeşi Sedat Alçiçeğin Diyarbakır D tipi hapishanesinden Rize Kalkandere L tipi hapishanesine götürüldüğünü ve hapishaneye ilk kabulde arkadaşları ile birlikte çırıl çıplak soyularak arama yapmalarına karşı çıktıkları için ağır sözlü hakarete uğradıklarını ve darp edildiklerini, telefon haklarını kullanırken hakarete uğradıklarını ve rahatsız edildiklerini, başlarındaki berelerin çıkarmalarını, ellerini ceplerine koymamaları için sert bir şekilde uyarıldıklarını bu uygulamaya karşı çıkanlar darp edilmiş olduğunu belirten başvurudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*01 Ocak 2011günü derneğimize gelerek başvuruda bulunan Serhan İpek, 29 Aralık 2010 günü aile ziyaretinden sonra Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesinde bulunan Murat İpek’in darp edildiğini, Murat İpek’ten bunu kendisiyle yaptığı telefon görüşmesi sırasında öğrendiğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*1 Ocak 2011 günü derneğimize gelerek; Tekirdağ 1 No’lu Hapishanende bulunan kardeşi Cesim Yıldırım ve beş arkadaşıyla birlikte, hapishane görevlileri tarafından (yağmur yağdığı ve yerler ıslandığı için zemine serdikleri gazete kâğıdı yüzünden) saldırıya uğradıklarını belirtti. Nedim Yıldırım, “Kardeşimi süngerli odaya koymuşlar ve ardından odasını buna bağlı olarak da görüş gününü değiştirmişler. Kardeşim ağır kalp hastasıdır, kardeşimin hayatı tehlikededir” dedi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*1 Ocak 2011 günü derneğimize başvuruda bulunan Sultan Sayın, Tekirdağ 2 No’lu F Tipinde bulunan kardeşi Bilal Basutçu’nun ‘Avukatlarım ve siz çok sık açık görüşe gelmeyin, her görüş sonrası, özellikle açık görüşten sonra arama bahanesiyle rutin olarak dövülüyoruz’ dediğini belirtti.6 Ocak günü derneğimize ulaşan Bülent Aktaş, Nüsret Tebiş, Barış Özgür Çağlar’ın ortak mektubunda hapishane ikinci müdürlerinden Haydar Ali Ak nezaretinde odaların basıldığını, saldırıların yapıldığını belirttiler. Aktaş, Tebiş ve Çağlar: “Fiziki olarak saldırıya uğrayan arkadaşlarımızın isimleri; Serhan Eskin, Bilal Aydın, Erkan Bulut, Erhan Özel, Cengiz Çelik, Resul Çetin, Ramazan Akan, Bülent Aktaş, Ali Baran Çimen, Tahsin Barutçu, Kutsal Yazar. Bunlar gibi onlarca arkadaşımız var; biz sadece hastanelik olanların adını verdik” dediler. Sürecin mahkumların katline doğru gideceğini belirten Aktaş, Tebiş ve Çağlar her gün provokasyonlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade ettiler. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*8 Şubat günü, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3’ü tutuklu 7 sanığın yargılandığı El Kaide davası için Kandıra F Tipi Hapishanesinden ring aracıyla Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen tutuklu sanıklardan Mehmet Ali Tırak, duruşma için beklemek üzere nezarethaneye alındı. Tırak, bir süre sonra yeniden hapishane aracına geri konuldu. Tırak’ın yakınları, Ali Tırak’a bir jandarma uzman çavuş tarafından kötü muamele yapıldığını, elleri kelepçeliyken dövüldüğünü iddia etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*7 Mart günü derneğimize gelerek başvuruda bulunan Huriye Demirtaş, oğlu Emrah Demirtaş’ın (1980) kaldığı Ümraniye E Tipi Hapishanende yastığı yüzüne bastırarak kaldığı hücrede kendini yaktığının söylendiğini ifade etti. Demirtaş, oğlunun bedeninin % 40’ının yanık olduğunu, burnunun ve kulağının erimiş olduğunu, ciğerlerinin dumandan tahrip olduğunu, kürek kemiklerinin üstü ve omuzların altının ve gerdan kısmının yandığını belirtti. Demirtaş, oğlunun kendisini yaktığına inanmadığını, doktorun da ‘’oğlunuz kendini yaksaydı elleri de yanardı’’ dediğini ifade etti. 42 gün yoğun bakımda, 20 gün serviste kalan Emrah Demirtaş’ın da kendini yakmadığını, en son hatırladığının bir gardiyan olduğunu ve ondan şüphelendiğini dile getirdiğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*9 Nisan günü derneğimize gelerek başvuruda bulunan Mehmet Burhan Gökgüz, Bakırköy Hapishanesinde kalan kızı Evin Gökgüz (1997) ve iki koğuş arkadaşının kaldıkları koğuşta (22 kişi ) hapishane görevlileri tarafından psikolojik baskı gördüklerini ifade etti. Gökgüz, “Hapishane görevlileri, kendilerinden önce o koğuşta kalanların ruh çağırdığını ve o ruhun gitmediğini söyleyerek imam getirip koğuşu okutmuşlar. Bu durum yaşları 18 altında olan çocukların psikolojisini bozmuştur. Ayrıca hapishane psikologu bu durumu çözmek yerine, onlara kendisini ilgilendirmeyen (Molotofu nasıl attınız?) sorular yöneltmiş” dedi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*19 Temmuz günü, derneğimize gelerek başvuruda bulunan Pınar Banur Bilgiç, Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Ayhan Duyku’nun Haziran ayı başından beri süngerli odaya götürülerek baskı ve işkence gördüğünü, bazı gardiyanların kendisini intihara teşvik ettiklerini, yumurtalıklarında ciddi sorun olmasına rağmen tedavi koşullarının sağlanmadığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*26 Temmuz günü, derneğimize gelerek başvuruda bulunan Vinod Khan, Bakırköy Hapishanesinde bulunan Er. Linda Fernandez Zambrama’nın hapishanende çay demlemekteyken 6 aylık bebeğinin üzerine kaynar su döküldüğünü, bebeği hapishane doktoruna götürdüklerinde, doktorun kendisine bunu kasıtlı yaptığını ima edip çok kötü davrandığını ifade etti. Hapishanende sürekli işkence ve şiddete maruz kaldığını, ölümle tehdit edildiğini, yumurtalıklarında sorun olduğundan özellikle o bölgesine şiddet uygulandığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Temmuz günü, Kepsut Balıkesir L Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Ahmet Demirbaş’ın, gardiyanlar tarafından darp edildiği İnsan Hakları Derneği’ne gönderdiği mektup sonucu öğrenildi. (İHD İZMİR ŞUBE)
*31 Temmuz günü derneğimize gelerek yapmış olduğu başvuruda Cihan Açış, Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan kardeşi Aram Akyüz’ün, üç arkadaşıyla birlikte kamerasız bölgede darp edildiğini, tepki gösterdiklerinde işkenceye maruz kaldıklarını, yakınlarını telefonla araması gereken günlerde telefonun çalındığını ve görüşmenin gerçekleşmediğini görüş sırasında dayısının oğluna anlattığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*16.06.2011 tarihinde şubemize Nezahat Kuzu aracılığıyla Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanenden mektupla başvuran Hanefi Kuzu, şu beyanlarda bulundu: “Kaç kez oluyor size mektup yazıyorum ama faşizan iktidar AKP politikalarından dolayı her seferinde gerekçeler göstererek idari kurulu tarafından el konuluyor. Bulunduğum Kandıra 2 Nolu F Tipi hapishanende keyfi uygulamaların haddi hesabı olmayan uygulamalarla karşı karşıya ve yaşamaktayım. Yaklaşık 4 ay önce dış kantine bakan ilgili gardiyan benden habersiz ve bilgim olmadan adli bir hükümlünün kolisini hesabımdan yolluyorlar. Ne tesadüf ki o sırada da iç hukuk yolları tükenmiş ve evraklarımı AHİM’e göndermesi için avukatıma yolladım. Bu AHİM’e gitmemeye dönük bir engellemeydi. Bunun üzerine bende ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum. İlgili Cumhuriyet Savcısı sözlü olarak dilekçemi işleme koymayarak yolsuzluk denilen girişime göz yumması üzerine bende dilekçeyi infaz hâkimliğine yolladım. 04.02.2011 tarihinde saat 9.30 civarında hapishane müdürüyle görüşme talebi olmaksızın odamdan zorla alınarak hapishane idaresi tarafından tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüm. Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler beni kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar. Bu konu için Adalet bakanını göreve çağırıyorum, bu görüntüleri bir heyet denetlesin istiyorum. Yukarıda belirttiğim bu husus hapishane 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı. Benim 4 Nisan da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler. Yapılan işkenceler yetmezmiş gibi bana 1 kapalı görüşten men için disiplin soruşturması açıldı. Bulunduğum bu hapishanende keyfi uygulamalar ve işkencelere tabii tutuluyorum. Yaklaşık 1 ay önce İHD’ye faks ve mektup gönderdim. Uyduruk uygulamalar gerekçe göstererek mektup ve fakslarıma el koydular. Faşist AKP’nin politikalarını kamufle etmeye çalışıyorlar. En son 15 gün önce Günlük Gazetesinde bulunan Hüseyin Akyol’a yazdığım bir mektup aynı sebeplerden dolayı el konuldu. Bu idarenin mektuplara el koyması temel nedeni “kirli çamaşırlarını gizlemeye” dönüktür. Bu faşizan uygulamaların altında imzası olan kurum 1. müdürü Mehmet Kara Kaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül, bu kişilerin talimatları doğrultusunda işkenceler uygulanmıştır. Hükümetin sözde Türkiye’de işkenceye sıfır tolerans dediği gerçek dışı olduğunu Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir. Bu durumu sizlerle paylaşmak ve kamuoyuna duyurmak istedim.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*23.06.2011 tarihinde şubemize başvuran Menduha Oğurlu, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum Şeyhmus Oğurlu, Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishanende 8 yıldır hükümlü olarak yatmaktadır. Bir aydan beridir oğlumla görüşemiyorum ve görüşmeyi yasaklamışlar. Nedenini bilmiyorum. Hapishanendeki arkadaşları ailelerine haber vermiş, ailelerde bana haber verdi. Oğlumun 1 haftadır hücreye konduğunu, yemek verilmediğini, işkence yapıldığını söylediler. Hapishanene gidiyorum oğlumu göstermiyorlar. Bana her türlü görüşün yasak olduğunu söylediler. Jandarmalar beni kovdu ve hakaretler yaptılar. Hacı diye bir gardiyana sordum “senin oğlun hücrede sesini çıkarma” dedi. Oğlumun hayatından endişe ediyorum. Oğlumdan sağlıklı bir haber alamıyorum. Oğlumla görüşmek istiyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. ” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*05.01.2011 tarihinde Alanya L Tipi Kapalı Hapishanesinden şubemize mektupla başvuran Nuri Akbulut şu beyanlarda bulundu: “Bilindiği gibi ben, arkadaşlarım Sıdık Biçer ve Mesil Demiralp ani bir sevkle Midyat M Tipi Hapishanenden 17.10.2010 tarihinde Alanya L Tipi Hapishanene getirildik. Ailem Nusaybin’de ikamet etmektedir. Aileden binlerce kilometre uzaklaştık. Diğer arkadaşlarımda öyledir. Aile görüş hakkımızı fiili olarak ortadan kalmış durumdadır. Bu sevkin hangi amaçla yapıldığını anlaşılmamaktadır. Ailelerimiz mağduriyet içindedirler. Bayan arkadaşlarımız olan Mesil Demiralp tek başıma kalmaktadır. Bu ceza evinde kadın tutuklu olarak tek başımadır. 46 gündür ben ve Sıdık Biçer arkadaş çok ağır bir tecrit durumunu yaşıyoruz. Yan yana gelemiyoruz, temas kuramıyoruz. Dar bir oda da günün 23 saati kapımız kapalı tutuluyor. Günde bir saat havalandırmaya yalnız başına çıkartılıyoruz. Bunun yanında askeri sayım gibi daha birçok kural ve kaide askeri hapishaneni andıran uygulamalar yaşanmaktadır. 16 yıldır hapishanendeyim. Şu an mahpusluğum bir zumla dönüşmüş durumdadır. Hukukta öç almak, intikamcı yaklaşmak olmamalıdır. Midyat hapishanenden buraya sevk durumu, şu an yaşadığım şartlar bizden öç almak ve intikamcı yaklaşmak anlamına gelir. Buda insani ve hukuki değildir. Bundan dolayı ben ve Sıdık Biçer arkadaş 06.12.2010 tarihinden itibaren sürekli belli olmayan açlık grevine girmiş bulunuyoruz. Sizden duyarlılık bekliyor ve gereken duyarlılığı göstereceğine inanıyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*29.01.2011 tarihinde şubemize başvuran Adem Bayrak, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum Atalay Bayrak, Rize Kalkandere Hapishanene nakil edildiğinden beri sürekli baskı tehdit ve şiddet görüyor. Adalet Bakanlığına ve bazı kurumlara bu sorunların giderilmesi için resmi girişimlerde bulundum. Bunları yaptıktan sonra hapishanendeki baskılar ve şiddet daha da arttı. Yapılan baskıların sebebi onlardan neden şikâyetçi olduğu öne sürülüyor. Ayrıca gardiyanların dışında tanınmayan şahıslar devreye sokuluyor. Biz ailesi olarak yaşamına yönelik risklerin olabileceği endişesini taşıyoruz. Oğlumun Rize hapishanende kalması cezasını orda tamamlaması çok büyük bir problem olacaktır. Biz sorunların giderilmesi için resmi girişimlerde bulundukça, devamında farklı baskılar devreye giriyor. Bu nedenle oğlumun Güneydoğuda bir hapishanene nakil etmesini talep ediyoruz. Bu konuda kurumunuzdan destek bekliyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Kemal Dal 16.05.2011 tarihinde mektubunda, 29.04.2011 tarihinde benim ile birlikte Hasan Abiç, Ali Emre Ecer, Seçkin Savaş, Abdullah Aslan, Murat Demir, Gökhan Selbik, Lokman Marol ve Ümit Gündoğdu tutuklanarak Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi getirildik. Bize onuru hiçe sayan muameleler yapıldı. Üst aramasında tüm üstümüzdeki giyeceklerimizi çıkartılar. Kilot katına kaldık bu da yetmedi bu halimizle elektronik cihazla bacak aralarımız arandı. Aramayı cezaevi personelleri gözü önünde Jandarma yaptı. İHD den destek istiyoruz. Bu konuda girişimlerde bulunulmasını istiyoruz. (İHD İZMİR ŞUBE)
*Rıfat KARACAN 28.03.2011 tarihinde yazılı başvurusunda Kardeşim Orhan Karaca 2004 tarihinde siyasi olarak tutuklandı. Sekiz yıldır cezaevinde yatmaktadır. Önce Diyarbakır, Erzurum ve oradan da Manisa getirildi. Kardeşim Orhan iki arkadaşı ile aynı koğuştalar. Arkadaşları Murat Kaban ve Yusuf Çınardır. Yusuf Çınar Kardeşimden önce Manisa Cezaevine getirilmiş ve adli mahkûmlara linç ettirilmiştir. Bu yüzden de aklı dengesini kaybetmiştir. Öbür arkadaşı Murat Kaban astım hastasıdır. Hapishane idaresi siz üçünüz siyasi konumunuzdan vazgeçip adliler gibi yaşamalısınız. Biz devletiz. Biz ne desek o olur. Bulunduğumuz hücreye duman veriyorlar. Sularına boya katıyorlar. Kardeşimin bu olumsuz cezaevi koşullarına karşı verdiği dilekçeler dikkate alınmıyor. Devamlı onları tehdit ediyorlar. Küfür ve hakaret ediyorlar. Disiplin cezası olarak mektup ve telefon görüşmelerini yasaklıyorlar. Diye ifade ettiler ve derneğimizden ilgili merciler nezdinde konu ile ilgili yazışmalar yapılmasını talep ettiler. (İHD İZMİR ŞUBE)
*Yusuf Candemir Kırıklar 2 Nolu F Tipi Hapishanenden 16.05.2011 tarihinde Derneğimize mektupla yaptığı başvuruda yaşadıklarını; “ Aylık oda araması esnasında jandarma ve hapishane personeli birlikte geldiler. Odada tek başına kalıyordum. Jandarma sorumlusu asker yanıma geldi ve bana- sen teröristmişsin- diye sordu. Ben kendisine karşı gelince tekrardan bana hitaben – sen hem teröristsin hem de çocuksun- dedi. Benimle bu şekilde konuşmaya devam edeceklerse arama yapmalarına izin vermeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine boğazımdan tutarak sıkmaya başladı. Uzun bir süre nefessiz kaldım ve kendimden geçtim. Bu halimi görünce beni bıraktı ve yatağıma itti. Baygın ir vaziyette bir süre yatağımda kaldım. Bu esnada arama devam ediyordu. Odada bulunan toplu iğnelere elkoydular. Ben bu topluiğneleri kantinden kendi paramla almıştım. Bunu kendilerine söyleyince hapishane personeli bana – asker ne isterse onu yapar- dedi. Arama bitti ve çıkıp gittiler. 10 dakika sonra jandarma sorumlusu olan asker geri geldi ve mazgalı açarak –çocuk gel al bunları-dedi. Daha sonra beni itti ve küfürler etmeye başladı. Bende kendisine karşı çıktım. Bunun üzerine personeller, başgardiyan ve müdürlerde odaya geldi. Personel sorumlusu olan başgardiyan boğazımda bulunan atkıyı sıkarak – bak Mehmet Kılınç’ı öldürdüğümüz gibi senide öldürürüz ve öldürürüm- diyerek beni tehdit etti.” şeklinde ifade etmiş ve Derneğimizden yardım talebinde bulunmuştur. (İHD İZMİR ŞUBE)
*Abdulhamit DAYAN 04 / 01/ 2011 başvurusunda Kızım Emine DAYAN 26.12.2010 tarihinde tutuklanarak Bergama Hapishanene götürülmüştür. Kızımla tutuklandıktan yaklaşık 10 gün sonra açık görüşüne gittik. Bize adli tutukluların arasında tutulduğunu, siyasi koğuşa geçmek için dilekçe verdiğini, dilekçesinin idare tarafından kabul edilmediğini söyledi. Adli tutukluların TV bir polisin yaralanması haberi üzerine, “onlar polisimize saldırıyor bizde onlara saldıralım” dediklerini duyduğunu ve o sırada arkasından kafasına vurulduğu ve bu sırada darp edildiği o sırada bağırıyor ve sonra bayılıyor. Aynı zamanda hakaretlere maruz bırakıldığını, yaklaşık 2 saat sonra hastaneye kaldırıldığı ve orada kendine geldiğini anlattı. Doktorlara darp edildiğini, söylemesine rağmen hastane tarafından sağlam raporu verilmiş. Hastaneden döndükten sonra kızım tek kişilik hücreye konulmuş. Kapısında 2 gardiyanın sürekli beklediğini anlattı. Bu sırada Bergama Hapishanene giden Meclis İnsan Hakları Komisyonu tutuklularla görüşmede Emin’nin bulunduğu hücreye gitmemişler. Komisyon Siyasi Kadınların kaldığı koğuşa gitmeleri üzerine oradakilerin Emine’den bahsetmesi üzerine hücresine gidip kızımdan bilgi almışlar. Komisyon sorunlarına ilişkin 15 gün içinde geri bildirimde bulunacaklarını belirtmişler. (İHD İZMİR ŞUBE)
*Cemil Esmez başvurusunda “bu gün yani 17.05.2011 günü Kırıklar F1 Tipi Cezaevinde hükümlü Kardeşin Fırat Esmez’in ziyaretine gittim. Ceza evinde olur olmaz sebeplerden disiplin cezası verilen tutuklu ve hükümlüler Kardeşim Fırat’la birlikte 25 kişiyi zor kullanarak kelepçeleyerek ve bağırmasınlar diye ağızlarını bağlayarak elle ağızlarını kapatarak zorla Araçlara bindirerek İnfaz Hakimliğine götürmüşlerdir. (İHD İZMİR ŞUBE)
*01.12.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Muhammed Hüseyin ASLAN “M Tipi Hapishane BAYBURT’TAYIM ŞUAN. 01.11.2011 Tarihi’nde Van’da gözaltında işkence gördüm. Bu durumumu Van F Tipi Hapishanene götürüldüğümde, hapishane müdürlüğüne işkence gördüğüme dair dilekçe yazdım, hastaneye kaldırılmayı istedim. Ama herhangi bir işlem yapmadılar. Ayrıca Bayburt Tipi Hapishane müdürlüğü kanalıyla 18.11.2011 tarih ve 20115940 sayılı numara ile verdiğim dilekçeye şimdiye kadar cevap almış değilim. Gözaltında gördüğüm işkence sonucu sağ kaşım patladı 7 dikiş atıldı. gözlerim darp sonucu morardı. Sırtıma vurulan darbelerden yürüyemeyecek durumdayım ve Van, Bayburt Cumhuriyet Savcılıkları ve diğer Van F Tipi Hapishane idaresine dilekçe vermeme rağmen herhangi bir işlem yapmamışlardır. (İHD GENEL MERKEZ)
*30.09.2011Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Cahide HARPUTCU “ Bulunduğum Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde 20.09.2011 tarihinde C-2 hücresinde bulunan 6 arkadaşımız gardiyanlar tarafından saldırıya uğramıştır, bunun sonucunda da yaralananlar olmuştur. Arkadaşlarımız Hapishanende yer olmadığı için “geçici koğuş” denilen hücrelerde tutulmuştur.7 kişilik hücrede uzun zamandır tutulan arkadaşların aralarından bir arkadaşın, ( Emine Altınkaya) tahliye olması üzerine 6 kişi ve tahliye olan arkadaşın odanın kapısının açık bırakılmasını, orayı mutfak olarak kullanmayı istemişler. Ancak gardiyanlar arkadaşların itirazı üzerine bu kez vardiyadaki bir kadın (tuba Müdür) ve erkek müdür (Ferdi) sıcak suların verildiği banyo saatinde gelmiş ve müdürlerin ‘saldırın’ talimatı üzerine yaklaşık 30 gardiyan 6 arkadaşa saldırmışlar. (İHD GENEL MERKEZ)
*17.10.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Turgut KOYUNCU” Bulunduğum Bafra-Samsun T Tipi Kapalı Hapishanesinde 13.10.2011 tarihinde sabah sayımını alan vardiya personeli ikinci müdürlerin sorumluluğunda bir koğuşta bulunan arkadaşlarımıza saldırı olmuştur. Bu saldırı da 4 arkadaşımız darp edilmiştir. Daha önce bu türden konular için verdiğimiz şikayet dilekçeleri dikkate alınmadı.”İHD’’den bir heyet istemişler (İHD GENEL MERKEZ)
*02.11.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda İsmail YALÇINKAYA “biz 100’eyakın tutsak olarak (siyasi tutsak) Bafra T Tipi hapishanende bulunmaktayız. Hepimiz farklı cezaevlerinden sürgün edildik, hapishane girişinde zorla soydurulmaya, fiziki şiddete hepimiz karşılaştık. Yararlandığımız sohbet, spor, hiçbir faaliyetten yararlanamıyoruz. Hapishane ses sisteminden yüksek çalınmaktadır. En son Sayım bahane edilerek bir odamızda fiziki şiddet uygulandı. (İHD GENEL MERKEZ)
*Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 Temmuz 2011 günü yargılananlar Kürtçe savunma yapmak isteyince, savcı ve yargıçların gözü önünde, jandarmalar tutuklulara müdahale etmiştir. Tutuklulara yönelik saldırı, hücre ve ringte de sürmüş ve tutukluların halini gören hapishane yönetimi, kendisi sorumluluk almamak için tutukluları bu haliyle hapishanene kabul etmemişti. Tutuklular ‘tedavi’ için götürülürken de aynı muameleye maruz kalmışlar ve bunun üzerine adli tıp raporu için ikinci kez hastaneye götürülmektense hapishanende kalmayı yeğlemişlerdi. Hapishane yönetimi jandarmanın saldırıya uğradığı yalanını kabul etmiş ve 12 Ağustos günü aldığı üşmede kendisine anlatımında, idarenin baskı ve keyfi uğrulamaları had safhada olduğunu sık sık üst aramaları yapıldığını erkek gardiyanların yeni gelen kadın mahkûmların soyularak onur kırıcı aramalar dayatıldığını ve kabul etmedikleri için iki kadın tutuklunun ilip hücreye atıldığını, görüşe gelen ziyaretçilere baskı uygulandığını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*26- 12.12.2011 tarihinde Kudret yıldırak’ın başvurusunda, Kürkçüler F Tipi Hapishanesinden İskenderun M tipi hapishanesine sürgün giden kardeşi Cihan Yıldırak ve 3 arkadaşı( Hakan Acar, Ahmet Özkan, Çetin Sağır) İskenderun M Tipi Hapishanesine ilk kabulde tüm elbiseleri soyularak onur kırıcı aramalar dayatılmış bu uygulama karşısında şikâyet dilekçesi yazmak isteyen mahkûmların bu hakları ve telefonla görüşme hakları engellenmiş. Aramalarda askeri uygulamalar dayatıldığını ve Adli mahkûmların siyasi mahkûmlara küfür ettirildiğini belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*13.07.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Muş E Tipi KAPALI Hapishanende bulanan Cumhur KORKMAZ “10.12.2010 tarihinde bir grup arkadaşımızla arabada seyir halinde Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki Jandarma ekipleri tarafından durdurulup gözaltına alınmak istendik. Hiçbir gerekçe öne sürülmeden yere yatırılıp hırpalandık. Bu esnada yanımızda bulunan SEDAT KARADAĞ adındaki arkadaşımız bizden uzaklaştırılarak gözlerimizden önünde kafasından vuruldu. Bunun hedef seçilerek, bilinçli bir şekilde yapıldığını düşünüyoruz. Ve arkadaşımız ağır yaralandı. Sonuç olarak Sedat KARADAĞ görme yetisini büyük oranda kaybediyor. Tedavisi VAN F TİPİ Hapishane İdaresi izin vermediği için tedavisi engellenmektedir. Görme yetisini kaybedebilir. (İHD GENEL MERKEZ)
*02.06.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kırıkkale Hacılar F Tipi Hapishanende bulunan tutuklu Behçet ADANMIŞ;”5 Ekim 2010 tarihinde Kırıkkale F Tipi Hapishanene getirildim keyfi uygulamalara ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldım. Evraklarım eksik diye telefon hakkım elimden alınmış durumda. 20 Şubat 2011 ve en son olarak 9 Nisan 2011 tarihinde keyfi olarak süngerli hücre kısmına konuldum. Penceresiz, çeşmesiz ve koşulları insanlık dışıdır. Ortada hiçbir disiplin cezası olmadan keyfi olarak hücreye konuldum. Hücrede yalın ayak tutulduğumdan dolayı ayaklarımda şişme ve yaralar oluştu. Adalet bakanlığına, DİHA ve İHD ye yolladığım mektuplara el konuldu. Tahatütlü olarak gönderdiğim mektupların gönderdiğime dair hiçbir dekont bana verilmedi. Sorduğumuz zamanda bana ‘neden bizimle uğraşıyorsun’ yanıtı alıyorum. Tüm bu uygulamalara karşı 13 Nisan 2011 tarihinden itibaren süresiz açlık grevine başladım. Adalet bakanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığına 10 adet dilekçe yazıp yolladım. Hiçbir yanıt alamadım. Açlık grevine girdiğimden dolayı yeni bir disiplin sucu soruşturma açıldı. Bu disiplin cezasına yazdığım itiraz dilekçisi yazdım 24.04.2011 itiraz talebime yönelik İnfaz Hakimliğine çıkarıldım. İnfaz Hakim’i Hasan ÇAVAÇ tüm bu uygulamaları anlattım. Hasan CAVAÇ anlattıklarımı yalan olduğu söyledi ve yalancılıkla nitelendirdi. Tüm bu olayları kamuoyuna verilip uygulamalara son verilmesi istiyor.” (İHD- GENEL MERKEZ)
BM Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 10. maddesinde açık bir şekilde düzenlenmiştir: “Özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir.” Yine BM Mahpusların Islahı İçin Temel Prensiplerin 1. maddesi; “Bütün mahpuslara doğuştan sahip oldukları insanlık onurunun ve değerin gerektirdiği saygıyla muamele yapılır.” demektedir. İşkence ve kötü muamelenin diğer biçimleri ise, uluslararası hukukta ve iç hukukumuzda mutlak bir şekilde yasaklanmıştır. İşkenceyi meşrulaştırmanın hiçbir yasal zemini olamayacağı gibi; bu yasağın savaş, olağanüstü hal gibi durumlar da dâhil olmak üzere hiçbir istisnası yoktur.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 3; “Hiç kimse, işkenceye ya da insanlık dışı yahut aşağılayıcı muameleye ya da cezaya tabi tutulmayacaktır.”İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayrıinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi m.2; “ Sözleşmeye Taraf Devlet, yetkisi altındaki ülkelerde işkence olaylarını önlemek için etkili kanuni, idari, adli veya başka tedbirleri alacaktır.” hükmünü taşır.
“CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN (md:1-45) İKİNCİ BÖLÜM Temel İlkeler İnfazda temel ilke
MADDE 2.- (1) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır.
(2) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.
SAĞLIK VE TEDAVİ HAKKI ÖNÜNDEKİ ENGELLER
1. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kaloriferlerin yakılmaması nedeniyle Ferhat Çalgan adlı mahkûmun soğuktan etkilenerek yüz felci geçirdiği 10 Ocak 2011’de öğrenildi.
2. Van F Tipi Hapishanesinde kalan Fahrettin Yürümez’in (56) gırtlak kanserine yakalandığı ve hapishanenin koşulları nedeniyle hastalığın ilerlediği fakat hastalığın tedavisi için gerekli koşulların sağlanmadığı 15 Ocak 2011’de yapılan bir basın toplantısıyla duyuruldu.
3. İHD Diyarbakır Şubesi 17 Ocak 2011’de yaptığı basın açıklamasında Erzurum H Tipi Hapishanesinde hükümlü bulunan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatı ile tahliye işlemleri için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilen fakat burada raporları çıkmadığı için serbest bırakılmayan kanser hastası Mehmet Aras’ın (60) durumunun ağırlaştığını ve ölüm sınırında olduğu bildirdi.
4. Aldığı hapis cezası nedeniyle 25 Eylül 2008’den beri Maltepe (İstanbul) L Tipi Hapishanesinde kalan ve hapishanende kanser hastalığına yakalanan Osman Kezlere’nin (50) tedavisinin yapılması için tahliye edildiği 25 Ocak 2011’de öğrenildi.
5. Günlük Gazetesi’ne 30 Ocak 2011’de ulaşan ve Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Celal Yalçın’ın yazdığı mektupta, Gülnaz Akkurt adlı mahkûmun, hapishanende görme yetisini tamamen kaybettiği ve tek başına hiçbir yaşamsal ihtiyacını karşılayamadığı bilgisi yer aldı.
6. Erzurum H Tipi Hapishanesinde kalan ve boğazındaki ur nedeniyle beslenemeyen Mehmet Aras, durumunun kötüleşmesi nedeniyle tedavi altına alındığı Erzurum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden “kendisine yapılacak bir şey yok” denilerek hapishanene tekrar gönderildiği, 1 Mart 2011’de öğrenildi. Konuyla ilgili açıklama yapan Mehmet Aras’ın avukatı Şaziye Önder, müvekkilinin hastanede tutulduğu süre içinde tedavisinin yapılmadığını bu nedenle urun yayıldığını ve ancak serum ile beslendiğini söyledi.
7. KCK/TM operasyonları kapsamında tutuklanan ve Muş E Tipi Hapishanesinde tutulan Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği (MEYA-DER) Van Şubesi eski Başkanı Ferzende Abi’nin (62) geçirdiği mide kanaması nedeniyle Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldığı 9 Mart 2011’de öğrenildi. Ferzende Abi’nin 13 yıl hapishanende kalmasından kaynaklı olarak hastalandığı ve yapılan girişimlere rağmen tahliye edilmediği yakınları tarafından açıklandı.
8. 1993 yılında mayın patlaması sonucu iki gözünü kaybeden ve hapishanende göğüs kanserine yakalanan Hediye Aksoy’un sağlık koşullarının hapishanende kalmasına uygun olmadığını açıklayan arkadaşları %85 oranında engelli olan Hediye Aksoy’un yaşamını tek başına sürdüremeyeceğini belgeleyen hastane raporlarının da olduğunu 10 Mart 2011’de ifade ettiler.
10. Midyat M Tipi Kapalı Hapishanesinde, 18 yıldır kalan hükümlü Ramazan Özalp’in, 8 Nisan 2011’de beyin felci geçirmesi nedeniyle, İdil Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını fakat kapsamlı bir tedavi yapılmadan tekrar hapishanene gönderildiği öğrenildi.
11. Van F Tipi Hapishanesinde kalan İbrahim Özgen’in “yüksek tansiyon”, “kronik böbrek yetmezliği” ve “kalp damar tıkanıklığı” gibi rahatsızlıklarının bulunmasına rağmen tahliye edilmediği 15 Haziran 2011’de öğrenildi.
12. Van F Tipi Hapishanesinde kalan kapatılan DTP’nin Yüksekova ilçe örgütü yöneticisi Ahmet Gürdal’ın (58) böbreklerindeki rahatsızlığın tedavisinin yapılmaması nedeniyle, sol böbreğinin çalışamaz hale geldiği, 30 Haziran 2011’de öğrenildi.
13. Kırıklar (İzmir) 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Wernicke-Korsakoff hastası Zeynel Abidin Çoban, üzerindeki baskılar nedeniyle başladığı açlık grevinin etkisi sonucu 28 Temmuz 2011’de rahatsızlanarak yoğun bakıma kaldırıldı.
14. Diyarbakır D Tipi Hapishanesinden bir süre önce Erzurum E Tipi Hapishanesinde isteği dışında sevk edilen çölyak hastası Nesimi Kalkan’a son bir haftadır ilaçlarının verilmediği 22 Ağustos 2011’de öğrenildi.
15. Bakırköy Kadın Hapishanesinde kalan ve hapishanende kalp hastalığına yakalanan Fatma Tokmak’ın avukatlarının yaptığı başvuruya rağmen Adli Tıp Kurumu’nun “düzenli tedavi olması gerekir” yönündeki raporu bir yıldır hazırlamadığı 28 Ağustos 2011’de öğrenildi. Fatma Tokmak’ın avukatı Eren Keskin, müvekkilinin mağduriyeti nedeniyle TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na da başvuracaklarını söyledi.
16. Muş E Tipi Hapishanesinde kalan Görgin Oktar, Hulki Güneş, Fesih Coşkun, Kasım Demir, İhsan Altın, Sabahattin Aytek, Bahattin Bor, Savaş Kahraman ve Mecit Hemo adlı dokuz mahkûmun tedavilerinin devam etmesi amacıyla yaptıkları başvuruların sonuçsuz kaldığı ve tahliye edilmedikleri 25 Eylül 2011’de öğrenildi. Hastalıkları nedeniyle tahliye talebinde bulunan fakat girişimleri sonuçsuz kalan mahkûmların rahatsızlıkları ise şu şekilde:
17. Görgin Oktar: 1995 yılından bu yana hapishanende olan Görgin Oktar, yedi yıldır “ciğer sönmesi” olarak bilinen Spontan Pnömotoraks hastalığıyla mücadele ediyor. Akciğerinin 2/3’ü alınan Görgin Oktar, hastalığı nedeniyle yedi ameliyat geçirdi. Doktorların bir daha ameliyat olması halinde kendisi için ölüm riski oluşturacağını belirtmesine rağmen Adli Tıp Kurumu, Görgin Oktar için “hapishanende kalabilir” raporu verdi.
18. Hulki Güneş: 1995 yılından bu yana hapishanende bulunan Hulki Güneş, 1998’de özellikle omurgaları tutan, ağrılı, ilerleyici, kronik bir romatizmal hastalık olan Ankilozan Spondilit hastalığına yakalandı. Hastalık, omurgayı etkilemekle beraber, diğer eklemleri, kiriş ve tendon denilen kasların kemiklere yapıştığı bölüm olan yerleri de etkiliyor. Hulki Güneş, günlük ihtiyaçlarını arkadaşlarının yardımıyla yerine getiriyor.
19. Fesih Coşkun: Aldığı müebbet hapis cezası nedeniyle 1992 yılından bu yana hapishanende bulunan Fesih Coşkun, kalp damar sorunu yaşıyor. Kalp krizi riski ile karşı karşıya olan Fesih Coşkun, bir süre önce Van İhtisas Hastanesi’nde anjiyo ameliyatı geçirdi.
20. Kasım Demir: Uzun yıllardır hapishanende bulunan Kasım Demir, Hepatit B hastası. Hepatit B, Kasım Demir’in siroz hastalığına yakalanmasına neden oldu.
21. İhsan Altın: Vücudunun %70’i felçli olan İhsan Altın, daha önce Adli Tıp Kurumu’nun “hapishane koşullarında kalamaz” raporunun ardından tahliye edildi. Ancak İhsan Altın, infazını bitirmek üzere tekrar hapishanene konuldu. Hiçbir ihtiyacını karşılayamayan ve yatalak vaziyette olan Altın’ın verilen rapora rağmen hapishanenden cezası dolarak tahliye olabilmesi için 7 yıl beklemesi gerekiyor.
22. Sabahattin Aytek: Bel fıtığı rahatsızlığı yaşayan Sabahattin Aytek, belli bir süredir hastaneye gidip gelmesine rağmen herhangi bir iyileşme belirtisi göstermedi. Sabahattin Aytek’e sağlıklı bir tanı konulmadığı gibi tedavi imkânları da sunulmuyor. Sakatlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Sabahattin Aytek’in bir bacağı işlevsiz hale geldi.
23. Bahattin Bor: “Yasadışı örgüt propagandası yaptığı” gerekçesiyle tutuklanan Bahattin Bor (66), yaşı nedeniyle yüksek tansiyon, mide rahatsızlıklarının yanında fiziksel güçsüzlük sorunu yaşıyor ve yatalak durumda.
24. Savaş Kahraman: Yüksek tansiyon hastası olan Savaş Kahraman’ın hastalığına karşı hapishane reviri yetersiz kalıyor. Savaş Kahraman’ın ayrıca mide rahatsızlığı da bulunuyor.
25. Mecit Hemo: Kronik bronşit ve astım hastası olan Mecit Hemo’un tedavi olması için hastaneye sevk edilmesine dahi izin verilmiyor.
26. Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Sami Özbil’in crohn hastası olmasına rağmen hapishane yönetiminin hastalığa uygun diyet yemekler vermediği; bu nedenle Sami Özbil’in sindirim kanallarının iltihaplandığı 5 Ekim 2011’de öğrenildi.
27. Mardin’in Midyat İlçesi’nde 1991 yılında gözaltına alınarak tutuklanan ve müebbet hapis cezasına mahkûm edilen Latif Badur’un (50) kaldığı cezaevlerinin koşulları nedeniyle önce siroz, ardından tüberküloz ve son olarak da kanser hastalığına yakalandığı 9 Ekim 2011’de öğrenildi. Latif Badur’un durumunun ağırlaşması üzerine önce Midyat M Tipi Kapalı Hapishanesinden Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’ne ardından Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edildiği fakat tedavinin geç başlaması nedeniyle durumunun kötüye gittiği belirtildi.
28. Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Sarp Kuray’ın tedavi edilmediği takdirde körlüğe neden olan glokom hastalığına yakalandığı; muayene için gittiği hapishane revirinde de kelepçelerinin çıkarılmadığı 15 Ekim 2011’de öğrenildi.
29. Mardin E Tipi Hapishanesinde kalan Mesut Aslan’ın (17) kemik tümörü hastası olduğu; fakat hastalığın tedavisi için Mesut Aslan’ın rutin doktor kontrollerine gönderilmediği 18 Ekim 2011’de öğrenildi.
30. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nin Kürkçüler F Tipi Hapishanesinde kalan ve siroz ile tüberküloz hastalığı nedeniyle hastanenin mahkûm odasında tedavi edilen Latif Badur ile ilgili hazırladığı ön raporda “hasta hastalığının son evresinde, hapishane koşullarında yaşamını sürdüremez” diyerek hazırladığı raporu Adalet Bakanlığı’na gönderdiği 30 Ekim 2011’de öğrenildi.
31. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan ve Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesinde tutulan BDP Silopi İlçe Başkanı Bahattin Alkış’ın kalp-damar rahatsızlığı bulunduğu ve ‘damar daralması’ teşhisi konulmasına rağmen tedavisinin yapılmadığı ileri sürüldü. Bahattin Alkış’ın 5 Kasım 2011’de kalp-damar rahatsızlığından dolayı acil olarak revire götürüldüğü; ardından Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji bölümüne kaldırıldığı fakat bölümde mahkûm koğuşu bulunmadığı gerekçesiyle Şanlıurfa’ya sevk edildiği; Şanlıurfa’da ise mahkûm koğuşunun dolu olduğu gerekçesiyle Gaziantep’e sevk edildiği; burada da tedavisi yapılmayan Bahattin Alkış’ın Diyarbakır D Tipi Hapishane’ne getirildiği 18 Kasım 2011’de öğrenildi.
32. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Gülnaz Akkurt’un görme yetisini kaybettiği; tedavi olsa dahi görme şansının %1 olduğu, kendiişlerini yapabilmesinin önündeki fiziksel engelinin %85 olduğu doktor raporlarıyla ortaya çıkmasına rağmen yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığı ve Gülnaz Akkurt’un tahliye talebinin reddedildiği aynı hapishanende kalan Eser Akbal’ın gönderdiği mektup sonucu 2 Aralık 2011’de öğrenildi.
33. Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi’nde 2011 yılının Mart ayında “KCK Soruşturması” kapsamında düzenlenen operasyon sonucu tutuklanan BDP ilçe yöneticisi Şahabettin Tamur’un tutuklu bulunduğu Erzurum H Tipi Hapishanesinde 13 Aralık 2011’de kalp krizi geçirdiği öğrenildi. Hastaneye kaldırılan Şahabettin Tamur’un beyninde tümör olduğunun belirlenmesi üzerine Şahabettin Tamur, avukatlarının yaptığı başvuru üzerine tahliye edildi.
34. Kocaeli’nde 22 Kasım 2011 sabahı Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polis ekiplerinin düzenlediği eşzamanlı ev baskınları sonucu gözaltına alınan çeşitli siyasi partilere veya platformlara üye 24 kişiden 12’si “çeşitli tarihlerdeki mitinglerde yasadışı örgüt propagandası yaptıkları” gerekçesiyle 25 Kasım 2011’de tutuklanmıştı. Tutuklanan 12 kişiden olan Kocaeli Üniversitesi öğrencisi İzzet Necati Henden’in (19) karaciğerdeki kalıtsal bozukluğa bağlı Gilbert Sendromu rahatsızlığının bulunduğu; ailesinin hapishane koşullarının düzeltilmesi ve İzzet Necati Henden’in düzenli doktor muayenesinin başlaması için Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishane yönetimine yazdığı dilekçenin yanıtsız kaldığı öğrenildi.
35. Tekirdağ 2 nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Koah ve Kalp hastası Halit Yavuz, tedavi hakkını dile getirdiği için hapishane müdürü ve gardiyanların saldırısına uğradı.
36. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Ziya Ergezer Pankreas Kanseri olduğu halde muayene ve tedavileri yapılmamaktadır.
37. Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesinde kalan Emre Erdem diş tedavisi için hastaneye götürülmüş, ancak kelepçeleri çıkarılmadığı için muayene ve tedavi olamamıştır.
38. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Sadık Sabancılar’ın şeker ölçüm aleti talebi idare tarafından karşılanmamıştır.
39. Ankara – Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Murat Duruk diş muayene ve Tedavisi için götürüldüğü hastanede kelepçeleri açılmadığı için tedavi olamadan geri götürülmüştür.
40. Ankara / Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Ahmet Parlak’ın kelepçeleri çıkartılmadan tomografi çekilmeye çalışılmıştır. Bu ihlalden başvurucunun 14.03.2011 tarihinde ulaşan mektubu ile haberdar olunmuştur.
41. 21.03.2011 tarihinde ulaşan mektuba göre Karaman M Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Serkan Bayan götürüldüğü hastanede kelepçeli olarak muayene edilmeye çalışılmıştır.
42. Ankara / Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde kalmakta olan Mahsume Şadal hastanede kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamamıştır.
43. Ankara / Sincan 1 nolu F tipi hapishanesinde kalmakta olan Mehmet Sevik götürüldüğü acil serviste kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene edilmediği gibi askerlerin saldırısına uğramış ve işkence görmüştür.
44. 25.05.2011 tarihli mektubunda bildirdiğine göre Adnan Öztel muayene için götürüldüğü hastanede kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene ve tedavi olamamıştır.
45. Kocaeli F Tipi hapishanesinde kalmakta olan Yunus çiçek götürüldüğü hastanede kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamamıştır.
46. Edirne F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Soner İlker 30.06.2011 tarihli mektubuyla kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene ve tedavi olamadığını bildirmiştir.
47. Yine aynı tarihli mektubu ile Kocaeli F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Gökhan Aktan kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını bildirmiştir.
48. 16.08.2011 tarihli mektuplarıyla Edirne F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan RAMAZAN ÇEPER, ŞEVKET DELEN, SERDAR MUHAMMED GELTURAN MUTLU, BÜLENT ÖZTÜRK VE ARKAŞLARI, ONEY YÜRÜKLÜ, HASAN ÇALGAN, ERDAL BEŞER, AHMET TÜRK, EMRAH NEBİOĞLU, MİKAİL YAZICI, MEMET KARABACAK, DENİZ YAŞAR, YILDIRIM TURGUT VE ARKADAŞLARI, ALİ ÇANAKÇI,, VAHDETTİN ŞAHİN, NİZAM ÖZLÜK, HAKAN YILMAZ VE ARKADAŞLARI, MAZLUM DİKMEN, HANİFİ ERDOĞDU, A.SAMET BAYSAL, ADEM ORHAN, AHMET MALPOLAT, EŞREF KAY, ZAHİT ŞAHİN hastanede ve revirde muayene ve tedavilerinin yapılmadığından ya da eksik ve yetersiz yapıldığından şikayet etmişlerdir.
49. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Sinan Akbayır kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını 10.10.2011 tarihli mektubuyla bildirmiştir.
50. Edirne F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Mücahit Abukan kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını 10.10.2011 tarihli mektubuyla bildirmiştir
51. Adana F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Taner Taş kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını 30.11.2011 tarihli mektubuyla bildirmiştir
52. Edirne F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Erhan Gürçay kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını 30.11.2011 tarihli mektubuyla bildirmiştir.
53. Ankara / Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Sezgin Çelik kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını 28.12.2011 tarihli mektubuyla bildirmiştir.
54. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Talat Şanlı kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını 30.12.2011 tarihli mektubuyla bildirmiştir.
55. Bafra T Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Adnan Öztel kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını 13.03.2012 tarihli mektubuyla bildirmiştir.
56. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Gökhan Gündüz kelepçeleri çıkartılmadığı için muayene olamadığını 27.04.2012 tarihli mektubuyla bildirmiştir.
57. Erzurum H Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Kanser hastası Mehmet ARAS hastalığı nedeniyle hapishanede kalamaz durumda iken tutuklu tutulmaya devam ediliyor.
58. Mardin E Tipi Hapishanesinde hükümlü olarak kalan Murşit Aslan % 90 bedensel engelli olmasına ve ihtiyaçlarını tek başına karşılayamamasına rağmen serbest bırakılmıyor.
59. Van F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Sedat Karadağ tedavisi yapılmadığı için bir gözünü kaybetti.
60. Diyarbakır D Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Ümit Aslan Karaciğer yetersizliği hastası olmasına rağmen tedavisi yapılmamakta.
61. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Faruk Erdoğan sedef hastalığının tedavisinde kullanmak üzere doktoruna Ekim / 2011 ayında kantoron isimli bir yağ karışımını yazdırıyor. Doktor tarafından reçeteye yazılan ilaç idare tarafından alınmadı. Gerekçe bu yağın kozmetik ürünü olduğu imiş.
62. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde doğalgaz’a geçilmesi gerekçe gösterilerek kaloriferler çalıştırılmadı, sıcak su verilmedi. Tutsakların bir kısmı bu nedenle grip v.b. mevsim hastalıklarına yakalandı.
63. Hüseyin arkadaşım, 07.10.2011 tarihinde göz problemiyle ilgili hastaneye çıktı. Göz taramasının kelepçeli olarak yapılmasının dayatılması üzerine, muayeneyi kabul etmeyen arkadaşım, tedavisi yapılmadan hapishaneye geri getirilmiştir. 10.10.2011 tarihinde revire çıkıp, göz muayenesi için tekrar hastaneye çıkmak istediğini belirtmesine rağmen, “hastaneye tedavi olmak için değil, sorun çıkarmak için gidiyorsun” bahanesiyle sevk istemi reddedilmiş ve tedavisi engellenmiştir.
64. 21.10.2011 tarihinde de Umut arkadaşım göz tedavisi için hastaneye çıkarılmıştır. Umut’la doktor arasında “eğer uslu durursan kelepçeyi açtırırım” şeklinde bir diyalog geçmiştir.
65. Ali Asker arkadaşıma da hastanede sorun çıkartıyor bahanesiyle göz için sevk verilmemiştir.
66. Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde kalan D.T.’yi muayene için 1 Ocak 2011’de Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları Hastanesi’ne getiren erlerin, D.T.’nin jinekoloji muayenesine girmek için ısrar ettikleri, doktorun talebi kabul etmemesi üzerine muayeneye D.T.’nin bir kadın gardiyana kelepçelenerek girmesinin istendiği D.T.’nin babası İ.T. tarafından 14 Ocak 2011’de açıklandı. İ.T., doktorun erlerin taleplerini kabul etmemesinden ötürü D.T.’nin muayenesinin erler tarafından engellendiğini söyledi.
67. Hasan Gülbahar, Bafra (Samsun) T Tipi Hapishanesinden TİHV’e 22 Şubat 2011’de gönderdiği mektupta, kapalı hapishanende 700 ve açık hapishanende de 300 mahkûmun bulunmasına rağmen herhangi bir sağlık memurunun bulunmadığını; aile hekiminin yetersiz kalmasından dolayı, revire çıkmanın başvurudan bir hafta sonra ve hastaneye sevklerin de 10-15 gün sonra gerçekleşebildiğini; Bafra Devlet Hastanesi’nde ve 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan muayeneler sırasında jandarma erlerinin muayene odasını terk etmediğini belirtti.
68. Bolu F Tipi Hapishanesinde kalan ve şeker hastası olan Ufuk Keskin’in (35) rahatsızlığının ilerlememesi için almasının zorunlu olduğu diyet yemeklerinin; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün “talebin karşılanması” yönündeki direktifine rağmen, “iaşe bedelinin karşılanmaması” gerekçe gösterilerek verilmediği 5 Temmuz 2011’de öğrenildi.
69. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan Osman Evcan’ın vegan olmasına rağmen hapishane yönetiminin uygun yemekler vermediği; uygulama nedeniyle Osman Evcan’ın yazdığı şikâyet dilekçelerine el konulduğu ve hastalığı nedeniyle götürüldüğü hastanede doktor muayenesi sırasında kelepçelerinin çıkarılmadığı 13 Temmuz 2011’de öğrenildi.
70. Diyarbakır D Tipi Hapishanesinde kalan ve 16 Temmuz 2011’de yanık vakası olarak hastaneye kaldırılan Ömer Sidek, “hastanede yer olmadığı” gerekçesiyle tedavisi yapılmadan hapishanene gönderildi.
71. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, Ali Asker; 30.09.2011 tarihinde “göz” için çıktığı hastanede kelepçeli muayeneyi kabul etmediği için, muayenesi yapılmayarak geri getirildi.
72. Tekirdağ F 2 No.lu Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, hastane sevkleri geç yapılmakta veya hiç yapılmamaktadır. En acil rahatsızlıklarda dahi bu tutum devam etmekte, daha önce ölüme varan sonuçlar doğurmasına rağmen ihlaller sürmektedir.
• Erkan Sönmez 3 ay önce diş rahatsızlığı nedeniyle revire çıkarak sevk yaptırmasına rağmen defalarca sorulmasının ardından “sevkin olmadığı” söylenmiştir.
• Özlem Yılmaz 12 ve 15 Eylül’de diş rahatsızlığı için dilekçe vermesine rağmen ancak 20 Eylül’de muayene olabilmiş, basit bir operasyon için 1 ay sonraya tarih verilerek sevk yapılmıştır.
• Murat Şahin’in 1 ay önce yaptırdığı Efor testi sonuçları kendisine verilmemektedir.
Serdar Karaçelik çene bölgesinde şişlik ve boğazından kulağına doğru yayılan bir ağrı nedeniyle revire, hastaneye gitmesine rağmen tam bir tedavi yapılmamış, yeniden sevk talebi ise karşılanmamıştır.
73. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, 2011 Ekim ayında, Hasta tutsakların tedavileri engellenmektedir. Hapishanede revir haftada 2 gündür. Böyleyken bir de yoğunluk gerekçesiyle revir günü revire çıkartılmamakta olağan uygulamadır. Hapishanenin doktoru yoktur.
• Sadık Sabancılar 29 Eylül’de Kırıkkale Üniversitesi Diş Hekimliği bölümünde kelepçeli tedavi dayatmasını kabul etmediği için tedavisi yapılmayarak gönderilmiştir.
• Zeynal Karabulut’un ayda bir vurulması gereken Dodex iğnesi sürekli geciktirilmektedir.
74. Edirne F Tipi Hapishanesinden Tarık Akbaba ilk 16.09.2011 tarihinde hastaneye gitti. Edirne Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada muayene için Dr. Ayşe Tör Ayvaz’ın odasına alındı. Doktor rütbeli askeri muayene etmeye başladı. Nihayet sıra ona geldiğinde ise kelepçelerini çözdürmeyerek tedavisini engelledi ve orada bekleyen askerlerin ona saldırıp, odadan yaka paça çıkarmalarına vesile oldu.
75. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, Dönemsel rahatsızlıkların yanında kronik hastalıkları olan yüzlerce tutuklu – hükümlünün bulunduğu hapishanede revir haftada Salı ve Perşembe günleri yarımşar gündür. Bu nedenle yoğunluk gerekçesi gösterilerek o iki günde dahi çıkarılmamaktadırlar. Örneğin cuma günü rahatsızlananlar revir dilekçesini ancak Salı günü verebilirler. Ve büyük ihtimalle Perşembe günü çıkartılırlar. Aynı hafta içinde iki kere revire çıkmak ise açıkça yasaklanmıştır. Bir tutuklu ve hükümlü haftada sadece bir gün revire çıkabilir.
76.- Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, Sadık Sabancılar’ın tümör oluşma riski olan akciğer nodülleri vardır. Teşhis ve tedavisi yukarıdaki koşullar yüzünden geciktirilmektedir.
77- Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, Talat Şanlı’ya katarakt ameliyatı için gün verilmiş, ancak ameliyat için iki ay bekletilip gittiği Yüksek İhtisas Hastanesi’nde ameliyatı orada yapamayacakları söylenerek geri çevrilmiştir. Ardından Kırıkkale Üniversite Hastanesi’ne gitmek için haftalarca sevkini beklemiş ve 23.12.2011’de götürüldüğü üniversite hastanesinde kelepçeli muayene dayatıldığı için ameliyat olamamıştır.
78. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Alaattin Öget hala tek tutulmaktadır. Sağlık sorunları bulunmaktadır. Rahatsızlığı ile ilgili raporları bulunmakta ve ilaç kullanmaktadır. Buna rağmen idare tarafından bilinçli olarak tek tutuluyor. Başka tutukluların kaldığı, aynı havalandırmaya çıktığı bir yere geçme talebi reddediliyor. Bu uygulamadan ötürü sağlığının bozulması kaçınılmazdır. Bunun sorumlusu ise hapishane idaresidir.
2011 Yılında da cezaevlerinden sağlık sorunlarının artık ölümlere kadar vardığı ve yetkili makamların bu konuda sessizliğini bozmadığı bir yıl olarak hafızalarımıza kazınacaktır. Başvurularda, mahpusların tıbbi bakıma erişim hakkının engellendiği, hekim tarafından gerekli muayenenin yapılmadığı, insan onuruna aykırı muamelelere maruz kaldıkları belirtilmektedir. Mahpusların fiziksel ve ruhsal sağlıkları, özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları nedeniyle kendi olanakları ile tıbbi bakıma erişim hakkından yoksun olmaları ve hapishane koşullarının mahpusun sağlığı üzerinde olumsuz anlamdaki olası etkileri nedeniyle özellikle önemlidir. Bu nedenle resmi kurum ve yetkililer, kapatılanların yeterli düzeyde sağlıklı yaşam koşullarına ve tıbbi bakıma erişimini sağlamakla yükümlüdürler. Hapishanede sağlanan tıbbi bakım hizmetinin, hapishane dışındaki olanaklarla eşit olması gerektiği bilinmektedir.
CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN İKİNCİ BÖLÜM Günlük Yaşamda Haklar ve Yükümlülükler MADDE 71.- (1) Hükümlü, beden ve ruh sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir.
Uluslar arası sözleşmelerde ise, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne göre; “Cezaevlerine gelişlerinde hükümlülere, sağlık bakım hizmetinin varlığı ve işleyişi hakkında bilgi veren ve hijyenle ilgili temel önlemleri hatırlatan bir kitapçık veya broşür verilmesi faydalı olacaktır”.
Komite, ayrıca “Tutukluların gözetim altında bulundukları süre boyunca, tutukluluk sürelerinden bağımsız olarak her zaman bir doktora erişim haklarının bulunması gereklidir. Sağlık hizmetleri, doktora danışma talepleri gereksiz gecikme olmadan karşılanacak şekilde düzenlenmelidir.” demektedir.
Asgari Standart Kurallar,22;
“(1) Her kurumda, psikiyatriden de anlayan en az bir nitelikli sağlık görevlisi hizmet verir. Kurumdaki sağlık hizmetleri, toplumun veya ulusun genel sağlık yönetimiyle yakın ilişki içinde düzenlenir. Kurumdaki sağlık hizmetleri, psikiyatrik vakalarda teşhisi ve gerektiğinde ruh sağlığındaki normal dışı olan halleri tedavi etmeye imkân verecek şekilde düzenlenir.
(2) Durumu özel bir tedaviyi gerektiren mahpuslar, uzman kurumlara veya sivil hastanelere sevk edilirler. Hastane hizmetlerinin kurum içinde verilmesi halinde, bu kurumların araçları, donanımları ve ilaç stoklarının hasta mahpusların tıbbi bakım ve tedavilerini karşılayabilecek uygunlukta olur ve buralarda bu işe uygun eğitim görmüş görevliler bulunur.”
*03.01.2011 tarihinde Erzurum H Tipi Kapalı Hapishanenden başvuran Ercan Ateş şu beyanlarda bulundu: “60 yaşındaki Mehmet Aras arkadaşımız kanser hastası olduğu için durumu gün geçtikçe kötüleşiyor. Arkadaşımız hapishane koşullarında tedavisi mümkün olmayan ölümün kıyısında bir hasta; yaşamını yitirmeden serbest bırakılması gerekiyor. Kanser hastası arkadaşımız 2 ay hastanede kemoterapi ve ışın tedavisi gördükten sonra hapishanene geri getirildi. Kısa bir süre önce Adli Tıp’a götürülüp getirildi. Bu uzun yol onu bitap düşürdü. Bir süredir bir şey yiyip içemiyor. Arkadaşımız 95 kilodan 58 kiloya düşmüş durumdadır. Hastaneye yatırılıp yarım kalan tedavisi devam edilmesi gerekirken, kan değeri düşük olduğu için yatırılmadan odasına geri getirildi. Oysaki bu arkadaşımız hastanede sürekli doktorların kontrolü altında bulunması gerekirdi. Hapishane müdürlüğü, Başsavcılık, Mehmet Aras’ın serbest bırakılması için prosedür başlattığı söylenir .” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*20.01.2011 tarihinde başvuran Leyla Şahinli, şu beyanlarda bulundu:“Bingöl Hapishanesindeki Babam Ali Şahinli Kalp hastasıdır. Ekim ayında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde anjiyo yapıldı. Anjiyo sonrası tetkikler yapılmadı. Şuan sorun yaşıyor. Babamın gırtlak bölgesinde bir kitle mevcut. Bu durumdan kaygılanıyoruz. Araştırma Hastanesinde bu kitlenin sorun olabileceğini söylememize fırsat verilmeden geri götürülünce bu konuda tetkikler ya da muayenesi bile yapılmadı. Babamın sağlığından endişeleniyoruz. Tetkik tedavisinin düzenli yapılmasını talep ediyoruz. Bu konuda kurumunuzdan destek talep ediyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*29.02.2011 tarihinde ş Oltu T Tipi Kapalı Hapishanesinden başvuran Abdulhalik Orak, şu beyanlarda bulundu: “Ben şu an Oltu T Tipi Kapalı Hapishanesinde kalmaktayım. Daha önce Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesinde kalıyordum. Sağlık sorunlarım her ne kadar eskiye dayansa da, hapishane süreciyle birlikte sağlık sorunlarım katmerleşmiştir. Aldığım ceza 35 yıldır. Yaklaşık 4 yıldır hapishanendeyim. Diyarbakır hapishanende bulunduğum süreçte koşulların beraberinde getirdiği avantajlar oluyordu. Ancak Oltu T Tipi Kapalı Hapishanene geldiğimden beri (1,5 yıl) sağlık sorunlarım tekrar baş göstermiştir. Burada doğru düzgün tedavi koşulları yok. Sürekli ilaçlarla geçiştirme, erteleme yaklaşımı var. Her seferinde derdimizi hastalıklarımızı anlattığımızda bize bir sürü ilaç yazıyorlar. Verilen ilaçların da sadece geçici bir faydası oluyor. Doktor raporu ile sabitlenmiş hastalıklarım olduğu gibi, doktorlar tarafından daha teşhisi konulmamış hastalıklarım da vardır. Soğuk ve dumanlı ortamlarda bulunmama durumu var. Doktorlar tarafından tanı konulmamış hastalıklarım; nefes darlığı (uykuda çok zorlanıyorum), astım rahatsızlığı, akciğer rahatsızlığı, ülserden dolayı midemde oluşan yaralar, iltihaplaşma var. Dilime ve boğazıma sirayet etmiş durumda. Burnumda fazla et var. Şiddetli baş ağrısı ve burun akıntısı. Bağırsak rahatsızlığımla birlikte sürekli bir kabızlık sorunum var. Vücudumda da sürekli bir titreme oluyor. Sol tarafımda ağrı var. Elimve ayağımda kaşındı oluyor. Son dönemde sürekli mide krizleri geçiriyorum. Bu belirttiklerim sürekli bende olan hastalıklardır. Çok zorlanıyorum. Ne kadar derdimi doktorlara anlatsam da tedavi göremiyorum. Son dönemde bana bazı ilaçların isimlerini getirdiler. İlaçları kullanmam gerektiği söylendi. Fakat bugüne kadar ismi geçen ilaçların hiçbirini kullanmamışım. Yani ilaçlarımdan f arklı ilaçlar yazmışlar bana. Son derece yaşanana bir ihmal ve istismar durumu var. Bu ilaçların isimleri muaf ilaçlar bölümü olarak raporumda yer alıyor. Bu ilaçların bana 2010 yılının başlarında yazıldığı ancak yeni getirildiğini belirtmek isterim. Ben şu an raporumu da size gönderiyorum. İnanmanızı isterim, raporumda geçen hastalıkların on katı hastalığı barındırıyorum. Mide krizlerim sürekli hal almış durumda. Her defasında ölümün soğuk yüzüne dokunup yaşama tekrar dönüyorum. Sitemin biz siyasi tutuklulara karşı nasıl bir yaklaşım içinde olduğunu ilgili kamuoyu çok iyi bilmektedir. Bize dayatılan aleni bir şekilde ‘ölün’ dür. Ne hiçbir zaman gerçekçi bir rapor veriyorlar, ne de insani bir muameleye tabi tutuyorlar. Hastalıklarım olabildiğince ciddi ve tehlikelidir. Her kriz artık ölümün kapısını biraz daha aralamam oluyor. Böyle devam ederse çok uzun direnebileceğimi tahmin etmiyorum. Sizin de yapabileceğiniz fazla bir şey olabileceğini tahmin etmiyorum. İlgilenmeniz bizin yeterlidir. Her şeye rağmen yaşam pozitif bakan umutlu olan biriyim. Özgürlüğün adında saklı coşkusuyla hepinizi selamlıyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*23.03.2011 tarihinde başvuran Hezni Haykır, şu beyanlarda bulundu: “Ben 3 yıldır hapishanendeyim. 1 yıl 4 aydır Midyat hapishanendeyim. Siyasi sebeplerle hüküm giydim. 6 yıl ve hatırlamadığım 4 ay olması gerekir. Ceza aldım. Kalp rahatsızlığım ve nefes darlığım vardır. Ayrıca bilmediğim yerden sürekli sesler duymaktayım. Psikolojim çok bozuldu. 1 yıl ve 4 şu anda cezam kaldı. Her tarafımdan insan sesleri geliyor. Sürekli seni ve aileni öldürürüm şeklinde sesler gelmektedir. Bazen gece uykumdan bu sesler yüzünden uyanıyorum. Psikolojim çok bozuldu. Şu an da 70 yaşındayım ve bu sebeplerle tedavi edilmem gerekmektedir. Tedavim içinde hapishanenden çıkmak istiyorum. Duyduğum seslerin sahibini görmüyorum. Bazen iki kişinin sesini duyuyorum. Namaz kıldığımda bana sürekli küfür ediyorlar. ” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*02.04.2011 tarihinde başvuran Berkin Demir şu beyanlarda bulundu: “Eşim Mehmet Demir, yaklaşık 19 yıldır hükümlü olarak hapishanende bulunmaktadır. Eşim hapishanende ciddi sağlık sorunları yaşamaktadır. Bel fıtığı, boyun fıtığı, mide ülseri gibi rahatsızlıklarının yanında gözlerindeki bozukluklar nedeniyle de iki kez ameliyat olmuştur. Ayaklarının altında daha önce görmüş olduğu işkenceden dolayı nasırlar oluşmuş ve bu nedenle de ameliyat olmuştur. Eşim ameliyat gerekçesiyle Batman Hapishanenden Dicle Üniversitesi Araştırma Hastanesine getirildi. Ancak hastanede yer olmadığı gerekçesiyle ameliyatı ertelenerek Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanene gönderildi. Eşim bütün bu sağlık sorunları nedeniyle hapishanende yaşaması gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Bu nedenle eşimin biran önce tedavisinin sağlanması, şayet hapishane koşullarında sağlanamıyorsa tahliye edilmesini talep ediyorum. ” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*15.04.2011 tarihinde başvuran Aysel Çerçel Yalçin, şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim Yılmaz Çerçel, 1993 yılında yargılandığı bir suçtan dolayı 30 yıl ceza aldı. Kardeşim hapishanendeyken ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladı. Kendisine şizofren hastalığı tanısı konuldu. Dışarıda tedavi görmesi uygundur şeklinde rapor verildi. Bu rapor üzerine 2004 yılında tahliye oldu. Dışarıda tedavisini sağladık. Ancak 2006 yılında yeni infaz yasası çıkınca kardeşim tekrar hapishanene alındı. Hapishanene alındığında hastalığı devam ettiği için Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yatırıldı. Yaklaşık 4 yıldır bu hastanede tutuklu olarak kalmaktadır. Daha önce hastanede servise çıkarılabiliyordu. Ancak şuan da adli suçluların yanında ve hiç dışarı çıkamıyor. Kardeşimin sağlık durumu gittikçe kötüye gitmekte olup bu koşullarda tedavisinin sağlanması imkânsızdır. Bu nedenle kardeşimin sağlık sorunlarıyla birebir ilgilenmeniz ve tedavisinin sağlanabilmesi için ivedi olarak tahliye edilmesini talep ediyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*10 Ocak’ta başvuruda bulunan Serdar Güzel, Kocaeli 1 No’lu F Tipinde kalan, korsokof sendromu ve kopnitif bozukluk teşhisi konan Sami Özbil’in (1977) Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından hapishane koşullarında kalmasının sağlığı için tehlike yaratacağı kararını vermesine rağmen, ailesinin tahliye talebinin reddedildiğini belirtti. Serdar Güzel ayrıca Sami Özbil’in kolon kanserine dönüşme riski taşıyan kron hastalığına yakalandığını ve bu hastalığının tedavisi olmadığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*21 Ocak günü başvuruda bulunan Çilem Babahan, Rize Hapishanende kalan kardeşi Resul Yıldız’ın (1980) kalp ağrısı şikayetiyle doktora gittiğini, ancak kelepçeleri açılmadığı için muayeneyi reddettiğini bu nedenle hapishanene muayene edilmeden geri gönderildiğini ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*26 Ocak günü gelerek başvuruda bulunan İsmail Tepeli, kızı Deniz Tepeli’nin (1977) Sincan F Tipi Kadın Hapishanende bulunduğunu, yumurtalıklarında 2.2 mm’lik kist olduğu ve kanaması tespit edilmesine rağmen Kırşehir’deki E tipi hapishanene sürgün edildiğini, oradan hastaneye gönderildiğini ve doktorun da aynı teşhisi koyduğunu belirtti. Kanser şüphesiyle ve patoloji/biyopsi yapılamadığı gerekçesiyle Ankara’ya sevkinin yapıldığını belirten İsmail Tepeli, Sincan Hapishane’ne sevk edilen Deniz Tepeli’nin, yanında 5 jandarma olduğundan muayenesinin yapılamadığını, daha sonra rahatsızlanıp revire kaldırıldığında aldığı patoloji ve biyopsi raporlarına bakılmaksızın herhangi bir sağlık sorunun olmadığının söylendiğini ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*16 Şubat günü ulaşan mektupta, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende kalan Kemal Ayhan, bacaklarının deri altında 25 tel dikişi olduğunu, 2002 yılında dikişleri aldırmak istediğinde, hiç anestezi uygulamadan almaya kalkıştıklarını gördüğünde bunu reddedip aldırmaktan vazgeçtiğini, hapishanende yaşadığı darptan ötürü dikiş tellerinin birkaç tanesinin yerinden oynadığını ve koptuğunu belirtti. Ameliyat olmasına karar verilmesinin ardından, ameliyat sonrası 15 gün boyunca ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz raporu talep eden Kemal Ayhan’a “Yapamayız sen ağır müebbetliksin, ancak bu kadarını yapabiliriz (reviri kastederek), bir tane nöbetçi gardiyan koyacağız seslen yeter ” dediklerini belirten Ayhan, revirde sağlıksız şartlarda 3 gün boyunca kalmasına rağmen hiçbir görevlinin gelmediğini, çağrılarına kimsenin kulak asmadığını, sesini duyurmak için revirdeki sandalyeyi kapıya çarpıp kırdığı için de 3 gün hücre cezası aldığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*17 Mart günü faks yolu ile ulaşan iki mektupta Muhittin Çeter, Servet Akkaş ve Ekrem Aktürk, 10.02.2011 günü yazılı olarak hazırladıkları Kürtçe savunmalarına hapishane idaresi el koyarak mahkemeye götürülmelerini engellediğini ifade etti. Bunun dışında, hastaneye götürülen ( ağır hastalar da dahil) kelepçelerinin çıkarılmadığını, tedaviye götürüldüklerinde çoğu kez tedavi edilmeden geri gönderildiklerini, bu şikayetlerini bildirdiklerinde Valilikten “Sonuç olarak; bu gibi şikâyetlerin hak aramaktan ziyade yasadışı talepler olduğu, bir manada çalışanları taciz amacı taşıdığı…” şeklinde bir yanıt aldıklarını belirttiler. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*05 Nisan günü başvuruda bulunan Deniz Çevrim, Bakırköy Kadın Tutukevinde tutuklu olarak bulunan kardeşi Pınar Çevrim’in kalp kapakçığında büyüme gibi ciddi bir kalp rahatsızlığına yakalandığını, bu hastalığın hapishane koşullarında oluştuğunu, daha önceden kardeşinin böyle bir rahatsızlığı olmadığını belirtti. Çevrim, kardeşi iki defa kalp krizi aşamasına gelince, ambulansla hastaneye götürüldüğünü, askerlerin hastaneye götürürken kardeşine devamlı hakaret ettiklerini, tedavi için gerekli ayda bir yapılması gereken iğnenin de kardeşine yapılmadığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*20 Haziran günü başvuruda bulunan Suzan Zengin, yaklaşık 2 yıl kaldığı hapishane koşullarında yüksek tansiyon, ülser, kemik erimesi, kolesterol gibi kronik rahatsızlıkları artmaya başladığını, bu süre zarfında bunlara yeni sağlık sorunlarımda eklendiğini, örneğin yüzünde kist oluştuğunu ve ameliyat olduğunu ifade etti. Tedavi amaçlı hapishanende fazla antibiyotik yüklemesinden dolayı sürekli tekrarlayan alerjik reaksiyonlar olmaya başladığını, her iki göğsünde şişlikler ve ağrılar oluştuğunu, ayrıca ağzında kist ve enfeksiyon olduğunu belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*13 Temmuz günü, Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan Osman Evcan’ın vejetaryen olmasına rağmen hapishane yönetiminin uygun yemekler vermediği; uygulama nedeniyle Osman Evcan’ın yazdığı şikâyet dilekçelerine el konulduğu ve hastalığı nedeniyle götürüldüğü hastanede doktor muayenesi sırasında kelepçelerinin çıkarılmadığı öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE )
*19 Temmuz günü, yapmış olduğu başvuruda bulunan Pınar Banur Bilgiç, Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Ayhan Duyku’nun haziran ayı başından beri süngerli odaya götürülerek baskı ve işkence gördüğünü, bazı gardiyanların kendisini intihara teşvik ettiklerini, yumurtalıklarında ciddi sorun olmasına rağmen tedavi koşullarının sağlanmadığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*18 Ağustos günü ulaşan mektupta Serdal Duman, 2009’dan beri hapishanende olduğunu, 7 yıldır böbrek hastası olduğunu, haftanın 3 günü diyalize bağlandığını ve ancak bu sayede yaşadığını belirtti. Babasının ona bir böbreğini vermek istediğini ifade eden Serdal Duman, bu hastane koşullarında bunun mümkün olmadığını belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*5 Ekim günü, Kandıra (Kocaeli) 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Sami Özbil’in Crohn hastası olmasına rağmen hapishane yönetiminin hastalığa uygun diyet yemekler vermediği; bu nedenle Sami Özbil’in sindirim kanallarının iltihaplandığı öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*2 Kasım’da başvuruda bulunan Derya Geçer, babası Necmi Aksoy’un (1963) 11 aydan beri Silivri Hapishanende olduğunu, babasının kanser olduğunu, ancak Silivri Devlet Hastanesinde Onkoloji Bölümü olmadığından babasının tedavisi için uygun bir hastane olmadığını ifade etti. Babasına Risterdal adlı şizofreni hastalarına verilen ilacın verildiğini belirten Geçer, babasının akli dengesinde bir sorun olduğundan endişe duyduklarını belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*10 Kasım’da başvuruda bulunan Altun Gül, Rize Kalkandere Hapishanesinde bulunan kardeşi Müslüm Şenses’in şeker hastası olduğunu, hapishanende ona gerekli ilaçların verilmediğini, kardeşinin 1 yıl önce Van Hapishanendeyken kalp krizi ve yüz felci geçirdiğini, buna yönelik tedavinin de tam olarak yapılmadığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*21 Kasım günü başvuruda bulunan Vezire Ürey, eşi Mahmut Ürey (1952)’in haksız yere tutuklandığını, safra kesesinde taş olduğunu belirtmesine karşın gerekli tedavi imkanlarının sunulmadığını, daha sonra durumu ağırlaşınca ameliyat edildiğini, ancak şu an Metris Hapishanesinde tek kişilik bir yerde tutulduğunu ve kendisine bakacak durumu olmadığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Kasım günü başvuruda bulunan Ali Bulut, kızı Zeliha Bulut’un (1974)hastalığı için hastaneye götürülürken yanındaki görevlilerin doktora “Bu terörist” dediklerini, bunun üzerine Zeliha Bulut’un o askerin odadan çıkarılmasını talep ettiğini, bunun üzerine ikinci bir muayene için başka bir bölüme gitmesi gerekirken, bir günde iki bölüme birden gidemezsin diyerek apar topar Bulut’un hapishanene götürüldüğünü belirtti. (İHD ADANA ŞUBE)
*04- 01. 2011 tarihinde Turan Erenin yapmış olduğu başvuruda kürkçüler hapishanesinde tutuklu bulunan oğlu ozan erenin hapishaneye düşmeden önce pisikolojik tedavi gördüğünü ve hapishane doktoru Deniz Koray’ın oğlunun bu şartlarda tedavisinin mümkün olmadığını, hapishane koşullarında kalmasının hayati tehlike oluşturduğunu ve psikolojik tedavi gördüğüne dair iki adet raporunun olmasına rağmen tahliyesinin yapılmadığını belirtmiştir. (İHD ADANA ŞUBE)
*25. 01. 2011 tarihinde Serdar Yüce Ayın yapmış olduğu başvuruda kürkçüler hapishanesinden tahliye olduğunu ve hapishanede kaldığı sure içerisinde siyasi tutuklu ve hükümlülerin 10 saatlik sohbet hakkını kullanamadıklarını, doktorların düşmanca yaklaşımları ve birçok ciddi hastalıkları tedavi etmeden psikolojik olduğunu, hapishanede yemeklerin çok kötü çıktığını bu yedikleri yiyen mahpusların hastalandıklarını, gardiyanların mahpuslara psikolojik baskı yaptığını belirtmiştir. (İHD ADANA ŞUBE)
*19. 04,2011 tarihinde Çetin Altanın yapmış olduğu başvuruda oğlu Abdullah Altanın kürkçüler F tipi hapishanesinde hükümlü olduğunu ve kalbinden rahatsız olduğunu ve bazı damarlarında yaralar oluştuğunu belirtip tedavisinin yeterince yapılmadığını, tam teşekküllü bir hastanede yapılmasını talep eden başvuruda belirtmiştir. (İHD ADANA ŞUBE)
*Tarihi belirtmeyen bir şekilde yazılı başvuruda bulunan İbrahim Halil GÜNGÖR “Bulunduğum Bingöl M Tipi Kapalı Hapishanesinde birçok hastalıkla baş başayım. Elazığ Eğitim ve araştırma Hastanesinde 3 ay tedavi gördüm, iyileşmeden taburcu oldum. Akut Pankreaitit hastalığı geçirdim. O iltihaplar devam ediyor. Mide ve bağırsaklarımdaki gaz nedeniyle insanlar arasında kalamıyorum. Koğuşlar Beni Kabul etmiyor, o nedenle müşahede altındayım. Aylardır yalnız yaşıyorum, aylardır yalnız yaşıyorum, koşullarım çok zor. (İHD GENEL MERKEZ)
*30.11.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda NESİMİ KALKAN” Bulunduğum Erzurum H Tipi Hapishanesinde 5 yıldır ağırlaşmış ve sürekli kalıcı olan çölyak hastalığını yaşıyorum. Hastane raporlarına rağmen, gerekli bakım ve beslenmeyi yapamıyorum. Bu yüzden lenf kanseri ve siroz kanseriyle yüz yüzeyim. şuan bağırsaklarım kanıyor ve iltihap akıtıyor. Cezaevleri genel müdürlüğüne heyet raporlarımla birlikte, idarenin burada hastanede bakamayız, ailesine muhtaçtır, nakli gereklidir diyen üst yazısına rağmen, nakil talebim ret ediliyor. (İHD GENEL MERKEZ)
*20.10.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda Süleyman ARAÇ” Bulunduğum Ankara F Tipi Yüksek Güvenlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda gönderdiğim başvuru dilekçelerimin büyük bir bölümünün Ceza İnfaz Kurumu tarafından işleme konulmadığı imha ettiği aşikârdır, yaptığım şikayet dilekçelerim de imha edildiğidir. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil polikliniğinde refakat ettiği, şahsıma telkin, yönlendirme ve baskı kurarak, sözde işimiz çabuk bitsin buradan gidelim, sözlerini görevli hekime söylemem için, şahsıma baskı kurduğu. (İHD GENEL MERKEZ)
*08.07.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Adana F Tipi Hapishanende bulunan Abdurahim BALICAK “koğuş arkadaşım olan Ali ÇELİK (1934 77 yaşında) sağlık durumu hapishanende kalmasına uygun değil. Malatya’ da prostat kanseri tedavisi görürken eski dosyasının onanmasıyla tedavisi yarıda kesilip tutuklanmış. Önce Malatya hapishanene konulmuş sonra tedavi için Kayseri’ ye kadar gönderilmiş daha sonra tekrar Malatya ya gönderilmiş. En son Adana’ya gönderilmiş. Buradaki doktorlar tedavi yerine işkence yapma noktasındadır. Tedavi gördüğü hastanede elleri kelepçeyle yatağa bağlı. Yaşamdaki ihtiyaçlarını güçlükle yapabiliyor. (İHD GENEL MERKEZ)
*15.08.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Tekirdağ F Tipi Hapishanende halen tutuklu olan Gülnaz AKKURT engelli olduğu halde 4 yıla yakındır halen tutuklu tutuluyor. %85 görme engelli olmasına rağmen 4 yıldır F Tipi gibi ağır tecrit koşullarında tutuklu tutuluyor. Bu durumda kendi özel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda değildir. Bu durumda bile 8 yıl kusur hapis cezası verilmiş. Vücudunda aşırı sivilcelenme ve ağızda yaralar çıkmakta. F Tipi koşullarının yarattığı diğer hastalıklarda kendini göstermeye başlamış durumda. (İHD GENEL MERKEZ)
*Elfo Ürper, Şırnak’ın Silopi ilçesinden olup 7 yıla yakındır hapishanede yatmaktadır. Ürper’in gerçek yaşı 75 olduğunu ancak kimlikte küçük yazdıklarından dolayı 53 yaşında görülmektedir. Zaten nüfusta oğlu ondan 10 yaş büyük kaydedilmiştir. Bunun üzerine oğlu onun üzerine değil de kuması üzerine kaydedilmiştir. Elfo Ürper 15 Ağustos 2005’te örgüt üyesi olmaktan tutuklanır ve ağır cezaya mahkûm edilir. Sonra Ürper Muş hapishanene sürgün edilir. Ürper, bir süre Muş hapishanende kaldıktan sonra oğlunun da tutuklu bulunduğu Batman M tipi kapalı hapishanene sevkini ister. Sevk talebi kabul edilince onu da oğlunun tutuklu bulunduğu Batman hapishanene getiriyorlar. Yıllardır Batman hapishanende yaşama mücadelesini veriyor. Elfo Ürper raşitizm hastalığına yakalanmış ve yüksek tansiyonu olan bir tutukludur. Başta mecburi kişisel ihtiyacı olan banyo ve lavabo gibi ihtiyaçlar, ayakları tutmadığından dolayı kendi başına gideremeyip, yanında bulunan arkadaşlarından yardım isteyerek giderebiliyor. Bu da psikolojisi üzerine olumsuz etki yaratıyor. (İHD GENEL MERKEZ)
*Davut Aslan 10.10.2011 tarihinde yapmış olduğu başvurusunda Rize Kalkandere Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunmakta olan Mehmet Aslan’ın(Bessi-Hüseyin, 01/01/1957, Kızıltepe) yaşadıklarını “kardeşim kötü hapishane koşulları nedeniyle astım, şeker ve bronşit hastalıklarına yakalandı. Yaşadığı hastalıklar nedeniyle Mardin Hapishanendeyken doktorunun belirlediği şekilde beslenebiliyordu. Ancak şu anda bulunduğu Rize Kalkandere Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda doktor raporu olmasına rağmen sağlığını kötü etkileyecek şekilde beslenmeye mecbur kalmaktadır. Koşullarının düzeltilmesi için yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kalmaktadır. Bu haliyle kardeşim adeta ölüme terk edilmiş durumdadır.” şeklinde anlatmıştır. (İHD İZMİR ŞUBE)
*17.08.2011 tarihinde şubemize Bingöl M Tipi Kapalı Hapishanenden gönderdikleri mektupla başvuruda bulunan Tamer Tanrıkulu ve Nevzat Demir mektuplarında şu beyanlarda bulundu Yüksek şeker hastası olan Mahmut Karataş adındaki arkadaşımız bir süre önce tedavi amacıyla Elazığ Hapishanene sevk edildi. Ancak Elazığ’daki hastane “hasta tedaviyi kabul etmedi” diyerek geri göndermiş bulunuyor. Arkadaşımız uç sınırda seyreden şeker hastalığı nedeniyle her iki gözünü de yitirdi; şu anda ŞUUR KAYBI yaşamaktadır, yirrmidört saat yatağa bağımlı ve hiçbir ihtiyacını temin edecek vücut refleksine sahip değildir. Çevresindeki hiç kimseyi tanımıyor ve nerede dahi olduğunu bilmiyor. Bu durumda olan bir insan nasıl olur da TEDAVİ KABUL ETMEDİĞİNE DAİR irade beyanında bulunabilir? Hastanın hiçbir konuşması bir diğerini tutmuyor, bilincini yitirmiş durumdadır; nasıl olur da doktor onun sözlerine dayanarak tedaviyi kesebilir. Hasta şu anda ölüme terk edilmiş bulunuyor, gözümüzün önünde adım adım ölüme gidiyor. Tam teşekkülü bir hastaneye sevkinin yapılması için hapishane idaresinin girişimleri de yetersiz kalmaktadır. Bu kadar ağır bir hasta ve yaşlı bir insan tedavi edilmeden buraya geri gönderildi. Hapishanenin düzenli bir doktor olanağı bile yok; hatta haftada sadece iki gün doktor geliyor. Üstelik sağlık görevlileri dahi yoktur. (İHD GENEL MERKEZ)
*21.11.2011 tarihinde Bingöl M Tipi Kapalı Hapishanenden gönderdikleri mektupla başvuruda bulunan İbrahim Halil Güngör şubemize gönderdiği mektupta şu beyanlarda bulundu:2 yıldır tutukluyum. Bende kronikleşmiş hastalıklar mevcut. Sinir iltihabı, ayaklarım ve bacaklarım sürekli uyuşuk ve sızı içinde. Akut Pankreatit hastalığı geçirdim. Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 3 ay tedavi gördüm, iyileşmeden taburcu oldum. O iltihap devam ediyor. Mide ve bağırsaklardaki gaz nedeniyle insanların içinde kalamıyorum, koğuşlar beni kabul etmiyor. O nedenle müşahade altındayım. Aylardır yalnız yatıyorum. Koşulları çok zor. Ayrıca idrar yollarından da rahatsızım. Sık sık altıma kaçırıyorum. Ayrıca romatizma tüm vücudumu sarmıştır.
*Zeynel Abidin Çoban, 12.08.2011. Kırıklar 2 Nolu F Tipi Hapishane Sürekli beni tahrik ediyorlar.– kendini öldür de bizide kurtar sende kurtul – diyerek beni tahrik ediyorlar. Çeşitli sağlık sorunları yaşıyorum. Beynimde tümör var, aynı zamanda sara hastasıyım. Tek başına kalamaz ve sabah sayımlara kalkmamalı diye heyet raporum var. Bana uygulanan bu baskılar ve şantajlar yüzünden tahminen yedinci ayın sonuydu intihar girişiminde bulundum. Hem ilaç içtim hem de çamaşır ipiyle kendimi astım. Baygınlık geçirmişim. Kendime geldiğimde taburcu olmuş ve hapishanene geri dönmüştüm. Bana onbir günlük hücre cezası vermişlerdi. Raporum yüzünden cezayı uygulayamıyorlar. Ben yaşadığım sıkıntılar ile ilgili olarak ne zaman hapishane müdürü Nemci Üçler ile görüşmeye gitsem bana – sen heyet raporunu iptal ettir, bizde senin kapalı görüş cezanı kaldıralım- diyerek benimle pazarlık ediyor. Tek başına kalamayacağıma dair heyet raporum olmasına rağmen taburcu olduktan sonra beni hapishanende beş gün boyunca süngerli oda denilen müşahede odasında yalnız bıraktılar.
*Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’nde 10 Aralık gecesi gözaltına alınmak istenirken, askerler tarafından kafasından vurulduğu öne sürülen ve önceki gün tutuklanan DYG Meclis Sözcüsü Sedat Karadağ, hakkında tutuklama kararı verilmesinden sonra, tedavi gördüğü YYÜ Araştırma ve Eğitim Hastanesi’nde servisten alınarak tutuklu ve hükümlülerin kaldığı koğuşa atıldı. Karadağ’ın hijyenik olmayan ve demir kapıyla kapalı olan hücreye konulmasından sonra Karadağ’ın avukatı Fahri Timur, müvekkilinin hayati tehlikesinin sürdüğü ve tek başına hareket bile edemediğine dikkat çekerek, tutukluluk halinin kaldırılması için itirazda bulundu. Karadağ’ın ailesi ise, çocuklarının bakıma muhtaç olduğuna dikkat çekerek, ailesinin refakatçi olması yönünde izin verilmesi talebinde bulundu. Ancak savcılık sadece baba Sait Karadağ’a belirli saatlerde zaruri ihtiyaçların karşılanması için izin verdi. Oğlunun halen kendinde olmadığını, konuşmakta dahi sıkıntı çektiğini belirten baba Karadağ, yapılan uygulamanın hukuksuzluk olduğunu söyledi. Doktor raporlarına rağmen oğlunun hastane içindeki hücreye atıldığını da belirten baba Karadağ, yetkililerden yaşanan hukuksuzluğun son bulması için destek talebinde bulundu. Karadağ’ın tutuklanmasından sonra tedavi gördüğü hastane sağlık koşullarıyla ilgili üç ayrı rapor hazırladı. Hastanenin Beyin Cerrahi Servisi, “Hasta iyileşme aşamasında olup bakıma muhtaç hastadır. Hayatını tek başına desteksiz olarak idame ettirecek konumda değildir” raporu verirken, Göz Hastalıklara Polikliniği ise, “Hastanın en yakın yer olan Ankara Gazi Üniversitesi’ne sevki uygundur. Hastanın ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığından dolayı uçakla refakatli olarak sevki uygundur” raporu verdi. Aynı servis tarafından verilen ikinci raporda ise, Karadağ’ın hayati tehlikesinin sürdüğüne dikkat çekilerek, başka bir yere sevk edilmesi talebinde bulunuldu. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Cezaevlerinde sağlık sorunları ağırlaşarak devam eden yüzlerce siyasi tutukludan biri olan gırtlak kanseri 56 yaşındaki Fahrettin Yürümez, 3,5 aydır tedavi dahi edilmeden Van F Tipi Hapishanesinde tutuluyor. Hapishanende ölüme gün sayan hasta tutuklu yürümez, 2004 yılında gırtlak kanseri nedeniyle ameliyat olduğunu ve ses tellerinin kesildiğini kaydederek, boğazındaki soluk cihazı sayesinde nefes alıp verebildiğini belirtti. 2005 yılında “Örgüt üyeliği” suçlamasıyla gözaltına alınıp 6 ay hapishanende kaldığını; ardından dosyasının Yargıtay’a gönderildiğini söyledi. Yürümez, Yargıtay’dan gelen karar üzerine 3,5 ay önce tutuklanarak hapishanene konulduğunu ifade ederek, “Sağlık sorunlarım giderek ağırlaşıyor. Bu sorunlarla bana verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasın bitirmem imkânsız. Diğer hasta arkadaşlarım gibi maalesef ben de bu hastalığımla zindan koşullarına mahkûm edilmiş durumdayım” ifadesinde bulundu. Her hafta hapishanendeki babasını görmeye giden Mesut Yürümez ise, babasının sağlık sorunlarının ilgisizlikten dolayı ağırlaştığını söyleyerek, “Babam nefes almakta dahi zorlanıyor. 6 yıldır bizler ona bakıyorduk. Hijyenik bir yerde olması gerekiyor. Sürekli boğazında akıntı oluyor ve kendisi bunu temizleyemediği için tıkanıyor. Hep biz temizliyorduk. Şimdi hapishanene cımbız ve ayna sokulmadığı için kendisi de yapamıyor” diyerek, her gittiklerinde babasını biraz daha kötü gördüklerini kaydetti. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Karaciğer yetmezliğinden dolayı İzmir 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde 8 yıldır tedavi gören Ümit Aslan, trafik kazası sonucu yaşamını yitiren 14 yaşındaki Emre Ünal’ın ailesinin çocuklarının organlarını bağışlaması sonucu tekrardan yaşama tutunmaya başlamıştı. Aslan, yapılan organ bağışı sonrası aylık tedaviye gidip gelmesi koşuluyla bulunduğu hastaneden 2010 yılının Mayıs ayında taburcu edildi. Tekrardan yaşama tutunma sevinciyle memleketi Diyarbakır’a geri dönen Aslan, burada ‘Örgüt propagandası’ yaptığı gerekçesiyle Eylül ayında tutuklanarak, Diyarbakır D Tipi Hapishane’ne konuldu. Tutuklu bulunduğu hapishanende tedaviye götürülüp getirilmeyen Aslan, adeta ölüme terk edilmiş durumda. Ağabeyinin yaşadığı duruma ilişkin konuşan Çile Aslan, ağabeyinin hastalığından dolayı tedavi olmak için İzmir’e gitmesi gerektiğini belirterek, hapishane koşullarının hasta birisi için uygun olmadığını, bundan kaynaklı olarak da ağabeyini kaybetmekten çok korktuğunu söyledi. Ağabey’i Ümit’in hapishanende tutularak ölüme terk edildiğini belirten Aslan, 8 yıl aradan sonra yaşadıkları sevincin kısa sürdüğünü söyledi. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Mardin E Tipi Kapalı Hapishanesinde 2,5 yıldır tutuklu bulunan Abdulhakim Bulut, yaşadıkları sorunlara ilişkin gönderdiği mektupta, soğuk aldığı için rahatsızlanarak revire gittiğini ve kendisine verilen ilaçların vücudunda yanma, kızarma, şişme, kaşıntı gibi rahatsızlıklar meydana getirdiği için tekrar revire çıkarıldığını kaydetti. Revirde doktor olmadığı için gardiyanın kendisine alerji iğnesi yaptığını söyleyen Bulut, “Koğuşa geldim ve biraz sonra daha da kötü bir hal aldım. Bu sefer saydığım hastalıklar vücudumun her tarafına yayıldı. Yine aynı akşam saat 02.00’de yine revire çıktım. Bu sefer acilden bir doktor geldi, o da bir iğne yapıp hastaneye sevkimi yazıp pazartesi acil çıkmamı söyledi. Ve o halimle pazartesi gününe kadar bekledim” dedi. Hapishane müdürüne durumunu izah eden bir dilekçe yazdığını ama birinci müdürün kendisini muhatap almayarak tekrar revire gönderdiğini söyleyen Bulut, “Bu seferki gelen doktor kendisinden önce gelen doktorun sevkimi yazdığı ve ancak birkaç ay sonra beni hastaneye götürebileceklerini söyledi. Acil olduğum halde beni göndermediler” dedi. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*10.03.2011 tarihinde başvuran Şirin Abi, şu beyanlarda bulundu: “Eşim Ferzende Abi, 13 yıl hapishanende kaldı. Tahliye oldu. KCK operasyonunda 2010 yılın başında tekrar tutuklandı. Eşim 2 defa mide kanaması geçirmiş. Şu an hapishanende rahatsızlığı ciddiyetini korumaktadır. Sağlık sorunundan dolayı kendisini acilen kalmış olduğu Muş Hapishanenden Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’ne kaldırmışlar. Sağlığından endişe etmekteyim. Bir an önce tahliye edilmesini istiyorum. Çünkü tedavisinin daha rahat yapılmasını istiyorum. Bu konuda bana yardımcı olmanızı istiyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*23.03.2011 tarihinde başvuran Aziz Bayın, şu beyanlarda bulundu: “Ben 15.03.2011 Yeni hal Semtinde çalışırken görevli memurlar tarafından savcılığın kararıyla Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine Klinik-1’e götürüldüm. Orada mahkûmlar koğuşunda 1 hafta kaldım. Ben oraya gittiğim gün polisler oradaki görevli doktorlara “bir terörist daha aldık” dediler. Onlarda gerek doktor gerekse de oradaki personeller bana hakaret ettiler. 30–36 yaşlarında zayıf sarı saçlı bir doktora yönlendirdiler. Bu doktor oradaki personellere bu PKK’lıdır diyerek beni aşağılıyorlardı. Oradaki personeller de bana tuvalet ve banyo temizliği yaptırıyorlardı. Ben o personellerden şikâyetçiyim. Burada bulunan hemşire bana başka ilaçlar vermeye çalışıyorlardı. O sırada doktor bana ilaç vermişti. Başka ilaç kullanma dediği halde hemşireler bana ilaç vermeye çalıştılar. Bu bana yapılanlara daha fazla dayanamayıp koğuşta kavga çıkardım. Bunun üzerine beni heyete sevk ettiler. Beni daha sonra taburcu ettiler. Bu kişilerden şikâyetçiyim. Bu konuda bana yardımcı olmanızı istiyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*30.03.2011 tarihinde başvuran Fevziye Kolakan, şu beyanlarda bulundu: “Benim oğlum Ahmet Kolakan, 17 yıldır hapishanendedir. Oğlum çeşitli cezaevlerinde kaldı. Yaklaşık 3–4 yıldır Diyarbakır D Tipi Kapalı hapishanendedir. Oğlumun kalp rahatsızlığı bulunmaktadır. Ayrıca oğlumun mide rahatsızlığı da vardır. Durumu çok kötüye gidiyor. Ben oğlumun tedavi görmesini istiyorum bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Midyat M Tipi Kapalı Hapishanesinde 18 yıldır tutuklu bulunan Ramazan Özalp’ın beyin felci geçirdiği kaydedildi. Özalp’ın ağabeyi Sedik Özalp, Özalp’ın 2 gün önce hapishanende beyin felci geçirdiğini ve İdil Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını, ancak kısa bir tedavini ardından tekrar hapishanene götürüldüğünü belirtti. Özalp, “Doktorlar bana kardeşimin beyin felci geçirdiğini söyledi. Hiçbir tedavi yapılmadı ve hastanede tutulmadı. Yetkililerden yardım bekliyorum. Cumhurbaşkanından, Başbakandan ve insan hakları savunucularından rica ediyorum, kardeşim beyin felci geçirmiş ve hapishanende tutuluyor. Hayati tehlikesi devam ediyor. Derhal bir çaresine baksınlar. Kardeşimin acil tedaviye ihtiyacı var” dedi” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*15.04.2011 tarihinde başvuran Aysel Çerçel Yalçin, şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim Yılmaz Çerçel, 1993 yılında yargılandığı bir suçtan dolayı 30 yıl ceza aldı. Kardeşim hapishanendeyken ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladı. Kendisine şizofren hastalığı tanısı konuldu. Dışarıda tedavi görmesi uygundur şeklinde rapor verildi. Bu rapor üzerine 2004 yılında tahliye oldu. Dışarıda tedavisini sağladık. Ancak 2006 yılında yeni infaz yasası çıkınca kardeşim tekrar hapishanene alındı. Hapishanene alındığında hastalığı devam ettiği için Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yatırıldı. Yaklaşık 4 yıldır bu hastanede tutuklu olarak kalmaktadır. Daha önce hastanede servise çıkarılabiliyordu. Ancak şuan da adli suçluların yanında ve hiç dışarı çıkamıyor. Kardeşimin sağlık durumu gittikçe kötüye gitmekte olup bu koşullarda tedavisinin sağlanması imkânsızdır. Bu nedenle kardeşimin sağlık sorunlarıyla birebir ilgilenmeniz ve tedavisinin sağlanabilmesi için ivedi olarak tahliye edilmesini talep ediyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*05.05.2011 tarihinde M Tipi Kapalı Hapishanenden başvuran Latif Badur, şu beyanlarda bulundu: “Ben 1994 yılında PKK davasından tutuklandım. 16 yıldır hapishanendeyim ve müebbet hapis cezası aldım. Ben bir süre önce akciğer siroz hastası olduğum yönünde doktorların teşhisi olmuş bu yönde raporlarım bulunmaktadır. Ölümcül bir hastalık olduğu bilinen bir durumdur. Hapishane koşullarında tedavi olmam imkânsızdır. Ailemin ilgilenecek maddi imkân ve olanakları bulunmuyor. Avukatım da yoktur. Hastalığım çok ciddi ve tedavisi de çok zor görünüyor. Hapishane ortamında gerekli tedavimin olması buradaki şartlarda imkânsızdır. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. ” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*15.05.2011 tarihinde Ankara/Sincan 1 Nolu L Tipi Hapishanenden başvuran Mehmet Koçak, şu beyanlarda bulundu: “Ben yaklaşık olarak 13 aydır bu hapishanende tutukluyum. Ama daha ne sebepten dolayı burada bulunduğumu bilmemekteyim. Mahkemede söz hakkı bile tanınmıyor. Ben kalp hastasıyım ve ameliyat oldum. Yaklaşık 7–8 ay sonra tekrar ameliyat olmam gerekiyor. Tüm gerekli belgelerimi mahkemeye sundum. Sizden istediğim şey bir avukat aracılığıyla bana yardımcı olmanızı istiyorum. ” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Van’ın Başkale İlçesi’nde hakkında uyuşturucu suçunda tutuklama kararı bulunan 70 yaşındaki İbrahim Talat Güler 4 ay önce tutuklanarak hapishanene konuldu. Hapishanende iki ay kalan Güler, 1 Mayıs’ta bulunduğu Başkale M Tipi Hapishanesinde kalp krizi geçirdikten sonra Van Yüksek İhtisas Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada ameliyata alınan Güler, ameliyattan sonra 4 gün kendinde olmasına rağmen daha sonra bitkisel hayata girdi. Buradan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen Güler, bitkisel hayatta olmasına rağmen 48 gündür yoğun bakımda ailesinin görüşmesine dahi izin verilmiyor. Güler’in tahliye edilmesine yönelik yapılan başvurular da sonuçsuz kaldı. Doktorların artık kendine gelmesinin zor olduğunu belirttiği Güler’in ailesi ile görüşmesi dahi izin verilmiyor. Sadece savcılıktan özel izin ile oğlu Fatih Güler’in görüşüne izin verilirken, eşi ve diğer çocuklarının kendisini görmesine müsaade edilmiyor. Eşi ve çocukları 48 gündür hastane önünde beklerken, son olarak 15 Nisan’da Güler ailesi doktorların raporlarıyla birlikte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e başvuruda bulunarak, en azından görüş iznine izin verilmesini talep etti. Yapılan başvuruya rağmen aileye halen bir cevap verilmezken, 48 gündür hastane önünde bir aracın içinde yatıp kalkan aile fertlerinin tek istekleri ise son günlerini yaşayan babalarını özgürce görmek. ( İHD VAN ŞUBE)
* 5 yıldır Van F Tipi Hapishanesinde bulunan İbrahim Özgen, “Yüksek tansiyon”, “Kronik böbrek yetmezliği” ve “Kalp damar tıkanıklığı” hastalıkları ileri dereceye varmasına rağmen tahliye edilmiyor. Özgen’in durumu her geçen gün ağırlaşırken, koğuşunda bulunan ve tahliye olan arkadaşı İlhami Caniş, Özgen’in artık ayakta duramaz durumda olduğunu belirterek, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu. Acil önlemlerin alınmasını isteyen Caniş, Özgen’in artık havalandırmaya bile çıkamadığını belirterek, şöyle dedi: “İbrahim her gün gözümüzün önünde eriyordu. Son zamanlarda artık havalandırmaya bile çıkamıyordu. Biz kollarına girerek, dolaştırıyorduk. Böbrekleri tamamen iflas etmiş, acılardan dolayı hiç yatamıyordu.”Özgen’in sürekli dışarıyla irtibata geçmek istediğini de belirten Caniş, yol yöntem bilmediği için içeride tamamen ölüme terk edildiğini kaydetti. ( İHD VAN ŞUBE)
*16.06.2011 tarihinde Nezahat Kuzu aracılığıyla Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanenden mektupla başvuran Hanefi Kuzu, şu beyanlarda bulundu: “Kaç kez oluyor size mektup yazıyorum ama her seferinde gerekçeler göstererek idari kurulu tarafından el konuluyor. Bulunduğum Kandıra 2 Nolu F Tipi hapishanende keyfi uygulamaların haddi hesabı olmayan uygulamalarla karşı karşıya ve yaşamaktayım. Yaklaşık 4 ay önce dış kantine bakan ilgili gardiyan benden habersiz ve bilgim olmadan adli bir hükümlünün kolisini hesabımdan yolluyorlar. Ne tesadüf ki o sırada da iç hukuk yolları tükenmiş ve evraklarımı AHİM’e göndermesi için avukatıma yolladım. Bu AHİM’e gitmemeye dönük bir engellemeydi. Bunun üzerine bende ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum. İlgili Cumhuriyet Savcısı sözlü olarak dilekçemi işleme koymayarak yolsuzluk denilen girişime göz yumması üzerine bende dilekçeyi infaz hâkimliğine yolladım. 04.02.2011 tarihinde saat 9.30 civarında hapishane müdürüyle görüşme talebi olmaksızın odamdan zorla alınarak hapishane idaresi tarafından tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüm. Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler beni kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar. Bu konu için Adalet bakanını göreve çağırıyorum, bu görüntüleri bir heyet denetlesin istiyorum. Yukarıda belirttiğim bu husus hapishane 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı. Benim 4 Nisan da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler. Yapılan işkenceler yetmezmiş gibi bana 1 kapalı görüşten men için disiplin soruşturması açıldı. Bulunduğum bu hapishanende keyfi uygulamalar ve işkencelere tabii tutuluyorum. Yaklaşık 1 ay önce İHD’ye faks ve mektup gönderdim. Uyduruk uygulamalar gerekçe göstererek mektup ve fakslarıma el koydular. En son 15 gün önce Günlük Gazetesinde bulunan Hüseyin Akyol’a yazdığım bir mektup aynı sebeplerden dolayı el konuldu. Bu idarenin mektuplara el koyması temel nedeni “kirli çamaşırlarını gizlemeye” dönüktür. Bu faşizan uygulamaların altında imzası olan kurum 1. müdürü Mehmet Kara Kaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül, bu kişilerin talimatları doğrultusunda işkenceler uygulanmıştır. Hükümetin sözde Türkiye’de işkenceye sıfır tolerans dediği gerçek dışı olduğunu Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir. Bu durumu sizlerle paylaşmak ve kamuoyuna duyurmak istedim.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Van F Tipi Hapishanesinden hükümlü olarak tutulan kapatılan DTP’nin Yüksekova eski ilçe yöneticisi Ahmet Gürdal (58), bir böbreğini kaybetmekle yüz yüze. Kronik böbrek yetmezliği hastalığı nedeniyle iki defa böbrek ameliyatı geçiren Gürdal, kaldığı hapishanende tedavisinin yapılmaması nedeniyle bir böbreğini kaybetme riski ile karşı karşıya. Gürdal, ailesine gönderdiği mektupta, daha önce iki defa ameliyat geçirdiğini kaydetti. Ameliyat sonrası 21 gün hastanede kaldığını aktaran Gürdal, ameliyat sırasında yanında refakatçi bırakılmadığını, ailesinden de bir refakatçiye izin verilmediğini belirtti. Ameliyattan kaynaklı olarak sık sık tuvaletle gitme ihtiyacı hissettiğini, ancak 21 günlük tedavi sırasında tuvaletin anahtarının askerlerde olduğunu ve bu isteğinin her defasında nöbetçi asker tarafından “Anahtar çavuşta çavuş da uykuda” denilerek, reddedildiğini kaydetti. Gürdal, mektubunda, “Ben iki defa ameliyat oldum. Bu da zindanda olan bir bireyin ameliyat olması ölüme gitmesi demektir” diye belirtti. Gürdal mektubunda, ikinci ameliyatından sonra ameliyat dikişlerinin alınmadığını, ameliyat yerinin mikrop kaparak apse yaptığını, kontrollerinin yapılmadığını ve böbreğinin kaybetme riski ile karşı karşıya olduğunu bildirdi. ( İHD VAN ŞUBE)
*Hasta mahpusların doktora götürüldükten sonra tedavi esnasında kelepçelerinin çıkarılmadığı, bu durum tedavi olması gereken mahpuslar tarafından kabul edilmeyince de tedavileri yapılmadan geri getirildikleri, Doktorların hasta olan mahpusları muayene etmeden, yüzüne bakmadan dokunmadan rahatsızlığını psikolojik olduğunu söyleyip geri gönderebildiğini, Mahpusların çoğunda mide rahatsızlığı, bel fıtığı gibi rahatsızlıkların mevcut olduğunu ancak ciddi anlamda tedavilerinin yapılmadığı. İfade edilmiştir. 18 KASIM 2011 (Giresun E Tipi Kapalı Hapishane. (İHD GENEL MERKEZ RAPORU)
*Burhan Urtekin isimli arkadaşlarının çölyak hastası olduğunu, tedavisinin yapılmadığı gibi doktorlar tarafından kendisine tahliye talebinde bulunmasın diye rapor verilmediği, verildiyse de kendilerinin bilmediğini, raporun geciktiriliyor olabileceğini, Abdullah Kebude isimli mahpusun hastaneye götürülürken adli tutsaklarla aynı ring aracında götürüldüğü ve saldırıya uğradığı, İfade edilmiştir. 18 KASIM 2011 (Trabzon E Tipi Kapalı Hapishane İHD GENEL MERKEZ RAPORU.)
*Hasan Kaçar adında ciddi bir deri rahatsızlığı olan hasta bir arkadaşlarının olduğunu, ancak tedavisinin yapılmadığını, ayrıca hasta olan birçok arkadaşlarının ciddi anlamda tedavi edilmediklerini, ilaç verilmediğini, ilaç talebinde bulunduklarında ücret karşılığında verilebileceğinin belirtildiği, Davut Aslan adında şeker hastası bir arkadaşlarının olduğunu, diyet yemekler yemesi gereken bu arkadaşlarına haşlanmış patates dışında diyet yemeği verilmediğini, çoğu zaman diğer mahpuslara verilen yemeğin aynısının verildiği, (Rize Kalkandere L Tipi Hapishane İHD GENEL MERKEZ RAPORU.)
*Hastanelerde kelepçeleri çıkarılmadığı için tedavi olmak istemeyen arkadaşlarının tedavilerinin yapılmadan geri getirildiğini, Sorunların birçoğunun aşıldığını ancak hasta mahpuslarla ilgili sıkıntıların hala yaşandığını, Nesimi Kalkan, Mehmet Aras ve Alican Işık’ın ağır hasta olduklarını, Başka ciddi rahatsızlığı olan mahpuslara da doktor tarafından alay edildiği, rapor verilmesi talebinde bulunanlara “ tahliye talebinde mi bulunacaksın “ denilerek dalga geçildiği ve rapor verilmediği, ameliyat olması gerekenlere doktorun “ babam da ameliyat oldu iyileşmedi, boş ver sen de ameliyat olma” denilerek geri gönderildiği, İfade edilmiştir. (Erzurum H ve E Tipi Kapalı Hapishane İHD GENEL MERKEZ RAPORU.)
*13.07.2011 tarihinde derneğimiz genel merkezimize yazılı başvuruda bulunan; Muş E Tipi KAPALI Hapishanende bulanan Cumhur KORKMAZ “10.12.2010 tarihinde bir grup arkadaşımızla arabada seyir halinde Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki Jandarma ekipleri tarafından durdurulup gözaltına alınmak istendik. Hiçbir gerekçe öne sürülmeden yere yatırılıp hırpalandık. Bu esnada yanımızda bulunan SEDAT KARADAĞ adındaki arkadaşımız bizden uzaklaştırılarak gözlerimizden önünde kafasından vuruldu. Bunun hedef seçilerek, bilinçli bir şekilde yapıldığını düşünüyoruz. Ve arkadaşımız ağır yaralandı. Sonuç olarak Sedat KARADAĞ görme yetisini büyük oranda kaybediyor. Tedavisi VAN F TİPİ Hapishane İdaresi izin vermediği için tedavisi engellenmektedir. Görme yetisini kaybedebilir.” (İHD GENEL MERKEZ)
*08.072011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Adana F Tipi Hapishanende bulunan Abdurahim BALICAK “koğuş arkadaşım olan Ali ÇELİK (1934 77 yaşında) sağlık durumu hapishanende kalmasına uygun değil. Malatya’ da prostat kanseri tedavisi görürken eski dosyasının onanmasıyla tedavisi yarıda kesilip tutuklanmış. Önce Malatya hapishanene konulmuş sonra tedavi için Kayseri’ ye kadar gönderilmiş daha sonra tekrar Malatya ya gönderilmiş. En son Adana’ya gönderilmiş. Buradaki doktorlar tedavi yerine işkence yapma noktasındadır. Tedavi gördüğü hastanede elleri kelepçeyle yatağa bağlı. Yaşamdaki ihtiyaçlarını güçlükle yapabiliyor. (İHD GENEL MERKEZ)
*15.08.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanende tutuklu bulunan Abdullah SARI; “Bulunduğum hapishanende Gülnaz AKKURT adlı bir engellinin 4 yıla yakındır tutuklu. Yüzde 85 görme özürlüsüdür bununla beraber ağızda yaralar aşırı sivilcelenmeden vücutta yaralar çıkmış. Mekandan dolayı hareketsizlikle beraber kireçlenme başlamış, romatizma ve mide rahatsız olmasına rağmen tedavi edilmiyor. (İHD GENEL MERKEZ)
Yazılı başvuruda bulunan; Kırıkkale Hacılar F Tipi Hapishanesinden Medet SEVER; “ 10 yıla aşkın rahatsızlığım devam ediyor. Gün geçtikçe rahatsızlıklarım daha da artıyor. Sürekli ilaç tedavisi uygulandı ve hiçbir netice alınmadı. En son nefes almakta zorluklardan dolayı Kırıkkale Üniversitesi hastanesi ve en son Ankara fakültesinde yaptığım tahliller sonucu akciğerimde iltihaplanma su toplamış. Akaciğerimi kaplayan zarın inceldiğin söyleyip 6 ay sonrasına tekrardan renkli tomografi çektirmem gerektiğini belirtip daha sonra bir sonuca gidileceği dillendirildi. (İHD GENEL MERKEZ)
Muayenenin tıbbi etik ilkeler ve İstanbul Protokolü uyarınca mahremiyete uygun şekilde, yalnız ya da en azından başkalarının duyamayacağı bir ortamda yapılması gerekir. Muayeneler standart adli muayene formu kullanılarak kapsamlı biçimde yapılmalıdır. Özellikle hastaneye götürülürken gerek sevk araçlarında ve gerekse hastanede, kısıtlama araçları uygulamasının bir prosedüre tabi olması gereklidir. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi de 2 No’lu genel raporunda kısıtlama araçlarına ilişkin standardı ortaya koymaktadır; “Fiziksel kısıtlama araçlarının kullanımının gerekli olduğu ender durumlarda ilgili mahpus sürekli ve uygun bir biçimde gözlem altında tutulmalıdır. Bununla birlikte kısıtlama araçları mümkün olan en kısa sürede çıkarılmalıdır; bu gereçler kesinlikle ceza olarak kullanılmamalı veya kullanım süresi uzatılmamalıdır. Son olarak, mahpuslara karşı her türlü güç kullanımı kayıt altına alınmalıdır.
• 60.6 Kısıtlama araçları hiçbir zaman cezalandırma amacıyla kullanılmamalıdır.
• 68.1. Zincir ve demir kullanılması yasaklanmalıdır.
• 68.2. Kelepçe, deli gömleği ve diğer kısıtlama araçları ancak aşağıdaki koşullarda kullanılabilir:
• Gerekli olduğu durumlarda, nakil sırasında kaçmayı önleyecek bir tedbir olarak, bu durumda tutuklunun adli ya da idari bir merci önüne çıkarıldığı an, bu yetkililer aksine karar vermedikçe, çıkarılır,
• Kullanılan bütün diğer yollar tutuklunun kendisine ya da başkalarına ya da mala ciddi zarar vermesini önlemeye yetmediği zaman müdürün emri üzerine, bu durumda müdür hemen doktorun görüşünü alarak durumu bir raporla üst makama bildirir.
• 68.3 Kısıtlama araçları kesinlikle gerekli olandan daha uzun süre kullanılmamalıdır.
• 68.4 Kısıtlama araçlarının kullanım biçimleri iç hukukta belirtilmelidir
Hasta Tutuklu ve Hükümlü Listesi
1) A. Hakim Eşiyok: Rize Hapishanesinde yatmakta olan A. Hakim Eşiyok’un, 1994 yılından beri kafasından aldığı bir darp sonucu 1.8 mm demir parçasıyla yaşamakta olduğunu ve bu demir parçasının ameliyat ile alınabilecek durumdayken hapishane idaresinin Eşiyok’un tedavi edilmesini engellediğini; sürekli ilaç tedavisi alması gereken Eşiyok’un, aynı zamanda mide ülseri rahatsızlığı da var.
2) A. Kahar Aksoy: Bolu F Tipi Hapishane, ciddi diyabet hastası.
3) Abdullah Kalay: Kandıra 2 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası.
4) Abdurrahman Yıldırım: Bolu F Tipi Kapalı Hapishane, Kafatasındaki şarapnel beyne doğru ilerliyor ve zaman zaman hafıza kaybı yaşıyor.
5) Abdulsamet (A.Samet) Çelik: Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishane, 2007 yılında kemik iliğine bağlı bir çeşit kanser olan Myelodisblastik Sendrom (MDS) hastalığı tanısı konuldu. Rahatsızlığı nedeniyle sürekli kan ve kan ürünleri nakline ihtiyaç duyulmaktadır. 2007 yılından beri sürekli kan ve kan ürünleri nakli nedeniyle, vücutta sürekli demir biriktirdiğinden bir zaman sonra kimi organları işlevsiz bırakabileceği belirtiliyor.
6) Adnan UYSAL: Sincan L Tipi Hapishane, Karaciğer ve Akciğer Kanseri- Kemoterapi tedavisi görmektedir. Uysal için Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen rapora göre “Hastanın hastalığı süreklidir. Tedavisinin 4-6 ay sürmesi beklenmektedir. Şifa şansı mevcut değildir. Hastanın cezasının hapishanende infazı halinde hayati tehlikesi mevcuttur.” 3 defa Adli Tıp’a götürülmüştür. Ancak adli tıp kurumu raporu onaylamamıştır.
7) Ahmet Gürdal: Van F Tipi Hapishane, böbreklerindeki rahatsızlığın tedavisinin yapılmaması nedeniyle, sol böbreği çalışamaz hale gelmiş.
8) Ahmet Kara: Batman E Tipi Hapishane, Bağırsak Kanseri.
9) Ahmet Akyol: Ceyhan Özel Tip Hapishane, milyonda bir görülen Addison hastalığı vücudu 40 kiloya düşmüş. Kalp sorunundan raporu var.
10) Ali Teke: Kırıkkale F Tipi Hapishane, ölüm orucuna bağlı hastalıklar, hafıza kaybı.
11) Aslan Karslı: Silifke M Tipi Hapishane, İleri derecede Wernicke Korsakoff hastası, tahliye edilmesine ilişkin 5 kez rapor verilmesine rağmen hâlâ hapishanende.(sevk)
12) Avni Uçar: Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishane, böbrek kanseri, sağ böbreği alınmış.
13) Aydın Çubukçu: Kırıklar 2 Nolu F Tipi Hapishane, ileri derecede siroz, tek gözünü kaybetmiş.
14) Aygül Kapçak: Sincan Kadın Hapishanesinde hükümlü yaklaşık 13 yıldır omurgasında şarapnel parçası yaşamaya çalıştığını belirtti. Ayrıca Kapçak’ın kalp çarpıntısı ve şarapnelin yerleştiği bölgede iltihap oluşması sorunlarının olduğu da ifade edildi.
15) Aynur Epli: Siirt Hapishane, bağırsak kanseri.
16) Bahattin Alkış, Diyarbakır D Tipi, kalp-damar tıkanıklığı
17) Bahattin Bor, Muş E Tipi Hapishane, yaşa bağlı yüksek tansiyon.
18) Behçet Yılmaz: Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishane, ağır astım hastası, tekli hücrede tek başına kaldığında ve gece kriz geldiğinde ilacını bile kullanmayacak kadar etkisiz hale geliyor.
19) Bekir Şimşek: Edirne F Tipi Hapishane; Wernicke-Korsakoff hastası. Hapishanende tutulamayacağına fakat hastanede infazının tamamlanacağına dair rapor verilmiştir.
20) Bülent Özdemir: Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası; bacağında mermi var.
21) Cemil Erdem: Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishane. Diyabet Tip 2 ve hipertansiyon hastası.
22) Cengiz Kahraman: Sincan 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası. Yemeğini ve ilaçlarını almakta zorlanmaktadır.
23) Cengiz Karakaş: Kandıra 1 no’lu Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası ve ölüm orucuna bağlı fizikî sorunlar.
24) Cengiz Sinan Halis Çelik: Tekirdağ 1 Nolu F Tipi, Omurgada ve başında şarapnel parçaları var. Epilepsi hastası. Sırtındaki parçalar yüzünden oturmada kalmada ve temel ihtiyacını karşılamada zorluk. Başındaki parçalar yüzünden kısa anlık bilinç kaybı el ve bacaklarda his ve kuvvet kaybı mevcut.
25) Cevdet Derse: G.Antep H Tipi Kapalı Hapishane, 12.11.2010 tarihli Toraks BT Raporu’ndan: “hayatî öneme haiz vasküler yapı etrafında ve omurilik kenarında yabancı cisim” belirtilmektedir.
26) Deniz Yıldız: Sincan 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, Kanser hastası kemoterapi tedavisi görüyor.
27) Deniz Selçuk: Kırıklar 2 Nolu F Tipi Hapishane, Kriptojenik makronodüler karaciğer sirozu.
28) Deniz Tepeli: Sincan Kadın Hapishane, yumurtalıkta 2.2mm lik kist olduğu ve kanamasının olduğu tespit edilmiş, Kırşehir’de patoloji ve biyopsi olmadığından tedavisinin Ankara’da yapılmasının uygun olacağından yeniden Sincan hapishanene sevk edilmiştir. Kanaması devam etmektedir, ailesi kanserden şüphelenmektedir.
29) Emrah Alişan: Adana E Tipi Hapishane, belden aşağısı felç. Adlî Tıp Kurumu, belden aşağısı tutmayan ve yatağa mahkûm olan hükümlü Emrah Alişan’ın, hapishane ortamında yaşayabileceği yönünde karar verdi. Raporda şu ifade kullanıldı: “Hapishanende revir ortamında bakımı sağlanarak infazına devam edebilir”.
30) Erkan Nasıroğlu: Trabzon Hapishane, kısmi felç ihtiyaçlarını karşılayamıyor, psikolojik sorunları var.
31) Erol Zavar: Sincan 1 Nolu F tipinde Hapishane, mesane kanseri. Otuza yakın tıbbî müdahale ya da ameliyat geçirdi. Tecrit koşulları hastalığını ölümcül düzeye taşıdığı gibi hastalık ve rahatsızlıklarla da tanışmasına neden oldu. Hapishanende bulunduğu sırada başlayan migren ve safra kesesi ağrıları, daha önce geçirdiği tüberküloz, gözaltı sırasında gördüğü işkenceyle dizlerinde oluşan menüsküs bunların en başta gelenleridir. Mart 2007’de safra kesesi alındı. Halen kanama ve ağrılarının devam etmesi nedeniyle tetkikleri yapılmaktadır.
32) Ersin Vural: Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishane, oryantasyon bozukluğu, paranoya. Mutlak tecrit koşullarında tutuluyor ancak aynı hapishanendeki tutuklular ve hükümlüler, Vural’ın “beni öldürecekler!” diye bağırdığını sık sık duyduklarını belirtiyor.
33) Fahrettin Yürümez: Amasya E Tipi Hapishane, Gırtlak Kanseri. 2004 yıllında geçirdiği ameliyatla ses telleri kesilmiş, boğazındaki soluk cihazı sayesinde nefes alıp vermektedir. Sağlık durumu giderek ağırlaşmaktadır.
34) Faysal Encü: Diyarbakır D Tipi Hapishane Çölyak hastası.
35) Fesih Coşkun: Muş E Tipi Hapishane, kalp-damar tıkanıklığı.
36) Fırat Özçelik: Ciddi mide rahatsızlığı ile beyin büyümesi var. Hastalığı hızlı bir şekilde ilerliyor, felç tehlikesi yaşıyor
37) Fikret Kara: Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası.
38) Gazi Dağ: Antalya E Tipi Hapishane, belden aşağısı felçli, iyileşme şansı bulunmuyor.
39) Gülezar Akın: Adıyaman E Tipi Hapishane, hipofizde tümör var. Üç yıldır tedavi oluyor. Yumurtalıklarda kist, belde fıtık, belde yırtılma ve düzleşme ve mide ülseri var.
40) Görgin Oktar: Muş E Tipi Hapishane, Pnömotoraks (akciğer sönmesi) hastası.
41) Halil Güneş: Diyarbakır D Tipi Hapishane, kemik kanseri, PET-BT osteosarkom (kemik kanseri) rapor sonucu sol yedinci kaburgada genişleme ve sklerotik değişiklikler gözlenmiştir.
42) Hasan Tahsin Akgün: Tekirdağ F Tipi Hapishane, ağır tecrit koşullarının yol açtığı psikolojik sorunlar nedeniyle yaşamını kendi başına sürdürebilecek durumda değildir.
43) Hasan Alkış: Kırıkkale F Tipi Hapishane, kalp, tansiyon, ülser, Behçet gibi ağır sağlık sorunları mevcuttur. Adli tıp tarafından verilen ‘içeride kalması uygun değildir’ içerikli raporu olmasına rağmen tahliyesi gerçekleşmemiştir.
44) Hayati Kaytan: Kırıkkale F Tipi Hapishane, beyin kanseri.
45) Hazne Haykır: Midyat M Tipi Hapishane, 70 yaşında, kalp hastası ve psikolojik durumu kötü, yemek almıyor ve geceleri uyumuyor.
46) Hediye Aksoy: Bakırköy kadın ve Çocuk Hapishane, Şarapnel parçaları nedeniyle iki gözünü kaybetti. 2000 yılında tahliye edildi, 3 yıl içinde 4 ağır ameliyat geçirdi. Yeniden tutuklanarak Gebze M Tipi Hapishane’ne konuldu. Böbrek sorunu ve geçirdiği ağır ameliyatlar nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşıyor, beslenemiyor, merdivenlerden inip çıkamıyor, yaşamını hapishane koşullarında sürdüremiyor.
47) Hulki Güneş: Muş E Tipi Hapishane, Ankilozan spondilit hastası.
48) Hüseyin Aslan: Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishane, Panik Bozukluğu. Sağlık Kurulu raporuna göre %60 sakattır. Kapalı alanlarda kalması sakıncalıdır.
49) Hüseyin Özarslan: Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishane, Karaciğerinde Hepatit B kaynaklı ciddi sorunları var.
50) İbrahim Er: Erzurum H Tipi Hapishane, kalçasında şarapnel parçası, ayağında platin takılı. Kan dolaşımı yeterince olmadığı için parmakları hissetmiyor. Bacağı incelmiş, parmaklar ve topukta çürümeler mevcut.
51) İbrahim Özgen: Van F Tipi Hapishane, “yüksek tansiyon”, “kronik böbrek yetmezliği” ve “kalp damar tıkanıklığı”.
52) İdris Çalışkan: Bolu Hapishane, Kardeşinin başvurusuna göre; belinden boğazına kadar % 80-90 yanmış. Sol burnu kökten kapalı nefes alamıyor, damarları tıkanmış, ciddi mide rahatsızlığı var. Ciğerleri çok hasta ve bronşit olmuş. Hem hastalıkları hem de burnunun kapanması nedeniyle her akşam 2-3 arkadaşı başında bekliyor; o da sabaha kadar uyuyamıyor aşırı terliyor. Ameliyat olması gerekiyor.
53) İhsan Altın, Muş E Tipi Hapishane, %70 felçli
54) İmam Çelikdemir: Metris Hapishane ( şu an tedavi amacıyla Bakırköy hastanesi adli serviste); Hafızasını yitirmiş. Arkadaşlarının yardımları ile hapishanende hayatını idame edebiliyor. Yardım almadan tuvalete bile gidemiyor. Kendisine yemek verilmediği takdirde haftalarca yemek yemeyi unutabiliyor. İki yaşındaki bir çocuktan hiçbir farkı yok. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde tedavi altına alınmasına rağmen hiçbir iyileşme olmamıştır.
55) İnan Gök: Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası.
56) İnan Çoban: Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishane, Wernicke-Korsakoff Uzamışlık Sendromu.
57) İnayet Mete: Diyarbakır D Tipi Hapishane, kalp ameliyatı geçirmiş; sık sık kriz geçiriyor, ayrıca siroz hastası, sinir tahripleri, damar tıkanıklığı, bel fıtığı ve dönem dönem vücudunun her tarafında derin yaralar açılıyor.
58) İsa Yağbasan: Gaziantep H Tipi Hapishane, kanser hastası.
59) İsmet Ayaz: Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishane, yaklaşık 10 yıldır “Çölyak” hastası ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, bedeni 10 yaşında çocuk gibi. Gırtlak Kanseri teşhisi kondu (2010).
60) İsmet Demir: Gaziantep E Tipi Kapalı Hapishane, Boğazda kitle.
61) İzzet Turan: Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishane, Ankilozan spondilit, mide ülseri, kemik erimesi, böbrek yetmezliği, bel fıtığı var.
62) Kamil Turanoğlu: Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishane, 2003 yılında kurşun yaralanması nedeniyle sol ayağı dizden bir karış aşağı kesilmiş ve protez kullanıyor.
63) Kemal Özelmalı: Adana Kürkçüler F Tipi Hapishane, Wernicke-Korsakoff. Ölüm orucu eylemi nedeniyle Wernicke Korsakoff hastalığına yakalan Kemal Özelmalı, İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından ‘Hastalığının organik akıl hastalığı olduğu ve süreklilik kazandığı’ yönündeki raporuna rağmen hala Kürkçüler F Tipi Hapishanesinde tutuluyor. Hapishanende neden bulunduğunu bile hatırlayamayan Özelmalı, birçok sağlık sorunu yaşadığını söyledi.
64) Lokman Akbaba: Erzurum H Tipi Hapishane, Sol ve bacakta güçsüzlük, incelme. “Dejeneratif omurga hastalığı”, “motor nöron hastalığı” teşhisi, “hastada klinik MR ve EMG bulgularıyla motor nöron hastalığı” vardır.
65) M. Sıddık Cengiz: Siirt E Tipi Hapishane, Kalp kapakçığında var olan bir sızmadan dolayı sürekli kriz geçiriyor.
66) Mecit Hemo, Muş E Tipi, kronik bronşit ve astım
67) Mehmet Ali Çelebi: Bolu F Tipi Kapalı Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası. Ölüm orucunda Wernicke-Korsakoff sendromuna yakalandı; 20 yaşından sonrasını hatırlamıyor; alması gereken ilaçlar verilmediğinden ileri derecede şizofren. Tahliye edilmişti, ancak yeniden tutuklandı. Bolu F Tipi’nde müebbet hapse mahkûm.
68) Mehmet Ali Uğurlu: Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishane, Cilt kanseri
69) Mehmet Emin Özkan: Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesinde hükümlü olarak bulunan Mehmet Emin Özkan’ın (74) kronik kalp, yüksek tansiyon ve zehirli guatr haslığı olduğunu ve hapishanende yeterli derecede tedavisinin yapılmadığını belirtildi. Ağustos 2009’da 1metre 85 santimetre boyundaki Özkan’ın 50 kilogramın altına düştüğü bildirildi.
70) Mehmet Emin Akdağ: Erzurum H Tipi Hapishane, 1997 yılında hapishanende gördüğü işkence ve kötü muamele sonucu vücudunun sağ tarafı felç. Ankara Numune Hastanesi’nden “hapishanende yatamaz” raporu alan Akdağ, 2003 yılında İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun vermiş olduğu rapor ile serbest bırakıldı. 26 Eylül 2009 tarihinde “örgüte yardım” ettiği iddiasıyla tekrar gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Yapılan yargılama sonucunda kendisine 8 yıl 9 ay ceza verilmiştir. Akdağ’ın hapishanende tekerlekli sandalye kullanmakta ve arkadaşlarının yardımıyla ancak ihtiyaçlarını giderebilmektedir.
71) Mehmet Temiz: Tokat T Tipi Hapishane, omuzlarından aşağısı felçli, tam teşekküllü beş hastaneden hapishanende kalmasının uygun olmadığına dair raporu var.
72) Mehmet Yeşiltepe: Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, hidrosefali. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adlı Tıp uzmanlarından alınan “Bilimsel mütalaa” başlıklı raporda Yeşiltepe’de başta hidrosefali olmak üzere birçok hastalığın mevcut olduğunun ortaya konuldu ve “tedavinin yapılması için bir an önce serbest bırakılması gerek” denildi.
73) Memduh Kılıç: İzmir Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishane, tüberküloz hastası ve ölüm sınırında. Kılıç’ın ötenazi hakkını kullanmak için TBMM’ye başvurduğu haberi 3 Ekim 2009’da gazetelerde yer aldı.
74) Mensur Aydın: Bolu F Tipi Hapishane, Ciddi kalp hastası.
75) Mesut Aslan, Mardin E Tipi Hapishane, kemik tümörü
76) Mesut Deniz: Ankara Sincan 1 Nolu F tipi Hapishane, ileri derece şizofren; yaşamının en temel gereklerini dahi yerine getiremeyecek durumda. Ağırlaştırılmış müebbete mahkûm olan ve tek kişilik hücrede bulunan Deniz, yemek yemiyor, yataktan çıkmıyor, temizliğine dikkat edemiyor.
77) Mustafa Gök: Sincan 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası. Uzun süre tedavi gördükten sonra tekrar hapishanene gönderildi. Raporu var.
78) Mürşit Aslan: Mardin E Tipi Kapalı Hapishane, %90 bedensel engelli. İhtiyaçlarını karşılayamaz durumda. Kendi başına yataktan bile doğrulamadığını, yeme, giyinme, tuvalet gibi temel ihtiyaçlarını dahi ancak başkasının yardımıyla giderebildiğini aktarmıştır. Sürekli sakatlık niteliğindedir. Göğüs kısmından itibaren aşağısı tutmamaktadır.
79) Nesim Özkan: Bolu F Tipi Hapishane, kalp ve sara hastası.
80) Nesimi Kalkan: Diyarbakır D tipi Hapishane, yakalandığı “Çölyak” hastalığı nedeniyle hiçbir ihtiyacını tek başına karşılayamıyor.
81) Nizamettin Akar: Muş E Tipi Hapishane Labriks kanseri.
82) Nurettin Soysal: Muş E ya da Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishane, lenf kanseri.
83) Özgür Çelik: Kandıra 2 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane Wernicke-Korsakoff hastası, gizli şeker.
84) Özgür Karabaş: Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishane, Histiyositozis x hastalığı var.
85) Ramazan Özalp: Midyat (Mardin) M Tipi Kapalı Hapishane, 18 yıldır kalan hapishanende hükümlü Ramazan Özalp’in, 8 Nisan 2011’de beyin felci geçirmesi nedeniyle, İdil Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını fakat kapsamlı bir tedavi yapılmadan tekrar hapishanene gönderildiği öğrenildi.
86) Rauf Erdem: Trabzon E Tipi Kapalı Hapishane, 1991’de hapishanene girdi. 12 yıllık tutukluluğu sırasında 1996 ve 2000 Ölüm Oruçlarına katıldığı: 2003’te Wernicke-Korsakoff hastalığı nedeniyle serbest bırakıldığı; 2009 Yargıtay’da cezasının onaylanmasıyla, 17 Aralık 2009’da yeniden hapishanene girdi. Müebbet hapis cezası aldığı, ölüm orucundan kalan rahatsızlıkları, beyincik eti uzaması, 2 defa tüberküloz geçirdiği, dizlerinde urlar olduğu, kaburgalarında ki sorun nedeniyle iç organlarına basınç yaptığı, ciddi psikolojik sorunlarının olduğu bildirilmektedir.
87) Resul Güler: Maltepe Hapishane, Kolon Kanseri.
88) Sabahattin Aytek, Muş E Tipi Hapishane, bel fıtığına bağlı bir bacağı işlevsiz kaldı.
89) Salmani Özcan: Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishane. Wernicke-Korsakoff hastası ve ölüm orucuna bağlı fizikî sorunlar.
90) Sami Özbil: Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası, hapishane koşullarında kalması sağlığı açısından tehlike oluşturabilir. Raporu var.
91) Savaş Kahraman, Muş E Tipi, yüksek tansiyon ve mide rahatsızlığı
92) Sedat Erkmen: Batman Hapishane, %65 özürlü epilepsi hastası.
93) Sekvan Becerikli: Kırıklar 2 Nolu F Tipi Hapishane, Bedeninin yarısı felç. İhtiyaçlarını tek başına karşılayamıyor. Haftada bir hatırlayamadığı bayılmalar yaşıyor. Ayda bir nöbet geçiriyor. Sağ parietalde 5 cm’lik çöküklük var. Post-travmatik epilepsi hastasıdır. Orta derecede nörolojik episit hastasıdır.
94) Selçuk Yıldızhan: Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, %71 engelli ve epilepsi.
95) Seyithan Bozdağ: Erzurum H Hapishane, beyninde tümör var.
96) Seyran Gördük: Alanya Hapishane, Troid kanseri.
97) Sevgi Saymaz: Uşak E Tipi Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası ve ölüm orucuna bağlı fizikî sorunlar.
98) Süleyman ACAR: Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishane, epilepsi hastası, hipertansiyon rahatsızlığı var yine 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen hapishane operasyonları sırasında kafasından aldığı yara sonucunda kafasında platin var.
99) Süleyman Erol: İzmir Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde ağır tecrit koşullarında tutulan Erol’un psikolojik sorunlar olduğu ve 23 Şubat 2009’da da hücresinde bileklerini keserek intihara kalkıştığı bildirildi.
100) Şevket Öznur: Sakarya L Tipi Kapalı Hapishane, hipertansiyona bağlı felç, diabet, kronik kalp yetmezliği, dördüncü evre kronik böbrek yetmezliği, her iki ayak damarlarında %90’a varan tıkanıklık. Bir gözünü kaybetmiş tedavi edilmezse diğerini de kaybetmek üzere. Sürekli sakatlık raporu var.
101) Tamer Kapucu: Maltepe L – 2 Tipi Kapalı Hapishane, Prostat kanseri tanısı ile tedavisi devam etmektedir.
102) Talat Şanlı: Kırıkkale F Tipi Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası, ölüm orucu kaynaklı fiziksi sorunlar
103) Taylan Çintay: Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishane; mesane kanseri.
104) Ufuk Keskin: Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishane, Diyabet Tip 1, psikolojik hastalıklar da yaşıyor.
105) Veysi Özer: Diyarbakır D Tipi Hapishane, Kanser hastası, kemoterapi yapılmasında engeller var.
106) Yasin Demir: Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, Hepatit B ve Hepatit D hastası. 8 yıldır hastalığı nedeniyle tek başına kalıyor.
107) Yaşar İnce: Sincan 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishane, Hepatit B, kalp rahatsızlığı (Kalpte mitral yetmezliği var), bel fıtığı, böbrek taşı tanıları vardır.
108) Yılmaz Çelikal: Alanya Kapalı Hapishane; “psikotik bozukluk” tanısıyla 9 yıl Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde kaldıktan sonra, raporları gözlem dairesi ve kurul kararı ile bozuldu ve şuan kalmakta olduğu hapishanene nakledildi.
109) Yusuf Kenan Dinçer: Kırıkkale F Tipi Hapishane, Wernicke-Korsakoff hastası.
110) Zeliha Bulut: Sincan Kadın Hapishanesi, ağır derecede Şizofren
111) Zeynel Karabulut: Kırıkkale F Tipi Hapishane, ölüm orucu kaynaklı ayak damarlarında tıkanma nedeniyle çift koltuk değneği kullanarak günlük ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
112) Ziya Ergezer: Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishane, kronik diyabet, tansiyon, bronşit, aşırı kilo kaybı, kalpte sıkışma, sürekli uyku hali.
113) Ali Çelik: Prostat kanseri, kemik yayılımı mevcut.
114) Divali Kaya: Sağ kaburgada kitle
115) Emrah Kaçar: Hodgkin lenfoma
116) Fatma Tokmak : Kalp yetmezliği
117) Veysel Akyurt: Ağır epilepsi
118) Ekvan Beceriklli: Felç, postravmatik epilepsi
119) Ozan Eren: Psikotik Bozukluk
120) M. Şirin Bozçalı: Heptit C
121) Sedal Duman: Böbrek yetmezliği, diyalize giriyor
122) Temino Baysal: Felçli hasta, oğlu refakat ediyor.
123) Sibel Kurt : Kalp hastası
124) Yusuf Kaplan: Felç, Kalp yetmezliği
125) Remzi Aydın: Felç
126) Sedat Kartal: Romatoid Artrit
127) Abdullah Demiral: Karaciğer sirozu
128) Ağa Sağlık: Aşırı kilo kaybı, genel durum bozukluğu
129) Cemil İvrindi: Aort Yetmezliği
130) Cengiz Eker: Kalp Hastalığı
131) Doğan Karataştan: Wernicke korsakof
132) Emin Arı: Sol kısmi felç
133) Halil Yıldız: 82 yaşında, genel durum bozukluğu
134) Hatice Polat: Wernicke korsakof
135) Hüseyin Babar: Tüberküloz
136) İsmail Yavuz Gülverik: Tüberküloz
137) Mehmet Tapar: Tüberküloz
138) Selim Buğrahan: 75 yaşında, kronik kalp, böbrek hastası
139) Zeynel Abidin Şimşek: Wernicke korsakof
140) Zeynel Abidin Çoban: Wernicke korsakof
141) Kasım Demir: Muş E Tipi Hapishane, siroz
DİSİPLİN CEZALARI
1. Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde kalan Deniz Tepeli’nin “çıplak arama uygulaması”nı kabul etmeyerek “tehlikeli” ve “diğer mahkûmlara kötü örnek olduğu” iddiasıyla tek kişilik hücreye konulduğu 12 Ocak 2011’de öğrenildi.
2. Ergenekon Davası’ndan tutuklu bulunan 54 kişi, istekleri dışında 28 Şubat 2011 gecesi tutuldukları Silivri 4 ve 5 Nolu Cezaevlerinden Silivri 1 Nolu Hapishane’ne sevk edildi. Aynı koğuşta kalan tutuklu sanıklar Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay ile Yeni Parti Genel Başkanı Tuncay Özkan’ın da sevk sonrasında tek kişilik hücreye konuldukları öğrenildi.
3. Batman M Tipi Kapalı Hapishanesinde Yüksek Seçim Kurulu’nun bağımsız milletvekili adaylarına yönelik kararını protesto etmek amacıyla, açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlülere üçer ay açık görüşe çıkarılmama cezası verildiği 28 Nisan 2011’de öğrenildi.
4. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Şehmuz Avcı’nın, 18 Aralık 2010’da koğuşuna düzenlenen baskın nedeniyle kolunun kırılması üzerine gardiyanlar hakkında yaptığı suç duyurusu sonucu hapishane yönetiminin Şehmuz Avcı’ya üç ay açık görüş yasağı verdiği 29 Nisan 2011’de öğrenildi.
5. Vicdani reddini duyurarak zorunlu askerlik hizmetini yerine getirmeyi kabul etmeyen İnan Suver’in 3 Mayıs 2011’de Manisa E Tipi Kapalı Hapishane’ne nakledildiği ve sürdürdüğü açlık grevi nedeniyle 20 gün hücre cezası aldığı 5 Mayıs 2011’de öğrenildi.
6. Kırıklar (İzmir) 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmek için açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlülere bir yıl açık görüş yasağı verildiği 28 Mayıs 2011’de öğrenildi.
7. Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde 1 Mayıs 2011’de İşçi Bayramı dolayısıyla slogan atarak marş söyleyen mahkûmlardan altısına “gereksiz yere slogan atıp marş söyledikleri” gerekçesiyle “bir ay ziyaret yasağı” 57’sine ise “bir ay haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakma” cezası verildiği 20 Haziran 2011’de öğrenildi.
8. İstanbul’un Bakırköy İlçesi’nde 10 Haziran 2007’de 17 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan patlamadan sorumlu tutularak hakkında açılan davada, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Beyaz Yakut’un aldığı cezanın Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onanması üzerine Bakırköy Kadın Hapishanesinde kalan Beyaz Yakut’un, 11 Temmuz 2011’de tek kişilik hücreye sevk edildiği öğrenildi.
9. Artan askerî ve siyasî operasyonları protesto etmek amacıyla Diyarbakır E Tipi Hapishanesinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin yaptığı açlık grevi nedeniyle, aralarında Şırnak milletvekili Selma Irmak’ın da bulunduğu altı tutukluya birer ay ziyaret yasağı cezası verildiği 23 Temmuz 2011’de öğrenildi.
10. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalan hükümlü ağabeyi Şemsettin Yer’i ziyarete giden, BDP yöneticisi Hülya Yer’in gardiyanlarla yaptığı bir tartışma nedeniyle altı ay; Şemsettin Yer’in de dört ay görüş yasağı aldığı 25 Temmuz 2011’de öğrenildi.
11. Ankara’da 27 Kasım 2010’da Gençlik Kültür Merkezi’ne (GKM) düzenlenen baskın sonucu tutuklanan 11 kişinin yargılandığı davanın 20 Temmuz 2011’de Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında sanıkların sorulara Kürtçe karşılık vermesi üzerine sanıklara saldıran jandarma erleri sanıkları darp etmişti. Darp edilen tutuklu 11 sanıkla ilgili olarak Sincan F Tipi Hapishane yönetiminin de jandarma tutanaklarına dayanarak birer ay ziyaret yasağı ve hücre cezası verdiği 22 Ağustos 2011’de öğrenildi.
12. İstanbul’da 14 Mart 2010’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir programda “parasız eğitim” talebini içeren pankartı açtıkları için tutuklanan iki öğrenciden Ferhat Tüzer’e “türkü söylediği” gerekçesiyle Kandıra (Kocaeli) F Tipi Hapishane yönetimi tarafından altı ay açık görüş yasağı verildiği 2 Eylül 2011’de öğrenildi.
13. Ergenekon Örgütü Davası kapsamında 7 Haziran 2009’dan bu yana Silivri L Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Avukat Serdar Öztürk’e gardiyanlarla tartıştığı gerekçesiyle üç gün hücre cezası ile bir ay ziyaretçi yasağı verildiği 19 Eylül 2011’de öğrenildi.
14. Karataş (Adana) Kadın Hapishanesinde 16 Eylül 2011’de gardiyanların duruşmaya götürülen altı mahkûmdan kıyafetlerini ve ayakkabılarını çıkarmalarını istemelerine mahkûmların karşı çıkması nedeniyle darp edildikleri ve mahkûmlara 12’şer gün hücre cezası verildiği 22 Eylül 2011’de öğrenildi.
15. KCK Soruşturması kapsamında düzenlenen operasyon sonucu tutuklanan ve Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishane’ne gönderilen Lütfi Balbal, Cüneyt Özil ve Recep Karagül’e, hapishanende çıplak üst araması uygulamasını protesto ettikleri için onar günlük hücre cezası verildiği 21 Kasım 2011’de öğrenildi.
16. İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Hapishanesinde kalan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın hapishane koşullarının düzeltilmesi talebiyle Bakırköy Kadın Hapishanesinde açlık grevi eylemi yapan 67 tutuklu ve hükümlüye bir ay ziyaret yasağı ve sosyal etkinliklerden men cezası verildiği 28 Aralık 2011’de öğrenildi.
17. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Mehmet Pekcan’a verilen 6 gün hücre, 1 ay ziyaret yasağı cezası yaptığı itirazın ret edilmesinden sonra uygulanmaya başlandı.
18. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Aligül Alkaya’ya, Turaç Solak’a, Coşkun Günay’a, H. Selim Gönen’e, İlyas Argun’a, menderes Leyla’ya ayrı ayrı verilen 1 ay ziyaretçi kabulünden men cezaları onaylanmıştır. (09.09.2011 tarih, 2011 – 1369 D. İş No).
19. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Hasan Tahsin Akgün hücre cezası almış olması gerekçe gösterilerek günde 3 saat havalandırmaya çıkartılıyorken 1 saat çıkartılmaya başlandı.
20. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde İşkenceci müdür H. Ali Ak’a sabah sayımında “İşkencecilerden Hesap Sorduk Soracağız” sloganı attıkları gerekçesiyle Sadık Çelik, Ümit Demir ve Faruk Erdoğan’a verilen 1 günlük hücre cezası İnfaz Hâkimliği tarafından onaylandı. (Karar No: 2011/1868)
21. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Nihat Konak, Ayhan Güngör, Cemil Erdem ve Hüseyin Uzundağ’a verilen 1’er günlük hücre cezası ACM tarafından 2011 – 1374 D. İş No’lu kararla onaylandı ve 18.10.2011 tarihinde infaz edildi.
22. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Hüseyin Uzundağ’a 6 gün, Sinan Gülüm’e 2 gün verilen hücre cezası ACM tarafından 2011 – 1462 D. İş No’lu kararla onandı ve 9.10.2011 tarihinde infaz edildi.
23. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Coşkun Akdeniz’in kapı dövme nedeniyle kendisine verilen cezaya ACM’ye yaptığı itiraz reddedildi. (2011 – 1843 D. İş No)
24. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde 28.11.2011 tarihinde yapılan genel aramada Coşkun Akdeniz’in kaldığı hücrede 1970 tarihine ait bir adet 50 Lira ve 20 Lira para alınmış, tedavülden kalkalı onlarca yıl olan bu paralar nedeniyle yasak para bulundurmaktan hakkında soruşturma açılmıştır.
25. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Hasan Polat’a verilen mektup cezası ACM tarafından onaylandı. (20.06.2011 tarih, 2011 – 9250 D. İş No)
26. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Hasan Polat ve Hikmet Kale’ye ağırlaştırılmış tutsakların yaşam koşullarının düzeltilmesi için yapılan kapı vurma eylemi nedeniyle verilen 1 ay ziyaret men cezası ACM tarafından onaylandı. (28.09.2011 tarih, 2011 – 1527 D. İş No)
27. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Alaattin Öğet’e memura hakaret gerekçesiyle Disiplin Kurulu tarafından 5 gün hücre cezası verilmiştir. (13.10.2011 tarih, 2011 – 885 Karar No)
28. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Hasan Selim Gönen’in el konulan mektubuna ilişkin (ÇHD’ye) ACM’ye yaptığı itiraz reddedildi. (20.09.2011 tarih, 2011 -1436 D. İş No)
29. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Deniz Kabak’ın el konulan mektubuna ilişkin (Selman Tökü’ye yazdığı ) ACM’ye yaptığı itiraz reddedildi. D. İş No: 2011 – 1400)
30. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde B. Kemal Yıldırım’ın el konulan mektubuna ilişkin (Besime Duru’ya ACM’ye yaptığı itiraz reddedildi. D. İş No: 2011 – 1400)
31. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Fikret Kara’nın el konulan mektubuna ilişkin İnfaz Hâkimliğine yaptığı itiraz kısmi olarak kabul edildi. Hâkimlik mektubun kısmi olarak karalanarak gönderilmesine karar verdi. (Karar No: 2011 – 1865)
32. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Fikret Kara’nın Çiğdem Şenyiğit’e göndermek istediği mektuba el konuldu. (11.10.2011 tarih, 2011/1881 Karar No)
33. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Sadık Çelik’in el konulan mektubuna ilişkin (Hüseyin Kilis’ten gelen) ACM’ye yaptığı itiraz reddedildi.
34. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Emrah Doğan’ın el konulan mektubuna ilişkin (Çiğdem Şenyiğit’e gelen) İnfaz Hâkimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (Kara No: 2011 – 1843)
35. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Nadir Çınar’ın el konulan mektubuna ilişkin (Çiğdem Şenyiğit’e) İnfaz Hâkimliğine yaptığı itiraz reddedildi. (11.10.2011 tarih, 2011 -1885 Karar No)
36. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Gökhan Sarıtoprak’ın Baysal Demirhan’a yolladığı mektuba “görevlilere hakaret ve örgütsel iletişim” gerekçesiyle kısmi karalama kararı alındı. (13.10.2011 tarih, 2011 – 890 Karar No)
37. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Coşkun Günay’ın Hayal Arslan’a yolladığı mektuba “örgütsel iletişim” gerekçesiyle kısmi karalama kararı alındı. (03.10.2011 tarih, 2011 – 857 Karar No)
38. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Coşkun Günay’ın Şafak Kurt ve Ümran Yurdayol’a mektupları için Hayal Arslan’a yollanan faks için “örgütsel iletişim” gerekçesiyle kısmi karalama kararı alındı. (26.10.2011 tarih, 2011 – 816 – 817 – 821)
39. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Nihat Konak’ın (2011 – 776 No’lu kararla) kısmi karalama kararı alınan mektubu için İnfaz Hâkimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (05.10.2011 tarih, 2011 – 1824 Karar No)
40. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde 16.09.2011 tarihinde Hüseyin Uzundağ’ın avukatına göndermek istediği mektuba idare zarfı açık vereceksiniz diyerek kapalı zarfı almamıştır.
41. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Coşkun Akdeniz’in engellenen mektubu için (Boran Kuzey Yıldırım’a) ACM’ye yaptığı itiraz reddedildi. (28.09.2011 tarih, 2011 – 1396 D. İş No)
42. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Coşkun Akdeniz’in engellenen mektubu için (Sevim Kalman’a) İnfaz Hâkimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (11.10.2011 tarih, 2011 – 1884 Karar No)
43. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde El konulan Yürüyüş dergisinin 278. Sayısı için İnfaz Hâkimliği’ne yaptığımız itiraz reddedildi. (05.10.2011 tarih, 2011 – 1844 Karar No)
44. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Nadir Çınar’ın el konulan Birgün gazetesi için infaz Hâkimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (23.09.2011 tarih, 2011 – 1844 Karar No)
45. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Sadık Çelik’e gönderilen Ernst Thelmam adlı kitap hakkında toplatma kararı olduğu gerekçesiyle kendisine verilmedi. Kararın iptali için İnfaz Hâkimliği’ne yaptığı başvuruda reddedildi. (2011 – 1822 Karar No)
46. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Ulaş Alkan’ın el konulan Birgün gazetesi için ACM’ye yaptığı itiraz kabul edilmiş, gazetenin kendisine verilmesine karar verilmiştir. (30.09.2011 tarih, 2011 -1379 D. İş No)
47. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde El konulan “Herşeyin Başladığı Yerden” kitabı için İnfaz Hâkimliği’ne yapılan itiraz reddedildi. (Karar No: 2011 – 1906)
48. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde “Firar” adlı kitap örgütsel propaganda vb. gerekçesiyle verilmedi. (29.09.2011 tarih, 2011 – 76 Karar No)
49. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Birgün gazetesinin 12.10.2011 tarihli sayısı kurum hakkında asılsız ve kurum görevlileni hedef gösteren yazıların olması gerekçesiyle verilmedi. (17.10.2011 tarih, 2011 – 77)
50. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Hasan Tahsin Akgün’ün Birgün Gazetesine yolladığı mektup hakkında “örgütsel haberleşme” gerekçesiyle kısmi karalama kararı alındı. (20.10.2011 tarih, 2011 – 902 Karar No)
51. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Metris Hapishanesi’nden sevk gelen Süleyman Acar’a hapishane girişinde yapılan onursuz aramaya karşı çıktığı için 2 gün hücre 1 ay mektup men cezası verildi. (13.10.2011, 2011 – 853 Karar No)
52. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde B. Kemal Yıldırım’a verilen 1 günlük hücre cezası için İnfaz Hâkimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (20.09.2011 tarih, 2011 – 1801 Karar No)
53. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde B2 – Tek – 42’de kalan ağırlaştırılmış tutsak Alaaddin Öğet’in hücresi zorla değiştirilerek 4 Ekim 2011 günü B1 Tek 19 No’lu hücreye konuldu. Alaaddin B2 Teklerde kalırken faşist çetecilerden Hüseyin Başak adlı adli mahkûmun küfürlü saldırısına maruz kalmıştır. İdarininde yönlendirmesiyle faşist Hüseyin Başak Alaaddin’e “ A… koduğumun kürdü, A… s…min doğulusu” vb. küfürlerin yanında havalandırmaya metal parçalar atmış, idare bu duruma seyirci kalmıştır. Alaaddin tepki gösterince zorla yeri değiştirilmiştir.
54. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Rahatsızlığı nedeniyle revire giden Hakan Soytemiz’e doktor terlik alması için reçete yazmıştır. Hakan reçeteyi dilekçe ile birlikte yazıp terliğin alınmasını talep etmiştir. Aradan 20 gün geçmesine rağmen talep karşılanmadığı gibi hiçbir açıklamada yapılmamıştır.
55. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Bel kayması rahatsızlığı nedeniyle revir doktoru Veli Özdemir’e sırt minderi yazmış, fakat müdür buna izin vermemiştir. “Kantinden normal yastık alsın” demiştir.
56. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Sadık Çelik hükümlü statüsüne geçtiği gerekçesiyle zorla C – 77 No’lu hücreden alınıp C – 68’e götürülmüştür.
57. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Özgür Aydın’a ziyaretçisi tarafından yatırılan kaban asker rengi olduğu gerekçesiyle içeri alınmadı. Yine Nadir Çınar’a ailesi tarafından yatırılan mont elyaflı diye içeriye alınmadı. Oysa içeriye alınmayan mont geçen ay Nadir Çınar tarafından yıkanması için ailesine verilmişti.
58. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Fırat Özçelik ve Cem Kılıç şartlı tahliye sürelerini doldurmuş olmalarına rağmen almış oldukları disiplin cezaları gerekçe gösterilerek tahliye edilmediler. İkisi de halen tutukludurlar.
59. Tekirdağ F Tipi Hapishanesi idaresi 2011/489 sayılı kararla Hüseyin Kilis’ten Kenan Günyel adına gelen bir mektuba dair kısmi engelleme kararı verdi.
60. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Fırat Özçelik’in Çiğdem Şenyiğit’e göndermek istediği mektup örgüt propagandası gerekçesiyle engellendi.
61. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Fırat Özçelik’in Süleyman Acar’a göndermek istediği mektup ölüm orucu eylemi yapanları övdüğü gerekçesiyle engellendi.
62. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Kemal Avcı’nın Fırat Özçelik’e gönderdiği mektup örgüt propagandası yapıldığı gerekçesiyle kısmi engellendi. Kemal Avcı da hapishanede tutsaktır.
63. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Mehmet Güvel’in Kenan Günyel’e gönderdiği mektup ölen devrimcilerin ailelerinin adreslerinin olması nedeniyle örgütsel haberleşme kabul edilerek engellendi.
64. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Fırat Özçelik’in Hüseyin Kilis’e göndermek istediği mektup engellendi.
65. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Hüseyin Kilis’ in Mehmet Akdemir’e gönderdiği 3 ayrı mektup örgüt propagandası gerekçesiyle engellendi.
66. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Yasemin Şen’in Sadık Kan’a gönderdiği 9 aynı mektuba el konuldu. Yasemin Şen başka bir hapishanede tutuklu bulunmaktadır.
67. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Fatma Sönmez’den Erkan Sönmez’e gelen bir mektupta toplatma kararı verilen bir dergideki yazıların olduğu gerekçe gösterilerek el konuldu. Oysa mektupta yer alan yazı toplatmaya gerekçe yapılan yazı değildi. Hapishane idaresi tüm yazılar toplatmaya gerekçe yapılmış gibi muamele yapmıştır.
68. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan Deniz Şah’a Buca, Ümraniye ve Diyarbakır hapishanelerinde katledilen tutsakları andığı için 2013 / Temmuz ayına kadar görüş yasağı verildi.
69. Diyarbakır’da görülmekte olan KCK Ana Davasını protesto etmek için Mardin Hapishanesinde zılgıt çeken 23 tutukluya disiplin soruşturması açıldı.
70. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, 08.09.2011 tarihinde akşam saat: 19.00’da uğradıkları saldırı sonrası, Fırat Selçuk Taşkara ve Sergen ve Umut’a 19.09.2011 karar tarihli, 2011/471 karar nolu disiplin cezası verildi.
71. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, Fırat Selçuk Taşkara ve Sergen ve Umut’a Disiplin Kurulu’nun 22.08.2011 tarihli ve 2011/439 sayılı kararıyla, 11 Ağustos 2011 tarihinde yaptıkları Dayı anması nedeniyle 2 ay iletişim ve ziyaret yasakları verildi. Karar 15 gün sonra tebliğ edildi.
72. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 eylül ayında, Hapishane idaresi tutsaklara yönelik “türkü söyledin” “marş söyledin” “slogan attın” gerekçeli soruşturmaları açmaya devam etmektedir. Devrimci Tutsaklardan her biri ayrı ayrı 3 seneyi aşan iletişim ve ziyaret MEN ile karşı karşıyadır. Bu soruşturmalardan bir kısmı sonuçlanmış, diğer kısmı ise devam etmektedir. Ancak genel bir uygulama olarak itiraz mercileri idareyi onaylamakta, tersi yönde kararlar istisna olarak kalmaktadır. Bu “disiplin cezaları” yalnız iletişim ya da ziyaret MEN boyutu ile değil, aynı zamanda şartlı tahliye durumu olan tutsakların infazının yakılması ve açık görüş hakkının gasp edilmesi yönüyle de hak ihlallerine neden olmaktadır. Hali hazırda tüm devrimci tutsaklar iletişim ya da ziyaret yasaklıdır.
Son olarak DHKP-C önderi Dursun Karataş için yapılan anma programına yönelik açılan soruşturmada tutsaklara iletişim ve ziyaret yasakları getirilmiştir. (İdare Kararı: 22.08.2011, Karar No:2011/440).
73. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, disiplin cezaları hız kesmeden sürmektedir.
Ahmet Arslan’a yapılan işkenceli saldırıyı protesto etmek için slogan atıp hücre kapılarını dövmeleri disiplin suçu kabul edilmiş, 1 Ağustos 2011 tarihli 2011/174 sayılı disiplin kurulu kararıyla;
• 39 kişiye 2’şer ay haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakma cezası
• 66 kişiye 2’şer ay ziyaretten men cezası
• 27 kişiye 5’er gün hücre cezası verilmiştir.
73. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde eylül ayında, Hasan Tahsin Akgün’ün kapı kilidini kırdığı gerekçesiyle verilen 2 gün hücre 1 ay ziyaret men cezasına İnfaz Hakimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (19.08.2011 tarihli, 2011/1771 K. No’lu karar)
74. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde eylül ayında, Gökhan Sarıtoprak’a Disiplin Kurulu’nca 1 gün hücre, 1 ay ziyaret men cezası verilmişti. İnfaz Hakimliği bu kararı usül yönünden yanlış olduğu gerekçesiyle bozmuş, kararı iptal etmiştir. ACM’de bu kararı (İnfaz Hakimliği’nin) onaylamıştır. (Değişik İş No: 2011/1344)
75. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde eylül ayında, Gökhan Sarıtoprak ve Aligül Alkaya’ya 26.08.2011’de yapılan genel aramada saldırı olmuştu. Bu nedenle “aramaya engel olmaktan” haklarında soruşturma açıldı. Gökhan Sarıtıprak’a “şiddet içerikli söylemde bulunmaktan” 2 gün hücre cezası, “gardiyanın dirseğini yaralaması” gerekçesiyle de 2 gün hücreye koyma cezası verildi. Aligül Alkaya ise “görevli memura fiziki mukavemet” gerekçesiyle 2 gün hücre cezası verildi. Bu yaşanan saldırı ile ilgili ifadeler kapı mazgalından alınmak istenmiş, tutsaklar uygun koşullar sağlanmadığı için ifade vermemiştir. (05.09.2011 tarih, 2011/783 karar No.)
76. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde 2011 eylül ayında, “Kapı dövmek ve slogan atmak” gerekçesiyle Ali Gülmez’e 2 ay iletişim men, 2 ay ziyaret men cezası, Muzaffer Öztürk ise 2 ay ziyaret men cezası verildi. (07.09.2011,2011/786 K.No)
77. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde 2011 Aralık ayında, Alaattin Öğet’e; kapılara vurdu, personele uygunsuz davrandı gerekçesi ile 3 ay ziyaretten men cezası verildi. (22.12.2011 tarih, 2011/1195 karar no)
78. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde 2011 Aralık ayında, Coşkun Akdeniz’in önceki yıllarda verilmiş, kesinleşmiş ve infaz edilmiş disiplin cezaları için yeniden yargılama talebi sonucu 5 dosya da aleyhte karar verilmiştir infaz hakimliği tarafından. Bu kararlara karşı ACM’ye yaptığı itiraz da reddedilmiştir. (2011/1941 Değişik iş no)
79. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde 2011 Aralık ayında, Coşkun Akdeniz ve Cihan Karaman’a verilen disiplin cezaları ile ilgili karar hakkında infaz hakimliği kısmi lehte kısmi aleyhte bir karar alarak bazı cezaları bozmuş bazıları bazılarını onaylamıştır. 1’er günlük hücre cezaları bozulmuş, 1’er ay ziyaret ve 1’er ay iletişim cezası onaylanmıştır. (16..11 tarih, 2011,2148 karar no)
80. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 20 Aralık 2011 günü mahkemeden dönen Nadir Çınar’a x-ray cihazına “ayakkabıyı kendin koy” dayatması yapılmıştır. O da bu dayatmayı kabul etmeyince ayakkabısına el konulmuş, ayakkabı ertesi gün geri verilmiştir.
81. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde 2011 Kasım ayında, Hapishane idaresi anma – kutlama programlarına yönelik açtığı soruşturmalarla yasak kararları veriyor. Bu nedenle tutuklu ve hükümlüler aylardır ziyaret ve iletişim haklarının yanı sıra açık görüşten de faydalanamamaktadır.
Bu “ceza”lar gerekçe gösterilerek Cem Kılıç ve Fırat Özçelik’in şartlı tahliye olmaları da engellenmiştir. Cem 10 yıl, Fırat ise18 ay bu şekilde fazladan hapis yatırılacaktır. Fırat’ın 28 ay ziyaret 12 ay iletişim, 10 gün hücre “cezası” vardır. Öyle ki, her halükarda 15 ay sonra çıkacak olmasına rağmen soruşturmalar peş peşe dizilmektedir. Cem Kılıç’ın ise 23 ay ziyaret 15 ay iletişim ve 10 gün hücre “cezası” vardır.
Diğer devrimci tutukluların durumu da farklı değildir. Senelere varan iletişim ve ziyaret yasağı olmayan kimse yoktur. Kâğıt üzerinde haklar var gibi görünse de bu şekilde verilen kararlarla getirilen yasaklar ömür boyuna dönüştürülmüştür.
Son olarak 20 Ekim 2011 tarihinde yapılan etkinliğe dair açılan soruşturma da 31Ekim 2011 tarihinde sonuçlandırılmış 2011/552 sayılı kararla iletişim ve ziyaret yasaklarına yenileri eklenmiştir.
82. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım ayında, 10 tutuklu ve hükümlüye “disiplin cezası” gerekçesiyle açık görüş yaptırılmamıştır.
83. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım ayında, açlık grevi yapan tutuklulara, bundan dolayı “disiplin cezası” verilmiştir. 18 kişiye “açlık grevi yapmak” iddiasıyla 1 ay etkinliklerden ve 2 ay açık görüş yasağı verilmiştir. Oysa iddia edilen tarihler arasında bu tutuklular açlık grevi yapmamışlardır.
Başvurucuların anlatımları genel olarak değerlendirildiğinde; disiplin yaptırımına gerekçe olan eylemler ve verilen cezaların idarenin takdirine göre belirlendiği, bu nedenle de kapatılanların neredeyse her eylem ve davranışının disiplin suçu sayılabildiği görülmektedir. Verilen disiplin cezalarına karşı yapılan şikâyet ve itirazlardan da bir sonuç alınamamaktadır.
Disiplin cezalarının verilişindeki bu keyfiyet, ceza hukukunun temel ilkelerinden olan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Ayrıca verilen disiplin cezaları ile birlikte açık görüş yasağı da uygulandığından, bu durum aynı eylem nedeniyle kişi hakkında iki ayrı yaptırım sonucunu doğurmaktadır. Bu ise yine ceza hukukunun “aynı suç nedeni ile iki kez yargılanmama” ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
*12 Ağustos’ta başvuruda bulunan Naciye Köse, Tekirdağ 2 No’lu F Tipinde bulunan oğlu Sinan Köse’yi 4 Ağustos’ta ziyarete gittiğini, oğlunun vücudunda belirgin darp izleri olduğunu ifade etti. Görüş çıkışı tahrik edici konuşmalarından ötürü gardiyanla aralarında tartışma çıktığını belirten Naciye Köse, gardiyanın kendisinin üzerine yürüyerek şiddet uygulamaya kalkıştığını söyledi. Bu olayın ardından eşinin ve kendisinin 1 yıl görüş cezası aldığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*03 Ocak günü başvuruda bulunan Beyhan Aktaş eşi Murat Aktaş’ın (1975) 13.12.2010 tarihi itibariyle zorunlu olarak Edirne F Tipi hapishanene sürgün sevk edildiğini belirtmiştir. Hapishane yönetimi tarafından uygulanan baskılara karşı verilen tepkilerin çeşitli disiplin cezalarıyla karşılık bulduğunu söyleyen Beyhan Aktaş halen açık- kapalı olmak üzere görüş cezası uygulandığını belirtmiştir.
*10 Ocak günü ulaşan mektupta Özkan Gerçek, hapishanende kendisinin ve bir grup arkadaşının henüz kesinleşmemiş cezaların keyfi ve hukuksuz bir şekilde uygulamaya konulduğunu belirtti. Bu bağlamda, Sadık Kan’ın 3 gün hücre, Özkan Gerçek’in 1 ay görüş ve 14 tutsağın 1 ay etkinlikten men cezası uygulanmaya başladığını ifade etti. Ayrıca infaz hakimliğinin lehte karar vermiş olmasına rağmen açık görüşte fotoğraf çektirmelerinin engellendiğini ve 45/1 nolu genelge gereği 10 kişinin haftada 10 saat sohbet etme haklarının verilmediğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*29 Nisan günü, Tekirdağ 1 No’lu F tipi hapishanende bulunan KCK davasından tutuklu Şehmuz Avcı, kolunu kıran gardiyanlar hakkında şikâyette bulununca 3 aylık açık görüş yasağı aldığı öğrenildi. Hapishane ikinci müdürü ve 20 gardiyan hakkında Tekirdağ Savcılığına şikâyet dilekçesi gönderen Avcı, hapishane idaresi hakkında dava açılmasını sağladı. Dava sonucu 2 gardiyan görevden uzaklaştırıldı. Bunun üzerine hapishane yönetimi Avcı’ya 3 aylık açık görüşe yasağı getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*24 Temmuz günü, Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalan hükümlü ağabeyi Şemsettin Yer’i ziyarete giden BDP yöneticisi Hülya Yer’in gardiyanlarla yaptığı bir tartışma nedeniyle Şemsettin Yer’i dört ay görüş yasağı aldığı öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*12 Ağustos günü başvuruda bulunan Naciye Köse, Tekirdağ 2 No’lu F Tipinde bulunan oğlu Sinan Köse’yi 4 Ağustos’ta ziyarete gittiğini, oğlunun vücudunda belirgin darp izleri olduğunu ifade etti. Görüş çıkışı tahrik edici konuşmalarından ötürü gardiyanla aralarında tartışma çıktığını belirten Naciye Köse, gardiyanın kendisinin üzerine yürüyerek şiddet uygulamaya kalkıştığını söyledi. Bu olayın ardından eşinin ve kendisinin 1 yıl görüş cezası aldığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*2 Eylül günü, İstanbul’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir programda “parasız eğitim” talebini içeren pankartı açtıkları için tutuklanan iki öğrenciden Ferhat Tüzer’e “türkü söylediği” gerekçesiyle altı ay görüş yasağı verildiği öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Aralık günü, Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarının düzeltilmesi için açlık grevi eylemi yapan 67 pajk’lı kadın tutuklu ve hükümlüye bir ay açık görüş yasağı ve etkinliklerden men cezası verildiği öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*3 Ocak günü başvuruda bulunan Beyhan Aktaş eşi Murat Aktaş’ın (1975) 13–12–2010 tarihi itibariyle zorunlu olarak Edirne F Tipi hapishanene sürgün sevk edildiğini belirtti. Hapishane yönetimi tarafından uygulanan baskılara karşı verilen tepkilerin çeşitli disiplin cezalarıyla karşılık bulduğunu söyleyen Beyhan Aktaş halen açık- kapalı olmak üzere görüş cezası uygulandığını belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*18 Şubat günü, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanende kalan ve yargılandığı davadan aldığı 10 yıllık cezayı yatan hükümlü Cem Kılıç’ın tahliye edilmediği, gerekçe olarak da hapishanende söylediği türküden dolayı karara bağlanmayan disiplin cezasının gösterildiği öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*22 Şubat günü mektupta, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Seyfi Polat, müebbet hapis cezası almış arkadaşlarının infaz koşulları asgari yaşam standardının, yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasının kat kat gerisinde olduğunu, yaşanan ihlalleri duyurmak ve koşulların iyileştirilmesini sağlamak için ilgili birçok kuruma Adalet Bakanlığına, Meclis İnsan Hakları Komisyonuna dilekçeler yazdık, çözüm üretilmesini talep ettiklerini dile getirdi. Soruna dikkat çekmek için 14.10.2010 günün itibaren günde iki kez kapılara 2dk süre ile vurma eylemi başlattıklarını, Hapishane idaresi’nin buna karşı haklarında kesinleşmiş hücre cezası olmamasına rağmen, havalandırma kapılarının kapatılmaya başlandığını ifade etti. Eyleme başladıktan bir süre sonra, kalabalık bir gardiyan grubu tarafından hücrelerinin basıldığını ve zor kullanarak havalandırma kapılarının gün boyu kapatıldığını belirtti. 14-17 Ekim tarihleri arasında bu zor kullanmanın kimi hücreler de fiziki saldırılara vardığını ve bu fiziki saldırılar sonucu arkadaşlarından Muharrem Karagül, Mesut Şahinkaya, Serkan Solak ve Ali Nazım Atmalıoğlu’nun yaralandığını ifade etti. Bunun dışında, birçok hücrede eşyaların yerlere atılarak çiğnendiğini, birçok eşyanın kullanılamaz hale geldiğini, eylemden dolayı haklarında disiplin soruşturmasının açıldığını dile getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*8 Mart günü, Kandıra (Kocaeli) F Tipi Hapishanesinde kalan Rıza Çatakbaş, Selman Tökü, Hüseyin Tepe’nin revire çıkmak için dilekçe yollamaları üzerine mahkûmların bulunduğu koğuşa giren gardiyanların, mahkûmları zorla dışarı çıkararak “süngerli oda”ya kapattıkları öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Nisan ve 10 Mayıs tarihlerinde ulaşan mektuplarında, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Rohat Taysun, 22.03.2011 günü PKK davasından hükümlülerinin odalarının bir kısmına baskın yapıldığını ve yaralananların olduğunu; Rıfat Aslan, Yusuf Alkan ve Rohat Taysun’un darp raporu aldığını fakat bu raporların ilgili yerlere teslim edilmediğini belirtti. Serhat Eskin ve Azad Eskin’in istemleri dışında tek kişilik hücreye konulduğunu, kimi defterlere el konulduğunu ve slogan atıldığı gerekçesiyle 2 aylık iletişim yasağı aldıklarını ifade etti. Yazıları sebebiyle Süleyman Kılıç’ın 22 gün, Cahit Sayın’ın 12 gün, Erkan Bulut’un 11 gün, Suat Çalışkan’ın 11 gün hücre cezası aldığını, Kürtçe yayınların ellerine ulaşmaları konusunda sıkıntı çektiklerini, zaman zaman Kurmanci lehçesine izin verilse de anlaşılmayan bir dil olduğu gerekçesiyle Zazaki lehçesindeki yayınları alamadıklarını, Azadiya Welat gazetesinin çok nadir kendilerine verildiğini belirtti. Hücrede kalp sıkışması yaşayan Azad Eskin’in hastaneye kaldırıldığını, Aydın Can’ın odasında rahatsızlık geçirdiğini ve arkadaşlarının görevlileri çağırmasına rağmen, 1 saat gecikmeli olarak gelen görevlilerin de Can’ı hastaneye götürmeyip, tedavi görmeden geri gönderildiğini belirtti. Ortak faaliyet alanında M. Ali Değirmencioğlu’nun hastalanması ve acilen odasına götürülmesi talep edilmesine karşın, süre dolmamasına rağmen bütün mahpusların odalarına gönderildiğini, Erhan Özel’in 3 aydır hastane sevki için beklediğini, diğer sağlık sorunu yaşayan mahkumların diyetlerine uygun, düzenli ve yeterli yemek verilmediğini ifade etti. Sanıkların savunma hakkının da Kürtçe savunmaya izin verilmemesi nedeniyle yok sayıldığını belirten Romat Taysun, Danıştay’ın kararı sonucu açık görüş haklarının da ellerinden alınmak istendiğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*29 Nisan günü, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende bulunan KCK davasından tutuklu Şehmuz Avcı, kolunu kıran gardiyanlar hakkında şikâyette bulununca 3 aylık açık görüş yasağı aldığı öğrenildi. Hapishane ikinci müdürü ve 20 gardiyan hakkında Tekirdağ Savcılığına şikâyet dilekçesi gönderen Avcı, hapishane idaresi hakkında dava açılmasını sağladı. Dava sonucu 2 gardiyan görevden uzaklaştırıldı. Bunun üzerine hapishane yönetimi Avcı’ya 3 aylık açık görüşe yasağı getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Haziran günü ulaşan faksta, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde bulunan Yüztaş Yurtsever’in hapishane idaresinin 17 Haziran ve 24 Haziran tarihlerinde düzenlediği keyfi soruşturmalar neticesinde hücre cezası aldığını dile getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*8 Ağustos günü, mektupta, Sinan, Temmuz ayında yaşanmış olan hak ihlallerini anlatmak yazdığını belirtti. A17’deki mahkumlara saldırıldığını, kesinleşmiş disiplin cezalarına itiraz için İnfaz Hakimliğine yapılan başvuruların reddedildiğini, Atılım gazetesinin 25 Haziran tarihli 5.sayısına, Birgün gazetesinin 15-30 Haziran ve 6-8 Temmuz tarihli sayılarına el konulduğunu, dışarıdan gönderilen kitaplar adlarına kayıtlı değil denilerek verilmediğini ifade etti. İki mahkuma gönderilen yelek ve pantolona asker rengi olduğu gerekçesiyle el konulduğunu, dört mektuba cezevi yönetimi tarafından el konulduğunu, üç mektuba da karalama kararı verildiğini, bir faks ve bir mektubun engellenmesine karşı yaptıkları itirazın reddedildiğini belirtti. Ali Taşyapan’ın ‘Duvarların İki Yakası’ ve Mahir Çayan’ın ‘Bütün Yazıları’ adlı kitaplara el konulduğunu, başka bir hapishaneye sevki çıkan mahkumun üzerine kayıtlı bazı eşyaları birlikte kaldığı arkadaşına bırakmak istemesi üzerine idare buzdolabına ve televizyona el konulduğunu, yedi mahkuma toplamda yirmi gün hücre cezası, üç ay ziyaret yasağı ve üç ay iletişim yasağı verildiğini ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*1 Ekim günü başvuruda bulunan Seher İnce, kızı Sevda Dilan’ın Denizli Bozkurt Kadın Hapishanesinde kaldığını, cezasının bitimine üç ay kaldığını, kısa bir süre önce, arkadaşının yatağına uzandığı için müdür Emel Şahin’in kendisine hakaret ettiğini, buna karşılık kızının “Ben çocuk değilim, bana bu kadar hakaret etmeyin” dediğini, bunun üzerine kızına 4 gün hücre cezası verildiğini belirtti. Hücre cezası boyunca kızına yemek verilmediğini, kolestrol ilaçlarının verilmediğini, kızını kapalı bir hapishanene sevk etme kararı aldıklarını ve bu yüzden çok kaygılı olduklarını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*19 Kasım günü başvuruda bulunan Azade Balbal, babası Lütfi Balbal’ın (1961) sevk edildiği Tekirdağ 2 No’lu Hapishanende gardiyanlar tarafından detaylı arama yapmasına karşı çıktığından darp edildiğini, babası Lütfi Balbal, arkadaşları Cüneyt Özil ve Recep Karagül’ün 10 günlük hücre cezası aldıklarını dile getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*26.04.2011 tarihinde başvuran İhsan Arslan, şu beyanlarda bulundu: “Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan Amcam Mehmet Reşit Arslan’ın hapishanende yaşadığı sıkıntıları belirten mektubunda şunlara yer vermiştir: Kendim siyasi nedenlerle PKK davasından 18 yıldır hapishanende tutulan bir hükümlüyüm. Bunun son 8 yılı aşkın F Tipi cezaevlerinde geçirmiş bulunuyorum. Halen Kırıkkale F Tipi Hapishanesindeyim buraya 2008 Şubatında saldırıya uğradığım Ankara Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinden bir nevi sürgün olarak getirilmiştim. Saptanmış olan kronik hepatit B hastalığım nedeniyle 1997 yılından beri belli aralıklarla uygun hastanelerde gerekli sağlık kontrollerimi olmaya çalışıyorum. Aynı zamanda sağlıkçı olmam duyarlılığıyla bu kontrollerimi aksatmamaya çalışıyorum. En son Ekim 2010’da burada fakülte hastanesinde yapılan kontrollerde bir doçentin önerisiyle biyopsi gerekebilir diye Ankara’ya sevkim yazıldı. Bu sevk çerçevesinde 17 Şubat 2011’de Ankara 2 Nolu F Tipi Hapishane’ne götürüldüm. Aynı zamanda Kırıkkale Üniversitesi KMYO Bilgisayar Programcılığı bölümü uzaktan eğitim 2. Sınıf öğrencisi oluşum nedeniyle kalmamın uzun sürmesi olasılığına karşılık öğrenimimi gerçekleşmede kullandığım bilgisayar ve kimi ders materyallerimi de beraberimde götürdüm. Gider gitmez bu durumu da oradaki yetkilerle paylaştım. Özetle, Kırıkkale’de olduğu gibi devam zorunluluğu olan öğrenimim için dersler ve bu derslerin uygulaması için gerekli programların yüklü olduğu bilgisayarımdan burada sağlanacak internet olanağı ile birlikte uygun bir yerde hafta içi tatiller dışında her gün gün boyu yararlandırılmam gerektiğini belirttim. Önceleri ‘bilgisayarın olmaz, ancak seni idarenin olanaklarından yararlandırırız’ dediler. İlk günlerde hiç yararlandırmadıkları gibi, daha sonra ‘haftada sadece bir kez bir saat olarak yararlandırırız’ dediler. Ki bunu da hiçbir zaman yerine getirmediler. Başlayacak olan vizelerimle birlikte öğrenimimi bu şekilde sürdürmemin pek olanaklı olmadığını görerek, önce müdürlerle görüşmeye çalıştım. Önceki görüştüklerim öğretmen ve kütüphane memurlarıydı. Bu mümkün olmayınca Bakanlık İnfaz Hakimliği ve savcılığa dilekçelerle başvurdum. Bu sıralarda 23 Şubat günü Numune Hastanesi’ne götürüldüm. O gün hapishanende olmadığım halde hakkımda saat 11.00 ve 14.00 odada slogan attığım, kapıya vurduğum şeklinde tutanak tutulup hakkımda soruşturma açıldığını 25 Şubat günü tebliğ edilen bir yazıyla öğrendim. Konuyla ilgisi olmadığını bildiğim oda arkadaşım da olduğu halde, sadece benim hedef alınmış olmam da düşündürücüydü. Bir ilgim olmadığını belirtip, daha sonra müdürle görüşme yönünde birçok dilekçem olmasına rağmen, kimseyle görüşemediğim gibi, herhangi bir ifade-savunmam dahi alınmadan ileriki günlerde Disiplin Kurulu’nun verdiği 45 günlük iletişim cezası yazısı iletildi. Bunun üzerine gerekli yerlere suç duyurusunda bulundum. Hem aksatılan öğrenimim, hem bu konuda. Tabi orada tutulduğum süre boyunca kimi istisnalar dışında dilekçelerimin çoğuna cevap alamadığım gibi, akıbetlerini de öğrenemedim. Yine F Tipi kantinlerinden temin ettiğim eşyalarım yanıma verilmediği için yararlandırılmadım. Daha fazla kalmamak için kimi hastane sevklerimi de iptal ederek, dönmek için uğraştıysam da ancak 5 Nisan’da dönebildim.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Van F Tipi Hapishanesinde kapalı görüşte aileleriyle Kürtçe konuşan 3 PKK’li tutukluya “A Takımı” denilen ekip tarafından müdahale edilirken, Kürtçe konuşan tutuklulara spor ve hücre cezaları verildi. Van F Tipi Hapishanende PKK davasında tutuklu bulunan Hamdi Kılınç, İskan Aksaç ve Aydın Akış, geçen hafta yaşanan olay hakkında aileleri aracılığıyla açıklama yaptı. Kapalı görüşte Kürtçe konuştukları için hapishanende gardiyanlar tarafından müdahale edildiğini belirten tutuklular, “Biz ailelerimizle Kürtçe olarak konuştuğumuzda ilk olarak bir gardiyan gelip bizi uyardı. Biz de konuşmaya devam edince hapishanende özel olarak yapılandırılan müdahale takımı geldi. Gelip direk görüşmemizi kesmek istedi. Biz engel olunca saldırı yapıldı ve darp edildik” dedi. Tutuklular, yapılan saldırıdan sonra kendilerine hücre ve spora çıkmama cezaları verildiğini dile getirdi.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Yaklaşık iki yıldır Urfa Hapishanesinde süren hak gasplarına her gün bir yenisi ekleniyor. Daha önce sayım vermedikleri iddiası ile kadın koğuşundaki tüm tutsaklara açılan 2 soruşturmada “sosyal haklardan men” cezası veren hapishane yönetimi, son olarak aralarında BDP İl Eşbaşkanı İbrahim Ayhan’ın da bulunduğu 15 kişiye Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getiriliş yıldönümünde bir günlük açlık grevine girdikleri gerekçesiyle bir aylık “sosyal haklardan ve iletişimden men” ile “görüşe çıkmama” cezası verdi.” (DİHA DİYARBAKIR)
*YSK’nın bağımsız adayları veto etmesinin ardından bölgede başlayan olaylar ve polisin orantısız şiddetini protesto etmek için geçtiğimiz günlerde açlık grevi yaptıklarını duyuran Batman M Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan 150’yi aşkın siyasi tutuklu ve hükümlüye 3 ay açık görüşe çıkmama cezası verildiği öğrenildi. Ayrıca, hapishanendeki birçok tutuklunun ise istemi dışında başka cezaevlerine gönderileceği öğrenildi. Yakınları aracılığı ile bir açıklama yapan tutuklular kamuoyunu duyarlı olmaya çağırarak şunları belirtti: “Özellikle YSK vetosu ardından hapishanende de baskılar iyice arttı. Protesto amacıyla başlattığımız açlık grevi nedeniyle 3 ay açık görüşe çıkmama cezası verildi. Akabinde bölgede yaşanan olaylar nedeniyle tutuklanan birçok arkadaşımız var. Bu Batman M Tipi Kapalı Hapishanesinde başlayacak yeni sürgünlere bu tutuklamalar adeta yeni bir bahane oldu. Gün geçtikçe baskılar artırıyor. İnsan hakları kuruluşlarını, demokratik kamuoyunu, vicdan sahibi herkesi yaşanan bu insanlık dışı uygulamalara karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Bitlis E Tipi Kapalı Hapishanesinde aralarında Yüksekova Eski Belediye Başkanı Ruken Yetişkin’in de bulunduğu 35 tutuklu kadına 2 ay açık görüş yasağı verildiği öğrenildi. Son dönemlerde geliştirilen askeri ve siyasi operasyonları protesto etmek amacıyla açlık grevine girdikleri için kadın tutuklulara ceza verildiği bildirildi.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Mardin E Tipi Kapalı Hapishanesinden kalan kadın tutuklular, yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin aileleri aracılığı ile bir açıklama yaptı. Askeri operasyonlara karşı iki günlük açlık grevi başlattıklarını belirten kadın tutuklular, hapishane idaresi tarafından açlık grevi sona ermeden 5 ay disiplin cezası verildiğini belirtti. Kapasitesi dar olan hapishanene son dönemlerde yoğun gelişlerle birlikte 15 kişilik odalarda 58 kişinin kaldığını belirten tutuklular, nefes almakta dahi zorluk çektiklerini kaydetti. Koridor ve tuvalet kapılarına kadar yatak serildiğini ve her yatağa 3 kişinin düştüğünü belirten tutuklular ayrıca gardiyanlar tarafından psikolojik baskıya maruz bırakıldıklarını belirtti. Açıklamada başta insan hakları örgütleri olmak üzere kamuoyu cezaevlerindeki hak ihalelerine karşı duyarlı olmaya çağırıldı.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun “KCK davası” kapsamında tutuklu bulunan Urfa adayı İbrahim Ayhan’a, Urfa E Tipi Hapishane yönetimi düşündürücü bir ceza verdi. “Sayım düzenine geçmediği” iddiasıyla hapishane idaresi tarafından hakkında soruşturma başlatılan Ayhan’a Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 3 ay iletişim haklarından men cezası verildi. Alınan karar doğrultusunda, Ayhan’ın seçmenlerine selam göndermesi, ailesi ile görüşmesi, telefon açması, mektup yazması yasaklandı. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*”KCK davası” tutuklusu Ebru Günay’a, duruşmaya katılmayacağını bildiren dilekçesi gerekçe gösterilerek iki ay kapalı görüş yasağı verildi. Avukat Erhan Ürküt, Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishane yönetiminin verdiği disiplin cezasının hukuk dışı olduğunu söyledi. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*16.06.2011 tarihinde Nezahat Kuzu aracılığıyla Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanenden mektupla başvuran Hanefi Kuzu, şu beyanlarda bulundu: “Kaç kez oluyor size mektup yazıyorum ama faşizan iktidar AKP politikalarından dolayı her seferinde gerekçeler göstererek idari kurulu tarafından el konuluyor. Bulunduğum Kandıra 2 Nolu F Tipi hapishanende keyfi uygulamaların haddi hesabı olmayan uygulamalarla karşı karşıya ve yaşamaktayım. Yaklaşık 4 ay önce dış kantine bakan ilgili gardiyan benden habersiz ve bilgim olmadan adli bir hükümlünün kolisini hesabımdan yolluyorlar. Ne tesadüf ki o sırada da iç hukuk yolları tükenmiş ve evraklarımı AHİM’e göndermesi için avukatıma yolladım. Bu AHİM’e gitmemeye dönük bir engellemeydi. Bunun üzerine bende ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum. İlgili Cumhuriyet Savcısı sözlü olarak dilekçemi işleme koymayarak yolsuzluk denilen girişime göz yumması üzerine bende dilekçeyi infaz hâkimliğine yolladım. 04.02.2011 tarihinde saat 9.30 civarında hapishane müdürüyle görüşme talebi olmaksızın odamdan zorla alınarak hapishane idaresi tarafından tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüm. Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler beni kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar. Bu konu için Adalet bakanını göreve çağırıyorum, bu görüntüleri bir heyet denetlesin istiyorum. Yukarıda belirttiğim bu husus hapishane 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı. Benim 4 Nisan da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler. Yapılan işkenceler yetmezmiş gibi bana 1 kapalı görüşten men için disiplin soruşturması açıldı. Bulunduğum bu hapishanende keyfi uygulamalar ve işkencelere tabii tutuluyorum. Yaklaşık 1 ay önce İHD’ye faks ve mektup gönderdim. Uyduruk uygulamalar gerekçe göstererek mektup ve fakslarıma el koydular. Faşist AKP’nin politikalarını kamufle etmeye çalışıyorlar. En son 15 gün önce Günlük Gazetesinde bulunan Hüseyin Akyol’a yazdığım bir mektup aynı sebeplerden dolayı el konuldu. Bu idarenin mektuplara el koyması temel nedeni “kirli çamaşırlarını gizlemeye” dönüktür. Bu faşizan uygulamaların altında imzası olan kurum 1. müdürü Mehmet Kara Kaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül, bu kişilerin talimatları doğrultusunda işkenceler uygulanmıştır. Hükümetin sözde Türkiye’de işkenceye sıfır tolerans dediği gerçek dışı olduğunu Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir. Bu durumu sizlerle paylaşmak ve kamuoyuna duyurmak istedim.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun tutuklu Şırnak Bağımsız Milletvekili Faysal Sarıyıldız’a tutuklu bulunduğu Mardin E Tipi Kapalı Hapishane idaresi tarafından, geçen ay “askeri ve siyasi operasyonların” durdurulması için hapishanende yapılan açlık grevine katıldığı gerekçesiyle 4 ay açık görüş cezası verildi. Ailesi tarafından verilen bilgiye göre, hapishane yönetiminin açlık grevine giren tüm siyasi tutuklulara 4 ay boyunca açık görüş cezası verdiği ve Sarıyıldız’ın milletvekili olmasına rağmen hapishane idaresi tarafından Sarıyıldız’ın da 4 ay boyunca açık görüş hakkının elinden alındığı bildirildi. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*10. 01. 2011 Tarihinde Fadile Özdemir’in Karaisalı hapishanesinde hükümlü bulunan oğlu Mehmet Özdemir ile telefonda yapmış olduğu görüşmede siyasi tutuklu ve hükümlülere yatak ve sıcak su verilmediğini bu nedenle oğlu ve arkadaşları yatak ve diğer ihtiyaçlar için ilgili kurumlara dilekçe yazdıklarını bu nedenle tehdit ve disiplin cezalarına çarptırıldıklarını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*10.01.2011 tarihinde Mehmet Rasim Başçının kardeşinin yapmış olduğu başvuruda Karaisalı hapishanesinde hükümlü bulunan abisi Mehmet Nurettin Başçı ile yapmış olduğu görüşmede kendilerine yatak ve sıcak suyun verilmediğini ve bu nedenle ilgili kurumlara dilekçe yazdıkları için abisi ve arkadaşlarının 6. ay disiplin cezasına çarptırıldığını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*23.09.2011 tarihinde Gülistan Şahinin yapmış olduğu başvuruda ablası Meral Şahinin Karataş kadın hapishanesinde tutuklu bulunduğunu, ablası Meral Şahinin adliyeye götürülürken ağır hakarete uğradığını ve darp edildiğini belirmiş ve bu tür uygulamaya karşı hapishanede kapı dövme eylemine katıldıkları için 12 gün hücre cezasına çarptırıldığını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*20.12.2011 tarihinde Muhsin Turanın yapmış olduğu başvuruda, görüşçüsü olduğu Hatay E Tipi hapishanesinde tutuklu bulunan Enver Enginin aktarımına göre gönderilen mektup ve kitapların eline ulaşmadığını ve mektuplarının gönderilmediğini sebepsiz yere disiplin cezasına çarptırıldığını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*Rıfat KARACAN 28.03.2011 tarihinde yaptığı yazılı başvurusunda Kardeşim Orhan Karaca 2004 tarihinde siyasi olarak tutuklandı. Kardeşimin bu olumsuz ceza evi koşullarına karşı verdiği dilekçeler dikkate alınmıyor. Devamlı onları tehdit ediyorlar. Küfür ve hakaret ediyorlar. Disiplin cezası olarak mektup ve telefon görüşmelerini yasaklıyorlar. Diye ifade ettiler ve Derneğimizden İlgili merciler nezdinde konu ile ilgili yazışmalar yapılmasını talep ettiler. (İHD İZMİR ŞUBE)
30.09.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Sincan Kapalı Hapishanenden Şermin DEMİRDAĞ hapishanende girişlerde insani onurun hiçe sayıldığı çıplak aramaların yapılması, yeni tutukluların ‘bağımsız odalara’ geçme dayatılıyor kabul edilmediği taktirde sözlü ve fiziksel olarak saldırılıyor. Sürekli gerginlikli ortam yaratılarak insani olmayan uygulamaların uygulanması. Hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden disiplin cezalarının verilmesi. (İHD GENEL MERKEZ)
*07.07.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kürkçüler F Tipi Hapishanende bulunan Halil KAPLAN “ keyfi olarak mektuplara el konuluyor ve suni gerekçelerle bizlere disiplin cezaları veriliyor. Kamuoyuyla iletişimiz kesilip tecrit içinde tecrit yaşatılıyor”. (İHD GENEL MERKEZ)
*02.06.2011 tarihinde derneğimiz genel merkezimize yazılı başvuruda bulunan; Kırıkkale Hacılar F Tipi Hapishanende bulunan tutuklu Behçet ADANMIŞ;”5 Ekim 2010 tarihinde Kırıkkale F Tipi Hapishanene getirildim keyfi uygulamalara ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldım. Evraklarım eksik diye telefon hakkım elimden alınmış durumda. 20 Şubat 2011 ve en son olarak 9 Nisan 2011 tarihinde keyfi olarak süngerli hücre kısmına konuldum. Penceresiz, çeşmesiz ve koşulları insanlık dışıdır. Ortada hiçbir disiplin cezası olmadan keyfi olarak hücreye konuldum. Hücrede yalın ayak tutulduğumdan dolayı ayaklarımda şişme ve yaralar oluştu. Adalet bakanlığına, DİHA ve İHD ye yolladığım mektuplara el konuldu. Tahatütlü olarak gönderdiğim mektupların gönderdiğime dair hiçbir dekont bana verilmedi. Sorduğumuz zamanda bana ‘neden bizimle uğraşıyorsun’ yanıtı alıyorum. Tüm bu uygulamalara karşı 13 Nisan 2011 tarihinden itibaren süresiz açlık grevine başladım. Adalet bakanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığına 10 adet dilekçe yazıp yolladım. Hiçbir yanıt alamadım. Açlık grevine girdiğimden dolayı yeni bir disiplin sucu soruşturma açıldı. Bu disiplin cezasına yazdığım itiraz dilekçisi yazdım 24.04.2011 itiraz talebime yönelik İnfaz Hakimliğine çıkarıldım. İnfaz Hakim’i Hasan ÇAVAÇ tüm bu uygulamaları anlattım. Hasan CAVAÇ anlattıklarımı yalan olduğu söyledi ve yalancılıkla nitelendirdi. (İHD GENEL MERKEZ)
Disiplin cezalarının hangi durumlarda verileceğine; disiplin suçu oluşturacak davranışlar ile hangi yaptırımın uygulanacağı ilişkin düzenlemeler Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Hakkındaki Yasa’nın 37–46.maddelerinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
Buna karşın aynı Yasa’nın 48/1.maddesi idareye çok geniş bir takdir yetkisi tanımaktadır. Bu maddeye göre; “37 ilâ 46 ncı maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar.”
Başka bir deyişle, yetkililerin hoşuna gitmeyen herhangi bir davranış ya da eylem nedeniyle, Yasada tanımı yapılmamış olsa da disiplin yaptırımı ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Oysaki Yasanın bu maddesi, suçlar ve cezalara ilişkin genel esasları belirleyen ve kıyas yasağını düzenleyen TCK m.2(3) hükümleriyle ciddi bir çelişki içindedir;
“Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.”
Keyfiliğe neden olabilecek İnfaz Yasası’nın 48/1.maddesinin yanı sıra Yönetmeliğin, yukarıda belirtilen 14.maddesi de kendi içinde ve yasada belirtilenlerden ayrık olarak bir yaptırım düzenlemesi nedeniyle Anayasa’nın 38/3.maddesinde yer alan;
“Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.”
Hükmüne de açıkça aykırıdır.
Gerek Yasa’nın 48.maddesi ve gerekse Yönetmeliğin 14.maddesi ayrıca;
Anayasa’nın 38/1.maddesinin;
“Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”
TCK m.2’nin;
“(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.“
Hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır.
Yine, Yönetmeliğin 14.maddesi ile yasada yer almayan bir cezai yaptırım idari işlemle düzenlenmiştir. Bu madde, kınama cezası dışında disiplin cezası alan tutuklu ve hükümlülerin, ceza kaldırılıncaya kadar açık görüş hakkından da faydalanamaması sonucunu doğurmaktadır. Oysa disipline konu davranışlar ve yaptırımlarının yer aldığı İnfaz Yasası incelendiğinde, ne 42.madde ile düzenlenen “haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama” ve ne de 43.madde ile düzenlenen “ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” hükümlerinde “disiplin cezası almış olmak”, “açık görüşten yasaklanmanın” bir gerekçesi olarak belirtilmediği görülmektedir.
Bu anlamda söz konusu düzenleme bir yandan “aynı suç nedeniyle iki kez yargılanmama” ilkesine aykırı olduğu gibi, diğer yandan Anayasa’nın 38/1 ve TCK’nın 2. maddeleri ile güvence altına alınan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” prensibinin açık ihlali niteliğindedir.
Uluslararası sözleşmelerde ise, TUHAK, İlke 30/1’de düzenlenen “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi gereğince; “Tutulan veya hapsedilen kimselerin tutuldukları veya hapislikleri süresince disiplin suçu oluşturan davranışlarının türleri, uygulanabilecek olan disiplin cezasının tanımı ve süresi ile bu tür cezaları verebilecek olan yetkili makamlar, kanunda veya kanuna dayanan düzenlemelerde belirtilir ve usulüne göre yayınlanır. Hiçbir mahpus yasada ve tüzükte öngörülmeyen bir ceza ile cezalandırılamaz.”
İLETİŞİM HAKKI İHLALİ VE ANA DİL ENGELLEMELERİ
1. Kocaeli 1 Nolu F Tipi Hapishane yönetiminin, mahkûmların Derya Sazak, Nuray Mert, Özgür Mumcu, Ezgi Başaran, Umur Talu, Hüseyin Aykol ve Yıldırım Türker’in aralarında olduğu 16 gazeteciye gönderdiği mektuplara 5 Eylül 2011’de “sakıncalı oldukları” gerekçesiyle el koyduğu 25 Eylül 2011’de öğrenildi.
2. Kandıra (Kocaeli) 1 Nolu Hapishanesinde kalan Murat Kaymaz’ın Birgün Gazetesi’ne gönderdiği mektup sonucu hapishane yönetiminin, tutuklu ve hükümlülerin hapishanende yaşadıkları sorunları anlatmak için bazı gazeteci ve yazarlara yazdıkları mektuplara izin vermediği 25 Aralık 2011’de öğrenildi.
3. 16. Bazı hapishanelerde tutuklu ve hükümlülerin telefon görüşmelerinde tekmil vermesi dayatması yapılmaktadır. Buna göre telefonu açan tutuklu ve hükümlü adını – soyadını yüksek sesle ve kiminle konuştuğunu da yüksek sesle söyleyecek, telefonla görüştüğü kişi de aynı şekilde yüksek sesle adını – soyadını söyleyecek. Sincan. Kırıklar F Tipi Hapishanelerde tutuklu ve hükümlüler bu nedenle aileleri ile telefon görüşmeleri yapamadılar.
4. Umut arkadaşıma Edirne F Tipi Hapishanesi’nden, Yasin Sakarya’dan gelen taahhütlü mektubun içerisindeki 7 adet yazıya ve 1 adet resime 29.09.2011 tarih ve 2011/1488 kararıyla el konuldu. Bu karara, 03.10.2011 tarihinde İnfaz Hakimliği nezdinde itiraz edildi. Fakat İnfaz Hâkimliği de hukuksuzluğu devam ettirerek 18.10.2011 tarihinde 2011/1938 kararıyla, itirazı reddetti. Bunun üzerine 31.10.2011 tarihinde 2. ACM’ye itiraz yapılıp hukuksuzluk anlatıldı.
5. Mardin E Tipi Kapalı Hapishanesinde kalan Cengiz Doğan’ın 30 Mayıs 2011’de göndermek istediği mektubun Mektup Okuma Komisyonu tarafından “sakıncalı” bulunarak gönderilmediği 25 Ağustos 2011’de öğrenildi. Cengiz Doğan’ın itirazını reddeden Mardin İnfaz Hâkimliği ise mektupta bahsedilen ve 16 Eylül 2010’da dokuz sivilin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan Hakkâri’nin Geçitli Köyü’ndeki patlamada yaşamını yitirenlerin “terörist” olduğuna bu nedenle mektubun gönderilmemesinin yerinde olduğuna hükmetti.
6. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, Eylül 2011 de, Deniz hakkında;2010 yılında zorla hücre değişikliği yapılmasına karşı direndiği için verilen 3 ay iletişim ve 3 ay ziyaret yasağına ilişkin yaptığı itiraz sonuçlandı. 3 ay iletişim yasağı bozulurken, 3 ay ziyaret yasağı 12 Eylül 2011 tarihi itibariyle yürürlüğe geçti. Bu cezası 12 Eylül 2011 tarihinde son bulacak.
7. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, Eylül 2011 de, 2. ACM’nin Değişik İş No: 2011/1118 ve 26.08.11 tarihli kararıyla 2010 yılında yapılan Dayı anması nedeniyle istenen 3 aylık ziyaret yasağı onandı.
8. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Eylül 2011 de, iletişim yasaklarının yanı sıra hapishane idaresi el koyma kararları ile de tutsakların iletişim haklarını engellemektedir.
• Hapishane idaresi Hüseyin Kilis tarafından Mehmet Akdemir ve Kenan Günyel’e gönderilen 4 adet mektubu ayrı ayrı kararlarla “örgütsel haberleşme, propaganda, örgüt dayanışması” vb. gerekçelerle el koydu.
• 08.09.2011 tarih ve 2011/448-449 sayılı kararlar
• 09.09.2011tarih ve 2011/452-453 sayılı kararlar
• Hapishane idaresi Fırat Özçelik’in Hüseyin Kilis’e göndermek istediği taahhütlü mektuba “örgütsel yapılanma, örgüt düzeyinde kadrolaşma, yönetim ve eğitim, örgüt dayanışması” vb. gerekçelerle el koydu.
• 21.09.2011 tarih ve 2011/473 sayılı karar
• 2. ACM Hüseyin Kilis’ten Mehmet Akdemir’e gelen bir mektuba dair alınan el koyma kararını onayladı…
• 09.09.2011 Değişik İş No: 2011/1356
• Mehmet Akdemir’in iletişim yasağı bitmiş olmasına rağmen 19-23 Eylül haftasında yapması gereken telefon görüşmesi keyfi olarak engellenmiş, konuya ilişkin taleplere de cevap verilmemiştir.
Hapishane idaresi, Yasemin Şen’den Sadık Kan’a gelen 13 fotoğraftan 9 tanesine el koydu. 18.09.2011 – 2011/465 sayılı karar.
9. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Ekim ayında, birçok tutsağın açık görüş, ziyaret, mektup, faks gibi temel hakları ifadesi bile alınmaksızın verilen cezalarla gasp ediliyor. Örneğin Fikret Kara daha ilk geldiği 5 gün içinde iki ceza aldı. Birisi 1 ay mektup – faks yasağı + 2 gün hücre (nasıl olacaksa, zaten tek kişilik hücrede tek tutuluyor) diğeri 1 ay ziyaretten men.
10. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, 2011 Ekim ayında, İletişim hakları engellenmektedir. Gelen bazı mektupları sakıncalı denilerek verilmemektedir. Keyfilik öyle bir noktaya varmıştır ki kararlardan birinde “ Türkiye Cumhuriyeti kurucusu olan Atatürk hakkında yalan yanlış bilgiler içerdiği…” denilmektedir. Mektupların dağıtımı ve postalanması haftalarca geciktirilmektedir.
11. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 29 Ağustos 2011 günü haftalık telefon görüşmesi için telefona çıkan Erdal Bayram, ismini söyleyip telefon görüşmesine başlamış, fakat gardiyan ad ve soyadını söylemesini istemiştir. Erdal Bayram “adımı söyledim yetmez mi” demiş, fakat gardiyan kartı telefondan çekerek telefon hakkını gasp etmiştir.
12. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Coşkun Şimşek’in el konulan mektubuna ilişkin (Gamze Mimaroğlu’na) İnfaz Hakimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (16.08b2011 tarih, 2011/1709 Karar No)
13. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Sadık Çelik’e Hüseyin Kilis’ten gelen 3 sayfalık mektubun ilk 2 sayfası “örgütsel amaçlı haberleşme” gerekçesiyle karalandı. (09.09.2011 tarih, 2011/788 Karar No)
14. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, İlyas Argun’un Necla Can’a göndermek istediği mektuba Disiplin Kurulu tarafından el konulmuş, bu kararın iptali için İnfaz Hakimliği’ne yapılan başvuru kısmi olarak kabul edilmiştir. Hakimlik mektubun kısmi olarak karalanıp alıcısına gönderilmesine karar vermiş, bu karar ACM tarafından da onaylanmıştır. (03.08.2011 tarihli, 2011/1532 No’lu İnfaz Hakimliği kararı – 19.08.2011 tarihli, 2011/1285 Değişik İş No’lu ACM kararı)
15. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Sadık Çelik’e Hüseyin Kilis’ten gelen 3 mektup sakıncalı bulunup el konuldu. (13.09.2011 tarih, 2011/792 ve 793 No’lu karar ve 19.09.2011 tarih, 2011/799 No’lu karar)
16. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Hasan Selim Gönen’in el konulan mektubuna ilişkin (Çiğdem Şenyiğit’e) İnfaz Hakimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (14.09.2011 tarih, 2011/1786 Karar No)
17. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Hasan Selim Gönen’in Behiç Aşçı’ya göndermek istediği mektuba el konulmuş, bu kararın iptaline ilişkin İnfaz Hakimliği’ne yapılan başvuru kısmi olarak kabul edilmiştir. Hakimlik mektubun karalanarak gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karar ACM tarafından da onanmıştır. (03.08.2011, 2011/1535 No’lu İnfaz Hakimliği karar ve 19,082011,2011/1284 Değişik İş No’lu ACM kararı)
18. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Erdinç Akçil’in yolladığı 2 mektup hakkında kısmi karalama kararı alındı. Bunun için İnfaz Hakimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (2011/1708 Karar No)
19. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Serkan Gündoğdu’ya gelen mektubun (Ümran Yurdayol’dan) el konulmasına ilişkin İnfaz Hakimliği’ne yaptığı itiraz reddedildi. (14.09.2011 tarih 2011/1785 Karar No)
20. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Coşkun Günay’ın şafak Kurt’a ve Ümran Yurdayol’a yollamak istediği mektuplara ve Hayal Arslan’a yollamak istediği faksa “örgütsel amaçlı haberleşme” gerekçesiyle el konuldu. (26.09.2011 tarih, 2011/817 karar no ve 26.09.2011 tarih ve 2011/816 – 821 Karar No)
21. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, F. Oğuz Arslan’ın Turgut Kaya’ya göndermek istediği mektup hakkında kısmi karalama kararı alındı. (25.08.2011 tarih, 2011/773 Karar No)
22. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Hüseyin Uzundağ’ın kısmi karalama kararı alınan mektubu için itiraz yaptığı halde itirazı beklemeden mektubu yollanmıştır.
23- Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, ard arda verilen “iletişim – haberleşme cezalarının yanı sıra mektup gönderme ve dağıtımı haftada iki güne sınırlandırılarak mektupların gönderilmesi ve dağıtılması geciktirilerek iletişim hakkı fiilen de sınırlandırılmaktadır. En son bir tutsağa APS ile gelen mektubu bir aydır inceleniyor gerekçesiyle mektup okuma komisyonunda bekletilmektedir.
24. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Deniz Tepeli’den Nihat Konak’a gelen mektup hakkında kısmi karalama kararı alındı. (22.12.2011 tarih, 2011 / 1131 karar no)
25. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Coşkun Akdeniz’in Resmiye Vatansever’e göndermek istediği mektubun 18 sayfası için engelleme kararı çıkarıldı. (22.11.2011 tarih, 2011 / 969 Dosya no)
26. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Coşkun Akdeniz’in avukat Gül Atay’a göndermek istediği mektubu, Hüseyin Uzundağ’ın avukatına göndermek istediği mektubu “ağzı kapalı” olduğu gerekçesi ile alınmadı. Gönderilmeyen mektup için infaz hakimliğine itiraz edildi.
27. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Murat Karayel 3 aydır eşiyle telefon arızalı olduğu gerekçesi ile görüşememekte. Konu ile ilgili suç duyurusu ve tamiri için dilekçe yazmasına rağmen henüz sonuç alamadı. Yurtdışı cep telefonu yapılan aramada karşı tarafın sesi alınıyor ancak bu taraftan ses gelmiyor.
28. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Taylan Batacı’dan Veli Özdemir’e gelen mektup hakkında kısmi karalama kararı alındı.
29. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Hüseyin Kilis’ten Sadık Çelik’e gelen mektup hakkında kısmi karalama kararı alındı. (29.11.2011 tarih, 2011 / 1032 karar no)
30. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, İvme dergisinden Fatih Özgür Aydın’a gelen taahütlü mektuba “örgütsel amaçlı haberleşme” nedeniyle el konuldu. (25.11.2011 tarih, 2011 / 1004 karar no)
31. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Turaç Solak’ın Mustufa Özer’e yollamak istediği faksa “örgütsel iletişim” nedeniyle el konuldu.(21.12.2011 tarih, 2011 / 1179 karar no)
32. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım ayında, senelerce sürecek iletişim yasaklarının yanısıra el koyma ve kısmi engelleme kararları da tutuklu ve hükümlülerin mektup alıp göndermesinin neredeyse imkânsız hale getirilmesi demektir. “Adres listesi” dahi engellendikten sonra yasaklanmayacak hiçbir şey yoktur! Bu keyfi kararları İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza mahkemesi de onaylamaktadır.
* İnfaz Hakimliği 2011/1562 Dosya No, 2011/2004 Karar no ve 21.10.2011 tarihli kararı ile Fırat Özçelik’in Talat Şanlı, Fikret Kara ve Bekir Şimşek’e göndermek istediği mektuplara ilişkin el koyma kararını “örgütsel haberleşme olduğu” gerekçesiyle onayladı. İnfaz Hakimliği 2011/1563 Dosya No, 2011/2006 Karar No ve 24.10.2011 tarihli kararıyla da Fırat Özçelik’in Bülent Özdemir, Cengiz Karakaş, Sevgi Saymaz, Yeliz Türkmen ve Gamze Eroğlu adına göndermek istediği mektuplara dair idarenin engelleme kararını onayladı.
* İnfaz Hakimliği 2011/1597 Dosya No, 2011/2114 Karar No ve 03.11.2011 tarihli kararı ile Mehmet Güvel’den Kenan Günyel’e gelen mektup, “içeriğinde şehit aileleri adresleri olduğu gerekçesiyle engellenerek idarenin kararı onaylandı.
“Şehit Aile Adresleri” başlığı altında yasadışı terör örgütü üyesi iken örgütsel eylemler sonucunda yaşamlarını yitirmiş kişilerin anne, baba, ağabey veya abla gibi yakınlarına ait adres ve telefon bilgilerinin yer verilmiş olduğu, bu bilgilerin elde edilmesinde ve dağıtılmasında öncelikle ailelerin rızasının olup olmadığının bilinemediği gibi, kurumda hükümlü olarak barındırılan alıcıya ailelerin iletişim bilgilerinin verilmesindeki amacın aileler ile temasa geçilmesini sağlamak amacını taşıdığı, bu haliyle örgütsel haberleşme niteliğinde bulunduğu anlaşılmakta…” denilerek itiraz başvuruları reddedilmiştir.
* İnfaz Hakimliği Mehmet Akdemir’in Hüseyin Kilis’e göndermek istediği ve tamamına el konulan bir mektuba ilişkin “kısmi engelleme yapılması” temelinde yapılan başvuruyu kabul ederek hapishane idaresine yeniden değerlendirme yapılması gerekçesiyle geri yolladı. (11.10.2011 tarih, 2011/1398 Dosya, 2011/1882 sayılı karar)
Hapishane idaresi aynı mektuba dair mektup içindeki normalde sakıncasız kabul edilen makaleleri de yok sayarak yalnız bir makale üzerinden tüm mektup için engelleme kararı aldı. Gerekçe: Örgütsel haberleşme.
İdare kararı: 11.11.2011 Karar No: 2011/567
* 2. Ağır Ceza mahkemesi Hüseyin Kilis tarafından Mehmet Akdemir’e gönderilen iki ayrı mektup hakkındaki engelleme kararlarını “örgütsel haberleşme” gerekçesiyle onayladı.
– 23.11.2011 Değişik İş No: 2011/1734 – 23.11.2011 Değişik İş No: 2011/1735
33. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Hapishane idaresi Canip Tarhan tarafından Serdar Karaçelik’e gelen bir mektup içindeki çizimi bahane ederek kısmi engelleme kararı almış ancak bununla da yetinmemiş “sakıncalı görülmeyen” kısımları da rehin almıştır. Normalde yalnızca engelleme kararı alınan bölüm alıkonulmasına rağmen tamamen keyfi bir kararla tümü bekletilmektedir.
İdare Kararı: 19.12.2011, 2011/646
34. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Mehmet Akdemir’e Hüseyin Kilis’ten gelen bir mektup için kısmi engelleme kararı alındı. İdare kararı: 12.12.2011, 2011/613
35. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, hapishane idaresi Mehmet Akdemir’in Hüseyin Kilis’e gönderdiği bir taahhütlü mektup için “kısmi engelleme” kararı aldı. 20.12.2011, 2011/652
36. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, hapishane idaresi Kenan Günyel’e Hüseyin Kilis’ten gelen taahhütlü mektuba “örgüt propagandası – örgütsel haberleşme” gerekçesiyle el koyma kararı aldı. 14.12.2011, 2011/640
37. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinden tutuklu ve hükümlülerin kasım ayında 30 gazeteciye yollamak istedikleri mektuplar gönderilmemiştir.
38. İzmir / Kırıklar 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanelerde tutsakların aileleriyle ana dillerinde konuşmaları engellenmektedir.
39. Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanelerde tutsakların aileleriyle ana dillerinde görüşme yapmaları engellenmektedir.
*Van TUYAD-DER Başkanı İbrahim Ete, Bitlis E Tipi Hapishane’ne açık görüşe gittiği için birçok ailenin kendisine para vererek, çocuklarına yatırmalarını istediğini belirtti. Ete’nin iddiasına göre, hapishane yönetimi “kasa limiti dolu” gerekçesi ile paraların hesaplara yatırılmasını kabul etmedi. Bunun üzerine Ete, hapishanende bulunan Cihan Asi, Pelin Yılmaz, Kamile Atabay ve Nazlı Saygın’ın ailelerin verdiği paraları yatıramadı. Böyle bir uygulamayla ilk kez karşı karşıya kaldığını belirten Ete, yapılanın yasal olmadığını söyleyerek, konuyla ilgili olarak Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulunacağını dile getirdi. Açık görüşlerde ayda bir hapishanene gittiğini belirten Ete, “Gitmeden önce 6 tutuklunun ailesi bana çocuklarına para yatırmaları için para verdi. Ben de tutukluların hesaplarına para yatırmak istedim. Ancak 2 kişiye para yatırdıktan sonra parayı alan gardiyan bana ‘Kasa limitimiz doldu. Bundan sonra para alamayız. Eğer istersen parayı bırak yarın yatırırız. Gelecek ziyarette de dekontlarını sana veririz’ dedi. Ben de uygulamayı kabul etmedim. Hatta bazı aileler daha vardı. Onlar da yatıramadan geri döndü. Ayda bir açık görüşlere gittiğimiz için özelikle para yatırmak istediğim Cihan Asi, Pelin Yılmaz, Kamile Atabay ve Nazlı Saygın’ın da bulunduğu birçok tutuklu parasız kaldı. Bu büyük bir hukuksuzluktur. İlk kez böyle bir uygulamayla karşı karşıya kaldık” diye konuştu. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Dicle Haber Ajansı (DİHA) tarafından hazırlanan, “Ölü mü denir şimdi onlara?” isimli kitap, Van F Tipi Hapishane’ne alınmadı. Hapishanende tutuklu bulanan muhabirimiz Sinan Aygün’e gönderilen kitap, hapishane yönetimi tarafından içeriğindeki haberler ve fotoğraflarda “Örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla alınmadı. İçeriye alınmayan kitap Aygün’ün ailesine geri iade edildi. Hakkında herhangi bir mahkeme kararı bulunmayan kitapta, faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak yaşandığı Batman, Diyarbakır, Van, Urfa, Hakkari, Şırnak, Dersim başta olmak üzere 12 kentten, 51 kadınla yapılmış söyleşiler yer alıyor. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*06.04.2011 tarihinde Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanende başvuran Özgür Yıldırım, şu beyanlarda bulundu: “Yasakçı zihniyetin mimarı olan devlet ve onun ideolojik aygıtı olan ahlaktan yoksun hukuk sisteminin, özgür düşünceye karşı düşmanca tutumu bir kez daha ortaya çıktı. Kürt halkının efsane Çınarı Apê Musa, ahlakî-politik toplum inşasında ışık tutacak birçok eseriyle bilinmektedir. Topluma tutulan bu ışığı söndürmek isteyen bu ışık düşmanları 90’lık Çınar’a tahammül etmeyerek, ışığını karartmak istediler. Adına da “faili meçhul cinayet” dediler. Perde arkasında olanlar ise halkımızın vicdanını kanatan dille şahadetine atıfta bulunmaktadırlar. Oysa 1962 yılında yazdığı “KIMIL” ve 1992 yılında yazdığı “HATIRALARIM” adlı eserlerine tahammül etmediler. Yasaklar zincirine yeni halkalar eklediler. Güneşin çocuklarına hatıra olarak bırakılan bu eserlerinin yasaklanmasının altında imzası olanların Apê Musa’nın adını ağızlarına anmalarına tahammülümüz yoktur. Diyarbakır’a gelip oy avcılığı yapmak için Apê Musa’dan bahsedeceksin, Ankara’ya gidip Apê Musa’nın kitaplarını toplatacaksın. Kürt halkı artık bunlara kanmayacak. Bu, Ortadoğu’nun kadim halkı olan Kürt halkına büyük bir hakarettir ve inkârın sürdürülmesidir. Apê Musa’nın “KIMIL” ve “HATIRALARIM” adlı eserleri, 1962 tarihinden bu yana “toplatma kararları” var diye; biz Amed hapishanende bulunan tutsaklara verilmemektedir. Aradan yarım asır geçti ama yasakçı zihniyet hala sürmektedir. Bu yasakçı zihniyete karşı basını ve kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz. Biz, Amed hapishanende bulunan Özgürlük Tutsakları olarak bu yasakçı zihniyeti nefretle kınıyor, bir an önce bu durumun düzeltilmesini bekliyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*26.04.2011 tarihinde başvuran İhsan Arslan, şu beyanlarda bulundu: “Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan Amcam Mehmet Reşit Arslan’ın hapishanende yaşadığı sıkıntıları belirten mektubunda şunlara yer vermiştir: Kendim siyasi nedenlerle 18 yıldır hapishanende tutulan bir hükümlüyüm. Bunun son 8 yılı aşkın F Tipi cezaevlerinde geçirmiş bulunuyorum. Halen Kırıkkale F Tipi Hapishanesindeyim buraya 2008 Şubatında saldırıya uğradığım Ankara Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinden bir nevi sürgün olarak getirilmiştim. Saptanmış olan kronik hepatit B hastalığım nedeniyle 1997 yılından beri belli aralıklarla uygun hastanelerde gerekli sağlık kontrollerimi olmaya çalışıyorum. Aynı zamanda sağlıkçı olmam duyarlılığıyla bu kontrollerimi aksatmamaya çalışıyorum. En son Ekim 2010’da burada fakülte hastanesinde yapılan kontrollerde bir doçentin önerisiyle biyopsi gerekebilir diye Ankara’ya sevkim yazıldı. Bu sevk çerçevesinde 17 Şubat 2011’de Ankara 2 Nolu F Tipi Hapishane’ne götürüldüm. Aynı zamanda Kırıkkale Üniversitesi KMYO Bilgisayar Programcılığı bölümü uzaktan eğitim 2. Sınıf öğrencisi oluşum nedeniyle kalmamın uzun sürmesi olasılığına karşılık öğrenimimi gerçekleşmede kullandığım bilgisayar ve kimi ders materyallerimi de beraberimde götürdüm. Gider gitmez bu durumu da oradaki yetkilerle paylaştım. Özetle, Kırıkkale’de olduğu gibi devam zorunluluğu olan öğrenimim için dersler ve bu derslerin uygulaması için gerekli programların yüklü olduğu bilgisayarımdan burada sağlanacak internet olanağı ile birlikte uygun bir yerde hafta içi tatiller dışında her gün gün boyu yararlandırılmam gerektiğini belirttim. Önceleri ‘bilgisayarın olmaz, ancak seni idarenin olanaklarından yararlandırırız’ dediler. İlk günlerde hiç yararlandırmadıkları gibi, daha sonra ‘haftada sadece bir kez bir saat olarak yararlandırırız’ dediler. Ki bunu da hiçbir zaman yerine getirmediler. Başlayacak olan vizelerimle birlikte öğrenimimi bu şekilde sürdürmemin pek olanaklı olmadığını görerek, önce müdürlerle görüşmeye çalıştım. Önceki görüştüklerim öğretmen ve kütüphane memurlarıydı. Bu mümkün olmayınca Bakanlık İnfaz Hakimliği ve savcılığa dilekçelerle başvurdum. Bu sıralarda 23 Şubat günü Numune Hastanesi’ne götürüldüm. O gün hapishanende olmadığım halde hakkımda saat 11.00 ve 14.00 odada slogan attığım, kapıya vurduğum şeklinde tutanak tutulup hakkımda soruşturma açıldığını 25 Şubat günü tebliğ edilen bir yazıyla öğrendim. Konuyla ilgisi olmadığını bildiğim oda arkadaşım da olduğu halde, sadece benim hedef alınmış olmam da düşündürücüydü. Bir ilgim olmadığını belirtip, daha sonra müdürle görüşme yönünde birçok dilekçem olmasına rağmen, kimseyle görüşemediğim gibi, herhangi bir ifade-savunmam dahi alınmadan ileriki günlerde Disiplin Kurulu’nun verdiği 45 günlük iletişim cezası yazısı iletildi. Bunun üzerine gerekli yerlere suç duyurusunda bulundum. Hem aksatılan öğrenimim, hem bu konuda. Tabi orada tutulduğum süre boyunca kimi istisnalar dışında dilekçelerimin çoğuna cevap alamadığım gibi, akıbetlerini de öğrenemedim. Yine F Tipi kantinlerinden temin ettiğim eşyalarım yanıma verilmediği için yararlandırılmadım. Daha fazla kalmamak için kimi hastane sevklerimi de iptal ederek, dönmek için uğraştıysam da ancak 5 Nisan’da dönebildim.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*İran’da idam edileceği belirtilen Kürt siyasetçi Şêrko Maarifi’nin idam kararının durdurulması için Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde bulunan siyasi tutsaklar tarafından İran Başkonsolosluğu’na gönderilmek üzere hazırlanan faksa hapishane idaresi el koydu. Konuya ilişkin İHD Diyarbakır Şubesi’ne mektup ile başvurarak hukuki yardım talebinde bulunan siyasi tutsaklar, hapishanende bulunan ve müebbet alan 3 hükümlü tarafından hazırlanan fakslara hapishane idaresinin komik bir gerekçe ile el koyduğunu belirterek, “Güya İran Cumhuriyeti devletinin iç işleyişlerine karışıyormuşuz” diye kaydetti. Tutsaklar, mektupta ayrıca daha önce de yaşamını yitiren bir arkadaşlarının ailesi için hazırladıkları ve gönderilmesini istedikleri başsağlığı faksına da hapishane idaresinin keyfi bir tutum ile el koyduğunu belirtti. Hapishane idaresinin uygulamalarına itirazda bulunduklarını, fakat iç hukukun tamamen tükendiğine dikkat çekilen mektupta, tutsaklar konuyu AİHM’e taşıyacakları kaydetti. ” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesinde tutuklu bulunan Ahmet Doğu’nun ailesi, çocuklarının istemi üzerine Kürt Bilge Musa Anter’in “Kımıl” ve “Hatıralarım” adlı kitaplarını hapishanene götürdü. Ancak kitaplar “toplatma kararı olduğu” gerekçesiyle hapishane idaresi tarafından içeri alınmadı. Konuya ilişkin hapishanende bulunan tutuklular adına İHD Diyarbakır Şubesi’ne başvuran Özgür Yıldırım, yasakçı zihniyetin mimarı olan devlet ve hukuk sisteminin özgür düşünceye karşı düşmanca tutumunun bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Apê Musa’nın kitaplarının hapishanene alınmadığını belirten Yıldırım, başvurusunda şunlara yer verdi: “Kürt halkının efsane çınarı Apê Musa, ahlaki, politik toplum inşasında ışık tutacak birçok eseriyle bilinmektedir. Topluma tutulan bu ışığı söndürmek isteyen bu ışık düşmanları, doksanlık çınara tahammül etmeyerek ışığını karartmak istediler. Adına da ‘faili meçhul cinayet’ dediler. Perde arkasında olanlar ise, halkımızın vicdanını kanatan dille şahadetine atıfta bulunmaktadırlar.”Musa Anter’in 1962 yılında yazdığı ‘Kımıl’ ve 1992 yılında yazdığı ‘Hatıralarım’ adlı eserlerine tahammül edilemediğini vurgulayan Yıldırım, “Güneşin çocuklarına hatıra olarak bırakılan bu eserlerin yasaklanmasının ardında imzası olanların, Apê Musa’nın adını ağızlarına almalarına tahammülümüz yoktur. Amed’e gelip oy avcılığı yapmak için Apê Musa’dan bahsedeceksin, Ankara’ya gidip Apê Musa’nın kitaplarını toplatacaksın. Kürt halkı artık bunlara kanmayacak. Bu Ortadoğu’nun kadim halkı olan Kürt halkına büyük bir hakarettir ve inkârın sürdürülmesidir” diye kaydetti. Aradan yarım asır geçmesine rağmen yasakçı zihniyetin halen sürdüğünü belirten Yıldırım, başvurusunu şu sözlerle sonlandırdı: “Bu yasakçı zihniyete karşı basın ve kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz. Biz Diyarbakır Hapishanesinde bulunan özgürlük tutsakları olarak bu yasakçı zihniyeti nefretle kınıyor, bir an önce bu durumun düzeltilmesini bekliyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Adıyaman Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan hükümlü ve tutuklular yaşadıkları sorunlara ilişkin ajansımıza mektup gönderdi. Hükümlü ve tutuklular, kendilerinin hapishanende bulunan el işi atölyelerinde çalıştıklarını ve dışarıdan aldıkları sipariş ile malzemeler üreterek, hapishanende kendi ihtiyaçlarını karşıladıklarını kaydetti. Son 1 hafta içerisinde hapishane yönetiminin yaptıkları el işlerine ilişkin baskılarının arttığını belirten tutuklu ve hükümlüler, yönetimin sarı, kırmızı ve yeşil iplere el koyarak, bunlardan herhangi bir malzeme üretmelerini engellediğini belirtti. Hapishane müdürünün kendilerine, “Bu renkler yan yana hiçbir üründe olmayacak” dediğini kaydeden tutuklu ve hükümlüler, kendilerine dışarıdan gelen siparişlerin bu renkten olduğunu ancak yönetimin politik yaklaşarak kendilerini bastırmaya ve kimliklerini yok saymaya çalıştığını kaydetti. Tutuklu ve hükümlüler, hapishane yönetimine el işlerini yapmak zorunda olduklarını; çünkü ekonomik olarak gelire ihtiyaçlarının olduğunu söylemelerine rağmen, müdürün kendilerine “Aç kalsanız dahi bu renkler olmayacak” diyerek malzemelerine el konduğunu kaydetti. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Malatya E Tipi Hapishanesinde yaşadıkları hak ihlallerini duyurmak için yakınları aracılığı ile bir açıklama yapan tutuklu ve hükümlüler, 10 kişilik hücrelerde 25 kişi kalmaya zorlandıklarını ve bir yatakta 3 kişi yatmak zorunda kaldıklarını söyledi. Herşeyin yasak olduğu hapishanende yasal yayın olan Azadiya Welat gazetesi ve Bejan Matur’un “Dağın Ardına Bakmak” adlı kitabı toplatma kararı olmamasına rağmen tutuklulara verilmediğini ifade eden tutuklular, günlük gazetelerin ise düzenli verilmesi gerekirken haftada sadece iki gün verildiğini belirtti. “Bu hapishanende neredeyse nefes almak bile yasak hale geliyor” diyen tutuklular, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan siyasi hükümlü Ömer Hayri Konar’ın tek kişilik koğuşta tutulması gerekirken hapishanende tek kişilik koğuş bulunamadığı gerekçesiyle yaklaşık 10 gündür havalandırma sorunu olan hücrede tutulduğunu belirtti. Açıklamada, Konar’ın Adalet Bakanlığı’na nakil için başvuru yapılmasına rağmen başvurusunun reddedildiği belirtildi. (27.05.2011/DİHA)
*Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun “KCK davası” kapsamında tutuklu bulunan Urfa adayı İbrahim Ayhan’a, Urfa E Tipi Hapishane yönetimi düşündürücü bir ceza verdi. “Sayım düzenine geçmediği” iddiasıyla hapishane idaresi tarafından hakkında soruşturma başlatılan Ayhan’a Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 3 ay iletişim haklarından men cezası verildi. Alınan karar doğrultusunda, Ayhan’ın seçmenlerine selam göndermesi, ailesi ile görüşmesi, telefon açması, mektup yazması yasaklandı. (27.05.2011/DİHA)
*Van F Tipi Hapishanesinde kapalı görüşte aileleriyle Kürtçe konuşan 3 tutukluya “A Takımı” denilen ekip tarafından müdahale edilirken, Kürtçe konuşan tutuklulara spor ve hücre cezaları verildi. Van F Tipi Hapishanende PKK davasında tutuklu bulunan Hamdi Kılınç, İskan Aksaç ve Aydın Akış, geçen hafta yaşanan olay hakkında aileleri aracılığıyla açıklama yaptı. Kapalı görüşte Kürtçe konuştukları için hapishanende gardiyanlar tarafından müdahale edildiğini belirten tutuklular, “Biz ailelerimizle Kürtçe olarak konuştuğumuzda ilk olarak bir gardiyan gelip bizi uyardı. Biz de konuşmaya devam edince hapishanende özel olarak yapılandırılan müdahale takımı geldi. Gelip direk görüşmemizi kesmek istedi. Biz engel olunca saldırı yapıldı ve darp edildik” dedi. Tutuklular, yapılan saldırıdan sonra kendilerine hücre ve spora çıkmama cezaları verildiğini dile getirdi. (03.02.2011/DİHA)
*Komeleya Jinên Dengbêj Derneği’nin, Kürtçe, Türkçe, Arapça ve İngilizce Van M Tipi Kapalı Hapishanesinde konser vermek için Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuru, “Devlet dairelerinde Kürtçe konuşmak yasaktır” gerekçesiyle reddedildi. Konuya ilişkin dernek binasında açıklama yapan Dengbêj Elif Çiftçi, Kürtçe’nin cezaevlerinde serbest edildiği düşüncesiyle Van M Tipi Kapalı Hapishane’ne dört dilde konser vermek için başvurduklarını ancak başvurularının Cumhuriyet Başsavcılığı’nca reddedildiğini belirtti. Konser talebi ile gittikleri hapishane yetkililerinden olumu yanıt aldıklarını söyleyen Çiftçi, tüm hazırlıklarını yaptıklarını ancak konsere iki gün kala konserin iptal edildiğinin kendilerine aktarıldığını ifade etti. Konserin iptal edilmesinden dolay Van Cumhuriyet Başsavcılığı’yla görüşme yaptıklarını belirten Çiftçi, yaptıkları görüşmede savcının kendilerine konserin iptal etme gerekçesini “Devlet dairelerinde Kürtçe konuşmak yasak” şeklinde açıkladığını söyledi. “Kürtçe yasak” gerekçesi ile konserin iptal edilmesini anlamadığına dikkat çeken Çiftçi, “Başbakan neden durmadan cezaevlerinde Kürtçe’nın serbest edildiğini söylüyor? Devlet Tiyatroları nasıl oluyor da Kürtçe oyun oynanabiliyor? Devletin resmi kanalı TRT’ye bağlı TRT Şeş niye var? Neden sıklıkla Şivan Perwer’in Türkiye’de konser verileceği söyleniyor? Bunlar varken konserimize izin verilmesinin engellenmesi açılım politikalarıyla kim nasıl izah edebilir?” diye sordu. (26.02.2011/DİHA)
*Attıkları sloganlar ile protesto eden Bingöl M Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan PKK’li tutuklular hakkında soruşturma açıldığı öğrenildi. Tutukluların yakınları tarafından verilen bilgilere göre, geçen hafta meydana gelen protesto gösterisinin ardından hapishane idaresi soruşturma açtı. Soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulmak istenen tutuklu ve hükümlüler, ifadelerini Kürtçe’nin Kurmancî ve Zazakî lehçeleri ile yapmak istedi. Tutsakların bu kararına karşı hapishane idaresinin ikinci bir soruşturma açtığı bildirildi. (28.02.2011/DİHA)
*02.05.2011 tarihinde Siirt E Tipi Kapalı Hapishanende bulunan Erdoğan Uçar, Mehmet Cengiz ile Cahit Ayaz mektupla şubeye başvuruda bulunarak şu beyanlarda bulundular. “Dilimiz hapishanende halen yasaklı olduğunu ifade etmek istiyoruz. Kürtçe yazdığımız mektuplar ile gelen mektuplarımız tercüman yok gerekçesiyle el konuluyor. İnfaz hâkimliğinde yaptığımız itirazlara karşılık hâkimlik tarafından alınan ifadelerimiz tıkır tıkır çeviren idare personeli mektuplarımız söz konusu olduğunda ortalıkta görünmemektedir. Özcesi Kürtçe’nin hapishanende halen yasaklı olduğunu söylüyoruz.” (İHD SİİRT ŞUBE)
*Geçmişte Kürtçe çıkan dergi ve gazetelerin “Bilinmeyen dil”, “Tercüman yok”, “Sakıncalı” gibi sudan gerekçelerle birçok hapishanende keyfi olarak engellenmesine yeni bir örnek de Siirt E Tipi Kapalı Hapishanesinde eklendi. Hapishanende mahkûmlara gönderilen Kürtçe mektupların “tercüman yok” gerekçesiyle verilmediği ortaya çıktı. Tutuklu ve hükümlülerin de yazdığı mektuplar yine aynı gerekçeyle gönderilmeyerek, kendilerine iade ediliyor. Siirt hapishanendeki bu uygulamanın boyutları ise tutsaklar adına Cahit Ayaz, Mehmet Cengiz, Erdoğan Uçar’ın yazdığı mektup ile ortaya çıktı. TRT 6’nın 24 saat Kürtçe yayın yaptığı ve aynı isimde bir radyonun da yayında olduğu bir dönemde hapishanende anadilleriyle iletişim kuramadıklarını belirtti. Kürtçenin halen hapishanende yasaklı olduğunun altı çizilen mektupta, yasağın 12 Eylül literatüründe “ret” bugün ise “tercüman yok” şeklinde tezahür edildiği belirtildi. Kürtçe yazılan mektuplara tercüman olmadığı gerekçesiyle el konulduğu belirtilen mektupta, “Gelen mektuplarımıza el konuluyor. Tüm bunlarla beraber Siirt’te üniversitede maddi sıkıntılar yaşayan ve bu işi yapabilecek yüzlerce genç varken, bu uygulamanın adına ‘tercüman sorunu’ demek ve buna inanılmasını beklemek saflık olur” ifadeleri yer aldı. Tutsakların yazdığı mektupta infaz hâkimliğinde yaptıkları itirazlara karşılık hakim tarafından alınan ifadelerini serbest çeviren personelinin bulunduğunu ancak, mektupların tercümesine geldiğinde kimsenin ortalıkta gözükmediği kaydediliyor. Mektupta şunlar belirtildi: “Eğer ailelerimize yazdığımız mektuplardan bile mahrum bırakılıyorsak, annemizle arkadaşlarımızla kendi dilimizle özlemlerimizle hayallerimiz bile engelleniyorsa demek ki, koca bir safsatadır. Kürtçe Cumhuriyet tarihi boyunca özgürleşmedi, özgürleştiği ya da yasakların kaldırıldığının doğru olmadığını karşılaştığımız engellemelerden biliyoruz. Yasaklar bugün 12 Eylül literatürüyle değil de AKP’nin kurnaz ve sinsi literatürüyle sürüyor. Biz tüm bunlara rağmen hiç bir zaman anadilimiz üzerindeki baskı ve yasakları kabul etmeyeceğiz.” (İHD GENEL MERKEZ)
*03 Ocak günü başvuruda bulunan Beyhan Aktaş eşi Murat Aktaş’ın (1975) 13.12.2010 tarihi itibariyle zorunlu olarak Edirne F Tipi hapishanene sürgün sevk edildiğini belirtmiştir. Hapishane yönetimi tarafından uygulanan baskılara karşı verilen tepkilerin çeşitli disiplin cezalarıyla karşılık bulduğunu söyleyen Beyhan Aktaş halen açık- kapalı olmak üzere görüş cezası uygulandığını belirtmiştir. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*10 Ocak günü mektupta Özkan Gerçek, hapishanende kendisinin ve bir grup arkadaşının henüz kesinleşmemiş cezaların keyfi ve hukuksuz bir şekilde uygulamaya konulduğunu belirtti. Bu bağlamda, Sadık Kan’ın 3 gün hücre, Özkan Gerçek’in 1 ay görüş ve 14 tutsağın 1 ay etkinlikten men cezası uygulanmaya başladığını ifade etti. Ayrıca infaz hâkimliğinin lehte karar vermiş olmasına rağmen açık görüşte fotoğraf çektirmelerinin engellendiğini ve 45/1 nolu genelge gereği 10 kişinin haftada 10 saat sohbet etme haklarının verilmediğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*10 Ocak günü Suat Çalışkan, Nuri Avcı ve Emin Çiçen’in derneğimize ulaşan mektubunda, yazılan mektupların birçoğuna el konulduğu ve yırtıldığı, Haydar Ali Ak’ın kurduğu ekiple fiziksel işkenceyi olağan hale getirdiği dile getirildi. Çalışkan, Avcı ve Çiçen, rutin dışı baskın aramaların, zorla oda değiştirmelerin, sözlü ve fiili tacizlerin artarak devam ettiğini belirttiler. Bunun dışında, sohbet haklarının engellendiğini, kurslara çıkarılmadıklarını, havalandırma haklarının verilmediğini, sağlık haklarının ihlal edildiğini, yazdıkları dilekçelerin yerlerine ulaştırılmadıklarını ya da aleyhlerinde sonuçlandırdıklarını ifade ettiler. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*12 Ocak günü Kırıkkale F Tipinde kalan Behçet Adanmış’ın derneğimize ulaşan mektubunda, haberleşme hakkının ihlal edildiğini, aylardır telefon evrakları daha önce kaldığı Kırklareli Hapishanenden gelmediği için ailesine telefon açamadığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*9 Şubat günü başvuruda bulunan Pamuk Yıldız: “ Oğlum Resul Yıldız (1980) ile 09.02.2011 günü yaptığım telefon görüşmesinde oğlum ve arkadaşlarının odalarına asker ve A takımı denilen bir ekip girip hepsini ölümle tehdit ederek, özel eşyalarını dağıttığını söyledi. Hepsini ayrı ayrı odalara koymuşlar, iletişim ve hücre cezası verilmiş. Oğlum kendi ve arkadaşlarının hayatından endişe duyduğunu söyledi. Ben de endişe duyuyorum. A takımı dedikleri ekip sürekli tahrik ve taciz ediyormuş” dedi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*19 Mart günü, tutuklu İbrahim Eker’e Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kürtçe ve Türkçe olarak basıp TBMM’de milletvekillerine dağıttığı ünlü Kürt şair Ehmedê Xanî’nin ünlü eseri Mem û Zîn, Sincan 2 No’lu F tipi Eğitim Kurulu’nca ‘sakıncalı’ bulunarak verilmediği öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*25 Mart günü, Ergenekon soruşturması kapsamında Gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanmasına neden olan, henüz basılmamış kitabı İmamın Ordusu’nun taslağının bir örneğinin olabileceği şüphesiyle Ahmet Şık’ın Silivri L Tipi Hapishanesindeki koğuşunun arandığı öğrenildi. Arama sonrasında kitabın taslağının koğuşta bulunamadığı fakat bazı fotoğraflara el koyulduğu bildirildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*25 Mart günü ulaşan mektupta, Edirne F Tipi Hapishanesinde kalan Zeynel Firik, posta yoluyla adıma gönderilen Özgür Gelecek, Halkın Günlüğü gazeteleri ve “ Düşleri Gerçeğe Dönüştürmek” adlı kitabı hakkında toplatma kararı olmamasına rağmen, hapishane eğitim kurulu tarafından sakıncalı bulunarak verilmediğini ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*4 Nisan günü ulaşan mektupta, Edirne F Tipi Hapishanesinde kalan Ahmet Türk, Engin Mısır, Bayram Aslanoğlu, Lütfi Yavuzaslan, Süleyman Süle, Nasrettin Merter, Mahmut Filiz, Ender Arslan, Abuzer Doymaz, Vahdettin Şahin, M. Nesih Aslan, Kürşat Fırat Vural, Hakan Yılmaz, Faruk Kızılkaya, Ercan Marhan, Onur Kapar, Velat Siner, Barış Mete, İrfan Ataş, Adem Orhan, Tekin Beyhan, Sabri Deniz, Metin Güler, Cahit Abukan, Mikail Yazıcı, Yıldırım Turgut, Muhittin Çeter, Erhan Arslan, Ekrem Aktürk, Murat Güran, İlhan Aslansoy, Onay Yürüklü, Hasan Kızılkan, Sabır Alabalık, Mahsum Atak, Mazlum Dikmen, Servet Akdeniz, Hakan Aşık, açlık grevinde olduklarını, tecrit uygulamasıyla ilgili bu güne kadar bütün devlet kurumlarına yaptıkları başvuruların sonuçsuz kaldığını, aileleri görüşe geldiğinde üstlerini çıkarmalarının istendiğini ve kötü muameleye maruz kaldıklarını, Azadiya Welat gazetesinin sadece haftada bir kere verildiğini, dışarıdan yollanan Kürtçe yayınların ancak 2-3 ay sonra ellerine geçtiğini, 10 saat olan ortak alan haklarının keyfi olarak 3 saate indirildiğini, yazdıkları Kürtçe savunmalara hapishane yönetiminin el koyduğunu bildirdiler. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*13 Nisan günü, İstanbul Silivri L Tipi Hapishanesinde kalan tutuklu gazeteciler Ahmet Şık ile Nedim Gürsel’in istediği Ermenice-Türkçe yayımlanan Agos Gazetesi’nin yabancı dilde olduğu gerekçesiyle bir ay boyunca hapishane yönetimi tarafından gazetecilere verilmediği öğrenildi. Konuyla ilgili açıklama yapan Adalet Bakanlığı, yapılan müracaatlar üzerine gazetenin hapishanene girişine izin verildiğini ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*29 Nisan günü, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende bulunan KCK davasından tutuklu Şehmuz Avcı, kolunu kıran gardiyanlar hakkında şikâyette bulununca 3 aylık açık görüş yasağı aldığı öğrenildi. Hapishane ikinci müdürü ve 20 gardiyan hakkında Tekirdağ Savcılığına şikâyet dilekçesi gönderen Avcı, hapishane idaresi hakkında dava açılmasını sağladı. Dava sonucu 2 gardiyan görevden uzaklaştırıldı. Bunun üzerine hapishane yönetimi Avcı’ya 3 aylık açık görüşe yasağı getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*14 Temmuz günü ulaşan mektupta, Murat Bakudan, Haziran ayının sonlarında adına Elbistan Pastanesine Köln’den bir kolinin geldiğini, üzerinde gönderenin adının olmadığının söylendiğini, koliden 7 adet kitap çıktığının söylendiğini, kitaplardan birkaçını daha önce okuduğunu, fakat Cengiz Kopmaz’ın İmralı Günleri adlı kitabını okumadığımı söylediğini ifade etti. Bu olay daha sonra basına yansıdığında kolinin gümrüğe geldiği ve içinden 15 adet kitap çıktığının söylendiğini ifade eden Kopmaz’ın yasaklı olmayan yayınları ulaştırılmamasının, hapishanenin yayın seçici kurulu varken 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kitapları vermeme yetkisi olup olmadığının, kendisine ait olan koliyle ilgili soruşturmada sadece tanık olarak bulunmasının hukuki olup olmadığına dair şüpheleri olduğunu ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*24 Temmuz günü, Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalan hükümlü ağabeyi Şemsettin Yer’i ziyarete giden BDP yöneticisi Hülya Yer’in gardiyanlarla yaptığı bir tartışma nedeniyle Şemsettin Yer’i dört ay görüş yasağı aldığı öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*31 Temmuz günü derneğimize gelerek yapmış olduğu başvuruda Cihan Açış, Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan kardeşi Aram Akyüz’ün, arkadaşlarıyla birlikte kamerasız bölgede darp edildiğini, tepki gösterdiklerinde işkenceye maruz kaldıklarını, yakınlarını telefonla araması gereken günlerde telefonun çalındığını ve görüşmenin gerçekleşmediğini görüş sırasında dayısının oğluna anlattığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*8 Ağustos günü, d ulaşan mektupta, Sinan, Temmuz ayında yaşanmış olan hak ihlallerini anlatmak yazdığını belirtti. A17’deki mahkûmlara saldırıldığını, kesinleşmiş disiplin cezalarına itiraz için İnfaz Hâkimliğine yapılan başvuruların reddedildiğini, Atılım gazetesinin 25 Haziran tarihli 5.sayısına, Birgün gazetesinin 15-30 Haziran ve 6-8 Temmuz tarihli sayılarına el konulduğunu, dışarıdan gönderilen kitaplar adlarına kayıtlı değil denilerek verilmediğini ifade etti. İki mahkûma gönderilen yelek ve pantolona asker rengi olduğu gerekçesiyle el konulduğunu, dört mektuba cezaevi yönetimi tarafından el konulduğunu, üç mektuba da karalama kararı verildiğini, bir faks ve bir mektubun engellenmesine karşı yaptıkları itirazın reddedildiğini belirtti. Ali Taşyapan’ın ‘Duvarların İki Yakası’ ve Mahir Çayan’ın ‘Bütün Yazıları’ adlı kitaplara el konulduğunu, başka bir hapishaneye sevki çıkan mahkûmun üzerine kayıtlı bazı eşyaları birlikte kaldığı arkadaşına bırakmak istemesi üzerine idare buzdolabına ve televizyona el konulduğunu, yedi mahkuma toplamda yirmi gün hücre cezası, üç ay ziyaret yasağı ve üç ay iletişim yasağı verildiğini ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*12 Ağustos günü başvuruda bulunan Naciye Köse, Tekirdağ 2 No’lu F Tipinde bulunan oğlu Sinan Köse’yi 4 Ağustos’ta ziyarete gittiğini, oğlunun vücudunda belirgin darp izleri olduğunu ifade etti. Görüş çıkışı tahrik edici konuşmalarından ötürü gardiyanla aralarında tartışma çıktığını belirten Naciye Köse, gardiyanın kendisinin üzerine yürüyerek şiddet uygulamaya kalkıştığını söyledi. Bu olayın ardından eşinin ve kendisinin 1 yıl görüş cezası aldığını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*18 Ağustos günü d ulaşan mektupta, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende bulunan Sinan Gülüm, gazete, dergi gibi yayınların kendilerine verilmediğini, mektuplarının karalandığını ya da el konulduğunu, hücre ve iletişim cezaları verildiğini dile getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*2 Eylül günü, İstanbul’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir programda “parasız eğitim” talebini içeren pankartı açtıkları için tutuklanan iki öğrenciden Ferhat Tüzer’e “türkü söylediği” gerekçesiyle altı ay görüş yasağı verildiği öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*5 Eylül günü başvuruda bulunan Mihriban Yerlikaya, Rize Kalkandere Hapishanesinde bulunan eşini açık görüşte görme imkânı olup olmadığını öğrenmek için hapishaneni aradığını, eşinin daha öncesinden görüş yasağı olduğunu ancak bayramda bu yasağın geçerli olmadığını söylediklerini, bunun üzerine bayramda Rize’ye gittiğini, ancak gittiğinde görevlilerin bu bilginin yanlış olduğunu onunla adeta dalga geçerek söylediklerini, ‘’bugün gidin yarın gelin’’ dediklerini, orada kalma imkanları olmadığından dönmek zorunda kaldıklarını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*6 Eylül günü başvuruda bulunan Ahmet Dikmen, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanende kalan oğlu Lokman Dikmen’i açık görüşte görme imkânı olup olmadığını öğrenmek için hapishaneni aradığını, oğlunun daha öncesinden görüş yasağı olduğunu ancak bayramda bu yasağın geçerli olmadığını söylediklerini, bunun üzerine bayramda hapishanene gittiğini, ancak gittiğinde görevlilerin bu bilginin yanlış olduğunu ve görüşemeyeceğini söylediklerini dile getirdi. 1 saat beklediklerini, ardından çavuşun gelip kendilerine hakaret ettiğini, aynı anda çarşı iznine çıkan askerlerin saldırısına uğradıklarını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*8 Eylül günü başvuruda bulunan Kazım Gündoğan, Sincan F Tipi Hapishanende kalan ağabeyi Halil Gündoğan’ın 2. cildini basılmak-yayınlamak üzere yazdığı anı kitabına hapishane idaresi tarafından el konulduğunu ve hakimin onayıyla da kitabın imhasına karar verildiğini ifade etti. Kitabın 1. Cildinin 2005 yılında yayınlandığını ve hakkında herhangi bir yasak olmadığını belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*18 Kasım günü ulaşan mektupta Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende kalan Adem Yüksekdağ, hapishanende fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldıklarını, odalarına girilip şiddet uygulandığını, daha sonra hücre cezası verildiğini, Serhan Eskin, Azad Eskin ve M. Şirin Abay’a verilen hücre cezasının hala kaldırılmadığını ifade etti. Kitaplarına ve el yazmalarına el konulduğunu, dışarıdan yollanan kitapların kendilerine verilmediğini, Gündem ve Azadiya Welat gazetelerinin düzenli verilmediğini, açık görüş haklarının ellerinden alındığını belirtti. 10 saatlik yerine sadece 5 saatlik sohbet hakkı verildiğini, üç kişilik yerine tek kişilik yemek verildiğini, sıcak su verilmediğini belirten Adem Yüksekdağ, son olarak bayramda açık görüş ziyaretine gelmeden bilgi almak için yönetimi arayan ailelere yanlış gün ve saat verildiğini, görüşe geldiğinde tepki veren ailelere ise müdahalede bulunulduğunu belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*21 Kasım günü derneğimize ulaşan mektupta, Seyfi Polat, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanende sıcak su sorunu olduğunu, yayınların verilmediğini, nevresimlerin yırtık olduğunu ancak değiştirilmediğini belirtti. Polat, 1 Mayıs’ı kutladıkları için 1 ay iletişimden men cezası aldıklarını dile getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Aralık günü, Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarının düzeltilmesi için açlık grevi eylemi yapan 67 pajk’lı kadın tutuklu ve hükümlüye bir ay açık görüş yasağı ve etkinliklerden men cezası verildiği öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*18.10.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Mehmet Reşit ASLAN “Bulunduğum Kırıkkale F tipi Hapishanesinde yaşadığım hak ihlalleri konusunda yapmış olduğum idare ve posta yoluyla yapmış olduğum dilekçeler mektuplar gönderilmiyor veya kaybediliyor, haklarımı kullanamıyor ve sesimi duyuramıyorum. (İHD GENEL MERKEZ)
*09.09.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kazim GÜNDOĞAN Sincan 1 Nolu F Tipinde Halil GÜNDOĞAN hükümlü bulunan ağabeymin “ Metris’ten Munzur’a Bir Frarinin Öyküsü” adlı kitabın ikinci cildini yazıyor. Bunun 200 sayfasını fotokopi için idareye veriyor. İdare “fotokopi çekmiyoruz bunu ziyaretçine ver” deyip geri veriyor. 15 Temmuz da yazıyı idareye teslim ediyor. Yazı incelemeden sonra “ mektubu yok et” kararına varılmış ve bu keyfi uygulamanın demokratik kamuoyuna ve yetkililerin dikkatine sunuyorum. (İHD GENEL MERKEZ)
*04.07.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kürkçüler F Tipi Hapishanende bulunan A.Rahim ÇAKAR “keyfi olarak mektuplara el konuluyor. Böylece toplumla ilişkilerimiz kesiliyor tecrit içinde tecrit yaşatılıyor”. (İHD GENEL MERKEZ)
*07.07.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kürkçüler F Tipi Hapishanende bulunan Halil KAPLAN “ keyfi olarak mektuplara el konuluyor ve suni gerekçelerle bizlere disiplin cezaları veriliyor. Kamuoyuyla iletişimiz kesilip tecrit içinde tecrit yaşatılıyor” (İHD GENEL MERKEZ)
*21.06.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kürkçüler F Tipi Kapalı Hapishanende bulunan Delil ŞENDUR ve Erdal ÇELEBİ toplumsal barışa katkı sunmak amacıyla kurumlara yolladığımız mektuplara suni gerekçelerle el konulmaktadır. Bununla yetinmeyip idari cezalar verilmektedir. (İHD GENEL MERKEZ)
*22.06.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Neşet ILGAZ Kürkçüler F Tipi Kapalı Hapishanende bulunan;“Gelişen toplumsal barışa katkı sunmak amacıyla kurulara yolladığımız mektuplara keyfi olarak el konulmaktadır. Dışarıdaki yaşamla bağımız kopartılması demek tecrit içinde tecridin yaşatılmasıdır.” (İHD GENEL MERKEZ)
*23.06.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kürkçüler F Tipi Kapalı Hapishanende bulunan; İsmail KIRMIZIDAL, Erol DEMİRHAN, Enver YILDIRIM; Gelişen toplumsal barışa katkı sunmak amacıyla kurulara yolladığımız mektuplara keyfi olarak el konulmaktadır. Dışarıdaki yaşamla bağımız kopartılması demek tecrit içinde tecridin yaşatılmasıdır.” (İHD GENEL MERKEZ)
Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi 2 No’lu Genel Raporunda belirttiği görüşünü 2005 yılı Aralık ayında Türkiye’ye yaptığı ziyaret üzerine 2006 yılında yayınladığı raporunda da yinelemiştir. Raporun 22. paragrafında ele aldığı üzere
“Aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmelidir. Bu bağlamda:
Mahpuslar, mümkün olduğu ölçüde ailelerinin ya da yakın akrabalarının bulunduğu yerlerin yakınında bulunan cezaevlerine yerleştirmelidir;
Mektuplaşmalar, telefon görüşmeleri ve ziyaretlerin mümkün olan en fazla sıklıkta ve bir mahremiyet içinde yapılmasına izin verilmelidir. Eğer bu düzenleme güven ya da güvenliği tehlikeye düşürüyorsa ya da bir risk değerlendirmesiyle doğrulanmışsa bu görüşmeler makul güvenlik önlemleriyle birlikte, örneğin; yazışmaların izlenmesi ve ziyaret öncesi ve sonrası aramalar gibi, yapılabilir.”
SÜRELI VE SÜRESIZ YAYINLARIN ENGELLENMESI
2011 yılında cezaevleri yönetimleri tarafından “sakıncalı” bulunarak verilmeyen kitaplar vb. uygulamalara ilişkin tespit edilebilen bazı ihlaller ise şöyleydi:
1. Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Serkan Onur Yılmaz’a ziyaretçisinin getirdiği 1989 yılında basılmış ve 5 ciltten oluşan Mao Zedung’a ait Seçme Eserler adlı kitabın 1. ve 2. ciltlerinin 10 Ocak 1980’de yasaklanmış olması nedeniyle Serkan Onur Yılmaz’a verilmesinin uygun bulunmadığı 7 Şubat 2011’de öğrenildi.
2. Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishane yönetiminin, ÇHD tarafından yayımlanan “Hayata Dönüş Operasyonu, Koğuştan: Hücreler” adlı kitabın hapishanene alınmasına “hükümlüleri aynı eylemler konusunda cesaretlendireceği” öne sürülerek izin verilmediği 21 Şubat 2011’de öğrenildi.
3. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kürtçe ve Türkçe olarak bastığı Kürt Şair Ehmedê Xanî’nin eseri Mem û Zîn adlı kitabın, Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishane idaresi tarafından “sakıncalı” bulunarak tutuklu İbrahim Eker’e verilmediği 19 Mart 2011’de öğrenildi.
4. Sincan Kadın Hapishanesinde kalan Naciye Yavuz’a ziyaretçisinin getirdiği 1989 yılında basılmış ve 5 ciltten oluşan Mao Zedung’a ait Seçme Eserler adlı kitabın 2. ve 4. ciltlerinin 1976’da ve 1983’te yasaklanmış olması nedeniyle verilmesinin uygun bulunmadığı 26 Mart 2011’de öğrenildi.
5. Silivri L Tipi Hapishanesinde kalan tutuklu gazeteciler Ahmet Şık ile Nedim Gürsel’in istediği Ermenice-Türkçe yayımlanan Agos Gazetesi’nin yabancı dilde olduğu gerekçesiyle bir ay boyunca hapishane yönetimi tarafından gazetecilere verilmediği 13 Nisan 2011’de öğrenildi. Konuyla ilgili açıklama yapan Adalet Bakanlığı, yapılan müracaatlar üzerine gazetenin hapishanene girişine izin verildiğini ifade etti.
6. Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Halil Gündoğan’ın 1988 yılında Metris Askeri Hapishanesinden tünel kazarak kaçtığı olayı anlatan “Metris’ten Munzur’a-Bir Firarinin Öyküsü” adlı kitabın ikinci cildinin taslağına hapishane idaresinin el koyduğu ve taslağın yok edilmesine karar verdiği 14 Ağustos 2011’de öğrenildi.
7. Eğitim Kurulu 12.10.2011 tarih ve 2011/159 karar sayılı kararıyla satın aldığımız Birgün gazetesinin 12,10.2011 tarihli sayısına el koydu. El koyma gerekçesi olarak her zaman ki “güvenlik” mazereti belirtildi. Deniz arkadaşım, eğitim kurulunun bu keyfi ve hukuksuz kararına 14.10.2011 tarihinde itirazda bulundu.
8. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, Yürüyüş dergisinin ve günlük gazetelerin verilmesinde sık sık sorunlar yaşanıyor. Tutsakların dilekçe vermedikleri bahane edilerek, Yürüyüş dergisi 3 hafta boyunca verilmedi. Hüseyin’e de 03.09.2011 tarihli Radikal gazetesi, hapishane yönetimi hakkında yazı olduğu gerekçesiyle verilmedi.
9. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında,
• 01.09.2011 tarihli Evrensel Gazetesi 06.09.2011 tarih ve 2011/135 sayılı idare kararıyla
• 09.22 Eylül 2011 tarihli Özgür Gelecek, 21.09.2011 tarih ve 2011/145 sayılı idare kararıyla
• 09.09.2011 tarihli Birgün Gazetesi 06.09.2011 tarih ve 2011/134 sayılı idare kararıyla
“Ceza İnfaz Kurumları hakkına” çıkan yazı ve yorumlar nedeniyle engellendi…
10. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Caner Ulaş’a gelen İngilizce kitaplar aylardır, incelenecek, tercüman bakacak vb. gerekçelerle bekletilmekte, verilmemektedir.
11. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Yürüyüş Dergisinin 298. sayısı hakkında eğitim kurulu el koyma kararı aldı.
12. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 21 Aralık 2011 tarihli Birgün Gazetesi hakkında el koyma kararı alındı. 21.12.2011, 2011/190
13. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Yürüyüş dergisinin 298. sayısı Hapishane İdaresi tarafından engellendi.
14. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Yürüyüş dergisinin 299. sayısı mahkeme tarafından toplatıldığı için verilmedi.
15. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Yürüyüş dergisinin 296. sayısı hakkında toplatma kararı olmamasına rağmen hapishane idaresi tarafından keyfi biçimde içeri verilmedi.
SAVUNMA HAKKI IHLALI
1. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde tutukluların avukatlarına yazdığı mektupların açılmaması gerektiği halde açılarak savunmanın gizliliği ihlal edilmekte, ayrıca yasalar da çiğnenmektedir.
SOHBET HAKKININ UYGULANMAMASI
1. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde SOHBET HAKKI eksik ve yetersiz uygulanmaktadır. 45/1 sayılı genelgeye göre 10 kişinin, günde 2 saat, haftada 10 saat bir araya gelmesi düzenlemesine rağmen Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde SOHBET HAKKI haftada 6,5 saat ve 6’şar kişilik gruplarla uygulanmaktadır.
2. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, öncelikle Eylül ayı boyunca 45/1 No’lu sohbet hakkı genelgesi uygulanmadı ve tecrit en ağır koşullarda yaşandı.
3. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Tecrite karşı direnişin bir kazanımı olarak 45/1 sayılı Adalet Bakanlığı Genelgesi ile tanınan Sohbet Hakkı 2011 Eylül ayında da uygulanmamıştır. İdare ile yapılan görüşmede Ekim ayından itibaren haftada 6.5 saat olarak uygulanacağı ifade edilmiştir…
4. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Ekim ayında, Sohbet hakkının kullanılması önünde birçok engel çıkarılıyor. Örneğin değişik “kategoriler” yapılıyor ve birçok grup oluşturuluyor. Gruplar genelde 6-7 kişilik. Zaman olarak ise 45/1 No’lu genelgenin öngördüğü gibi 10 saat değil 6 saat uygulanıyor. Ama bu da kâğıt üzerinde, 15 dakika geç götürüp 10 dakika erken alındığımız oluyor. Yani pratikte 5 buçuk saati bulmuyor. Yine, sohbete yanlarında bir şey götürmelerine izin verilmiyor vb. Yeni uygulamalar çıkartılarak bu hakları engelleniyor. Örneğin revire çıkarlarsa sohbete getirilmiyorlar. Yani “ya sohbet ya revir” Seçmek lazım, ya sohbet ya tedavi hakkını kullanmaları gerekiyor, ikisini bir arada kullanamıyorlar! Üçlü protokole dayandırdıkları birçok hak gaspı devam ediyor.
5. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, 2011 Ekim ayında, 22 Ocak 2007 tarihli 45/1 nolu genelge ile tanınan, haftada 10 kişi 10 saat sohbet hakkı uygulanmamaktadır. F Tipi tecrit tüm ağırlığıyla hüküm sürmeye devam ediyor.
6. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde Eylül ayında Haftada 10 saatlik sohbet hakkı 6 saat olarak uygulanıyor. Sohbet hakkı çeşitli uygulamalarla sınırlandırılmaktadır. Hükümlüler ve tutuklular ayrı ayrı çıkarılmakta, bazı tutsaklar talep ettiği halde istediği arkadaşlarıyla sohbete çıkarılmamakta, sohbet gruplarında 5’er, 6’şar kişilik oluşturulan gruplar bulunmakta, haftalık beş buçuk saat bu hak kullandırılmakta, ayın son haftası ise “açık görüş” olduğu gerekçesiyle bu hakkımız gasp edilmektedir. Ayrıca PKK’li tutsaklar diğer davalardan tutsaklarla sohbete çıkarılmamakta, sohbet hakkını kullanacağı gün revire çıkmak için dilekçe yazan tutsaklar revire çıkarılmadan sohbete katılmamakta, bu nedenle sohbet hakkı o gün fiilen ortadan kaldırılmaktadır.
7. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım-Aralık aylarında, 45/1 No’lu genelgede haftada 10 saat olan sohbet hakkının sadece 6 saati tanınmaktadır.
8. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 06.12.2011 günü Salih Çelebi, Hüseyin Polat ve Cemal Bozkurt isimli farklı siyasetlerden tutuklular, açlık grevi yaptıkları için sohbete çıkarılmadılar.
9. Kocaeli 1 No.lu Hapishanesinde, Kasım ayında, Hapishane idaresi sohbet hakkını uygulamıyor, gasp ediyor.
AGIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET STATÜSÜ
1. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Günün 23 saati tek kişilik hücrede tutulan Ağırlaştırılmış Müebbet Statüsündeki tutsaklar aynı havalandırmayı paylaştıkları arkadaşları ile dahi bir araya getirilmemektedir…
2. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, ağırlaştırılmış müebbet tutsaklara sohbet hakkı uygulanmamaktadır. Ağırlaştırılmış müebbetlik tutsakların koşullarında hiçbir iyileştirme yapılmamış, yer değişikliği vb. gibi talepleri dahi karşılanmamıştır.
3. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerinin sohbet dahil hiçbir sosyal hakkı yoktur.
4. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım ayında, günün 23 saati 10 m2’lik bir hücrede tutulan ağırlaştırılmış müebbetlik hükümlüler geri kalan 1 saatlik havalandırma süresince de yine tek başlarına havalandırmaya çıkmakta, diğer tutsaklarla temasları engellenmektedir. Keyfi gerekçelerle verilen disiplin cezaları nedeniyle havalandırma saatleri uzatılmamaktadır. “Sohbet Hakkı” da ağırlaştırılmış müebbet oldukları gerekçesiyle gasp edilmekte, “tek başınıza kütüphaneye çıkabilirsiniz” denilmektedir.
HÜCRE CEZALARI
1. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 05.12.2011 günü B1 52 nolu hücreye baskın arama yapılmış, arama sırasında hücrede bulunan el yapımı delgeç ve kalemtıraştan yapılma bıçağa el konulmuştur. Tutuklular hakkında “kesici delici alet bulundurmaktan” soruşturma açılmış, açılan soruşturma sonunda Ulaş Alkan, Musa Keskin ve Nadir Çınar’a ifadeleri alınmadan 11 gün hücre cezası verilmiştir. (karar no:2011/1145 – Tarih: 13.12.2011)
2. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Ayhan Güngör’e üzerinde not bulunduğu için açılan soruşturma sonucu 12 gün hücre cezası verilmiştir. (Karar no: 2011/982)
1. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Murat Karayel, Süleyman Bulduruç ve Cihat Özdemir’e verilen üçer günlük hücre cezaları infaz edildi. (15 Aralık)
3. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, B.Kemal Yıldırım’a verilen 1 günlük hücre cezası onaylandı. (2011 / 1744 Değişik iş no)
DİĞER HAK İHLALLERİ
1. Trabzon E Tipi Hapishane ile Of K-1 Tipi Hapishane, Araklı K-1 Tipi Hapishane ve Akçaabat Açık Hapishanesinde tutuklu ve hükümlülerin yöresel kıyafet giymelerine izin verilmediği 29 Mart 2011’de öğrenildi.
2. Erzurum E Tipi Hapishanesinde her ayın ilk haftasında yapılan açık görüşe gelen mahkûm yakınlarına “ince arama” adıyla arama yapıldığı ve arama sırasında mahkûm yakınlarının iç çamaşırlarının çıkartılmaya zorlandığı 9 Eylül 2011’de öğrenildi. Uygulamaya karşı çıkanların ise açık görüşe alınmadığı belirtildi.
3. Erzurum H Tipi Kadın Hapishanesinde kalan tutuklu ve hükümlüler aileleri aracılığıyla yaptıkları açıklamada kendileriyle görüşe gelen ailelerinin üstlerinin kıyafetsiz şekilde iki kez arandığını ve kendilerinin de sürekli olarak sözlü ve fiziksel tacize maruz kaldıklarını söylediler.
4. Karadeniz Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere yönelik hak ihlalleri iddialarını araştırmak amacıyla Karadeniz Bölgesi’ne gelen İnsan Hakları Derneği (İHD) heyetinin bu kapsamda 3 Kasım 2011’de ziyaret etmek istediği Kalkandere (Rize) L Tipi Hapishanesinde gardiyanların kötü muamelesine ve psikolojik şiddetine maruz kaldığı öğrenildi.
5. Ergenekon Soruşturması kapsamında Oda TV’ye düzenlenen operasyon kapsamında tutuklanan Gazeteci Nedim Şener’in tutuklu bulunduğu Silivri (İstanbul) Hapishane Kampüsü’nde vakit geçirmek için saz kursuna yaptığı başvurunun “güvenlik” gerekçesiyle hapishane yönetimi tarafından reddedildiği 23 Kasım 2011’de öğrenildi.
6. Kocaeli 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Sami Özbil’in yeni romanını yazmak için Adalet Bakanlığı’na bilgisayar satın almak için başvurduğu; Adalet Bakanlığı’nın talebi kabul etmesine rağmen hapishane yönetiminin çeşitli gerekçeler ileri sürerek Sami Özbil’in bilgisayarını kullanmasını engellediği 26 Aralık 2011’de öğrenildi.
7. 27 Temmuz 2011’den 30 Aralık 2011’e kadar geçen 157 günlük süre içinde avukatlarıyla görüştürülmeyen PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmek için 30 Aralık 2011’de Gemlik (Bursa) İlçe Jandarma Komutanlığı’na gelen Asrın Hukuk Bürosu’na bağlı avukatların İmralı Adası’na gidişlerine, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Hapishane’ne ulaşımı sağlayan kosterin bozuk olduğu gerekçesiyle defalarca izin verilmedi.
8. Hapishanelerin hemen hemen tamamında ilk girişte tutuklu ve hükümlüye çırıl çıplak arama dayatması yapılmaktadır. Bazı hapishanelerde makat araması yapıldığı duyumları da alınmıştır. İzmir / Aliağa Kadın Hapishanesinde kadın tutuklular erkek jandarmaların önünde çırıl çıplak soyularak aranmıştır. Kurum müdürü bu ahlaksızlığı “ siz de aramaya direndiniz “ diyerek açıklamıştır.
9. Gaziantep H Tipi Hapishanesinde kalan Eyüp Gül’e sabahları geç gelen çorbayı kabul etmediği disiplin cezası verildi. Eyyüp Gül sabahları saat 09.00’da gelen çorbanın kahvaltının daha önce yapıldığını belirterek daha erken getirilmesini istemesine rağmen idare çorbayı 09.00’da getirmeye deva edince disiplin cezasıyla biten süreç başladı. Çorbayı kabul etmeyip geri gönderen Eyüp Gül’e verilen disiplin cezası mahkeme tarafından da onaylandı.
10. Şanlıurfa hapishanesinde kapasitenin çok üzerinde tutuklu ve hükümlü barındırıldığı BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak tarafından tespit edildi. Yaklaşık 50 yıllık ömrü olan hapishanenin kapasitesi 270 kişi olmasına rağmen 2011 yılında ortalama 1.000 kişinin bulunduğu tespit edildi.
11. İzmir İl İnsan Hakları Kurulu’nun Hapishane ve Gözaltı İzleme Birimi’nin daha önce Başbakanlık tarafından ödüllendirilen 4 üyesi hakkında, Buca Kırıklar F Tipi Hapishane için hazırladıkları rapor nedeniyle soruşturma açıldı. İzmir Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu’nun Hapishane ve Gözaltı İnceleme Birimi örneğine az rastlanır bir olay ile karşı karşıya kaldı. İşkence ve psikolojik işkenceye maruz kaldığı gerekçesiyle kurula başvuran S.B.’nin şikayetini değerlendiren birim üyeleri ne yazdıkları rapor nedeniyle haklarında soruşturma açıldı.
12. Fikret Kara’nın havalandırma kapısı arıza nedeniyle tam kapanmayıp 2-3 parmak açık kalmakta. Bu yüzden içeri yağmur ve rüzgâr giriyor. Arkadaşımız kapının yapılması için dilekçe vermesine, defalarca sözlü olarak hatırlatmasına rağmen kapı henüz yapılmış değil.
13. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde kalmakta olan TARKAN UĞURLU adlı adli tutuklunun mektubu.
24.10.2011
Merhaba, öncelikle çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim…
Ben 30.07.2011 tarihinde, isminin sonradan Mahsun Artaş olduğunu öğrendiğim bir siyasi mahkûma saat: 14.45 civarı saldırı yapıldığına kulaklarımla şahit olup bu konuda 01.08.2011 tarihinde kapalı zarf usulü taahhütlü mektupla gönderilip ücreti hesabımdan karşılanmak üzere dilekçelerimi Mek. Ok. Kom.na gönderilmek üzere sabah sayımında gardiyana verdim. Aradan geçen zamanda taahhütlü kapalı zarf dilekçelerimin “posta alındıları” tarafıma verilmediği için Mek. Ok. Kom. Dilekçe yazdım ve posta alındılarını istedim. Ama cevap verilmedi. Birkaç gün geçti ve ben tekrar Mek. Ok. Kom. na dilekçe yazarak konuya ilişkin cevap beklediğimi yazdım ama cevap verilmedi… Yine aradan birkaç gün geçti ve Mek. Ok. Kom. da çalışan gardiyan mektup dağıtmak için odama geldi. Ben kendisine taahhütlü mektuplarımın akıbetini sordum. Komisyonda böyle mektuplar yoktur dedi. Ben gardiyana mektuplarımı sormak için, size iki tane dilekçe yazmıştım cevap vermediniz dedim. Dilekçelerin bize ulaşmadı dedi.
Ben 01.08.2011 tarihinde 2 ayrı mektup içerisinde bir tanesi Tekirdağ Cum.Baş.Sav.lığına, birde T.B.M.M. İns. Hak. Kom. na ulaştırılmak üzere kalmış olduğum 2 No’lu F Tipi Hapishane Mek. Ok. Kom. na verdim. Ama komisyon bana böyle mektupların kendilerinde olmadığını söyleyip mektupları kendilerine verdiğimi ispat etmemi istemiştir. Ayrıca kapalı zarf dilekçelerimi sormak için yazdığım 2 ayrı dilekçe içinde, kendilerine ulaşmadığını söylemiştir. Ben çok iyi biliyorum ki, yasadışı olarak mektuplarım açılıp kontrol edilip içeriği sıkıntılı bulunduğu için imha edilmiştir. Bir utanmazlık içerisinde de benimle “ispat et” denilerek dalga geçilmiştir…
Burada mahkûmların tümüne hakaret ediliyor. Tümüne yakın olana da işkence, saldırı ve keyfi uygulamalar yapılıyor. İnsanların feryad eden seslerini duyduğumda ciğerlerimden bir parça kopmaktadır. Sonuçta neden ne olursa olsun, eli ayağı bağlı bir kişiyi 15 -20 kişi neden acımasızca döver, insan olarak kendime cevap bulup veremiyorum. Bende ilk geldiğimde, iki yıl önce saldırıya uğramış, hakaret ve küfür yemiş üstüne de hücre cezası almıştım… Burada bir insan olarak yaşamak, (yaşatılanlardan ötürü) o kadar zor ki anlatamam.
Öyle bir psikolojiye girdik ki, artık insan haklarının bize uygulanmasından vazgeçtik, barınaklarda yaşayan hayvanların haklarının tarafımıza uygulanmasına razı geldik. İmha edilen T.B.M.M. İns. Hak. Kom. na yazdığım dilekçede de tarafıma ve mevcut tutsaklara hayvan haklarının verilmesini ve uygulanmasını istemiştim. Çünkü buranın durumu bu kadar vahim ve içler acısıdır. İnsanlara vatandaş olarak değil de düşman diye bakan zihniyetten, hangi aklıselim insan adalet ve hakkaniyet bekler. Her gün kartel medyada şu hayvana, bu hayvana işkence yapılmış, yok ağaçta kalmış diye kıyamet koparan sahtekâr insanlar, kafesler içerisinde tek başına eli ayağı bağlı tutsaklara işkence, saldırı, tahrik ve hakaret yapanlar için neden hiçbir şey demezler. Burada hak ihlalleri yok, insan ihlalleri var. Ben burada adli bir olaydan hükümlüyüm. Ama yaşadıklarımız adli – siyasi aynıdır.
Saygılarımla / Tarkan UĞURLU
14. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde tutuklu ve hükümlülerin verdiği dilekçeler, yaptıkları suç duyuruları kaybedilmektedir. Bu dilekçelerin akıbetleri ile ilgili tutuklu ve hükümlülere bilgi verilmemektedir.
15. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde tutuklu ve hükümlülerin nevresim takımları 2011 / Ekim tarihi itibarıyla 3 aydır değiştirilmemiştir.
16. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde Ekim ayında 2 gün boyunca elektrikler kesilmiş, idarece hiçbir açıklama yapılmamıştır.
17. Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde kalan Erol Zavar’ın hapishane kantininde kırmızı kalem satışının yapılmamasına ilişkin başvurusunu değerlendiren Ankara İnfaz Hâkimliği’nin şikâyetin reddine karar verdiği 25 Mart 2011’de öğrenildi. Karara gerekçe olarak ise kırmızı tükenmez kalem, kırmızı kurşun kalem, renkli kâğıt ve daksil gibi malzemelerin bazı hükümlüler tarafından “örgütsel” içerikli yazı, doküman ve “örgüt”e ait sembol ve bayrak yapımında kullanılması gösterildi.
18. Ergenekon soruşturması kapsamında Gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanmasına neden olan, henüz basılmamış kitabı İmamın Ordusu’nun taslağının bir örneğinin olabileceği şüphesiyle Ahmet Şık’ın Silivri L Tipi Hapishanesindeki koğuşunun 25 Mart 2011’de arandığı öğrenildi. Arama sonrasında kitabın taslağının koğuşta bulunamadığı fakat bazı fotoğraflara el koyulduğu bildirildi.
19. Artvin’in Hopa İlçesi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 31 Mayıs 2011’de düzenlediği seçim mitingini protesto ettikleri için tutuklananlardan Erzurum E Tipi ve H Tipi Hapishanesinde kalan 12 kişiden Ali Aksu’nun kamerasız bir odada dövüldüğü; dört tutuklunun kaldığı koğuşta fare bulunduğu; tutuklulara Özgür Gündem Gazetesi’nin ve Birgün Gazetesi’nin ve ders kitaplarının verilmediği 9 Temmuz 2011’de açıklanan raporla öğrenildi.
20. Hüseyin arkadaşımız, bulunduğu C-94 No’lu hücrede oturduğu sandalyesi kırık olmasına rağmen hala değiştirilmiş değil. Konuyla ilgili yapılan bütün girişimlere rağmen herhangi sonuç alınamadı ve mağduriyet devam etmektedir.
21. 17.10.2011 ve 08.10.2011 tarihlerinde elektrikler gün boyu kesildi. Bununla ilgili herhangi bir açıklama dahi yapılmadı.
22. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, 08.09.2011 tarihinde akşam saat: 19.00’da uğradıkları saldırı sonrası, Fırat Selçuk Taşkara ve Sergen ve Umut 2 hafta sandalyesiz ve masasız yaşamak zorunda bırakıldı. Mağduriyetlerinin giderilmesi için dilekçe yazmalarına rağmen mağduriyetleri giderilmedi. 2 hafta boyunca yerde yemek zorunda kaldılar. Üstüne üstlük kırılan masa ve sandalyenin parasını hukuksuzca hesaplarından kesmeye çalıştılar.
23. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, 26.09.2011 günü; Ulucanlar, Buca ve Amed Hapishaneleri’nde şehit düşenleri andıkları gerekçesiyle 30.09.2011 tarihinde 2011/42773 sayılı soruşturma açıldı.
24. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, Hüseyin 14.09.2011 tarihinde C-69 No’lu hücreden C-94 No’lu hücreye geçti. Şu an bulunduğu hücrede, oturduğu sandalyenin kırık olmasını gardiyanlara bildirmesine rağmen hala kırık sandalye değiştirilmedi. Bu konuyla ilgili yazdığı dilekçelerden de sonuç alamayınca Tekirdağ İnfaz Hakimliği’ne ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na olayla ilgili suç duyurusunda bulundu. Henüz bir sonuç çıkmış değil.
25. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, Eylül 2011 de, Cihan, Deniz’in yanına geçmek için verdiği dilekçelerden sonuç alamayınca Tekirdağ İnfaz Hakimliği’ne de dilekçe gönderdi. Fakat İnfaz Hakimliği’nden de “red” cevabı aldı.
26. Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde, Erdal ve Selçuk iletişim cezalı oldukları halde 09.09.2011 tarihinde hesaplarından mektup gönderdikleri gerekçesiyle para kesildi. Bu konuyla ilgili hapishane idaresine dilekçe verdiler.
27. Tekirdağ Hapishanesinde, Eylül 2011 de, bu yıl da hücrelerde sinek ve böcek ilaçlaması yapılmadı. İdari bölümde boya badana yapılırken tutsakların yaşadıkları hücrelerde yapılmadı. Hücrelerde boyalar dökülmüş durumda ve nem ve küften kaynaklı sağlıkları olumsuz etkilenmektedir.
28. Tekirdağ Hapishanesinde, Eylül 2011 de, haftada bir verilen kantin ihtiyaçları eksik verilmektedir. Verilmeyen en temel ihtiyaçlar için bir sonraki haftayı beklemek zorunda bırakılarak mağdur ediliyorlar.
Mektuplar geç veriliyor. Bloktan bloğa gönderdikleri fakslar 1 hafta sonra teslim ediliyor.
Gönderilen kargolar geç açılıyor, ailelerimizin gönderdiği eşyalarımız geç veriliyor.
Sular sık sık kesiliyor ve sıcak sular bazı haftalar verilmeyebiliyor. Ya da 2 saat verilecek denen sıcak su, sadece bir saat veriliyor.
29. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Eylül 2011 de,
• Cem Kılıç’ın şartlı tahliye olması gerekirken Disiplin Cezaları gerekçe gösterilerek hapiste tutulması durumu devam etmektedir.
• Avukatlara gönderilen kapalı zarf mektuplar hala engellenmektedir.
• Aylık Hesap Dökümü “ekstreler” tutsakların hesabında bir açık vb. olduğunda istenmesine rağmen verilmemektedir.
• “Kısmi Arama” adı altında yapılan hücre baskınları devam etmekte, bu provokatif tavırlarla tutsaklara yönelik fiziki saldırı zemini yaratılmaya çalışılmaktadır.
29. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Ekim ayında, Fikret Kara tutuklandığı günden bugüne hep tek kişilik hücrede tutuldu. Yan havalandırmalarda arkadaşları var. Ama o havalandırmaya tek başıma çıkıyor, yani yan tarafındaki hücreler boştur. Birçok kez dilekçe yazdığı halde onu arkadaşlarının yanına vermediler.
30. Kırıkkale F Tipi Hapishanesi 2011 Ekim ayında:
1- İki tutsağa Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hücre kapısındaki mazgal penceresini kırdıkları gerekçesiyle birer yıl hapis cezası verilmiştir. (2011/99 sayılı karar) Söz konusu pencerenin ebatları 10 cm x 15 cm’dir. Özellikle değil, kapı dövme eylemi sırasında kendiliğinden kırılmıştır. Ve onlar bu bir karış cam parçası için zaten disiplin kurulu kararıyla ikişer hafta hücre cezasına çarptırılmıştır.
2- Kayseri hapishanesinden 9 Eylül 2011 tarihinde Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’ne getirilen bir tutsak hapishane girişinde zorla soyarak aramaya maruz kalmıştır.
3- Hücre aramaları keyfi bir uygulama halini almıştır. Aylık rutin aramanın dışında baskın aramalar yapılmakta, hücreler didik didik edilmektedir. “Sebzeler amaç dışı kullanılıyor” denilerek tutsakların kurduğu turşulara el konulmuştur. Bazı hücrelerde bir ay içinde üç kez arama yapılmıştır.
4- Fotokopi ücreti olarak çok yüksek fiyat kesilmektedir. Öyle ki çektirdiği 12 adet siyah – beyaz A/4 fotokopi için hesabından 33 TL kesilmesi üzerine bir arkadaşımız suç duyurusu yapmak zorunda kalmıştır.
5. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Sinan Gülüm ve Coşkun Akdeniz havalandırmaya ayrı ayrı günde 1 saat çıkarılmaktadır 6 aydır. Oysa 3 ayda bir bu sürenin artırılması gerekiyor. Onlar bu yönde talepte bulunduğu halde idare bu talebi karşılamadığı gibi cevap da vermemiştir.
6. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Eylül ayında, Cihan Özdemir’in İnfaz Hakimliği kararına ilişkin 07.07.2011 tarihinde 2. ACM’ye yaptığı itiraz dilekçesi kaybedildi. 22.08.2011 tarihinde C. Savcılığına, kaybolan dilekçe için suç duyurusu için dilekçe de kaybedildi.
7. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, eylül ayında, Hapishane idaresinin dışarıdan tutsaklara gönderilen takvimleri içeri almamasıyla ilgili (kantinde satılıyor gerekçesiyle) ACM’ye yaptıkları itiraz reddedildi. (09.09.2011 tarih, 2011/1380 Değişik İş No)
8. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Eylül ayında, Haydar Bayar’a Bolu F Tipi’nde kalan Resul Kocatürk tarafından gönderilen 2 resim fırçası, 3 boya kalemi, 2 tüp boya verilmeyip emanete eşya deposuna kaldırıldı.
9. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Eylül ayında, Coşkun Günay’a koli ile gelen 12 keçeli kalem, 10 resim kalemi, 2 kurşun kalem verilmeyip depoya kaldırıldı.
10. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Eylül ayında, Milliyet Gazetesi’nin verdiği Türkiye Haritası “gelmedi” gerekçesiyle verilmedi.
11. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Eylül ayında, Sinan Tepe’nin, Murat Karayel’e gönderdiği el işi portre verilmedi.
12. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Eylül ayında, defalarca girişimde bulunmasına rağmen Murat Karayel’in kırık sandalyesi değiştirilmemiştir.
13. Kırıkkale F Tipi hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, işkenceyi protesto ettikleri için tutsaklar hakkında verilen; ziyaret, mektup, hücre cezalarına (2011/174) itirazları İnfaz Hakimliği tarafından hapishanede görüşülmek istenmiştir. Hapishanenin duruşma salonuna çevrilen kütüphanesine güvenlik gerekçesiyle teker teker çıkarılarak ifade ve itirazları İnfaz Hakimi tarafından alınmakta fakat haklarında suç duyurusu yapılan idare ve gardiyanlar bu anda salon içi güvenliği sağlamak adına salona doldurulmakta, bu koşullarda ifade vermeleri dayatılmaktadır.
14. Tokat T Tipi Hapishanesi’nden 13.12.2011 tarihinde Kırıkkale F Tipi Hapishanesine sevk gelen Ercan Yıldız’a girişte onursuz arama dayatılmış, kabul etmediğinde ise soyularak zorla aranmıştır. Kol saati, masa saati ve temizlik malzemelerinin keyfi olarak el koyulmuş, verilmemiştir. Bu sorun her sevkte yaşanan bir hal almıştır.
15. Kırıkkale F Tipi hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, herhangi bir toplatma kararı olmadığı halde kitaplar bandrolsüz olduğu gerekçesiyle tutsaklara verilmemektedir. Bandrol uygulaması yenidir. Öncesinde basılmış tüm kitaplar için böylece hapishane idaresi kendine özgü bir yasak kararı almış, mahkemelerin yasakladığı yüzlerce kitaba binlerce de kendisi eklemiştir.
16- Kırıkkale F Tipi hapishanesinde, Artezyen kuyusundan verilen su aşırı kireçli ve sağlıksızdır. Bu durum sağlığımıza yönelik açık bir tehlikedir.
17. Kırıkkale F Tipi hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, yıllardır kantinden parasıyla alınan ve üretim için kullanılan cilt bezi, tutkal, kontraplak, mukavva gibi malzemelerin hücrelere verilmesi yasaklanmıştır. Daha düne kadar koliyle gelen kırtasiye malzemeleri de yasaklanmıştır.
18- Kırıkkale F Tipi hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, hücre içinde fotoğraf çekimi yasaklanmıştır. Sadece duvar dibinde fotoğraf çekimi dayatılmaktadır. Tablo ve kısıtlı olanaklarla yaratılan ürünlerin fotoğraflarının çekilmesi de yasaklanmıştır.
12- Kırıkkale F Tipi hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, dijital saatler yasaklanmış, yasak öncesi içeriye girenlerin pimleri değiştirilmemiş, başka hapishaneden sevkle gelen bir tutuklunun kolundaki saati dijital olduğu gerekçesiyle kendisine verilmemektedir.
13- Kırıkkale F Tipi hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, karşılıklı havalandırmaların arasında bulunan duvarlardaki delikleri kapatma bahanesiyle havalandırma hakları saatlerce gasp edilmiştir.
14- Kırıkkale F Tipi hapishanesinde, Kasım-Aralık 2011 de, aynı hücrede kalındığından dolayı fazla tv ve ketılı – semaveri olanların bunları başka hücredeki arkadaşlarına aktarması engellenmektedir. Aktarma yapılması için eşyaların idareye hibe edilmesi önerilmektedir(!)
15. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, yeni bir dayatma ortaya çıkmıştır. Daha önce hastaneye, mahkemeye, savcılık gibi yerlere giderken kapı altı denilen bölümde gardiyanlar kendileri tutuklu ve hükümlülerin ayakkabılarını çıkartıp kutuya koyuyor ve ayakkabıları x-ray cihazından geçiriyorlardı. Fakat artık kendileri koymayıp “ayakkabıyı kendin koy kutuya” dayatmasında bulunuyorlar. Bu dayatmayı kabul etmeyenler de “o zaman ayakkabılarını depoya kaldırırım” cevabını alıyorlar ki, öylede oluyor. Ayakkabılar zorla depoya kaldırılmaktadır. Ayakkabısı alınan tutsağın ısrarı sonucunda ertesi gün geri getirilmekte şimdilik. Bu dayatmadan dolayı hastaneye, savcılık, mahkeme gibi yerlere giderken yalın ayak gidiyorlar. Uygulamaya kışın ortasında geçilmesi tesadüf değildir.
16. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Coşkun Akdeniz, Cihan Karaman’ın 28.10.2010 tarihinde yaşadıkları saldırı nedeniyle savcılığa yaptıkları başvuru hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. (2011 / 3131 karar no)
17. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, İmralı’daki tecridi ve Kürt halkına yönelik saldırıları protesto için PKK tutuklu ve hükümlülerinin yaptığı açlık grevine destek amaçlı yapılan 3 günlük açlık grevi için tutuklu ve hükümlülere cezalar verildi. Savunma hakları idarece gasp edildi. F. Oğuz Arslan, Nihat Konak ve Coşkun Akdeniz’e 1’er ay ücret karşılığı çalışmadan yoksun bırakma cezası verildi. (2011 /1194 karar no) Bülent Kopar, Semih Aydın, Tuncay Yılmaz, S.Bülent Sürücü ve Ayhan Güngör’e 1’er ay bazı etkinliklere katılmaktan men cezası verildi. (2011 /1193 karar no) Aligül Alkaya, Fehmi Karaman, Gökhan Sarıtoprak, Turaç Solaç, Haydar Bayar, Arif Çelebi, Serkan Gündoğdu, Ahmet Doğan, Barış Cengiz, İbrahim Turgut, Nejdet Kılıç, Hasan Polat ve Hikmet Kale değişik cezalar verildi. (Dosya no: 2011 / 280-30-31-32-33) Açlık grevi yapanların iaşesi (su-şeker) verilmediği gibi açlık grevi ile ilgili dilekçelerde Adalet Bakanlığı’na gönderilmedi. Dilekçelerin posta yoluyla gönderilmesi dayatılmıştır.
18. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 21 Kasım günü Rıza Yıldırım’ın ziyaretçisi x-ray bozulduğu gerekçesi ile 15 dakika ziyarete geç alındı. Fakat ziyaret aynı saatte bitirildi. Arkadaşımızın görüşü 15 dakika engellendi.
19. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, B.Kemal Yıldırım’ın kaldığı A-4 nolu hücreden televizyon sehpası idarece zorla alınmıştır. Bunun için yaptığı itiraza Cumhuriyet Savcılığı tarafından “kavuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi.
20. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, PKK davasından yargılanan tutuklu ve hükümlülerin diğer siyasi tutuklu ve hükümlülerle bir arada kalma ve sohbete beraber çıkmalarına izin verilmemekte bu yönlü talebi olanların talepleri idare, infaz hakimliği ve savcılık tarafından suç (dosya) unsuru farklı gerekçesiyle reddedilmektedir. Tutuklu ve hükümlüler arasında ayrımcılık yapılmaktadır.
21. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2 Kasım 2011 günü Baysal Demirhan’ın kaldığı A Tek 6 No’lu hücreye yönelik keyfi arama saldırısıyla bir grup gardiyan gelmiş ve provokatif tavırlarla hücre dağıtılarak birkaç resim ile yazıya el konulmuştur. Senelerdir duvarda asılı olan Yılmaz Güney resimleri ile İbrahim Kaypakkaya resmi olan bir takvim alınmış, bunun yanı sıra ne olduğu gösterilmeyen “örgütsel yazı” olduğu söylenen sayfalar gizlice alınmış, sonrasında bir de soruşturma açılmıştır.
22. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 14.11.2011 tarih ve 2011/575 sayılı idare kararı ile TKP/ML davasından Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Baysal Demirhan’a 15 gün hücre cezası verilmiştir.
23. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım ayında, kaldığı hücrede bulunan kırık sandalyenin değiştirilmemesi nedeniyle İnfaz Hakimliği’ne başvuran Hüseyin Ördek’in talebi idarenin “ödenek olduğunda değiştirilir” mahiyetindeki cevabı yeterli görülerek reddedildi. Hapishanede onca boş hücre ve sağlam sandalye varken alınan bu karar da “F Tipi Hukuk”un ibret belgesi gibidir.
İnfaz Hakimliği: 21.11.2011, Dosya No: 2011/1136, Karar No: 2011/2167
24. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım ayında, Serdar Karaçelik’in Tekirdağ Cumhuriyet Savcıları Muammer Özcan ve Sefa Ertunç hakkında 11.05.2011 tarihinde yaptığı başvuruya ilişkin şu cevap verildi:
“ Öne sürülen hususun Cumhuriyet savcısının delil toplama ve değerlendirme ve vasıflandırma yetkisi kapsamında kaldığı, şikayet olunan Cumhuriyet Savcılarının hak ve yetkilerini kötüye kullandığına dair delil gösterilmediği gibi yasal yollara başvuru sırasında ileri sürülebilecek hususların şikayete konu edildiği anlaşıldığından” denilerek, “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üçüncü Dairesinin 07.09.2011 tarihli ve 2011/4900 sayılı kararıyla işleme konulmadığı belirtildi.
25. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım ayında, koli yoluyla tutuklu ve hükümlülere gönderilen yelek, yün – pamuk içlik gibi kıyafetler “listede olmadığı” ya da “kantinde satıldığı” gerekçesiyle içeri alınmamaktadır. İç çamaşırından çoraba, kazaktan paltoya her tür kıyafet içeri alınırken bunların sudan gerekçeler üretilerek alınmaması işgüzarlıktan başka bir şey değildir.
26. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Ekim – Kasım aylarında haftalarca sıcak su verilmemiş ve kaloriferler yakılmamıştır. Benzer şekilde nevresim değişimi de yaklaşık 4 aydır yapılmamaktadır. Tüm bunlar basit hak ihlalleri gibi görünse de zaman uzadıkça işkenceye dönüşen uygulamalardır. (Bu konuya ilişkin suç duyurusu yapılmıştır.)
27. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde, kantinde satılan ürünler piyasanın üzerinde fiyatla tutsaklara verilmekte olduğu halde, birçok zaman yazılan siparişler elde olmadığı gerekçesiyle getirilmemektedir.
28. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Tamir vb. işler için yazılan dilekçelere cevap verilmemekte ya da haftalarca bekletilmektedir. Bir saat pili, bir televizyon tamiri, bozuk bir kalorifer… Sonuç değişmiyor, hepsinde aynı keyfiyet…
29. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, gelen koliler haftalarca bekletilmekte, gelenlerin içinde kitap-dergi varsa bu yayınların teslimi de yine geciktirilmektedir. Bu nedenle tutsaklara gönderilen kitaplar bazen bir aydan uzun bir süre sonra verilmektedir.
30. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, berber için dilekçe verenler 2 – 3 ay bekletilmekte sonra dilekçen yok denilerek yeni dilekçe istenmektedir.
31. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Mehmet Akdemir ve Nedim Öztürk’ün kaldığı A-27 no’lu hücre 08.12.2011 tarihinde “kısmi arama” adı altında basılarak talan edildi, kimi eşyalara el konuldu. Mehmet Akdemir’e ait el işi bir Türkiye Haritası üzerindeki Dursun Karataş resmi gerekçe gösterilerek soruşturma açıldı ve haritaya el konuldu. 16.12.2011 tarih ve 2011/659 sayılı kararla 15 gün “hücre cezası” verildi Mehmet Akdemir ve Nedim Öztürk’e.
32. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Hapishane idaresi Kenan Günyel’e Baran Kuzey Yıldırım’dan gelen bir takvimi “örgüt liderini övücü olduğu” gerekçesiyle engelledi.
22.12.2011, 2011/665
33. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, hapishane İdaresi Kenan Günyel’e koliyle gelen bir adet yeleği “listede olmadığı” gerekçesiyle vermedi.
34. Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, hapishane İdaresi Fırat Özçelik’e koli yoluyla gelen iki adet ipliği “listede olmadığı” “kantinde satıldığı” gerekçesiyle vermedi. Aynı gerekçeyle İnan Gök’e gelen 1 adet içlik de verilmedi.
35. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Kasım ayında, Açlık grevi yapan tutuklulara iaşe olarak ihtiyaçları verilmemiştir.
36. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, Kasım ayında, Bülent ÖZDEMİR yasal hakkı olmasına rağmen inanç önderi olan Alevi dedesiyle görüştürülmemiştir.
37. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, gardiyanlar 15 Aralık 2011 günü tutukluların kaldığı hücreye kimse yokken girip içerideki gazete ve topları çalmışlardır.
38. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Kasım ayında, Tayfun TAŞ’a ailesi tarafından getirilen eşyalar içeri alınmamıştır.
39. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, Musa BAŞ’a eğitimiyle ilgili ihtiyacı olan fonksiyonlu hesap makinesinin verilmemiştir.
40. Kocaeli 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, açık görüş alanlarında tutuklular ve hükümlüler arkadaşları ve aileleriyle fotoğraf çektirememişlerdir.
41. Kocaeli 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde, 2011 Aralık ayında, boya kalemleri verilmemiştir. Hapishane idaresi bu uygulamasına da yasal bir dayanak bulamamış. Ve kararda açıkça göreceğiniz üzere, boya kalemini, tornavida, delici alet kategorisine sokmuş ve böyle gerekçelendirmeye çalışılmış.
*8 Mart günü, Kandıra (Kocaeli) F Tipi Hapishanesinde kalan Rıza Çatakbaş, Selman Tökü, Hüseyin Tepe’nin revire çıkmak için dilekçe yollamaları üzerine mahkûmların bulunduğu koğuşa giren gardiyanların, mahkûmları zorla dışarı çıkararak “süngerli oda”ya kapattıkları öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Nisan ve 10 Mayıs tarihlerinde ulaşan mektuplarında, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Rohat Taysun, 22.03.2011 günü PKK davasından hükümlülerinin odalarının bir kısmına baskın yapıldığını ve yaralananların olduğunu; Rıfat Aslan, Yusuf Alkan ve Rohat Taysun’un darp raporu aldığını fakat bu raporların ilgili yerlere teslim edilmediğini belirtti. Serhat Eskin ve Azad Eskin’in istemleri dışında tek kişilik hücreye konulduğunu, kimi defterlere el konulduğunu ve slogan atıldığı gerekçesiyle 2 aylık iletişim yasağı aldıklarını ifade etti. Yazıları sebebiyle Süleyman Kılıç’ın 22 gün, Cahit Sayın’ın 12 gün, Erkan Bulut’un 11 gün, Suat Çalışkan’ın 11 gün hücre cezası aldığını, Kürtçe yayınların ellerine ulaşmaları konusunda sıkıntı çektiklerini, zaman zaman Kurmanci lehçesine izin verilse de anlaşılmayan bir dil olduğu gerekçesiyle Zazaki lehçesindeki yayınları alamadıklarını, Azadiya Welat gazetesinin çok nadir kendilerine verildiğini belirtti. Hücrede kalp sıkışması yaşayan Azad Eskin’in hastaneye kaldırıldığını, Aydın Can’ın odasında rahatsızlık geçirdiğini ve arkadaşlarının görevlileri çağırmasına rağmen, 1 saat gecikmeli olarak gelen görevlilerin de Can’ı hastaneye götürmeyip, tedavi görmeden geri gönderildiğini belirtti. Ortak faaliyet alanında M. Ali Değirmencioğlu’nun hastalanması ve acilen odasına götürülmesi talep edilmesine karşın, süre dolmamasına rağmen bütün mahpusların odalarına gönderildiğini, Erhan Özel’in 3 aydır hastane sevki için beklediğini, diğer sağlık sorunu yaşayan mahkumların diyetlerine uygun, düzenli ve yeterli yemek verilmediğini ifade etti. Sanıkların savunma hakkının da Kürtçe savunmaya izin verilmemesi nedeniyle yok sayıldığını belirten Romat Taysun, Danıştay’ın kararı sonucu açık görüş haklarının da ellerinden alınmak istendiğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*29 Nisan günü, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende bulunan KCK davasından tutuklu Şehmuz Avcı, kolunu kıran gardiyanlar hakkında şikâyette bulununca 3 aylık açık görüş yasağı aldığı öğrenildi. Hapishane ikinci müdürü ve 20 gardiyan hakkında Tekirdağ Savcılığına şikâyet dilekçesi gönderen Avcı, hapishane idaresi hakkında dava açılmasını sağladı. Dava sonucu 2 gardiyan görevden uzaklaştırıldı. Bunun üzerine hapishane yönetimi Avcı’ya 3 aylık açık görüşe yasağı getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Haziran günü ulaşan faksta, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde bulunan Yüztaş Yurtsever’in hapishane idaresinin 17 Haziran ve 24 Haziran tarihlerinde düzenlediği keyfi soruşturmalar neticesinde hücre cezası aldığını dile getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*8 Ağustos günü, d ulaşan mektupta, Sinan, Temmuz ayında yaşanmış olan hak ihlallerini anlatmak yazdığını belirtti. A17’deki mahkumlara saldırıldığını, kesinleşmiş disiplin cezalarına itiraz için İnfaz Hakimliğine yapılan başvuruların reddedildiğini, Atılım gazetesinin 25 Haziran tarihli 5. sayısına, Birgün gazetesinin 15-30 Haziran ve 6-8 Temmuz tarihli sayılarına el konulduğunu, dışarıdan gönderilen kitaplar adlarına kayıtlı değil denilerek verilmediğini ifade etti. İki mahkuma gönderilen yelek ve pantolona asker rengi olduğu gerekçesiyle el konulduğunu, dört mektuba cezevi yönetimi tarafından el konulduğunu, üç mektuba da karalama kararı verildiğini, bir faks ve bir mektubun engellenmesine karşı yaptıkları itirazın reddedildiğini belirtti. Ali Taşyapan’ın ‘Duvarların İki Yakası’ ve Mahir Çayan’ın ‘Bütün Yazıları’ adlı kitaplara el konulduğunu, başka bir hapishaneye sevki çıkan mahkumun üzerine kayıtlı bazı eşyaları birlikte kaldığı arkadaşına bırakmak istemesi üzerine idare buzdolabına ve televizyona el konulduğunu, yedi mahkuma toplamda yirmi gün hücre cezası, üç ay ziyaret yasağı ve üç ay iletişim yasağı verildiğini ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*1 Ekim günü başvuruda bulunan Seher İnce, kızı Sevda Dilan’ın Denizli Bozkurt Kadın Hapishanesinde kaldığını, cezasının bitimine üç ay kaldığını, kısa bir süre önce, arkadaşının yatağına uzandığı için müdür Emel Şahin’in kendisine hakaret ettiğini, buna karşılık kızının “Ben çocuk değilim, bana bu kadar hakaret etmeyin” dediğini, bunun üzerine kızına 4 gün hücre cezası verildiğini belirtti. Hücre cezası boyunca kızına yemek verilmediğini, kolestrol ilaçlarının verilmediğini, kızını kapalı bir hapishanene sevk etme kararı aldıklarını ve bu yüzden çok kaygılı olduklarını ifade etti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*19 Kasım günü başvuruda bulunan Azade Balbal, babası Lütfi Balbal’ın (1961) sevk edildiği Tekirdağ 2 No’lu Hapishanende gardiyanlar tarafından detaylı arama yapmasına karşı çıktığından darp edildiğini, babası Lütfi Balbal, arkadaşları Cüneyt Özil ve Recep Karagül’ün 10 günlük hücre cezası aldıklarını dile getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*26.04.2011 tarihinde başvuran İhsan Arslan, şu beyanlarda bulundu: “Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan Amcam Mehmet Reşit Arslan’ın hapishanende yaşadığı sıkıntıları belirten mektubunda şunlara yer vermiştir: Kendim siyasi nedenlerle PKK davasından 18 yıldır hapishanende tutulan bir hükümlüyüm. Bunun son 8 yılı aşkın F Tipi cezaevlerinde geçirmiş bulunuyorum. Halen Kırıkkale F Tipi Hapishanesindeyim buraya 2008 Şubatında saldırıya uğradığım Ankara Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesinden bir nevi sürgün olarak getirilmiştim. Saptanmış olan kronik hepatit B hastalığım nedeniyle 1997 yılından beri belli aralıklarla uygun hastanelerde gerekli sağlık kontrollerimi olmaya çalışıyorum. Aynı zamanda sağlıkçı olmam duyarlılığıyla bu kontrollerimi aksatmamaya çalışıyorum. En son Ekim 2010’da burada fakülte hastanesinde yapılan kontrollerde bir doçentin önerisiyle biyopsi gerekebilir diye Ankara’ya sevkim yazıldı. Bu sevk çerçevesinde 17 Şubat 2011’de Ankara 2 Nolu F Tipi Hapishane’ne götürüldüm. Aynı zamanda Kırıkkale Üniversitesi KMYO Bilgisayar Programcılığı bölümü uzaktan eğitim 2. Sınıf öğrencisi oluşum nedeniyle kalmamın uzun sürmesi olasılığına karşılık öğrenimimi gerçekleşmede kullandığım bilgisayar ve kimi ders materyallerimi de beraberimde götürdüm. Gider gitmez bu durumu da oradaki yetkilerle paylaştım. Özetle, Kırıkkale’de olduğu gibi devam zorunluluğu olan öğrenimim için dersler ve bu derslerin uygulaması için gerekli programların yüklü olduğu bilgisayarımdan burada sağlanacak internet olanağı ile birlikte uygun bir yerde hafta içi tatiller dışında her gün gün boyu yararlandırılmam gerektiğini belirttim. Önceleri ‘bilgisayarın olmaz, ancak seni idarenin olanaklarından yararlandırırız’ dediler. İlk günlerde hiç yararlandırmadıkları gibi, daha sonra ‘haftada sadece bir kez bir saat olarak yararlandırırız’ dediler. Ki bunu da hiçbir zaman yerine getirmediler. Başlayacak olan vizelerimle birlikte öğrenimimi bu şekilde sürdürmemin pek olanaklı olmadığını görerek, önce müdürlerle görüşmeye çalıştım. Önceki görüştüklerim öğretmen ve kütüphane memurlarıydı. Bu mümkün olmayınca Bakanlık İnfaz Hakimliği ve savcılığa dilekçelerle başvurdum. Bu sıralarda 23 Şubat günü Numune Hastanesi’ne götürüldüm. O gün hapishanende olmadığım halde hakkımda saat 11.00 ve 14.00 odada slogan attığım, kapıya vurduğum şeklinde tutanak tutulup hakkımda soruşturma açıldığını 25 Şubat günü tebliğ edilen bir yazıyla öğrendim. Konuyla ilgisi olmadığını bildiğim oda arkadaşım da olduğu halde, sadece benim hedef alınmış olmam da düşündürücüydü. Bir ilgim olmadığını belirtip, daha sonra müdürle görüşme yönünde birçok dilekçem olmasına rağmen, kimseyle görüşemediğim gibi, herhangi bir ifade-savunmam dahi alınmadan ileriki günlerde Disiplin Kurulu’nun verdiği 45 günlük iletişim cezası yazısı iletildi. Bunun üzerine gerekli yerlere suç duyurusunda bulundum. Hem aksatılan öğrenimim, hem bu konuda. Tabi orada tutulduğum süre boyunca kimi istisnalar dışında dilekçelerimin çoğuna cevap alamadığım gibi, akıbetlerini de öğrenemedim. Yine F Tipi kantinlerinden temin ettiğim eşyalarım yanıma verilmediği için yararlandırılmadım. Daha fazla kalmamak için kimi hastane sevklerimi de iptal ederek, dönmek için uğraştıysam da ancak 5 Nisan’da dönebildim.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Van F Tipi Hapishanesinde kapalı görüşte aileleriyle Kürtçe konuşan 3 PKK’li tutukluya “A Takımı” denilen ekip tarafından müdahale edilirken, Kürtçe konuşan tutuklulara spor ve hücre cezaları verildi. Van F Tipi Hapishanende PKK davasında tutuklu bulunan Hamdi Kılınç, İskan Aksaç ve Aydın Akış, geçen hafta yaşanan olay hakkında aileleri aracılığıyla açıklama yaptı. Kapalı görüşte Kürtçe konuştukları için hapishanende gardiyanlar tarafından müdahale edildiğini belirten tutuklular, “Biz ailelerimizle Kürtçe olarak konuştuğumuzda ilk olarak bir gardiyan gelip bizi uyardı. Biz de konuşmaya devam edince hapishanende özel olarak yapılandırılan müdahale takımı geldi. Gelip direk görüşmemizi kesmek istedi. Biz engel olunca saldırı yapıldı ve darp edildik” dedi. Tutuklular, yapılan saldırıdan sonra kendilerine hücre ve spora çıkmama cezaları verildiğini dile getirdi. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Yaklaşık iki yıldır Urfa Hapishanesinde süren hak gasplarına her gün bir yenisi ekleniyor. Daha önce sayım vermedikleri iddiası ile kadın koğuşundaki tüm tutsaklara açılan 2 soruşturmada “sosyal haklardan men” cezası veren hapishane yönetimi, son olarak aralarında BDP İl Eşbaşkanı İbrahim Ayhan’ın da bulunduğu 15 kişiye Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getiriliş yıldönümünde bir günlük açlık grevine girdikleri gerekçesiyle bir aylık “sosyal haklardan ve iletişimden men” ile “görüşe çıkmama” cezası verdi.” (DİHA DİYARBAKIR)
*YSK’nın bağımsız adayları veto etmesinin ardından bölgede başlayan olaylar ve polisin orantısız şiddetini protesto etmek için geçtiğimiz günlerde açlık grevi yaptıklarını duyuran Batman M Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan 150’yi aşkın siyasi tutuklu ve hükümlüye 3 ay açık görüşe çıkmama cezası verildiği öğrenildi. Ayrıca, hapishanendeki birçok tutuklunun ise istemi dışında başka cezaevlerine gönderileceği öğrenildi. Yakınları aracılığı ile bir açıklama yapan tutuklular kamuoyunu duyarlı olmaya çağırarak şunları belirtti: “Özellikle YSK vetosu ardından hapishanende de baskılar iyice arttı. Protesto amacıyla başlattığımız açlık grevi nedeniyle 3 ay açık görüşe çıkmama cezası verildi. Akabinde bölgede yaşanan olaylar nedeniyle tutuklanan birçok arkadaşımız var. Bu Batman M Tipi Kapalı Hapishanesinde başlayacak yeni sürgünlere bu tutuklamalar adeta yeni bir bahane oldu. Gün geçtikçe baskılar artırıyor. İnsan hakları kuruluşlarını, demokratik kamuoyunu, vicdan sahibi herkesi yaşanan bu insanlık dışı uygulamalara karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Bitlis E Tipi Kapalı Hapishanesinde aralarında Yüksekova Eski Belediye Başkanı Ruken Yetişkin’in de bulunduğu 35 tutuklu kadına 2 ay açık görüş yasağı verildiği öğrenildi. Son dönemlerde geliştirilen askeri ve siyasi operasyonları protesto etmek amacıyla açlık grevine girdikleri için kadın tutuklulara ceza verildiği bildirildi.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Mardin E Tipi Kapalı Hapishanesinden kalan kadın tutuklular, yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin aileleri aracılığı ile bir açıklama yaptı. Askeri operasyonlara karşı iki günlük açlık grevi başlattıklarını belirten kadın tutuklular, hapishane idaresi tarafından açlık grevi sona ermeden 5 ay disiplin cezası verildiğini belirtti. Kapasitesi dar olan hapishanene son dönemlerde yoğun gelişlerle birlikte 15 kişilik odalarda 58 kişinin kaldığını belirten tutuklular, nefes almakta dahi zorluk çektiklerini kaydetti. Koridor ve tuvalet kapılarına kadar yatak serildiğini ve her yatağa 3 kişinin düştüğünü belirten tutuklular ayrıca gardiyanlar tarafından psikolojik baskıya maruz bırakıldıklarını belirtti. Açıklamada başta insan hakları örgütleri olmak üzere kamuoyu cezaevlerindeki hak ihalelerine karşı duyarlı olmaya çağırıldı.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun “KCK davası” kapsamında tutuklu bulunan Urfa adayı İbrahim Ayhan’a, Urfa E Tipi Hapishane yönetimi düşündürücü bir ceza verdi. “Sayım düzenine geçmediği” iddiasıyla hapishane idaresi tarafından hakkında soruşturma başlatılan Ayhan’a Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 3 ay iletişim haklarından men cezası verildi. Alınan karar doğrultusunda, Ayhan’ın seçmenlerine selam göndermesi, ailesi ile görüşmesi, telefon açması, mektup yazması yasaklandı. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*”KCK davası” tutuklusu Ebru Günay’a, duruşmaya katılmayacağını bildiren dilekçesi gerekçe gösterilerek iki ay kapalı görüş yasağı verildi. Avukat Erhan Ürküt, Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishane yönetiminin verdiği disiplin cezasının hukuk dışı olduğunu söyledi. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*16.06.2011 tarihinde Nezahat Kuzu aracılığıyla Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanenden mektupla başvuran Hanefi Kuzu, şu beyanlarda bulundu: “Kaç kez oluyor size mektup yazıyorum ama faşizan iktidar AKP politikalarından dolayı her seferinde gerekçeler göstererek idari kurulu tarafından el konuluyor. Bulunduğum Kandıra 2 Nolu F Tipi hapishanende keyfi uygulamaların haddi hesabı olmayan uygulamalarla karşı karşıya ve yaşamaktayım. Yaklaşık 4 ay önce dış kantine bakan ilgili gardiyan benden habersiz ve bilgim olmadan adli bir hükümlünün kolisini hesabımdan yolluyorlar. Ne tesadüf ki o sırada da iç hukuk yolları tükenmiş ve evraklarımı AHİM’e göndermesi için avukatıma yolladım. Bu AHİM’e gitmemeye dönük bir engellemeydi. Bunun üzerine bende ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum. İlgili Cumhuriyet Savcısı sözlü olarak dilekçemi işleme koymayarak yolsuzluk denilen girişime göz yumması üzerine bende dilekçeyi infaz hâkimliğine yolladım. 04.02.2011 tarihinde saat 9.30 civarında hapishane müdürüyle görüşme talebi olmaksızın odamdan zorla alınarak hapishane idaresi tarafından tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüm. Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler beni kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar. Bu konu için Adalet bakanını göreve çağırıyorum, bu görüntüleri bir heyet denetlesin istiyorum. Yukarıda belirttiğim bu husus hapishane 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı. Benim 4 Nisan da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler. Yapılan işkenceler yetmezmiş gibi bana 1 kapalı görüşten men için disiplin soruşturması açıldı. Bulunduğum bu hapishanende keyfi uygulamalar ve işkencelere tabii tutuluyorum. Yaklaşık 1 ay önce İHD’ye faks ve mektup gönderdim. Uyduruk uygulamalar gerekçe göstererek mektup ve fakslarıma el koydular. Faşist AKP’nin politikalarını kamufle etmeye çalışıyorlar. En son 15 gün önce Günlük Gazetesinde bulunan Hüseyin Akyol’a yazdığım bir mektup aynı sebeplerden dolayı el konuldu. Bu idarenin mektuplara el koyması temel nedeni “kirli çamaşırlarını gizlemeye” dönüktür. Bu faşizan uygulamaların altında imzası olan kurum 1. müdürü Mehmet Kara Kaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül, bu kişilerin talimatları doğrultusunda işkenceler uygulanmıştır. Hükümetin sözde Türkiye’de işkenceye sıfır tolerans dediği gerçek dışı olduğunu Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir. Bu durumu sizlerle paylaşmak ve kamuoyuna duyurmak istedim.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun tutuklu Şırnak Bağımsız Milletvekili Faysal Sarıyıldız’a tutuklu bulunduğu Mardin E Tipi Kapalı Hapishane idaresi tarafından, geçen ay “askeri ve siyasi operasyonların” durdurulması için hapishanende yapılan açlık grevine katıldığı gerekçesiyle 4 ay açık görüş cezası verildi. Ailesi tarafından verilen bilgiye göre, hapishane yönetiminin açlık grevine giren tüm siyasi tutuklulara 4 ay boyunca açık görüş cezası verdiği ve Sarıyıldız’ın milletvekili olmasına rağmen hapishane idaresi tarafından Sarıyıldız’ın da 4 ay boyunca açık görüş hakkının elinden alındığı bildirildi. (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*10. 01. 2011 Tarihinde Fadile Özdemir’in Karaisalı hapishanesinde hükümlü bulunan oğlu Mehmet Özdemir ile telefonda yapmış olduğu görüşmede siyasi tutuklu ve hükümlülere yatak ve sıcak su verilmediğini bu nedenle oğlu ve arkadaşları yatak ve diğer ihtiyaçlar için ilgili kurumlara dilekçe yazdıklarını bu nedenle tehdit ve disiplin cezalarına çarptırıldıklarını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*10.01.2011 tarihinde Mehmet Rasim Başçının kardeşinin yapmış olduğu başvuruda Karaisalı hapishanesinde hükümlü bulunan abisi Mehmet Nurettin Başçı ile yapmış olduğu görüşmede kendilerine yatak ve sıcak suyun verilmediğini ve bu nedenle ilgili kurumlara dilekçe yazdıkları için abisi ve arkadaşlarının 6. ay disiplin cezasına çarptırıldığını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*23.09.2011 tarihinde Gülistan Şahinin yapmış olduğu başvuruda ablası Meral Şahinin Karataş kadın hapishanesinde tutuklu bulunduğunu, ablası Meral Şahinin adliyeye götürülürken ağır hakarete uğradığını ve darp edildiğini belirmiş ve bu tür uygulamaya karşı hapishanede kapı dövme eylemine katıldıkları için 12 gün hücre cezasına çarptırıldığını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*20.12.2011 tarihinde Muhsin Turanın yapmış olduğu başvuruda, görüşçüsü olduğu Hatay E Tipi hapishanesinde tutuklu bulunan Enver Enginin aktarımına göre gönderilen mektup ve kitapların eline ulaşmadığını ve mektuplarının gönderilmediğini sebepsiz yere disiplin cezasına çarptırıldığını belirten başvuru yapılmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*Rıfat KARACAN 28.03.2011 tarihinde yaptığı yazılı başvurusunda Kardeşim Orhan Karaca 2004 tarihinde siyasi olarak tutuklandı. Kardeşimin bu olumsuz ceza evi koşullarına karşı verdiği dilekçeler dikkate alınmıyor. Devamlı onları tehdit ediyorlar. Küfür ve hakaret ediyorlar. Disiplin cezası olarak mektup ve telefon görüşmelerini yasaklıyorlar. Diye ifade ettiler ve Derneğimizden İlgili merciler nezdinde konu ile ilgili yazışmalar yapılmasını talep ettiler. (İHD İZMİR ŞUBE)
*Semire TUNÇ 21.06.2011 tarihinde başvurusunda” ben Kırıklar F Tipi 1 Nolu Hapishanende tutuklu kardeşim Mahsun TUNÇ’un açık görüş ziyaretine 7 Haziran 2011 de gittim. O gün içerde veznede kızkardeşim para yatırırken bende yanında bekliyordum. O sırada bir görevlinin hamile olan Gülistan TUNÇ’u ittiğini gördüm,” ne yapıyorsun hamile olduğunu görmüyor musun” diye gardiyanı uyardım. Bana dönüp “hamileyse bana ne “dedi ve o sırada orda bekleyen hapishane müdürü “çıkartın şu şerefsizleri” diye bağırması üzerine gelen jandarma herkesi çıkarttı ben içerde kaldım. Müdür “ burası Türkiye Cumhuriyeti biz ne dersen sizde onu uygulayacaksın” diyerek parmağını bana doğru salladı. Bana sana 6 ay görüş cezası vereyim de gör dedi. O sırada yanımızda bulunan bayan bir gardiyan müdüre “kızın yaptığı bir şey yok konuşuyoruz” dedi müdürün çıkartın dışarı demesi üzerine beni de çıkarttılar ve o gün görüş gerçekleştiremedik. Ben çıkmak üzereyken ararlından konuşan gardiyanlardan biri diğerine ” bütün gerginliği sen yarattın buna gerek yoktu” dediğini duydum. Bugün 21.06.2011 de kapalı görüş için hapishanene gittiğimde bana 3 ay görüş yasağı ceza verildiğine dair bir karar verdiler. Ben kararı imzalamadım. Hapishanene bugün görüşe geldiğimizi ve bize izin verildiğine ilişkin bir dilekçe verdik. Bu gün gardiyanlardan biri bile bana “siz o gün para yatırıyordunuz size neden ceza geldi” buna şaşırdığını söyledi. Annem Behiye TUNÇ o gün bir köşede sessizce oturuyordu ona bile 3 ay görüşmeme cezası geldi.” (İHD İZMİR ŞUBE)
Sıraç Keskin 25.03.2011 tarihinde kırıklar hapishanenden yaptığı başvuruda Hapishanende son olarak ta bizleri ziyarete gelen ailelerimize asılsız gerekçelerle bir ay ile iki ay arasında görüşme cezası verildi. Oysaki bu insanlar yılladır hapishanene bizleri ziyarete gelmekte ve dolayısıyla tüm uygulamaları iyi bilmektedir. Ancak her nedense birden bire ailelerimiz arkası kesilmeyen görüş yasaklarıyla karşılaşmaya başladı. Ailelerimizin hapishane 1. müdürü Ayhan Çapar ile yaptığı görüşmede hapishane müdürü kendilerine cevaben – belki de personelin görevi sizi tahrik etmektir- demiştir.” (İHD İZMİR ŞUBE)
30.09.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Sincan Kapalı Hapishanenden Şermin DEMİRDAĞ hapishanende girişlerde insani onurun hiçe sayıldığı çıplak aramaların yapılması, yeni tutukluların ‘bağımsız odalara’ geçme dayatılıyor kabul edilmediği taktirde sözlü ve fiziksel olarak saldırılıyor. Sürekli gerginlikli ortam yaratılarak insani olmayan uygulamaların uygulanması. Hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden disiplin cezalarının verilmesi. (İHD GENEL MERKEZ)
*07.07.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kürkçüler F Tipi Hapishanende bulunan Halil KAPLAN “ keyfi olarak mektuplara el konuluyor ve suni gerekçelerle bizlere disiplin cezaları veriliyor. Kamuoyuyla iletişimiz kesilip tecrit içinde tecrit yaşatılıyor”. (İHD GENEL MERKEZ)
*02.06.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kırıkkale Hacılar F Tipi Hapishanende bulunan tutuklu Behçet ADANMIŞ;”5 Ekim 2010 tarihinde Kırıkkale F Tipi Hapishanene getirildim keyfi uygulamalara ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldım. Evraklarım eksik diye telefon hakkım elimden alınmış durumda. 20 Şubat 2011 ve en son olarak 9 Nisan 2011 tarihinde keyfi olarak süngerli hücre kısmına konuldum. Penceresiz, çeşmesiz ve koşulları insanlık dışıdır. Ortada hiçbir disiplin cezası olmadan keyfi olarak hücreye konuldum. Hücrede yalın ayak tutulduğumdan dolayı ayaklarımda şişme ve yaralar oluştu. Adalet bakanlığına, DİHA ve İHD ye yolladığım mektuplara el konuldu. Tahatütlü olarak gönderdiğim mektupların gönderdiğime dair hiçbir dekont bana verilmedi. Sorduğumuz zamanda bana ‘neden bizimle uğraşıyorsun’ yanıtı alıyorum. Tüm bu uygulamalara karşı 13 Nisan 2011 tarihinden itibaren süresiz açlık grevine başladım. Adalet bakanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığına 10 adet dilekçe yazıp yolladım. Hiçbir yanıt alamadım. Açlık grevine girdiğimden dolayı yeni bir disiplin sucu soruşturma açıldı. Bu disiplin cezasına yazdığım itiraz dilekçisi yazdım 24.04.2011 itiraz talebime yönelik İnfaz Hakimliğine çıkarıldım. İnfaz Hakim’i Hasan ÇAVAÇ tüm bu uygulamaları anlattım. Hasan CAVAÇ anlattıklarımı yalan olduğu söyledi ve yalancılıkla nitelendirdi. (İHD GENEL MERKEZ)
Disiplin cezalarının hangi durumlarda verileceğine; disiplin suçu oluşturacak davranışlar ile hangi yaptırımın uygulanacağı ilişkin düzenlemeler Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Hakkındaki Yasa’nın 37–46.maddelerinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
Buna karşın aynı Yasa’nın 48/1.maddesi idareye çok geniş bir takdir yetkisi tanımaktadır. Bu maddeye göre; “37 ilâ 46 ncı maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar.”
Başka bir deyişle, yetkililerin hoşuna gitmeyen herhangi bir davranış ya da eylem nedeniyle, Yasada tanımı yapılmamış olsa da disiplin yaptırımı ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Oysaki Yasanın bu maddesi, suçlar ve cezalara ilişkin genel esasları belirleyen ve kıyas yasağını düzenleyen TCK m.2(3) hükümleriyle ciddi bir çelişki içindedir;
“Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.”
Keyfiliğe neden olabilecek İnfaz Yasası’nın 48/1.maddesinin yanı sıra Yönetmeliğin, yukarıda belirtilen 14.maddesi de kendi içinde ve yasada belirtilenlerden ayrık olarak bir yaptırım düzenlemesi nedeniyle Anayasa’nın 38/3.maddesinde yer alan;
“Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.”
Hükmüne de açıkça aykırıdır.
Gerek Yasa’nın 48.maddesi ve gerekse Yönetmeliğin 14.maddesi ayrıca;
Anayasa’nın 38/1.maddesinin;
“Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”
TCK m.2’nin;
“(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.“
Hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır.
Yine, Yönetmeliğin 14. maddesi ile yasada yer almayan bir cezai yaptırım idari işlemle düzenlenmiştir. Bu madde, kınama cezası dışında disiplin cezası alan tutuklu ve hükümlülerin, ceza kaldırılıncaya kadar açık görüş hakkından da faydalanamaması sonucunu doğurmaktadır. Oysa disipline konu davranışlar ve yaptırımlarının yer aldığı İnfaz Yasası incelendiğinde, ne 42.madde ile düzenlenen “haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama” ve ne de 43.madde ile düzenlenen “ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” hükümlerinde “disiplin cezası almış olmak”, “açık görüşten yasaklanmanın” bir gerekçesi olarak belirtilmediği görülmektedir.
Bu anlamda söz konusu düzenleme bir yandan “aynı suç nedeniyle iki kez yargılanmama” ilkesine aykırı olduğu gibi, diğer yandan Anayasa’nın 38/1 ve TCK’nın 2. maddeleri ile güvence altına alınan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” prensibinin açık ihlali niteliğindedir.
Uluslararası sözleşmelerde ise, TUHAK, İlke 30/1’de düzenlenen “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi gereğince; “Tutulan veya hapsedilen kimselerin tutuldukları veya hapislikleri süresince disiplin suçu oluşturan davranışlarının türleri, uygulanabilecek olan disiplin cezasının tanımı ve süresi ile bu tür cezaları verebilecek olan yetkili makamlar, kanunda veya kanuna dayanan düzenlemelerde belirtilir ve usulüne göre yayınlanır. Hiçbir mahpus yasada ve tüzükte öngörülmeyen bir ceza ile cezalandırılamaz.”
DİĞER HAK İHLALLERİ
1. Sohbet mekânında fotoğraf çektirme talepleri reddedilmektedir.
2. Kaloriferler tam kapasite ile çalıştırılmamakta, bozuk olan kaloriferlerin tamiri ise yapılmamaktadır.
3. Sıcak su anonsu yapılmakla birlikte Ocak ayında iki hafta banyo yapılamayacak kadar soğuk su verilmiştir.
4. Nevresim değişiklikleri düzenli yapılmamaktadır.
5. Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde, Havalandırma saatleri günler kısalırken düzenli olarak kısalmakta ancak günler uzarken bu kaide tersten işletilmemektedir. 3 aydır 21 Aralık (En kısa gün) tarifesi uygulanıyor.
Türkiye’de mahpuslara dönük kanunlara göre, Hükümlünün beslenmesi;
MADDE 72.- (1) Hükümlüye Adalet ve Sağlık bakanlıklarınca birlikte belirlenecek kalori esasına göre, sağlıklı ve güçlü kalması için nitelik ve nicelik olarak besleyici, sağlık koşullarına uygun, makul çeşitlilikte, yaş, sağlık, çalıştığı işin özelliği, dinî ve kültürel gerekleri göz önünde tutularak besin verilir ve içme suyu sağlanır.
(2) Hükümlü, kendisine verilen günlük besin ve ihtiyaç maddeleri dışındaki ihtiyaçlarını kurum kantininden sağlayabilir. Kantini bulunmayan kurumlarda, bu maddeler, idarenin izin ve kontrolü altında dışarıdan sağlanabilir.
(3) Hasta hükümlüye, kurum hekiminin belirleyeceği besinler verilir.
(4) Kurumda annesiyle birlikte kalan çocuklara ve süt emziren annelere durumlarına uygun gıda verilir
Uluslararası sözleşmelerde ise, Asgari Standart Kurallar Kural 20. (1) “Kurum idaresi tarafından her mahpusa sağlık ve kuvvet için yeterli ölçüde besin değerine sahip olan, iyi hazırlanan ve uygun saatlerde servisi yapılan yemek verilir.”
Ayrıca bkz; Avrupa Hapishane Kuralları, Kural 21.1-21.6 5275 sayılı Yasa’nın 63. maddesinde de tutuklu ve hükümlülerin barındırılmasına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Maddenin 4.fıkrasına göre; “Oda ve kısımlarda iklim koşulları göz önüne alınarak yeterli yer ışık, ısınma, havalandırma ve hijyen sağlanır.”
*Ağrı M Tipi Hapishanesinden Adem Varol, Fırat Tanrıverdi, Ömer Polatlı, Edip Akkoyun, Erman İlboğa, Gürkan Akşit, Levent Önder, Cüneyt Bilgi, Orhan Yerlikaya, İsmet Halat, Engin Göktaş ile Mehmet Selim Gürdal adına ajansımıza gönderilen ortak mektupta 20 metrekarelik odada 12 kişinin kaldığı belirtilerek, koşullardan dolayı kalp hastası olan bir tutuklunun hayati tehlikesinin olduğu kaydedildi. Ayrıca mektupta kendileri hakkında bilgi almak için hapishaneni arayan ailelere yetkililer tarafından “Bilgi vermek yasak” cevabı verildiği ileri sürüldü. “20 metrekarelik ve havalandırması olmayan bir tecrit odasında bulunmaktayız” denilen mektupta tutuklular şunları kaydetti: “Sohbet, kitap, gazete ve spor gibi olanaklardan mahrumuz. Hava almamanın yanı sıra yanı başımızda bulunan yemekhanenin kokusu ve odanın içinde bulunan banyo ile lavabo kokusu bizi ciddi anlamda rahatsız etmektedir.” Kalp hastası olan bir arkadaşlarının havasızlıktan ötürü iki kez bayıldığı ifade edilen mektupta, arkadaşlarının ayrıca ilacını düzenli bir şekilde alamadığının altı çizildi. 2006 yılı Eylül ayında gözaltına alınan ve 15 yıl ceza alan M. Selim Gürdal isimli arkadaşlarının da Van F Tipi Hapishanesinden bulundukları hapishanene nakledildiği belirtilen mektupta, “Gece saat 03.00 sıralarında hapishanene getirilen arkadaşımız nizamiye kapısında hapishane müdürü ile orada bulunan rütbeli komutanlar tarafından ‘taraflımısın, tarafsızmısın’ diye sorulmuş. ‘Ben siyasi bir hükümlüyüm’ diyen arkadaşımıza siyasi koğuş olmasına rağmen, burada siyasi koğuş yok denilerek adli tutukluların bulunduğu koğuşa götürülmek istenmiş. Bunu kabul etmeyen arkadaşımız tek kişilik hücreye alınmayı istemiş. Sonra siyasi tutukluların olduğu koğuşa getirilmiş. Arkadaşımız sağlık koşullarından başka bir hapishanene naklini istemiş ancak bu sefer de sevk karşılığında 500 TL para istenmiş” denildi. (08.05.2011/DİHA)
*05.01.2011 tarihinde Alanya L Tipi Kapalı Hapishanesinden şubemize mektupla başvuran Nuri Akbulut şu beyanlarda bulundu: “Bilindiği gibi ben, arkadaşlarım Sıdık Biçer ve Mesil Demiralp ani bir sevkle Midyat M Tipi hapishanenden 17.10.2010 tarihinde Alanya L Tipi hapishanene getirildik. Ailem Nusaybin’de ikamet etmektedir. Aileden binlerce kilometre uzaklaştık. Diğer arkadaşlarımda öyledir. Aile görüş hakkımızı fiili olarak ortadan kalmış durumdadır. Bu sevkin hangi amaçla yapıldığını anlaşılmamaktadır. Ailelerimiz mağduriyet içindedirler. Bayan arkadaşlarımız olan Mesil Demiralp tek başıma kalmaktadır. Bu ceza evinde kadın tutuklu olarak tek başımadır. 46 gündür ben ve Sıdık Biçer arkadaş çok ağır bir tecrit durumunu yaşıyoruz. Yan yana gelemiyoruz, temas kuramıyoruz. Dar bir oda da günün 23 saati kapımız kapalı tutuluyor. Günde bir saat havalandırmaya yalnız başına çıkartılıyoruz. Bunun yanında askeri sayım gibi daha birçok kural ve kaide askeri hapishaneni andıran uygulamalar yaşanmaktadır. 16 yıldır hapishanendeyim. Şu an mahpusluğum bir zumla dönüşmüş durumdadır. Hukukta öç almak, intikamcı yaklaşmak olmamalıdır. Midyat hapishanenden buraya sevk durumu, şu an yaşadığım şartlar bizden öç almak ve intikamcı yaklaşmak anlamına gelir. Buda insani ve hukuki değildir. Bundan dolayı ben ve Sıdık Biçer arkadaş 06.12.2010 tarihinden itibaren sürekli belli olmayan açlık grevine girmiş bulunuyoruz. Sizden duyarlılık bekliyor ve gereken duyarlılığı göstereceğine inanıyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*23.06.2011 tarihinde başvuran Menduha Oğurlu, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum Şeyhmus Oğurlu, Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishanende 8 yıldır hükümlü olarak yatmaktadır. Bir aydan beridir oğlumla görüşemiyorum ve görüşmeyi yasaklamışlar. Nedenini bilmiyorum. Hapishanendeki arkadaşları ailelerine haber vermiş, ailelerde bana haber verdi. Oğlumun 1 haftadır hücreye konduğunu, yemek verilmediğini, işkence yapıldığını söylediler. Hapishanene gidiyorum oğlumu göstermiyorlar. Bana her türlü görüşün yasak olduğunu söylediler. Jandarmalar beni kovdu ve hakaretler yaptılar. Hacı diye bir gardiyana sordum “senin oğlun hücrede sesini çıkarma” dedi. Oğlumun hayatından endişe ediyorum. Oğlumdan sağlıklı bir haber alamıyorum. Oğlumla görüşmek istiyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. ” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*Muş’tan Van F Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan iki oğlunu görmeye gelen Besra Erol, çocuklarının kendisine verilmesi için bıraktığı elbiseleri almaya çalışırken, gardiyanın hakaretine maruz kaldığını kaydetti. Erol, “Elbise torbasını almaya çalışırken birden torbayı elimden aldı ve bana ‘pislikler bırakın’ diye bağırdı. Bana hakaret edemezsiniz diye karşı çıktıysam da bağırmaları ve hakaretleri bir türlü kesilmedi” dedi. Daha önce de hapishanene gönderdiği elbise ve ayakkabıların çocuklarına verilmeden tekrar geri gönderildiğini söyleyen Erol, yapılanların keyfi uygulamalar olduğunu ifade etti. Besra Erol, İHD Van Şubesi’ne başvurdu. Cengiz ve İlyas Erol kardeşler ise, kardeşleri Cahit Erol ile türlü bahanelerle görüştürülmediklerini söyleyip İHD’ye başvurdu. (04.01.2011/DİHA)
*03.03.2011 tarihinde Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishanesinden şubemize başvuran Herdem Kızılkaya, şu beyanlarda bulundu: “1-Sohbet hakkımızı hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Gerekçe olarak odada 10 kişiden fazla olmamız gösteriliyor. Biz karşı çıkınca güvenlik gerekçesi ile bu hakkımızı kullandırmayacaklarını belirttiler. 2–8 kişi kapasiteli odada 20 kişi kalıyoruz. Adli suçluların kaldığı 24 kişi kapasiteli bir oda var. 14 kişi kalıyor. Bu odayı istedik, değişimi ancak verilmedi. Bu oda dışında kullanılmayan odalar var. Bunları da bizim için ayarlamadılar. Bu konuda ki taleplerimize bu hapishanenin adli suçlulara göre dizayn edildiğini söylediler. Birinci müdür ile görüştüğümüzde bu hapishanende siyasileri istemediğini ancak bizim gönderme yetkimiz olmadığını, istersem size oda açarım. Ancak açmayacağım, buradan gitmenizi istiyorum dedi.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*10. 01. 2011 Tarihinde Fadile Özdemir’in Karaisalı hapishanesinde hükümlü bulunan oğlu Mehmet Özdemir ile telefonda yapmış olduğu görüşmede siyasi tutuklu ve hükümlülere yatak ve sıcak su verilmediğini bu nedenle oğlu ve arkadaşları yatak ve diğer ihtiyaçlar için ilgili kurumlara dilekçe yazdıklarını bu nedenle tehdit ve disiplin cezalarına çarptırıldıklarını belirten başvurusudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*10.01.2011 tarihinde Mehmet Rasim Başçının kardeşinin yapmış olduğu başvuruda Karaisalı hapishanesinde hükümlü bulunan abisi Mehmet Nurettin Başçı ile yapmış olduğu görüşmede kendilerine yatak ve sıcak suyun verilmediğini ve bu nedenle ilgili kurumlara dilekçe yazdıkları için abisi ve arkadaşlarının 6. ay disiplin cezasına çarptırıldığını belirten başvurusudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*25. 01. 2011 tarihinde Serdar Yüce Ayın yapmış olduğu başvuruda kürkçüler hapishanesinden tahliye olduğunu ve hapishanede kaldığı sure içerisinde siyasi tutuklu ve hükümlülerin 10 saatlik sohbet hakkını kullanamadıklarını, doktorların düşmanca yaklaşımları ve birçok ciddi hastalıkları tedavi etmeden psikolojik olduğunu, hapishanede yemeklerin çok kötü çıktığını bu yedikleri yiyen mahpusların hastalandıklarını, gardiyanların mahpuslara psikolojik baskı yaptığını belirten başvurusudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*25. 04. 2011 tarihinde Şehmuz Behçetçin yapmış olduğu başvuruda abisinin oğlu olan Emin Behçet ve 3. Arkadaşının iddialarına göre idare tarafından baskı altında tutulduklarını, aramalar esnasında onur kırıcı uygulamalar dayatıldığını, ağızlarının içlerini zorla bakıldığını, yemeklerde çatal kaşık verilmediğini ve bu uygulamalara karşı çıktıkları için idare tarafından tehdit edilip hakaret uğradıklarını anlatan mahpuslar açlık grevine girdiklerini belirtmiştir. (İHD ADANA ŞUBE)
*28.04.2011 tarihinde Salih Bayramın yapmış olduğu başvuruda Karataş kadın hapishanesinde tutuklu bulunan eşi Fehime Bayramın ziyarete gittiğini eşinin aktarımına göre hapishane idaresi haftada iki kez bir saatliğine su verdiklerini, bu nedenle banyo, çamaşır ve diğer temizlik ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını, kantinde satılan gıda maddelerinin tarihinin geçtiğini, çıkarılan yemeklerin çok kötü ve sağlıksız olduğunu, ilgili kurumlara yazmış oldukları dilekçelerin kaybedildiğini, açlık grevinde kendilerine şeker verilmediğini ve mahpushane müdürünün kendileri ile görüşmek istemediğini belirten başvurusudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*03.06. 2011 tarihinde Zekiye Önderin kürkçüler hapishanesinde tutuklu bulunan Davut Önder ile yapmış olduğu görüşmede oğlu Davut Önderin aktarımına göre hapishanede sıcak suyun verilmediğini, ortak sohbet haklarını kullanamadıklarını, zorla mahkemeye çıkarıldıklarını ve mahkeme sonrasında ring aracında sözlü hakarete uğrayıp darp edildiklerini belirten başvurusudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*25.11.2011 Tarihinde Ali Yıldırımın yapmış olduğu başvuruda Hatay hapishanesinde tutuklu kaldığı sure içerisinde 32 siyasi mahkûmun 2 koğuşta kaldığını, idarenin mahkûmlar üzerinde baskı uyguladığını, ortak kullanım haklarının verilmediğini, sıcak su ve içecek su verilmediğini, mektupların verilmediğini, dilekçelerinin yerine ulaşmadığını, açık görüş haklarının kısıtlandığını, kırtasiye kısıtlaması yapıldığını, revire çıkma haklarının kısıtlandığını belirten başvurusudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*28.12.2011 tarihinde Ali Önemli isimli vatandaşın yapmış olduğu başvuruda, kürkçüler F tipi hapishanesinde tutuklu bulunan oğlu Harun Önemlinin aktarımına göre hapishanede sıcak suyun verilmediği ve soğuk kış mevsimi olmasına rağmen kalörüförlerin bilerek yakılmadığını ve idarenin mahpuslar üzerinde baskı uyguladığını belirten başvurusudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*28.12.2011 tarihinde Halil Taşın yapmış olduğu başvuruda kürkçüler F Tipi Hapishanesinde hükümlü bulunan kardeşi Taner Taş ile yapmış olduğu görüşmede kardeşinin aktarımına göre idarenin sıcak su vermediğini ve kaloriferleri yakmadığını ve havalandırma haklarının verilmediğini belirten başvurusudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*20.12.2011 tarihinde Cahide Günerin yapmış olduğu başvuruda Karataş kadın hapishanesinde hükümlü bulunan Hürriyet Aydoğa’nın kendisine aktarımına göre 15.12.2011 tarihinde bir hafta boyunca suların kesik olduğunu ve mahkûmların içme suyu isteklerine karşın mahpushane idaresinin belediyenin su tankeri ile kirli bulanık su getirdiğini ve bu suyu içmek zorunda kalan mahkûmlarda bulantı, vücutta, kızarıklar ve gözlerde kızarma ve kaşıntı görüldüğünü belirten başvuru. Not: derneğimiz mahpushane idaresi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde müdürün olayı kabul ettiği açığa çıkmıştır. (İHD ADANA ŞUBE)
*30.09.2011Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Cahide HARPUTCU “Bulunduğum Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde 20.09.2011 tarihinde C-2 hücresinde bulunan 6 arkadaşımız gardiyanlar tarafından saldırıya uğramıştır, bunun sonucunda da yaralananlar olmuştur. Arkadaşlarımız Hapishanende yer olmadığı için “geçici koğuş” denilen hücrelerde tutulmuştur.7 kişilik hücrede uzun zamandır tutulan arkadaşların aralarından bir arkadaşın, ( Emine Altınkaya) tahliye olması üzerine 6 kişi ve tahliye olan arkadaşın odanın kapısının açık bırakılmasını, orayı mutfak olarak kullanmayı istemişler. Ancak gardiyanlar arkadaşların itirazı üzerine bu kez vardiyadaki bir kadın (tuba Müdür) ve erkek müdür (Ferdi) sıcak suların verildiği banyo saatinde gelmiş ve müdürlerin ‘saldırın’ talimatı üzerine yaklaşık 30 gardiyan 6 arkadaşa saldırmışlar. (İHD GENEL MERKEZ)
*30.09.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Zerife KIRAN “bulunduğum Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde Arkadaşlarımız tuvalette bulaşık yıkamak gibi sorunlar yaşamaktadır.20.09.2011 günü henüz tutuklu oldukları halde ve ‘geçici koğuş’ adı altında tecrit koğuşunda tutulan arkadaşlarımıza saldırılmış, saldırı sonucu her 6 arkadaşımızın vücudunun çeşitli yerlerinde morluk, şişlik, ezik vs gibi yaralanmalar olmuştur. Arkadaşlarımız 1 yıldan fazladır tecrit koşullarında tutulmakta, tecrit koşulu olduğu içinde mutfak ve ortak alan bulunmamaktadır. (İHD GENEL MERKEZ)
*27.09.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Eda Dizkaya “Bulunduğum Ankara Kadın Kapalı Hapishanesinde kendi çabalarımızla mutfak haline dönüştürdüğümüz alanı söylememize rağmen, mutfağı kapatmaları durumunda nerede yemek ve bulaşık gibi, ihtiyaçlarımızı karşılayacağımızı, bildirmelerini istedik. Ancak sonra yaklaşık 30 memur ve 2 müdür nezaretinde hücremize geldiler. Tuvalet ve banyo olarak kullanılan alanda bulaşık yıkamanın sağlık açısından büyük tehlike ve mutfağı kapatmaları durumunda sağlıksız mecbur kalacağımızı söyledik. Bunun üzerine 5 tutuklu ağır darp ve şiddet gördük. (İHD GENEL MERKEZ)
*30.11.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda NESİMİ KALKAN” Bulunduğum Erzurum H Tipi Hapishanesinde 5 yıldır ağırlaşmış ve sürekli kalıcı olan çölyak hastalığını yaşıyorum. Hastane raporlarına rağmen, gerekli bakım ve beslenmeyi yapamıyorum. Bu yüzden lenf kanseri ve siroz kanseriyle yüz yüzeyim. Şuan bağırsaklarım kanıyor ve iltihap akıtıyor. Cezaevleri genel müdürlüğüne heyet raporlarımla birlikte, idarenin burada hastanede bakamayız, ailesine muhtaçtır, nakli gereklidir diyen üst yazısına rağmen, nakil talebim ret ediliyor. (İHD GENEL MERKEZ)
*20.06.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Silifke M Tipi Hapishanende buluna; İdris BAŞARAN, Vesfi HOŞTAŞ, Lokman LAÇİN, Hadi ELÇİÇEK, Cengiz ENSEN, Yıldırım DEMİR, A. Aziz ÖZDEMİR, Ahmet BAĞIŞ, Ahmet ÖZGÜR, Suphi AYHAN, İmat Mhammed ALİ, Yunus ŞİMİR, Fırat ADIGÜZEL, Mahir DOĞAN, İsa AYKAL, Serkan BADAY, Seyithan BADAY, Emrullah TURAN, Tolga SEMİZ, Sadullah COŞKUN, Lokman BAŞARAN, Nüsrettin SÜER, Mesut KUTLUK, Bedi AKSÖZ, Ramazan AKSU, M. Faruk ATHAN, Murat DOĞAN, Hüseyin EŞLİK, Mahmut BAKRAK, Abdullah AŞİR, Ferhat ÇEÇEN, Cemil İVRENDİ, Emrah TOPALOĞLU, Hamdullah ÖZEN, Fevzi ESEN, İsmail İLHANLI, M. Emin İMRET, Yasin AKA, Ayaz ÇETE, Ali ŞEN, A.Baki ARSLAN, Yahya GENÇEÇ, Suat KARAGÖZ, Mustafa AKIN Seyfettin DEMİR, Sülayman YILDIZ, Maşallah SARI, Şemsettin KAYAN, Kadri AKDEMİR, Orhan ALÇİÇEK, Mehmet ARBUS, Adnan ÖZBEY, Kadri SÖNMEZ, Ali KILIÇ; onlarca anti demokratik ve hak ihlalleri yetmezmiş gibi kapasitenin iki katından fazla insanın balık istifi şeklinde yerleştirilmesi, yerde yatacak yer dahi yok durumda aşırı kalabalık ve sıcaklarla birlikte bulaşıcı hastalıklar aylarca devam ediyor. Banyo, tuvalet, tıraş ve çamaşır yıkama temizliği vb. temel insani ihtiyaçlarını gidermek başlı başına bir sorun. Yer bulamamdan dolayı kimi arkadaşlar dini ibadetlerini yerine getiremiyor. Böyle fiilen ikinci defa cezalandırılıyoruz . (İHD GENEL MERKEZ)
*21 Ocak günü ulaşan fakslarda Tekirdağ 2 No’lu F Tipinde kalan Salih Çelebi ve Volkan Akkuş hala 12 Eylül koşullarının sürdüğünü ifade ettiler. Çelebi faksında: “Tutsaklar ağır tecrit koşulları altında hücrelerde tutuluyor. Talebi olmadığı halde yeri zorla değiştirilen insanların hiçbir eşyası kendisine verilmiyor. Elbiseleri ve tüm eşyalarına el konuluyor. 45/1 no’lu genelgedeki 10 kişi–10 saat sohbet hakkı yasadışı bir şekilde 3,5 yıldır uygulanmıyor. Ağır müebbet hükümlüler 23 saat havasız, 8 metrekarelik beton tabutlarda tutuluyor, günde 1 saat ayrı ayrı havalandırmaya çıkarılıyorlar. 14 Ekim 2010 günün bu yana havalandırma kapılarımız 21 saat boyunca kapalı tutuluyor. Bir ve üç kişilik hücrelerde havasızlıktan, hareketsizlikten sağlığımızı yitirme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Kimi arkadaşlarımız fiziki saldırılarla karşı karşıya kaldılar” dedi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Nisan ve 10 Mayıs tarihlerinde ulaşan mektuplarında, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Rohat Taysun, 22.03.2011 günü PKK davasından hükümlülerinin odalarının bir kısmına baskın yapıldığını ve yaralananların olduğunu; Rıfat Aslan, Yusuf Alkan ve Rohat Taysun’un darp raporu aldığını fakat bu raporların ilgili yerlere teslim edilmediğini belirtti. Serhat Eskin ve Azad Eskin’in istemleri dışında tek kişilik hücreye konulduğunu, kimi defterlere el konulduğunu ve slogan atıldığı gerekçesiyle 2 aylık iletişim yasağı aldıklarını ifade etti. Yazıları sebebiyle Süleyman Kılıç’ın 22 gün, Cahit Sayın’ın 12 gün, Erkan Bulut’un 11 gün, Suat Çalışkan’ın 11 gün hücre cezası aldığını, Kürtçe yayınların ellerine ulaşmaları konusunda sıkıntı çektiklerini, zaman zaman Kurmanci lehçesine izin verilse de anlaşılmayan bir dil olduğu gerekçesiyle Zazaki lehçesindeki yayınları alamadıklarını, Azadiya Welat gazetesinin çok nadir kendilerine verildiğini belirtti. Hücrede kalp sıkışması yaşayan Azad Eskin’in hastaneye kaldırıldığını, Aydın Can’ın odasında rahatsızlık geçirdiğini ve arkadaşlarının görevlileri çağırmasına rağmen, 1 saat gecikmeli olarak gelen görevlilerin de Can’ı hastaneye götürmeyip, tedavi görmeden geri gönderildiğini belirtti. Ortak faaliyet alanında M. Ali Değirmencioğlunun hastalanması ve acilen odasına götürülmesi talep edilmesine karşın, süre dolmamasına rağmen bütün mahpusların odalarına gönderildiğini, Erhan Özel’in 3 aydır hastane sevki için beklediğini, diğer sağlık sorunu yaşayan mahkumların diyetlerine uygun, düzenli ve yeterli yemek verilmediğini ifade etti. Sanıkların savunma hakkının da Kürtçe savunmaya izin verilmemesi nedeniyle yok sayıldığını belirten Rohat Taysun, Danıştay’ın kararı sonucu açık görüş haklarının da ellerinden alınmak istendiğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*4 Temmuz günü, Bolu F Tipi Hapishanesinde kalan şeker hastası Ufuk Keskin’in (35) rahatsızlığının ilerlememesi için almasının zorunlu olduğu diyet yemekleri; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün “talebin karşılanması” yönündeki direktifine rağmen, “iaşe bedelinin karşılanmaması” gerekçe gösterilerek verilmedi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*1 Şubat günü ulaşan faksta, Gebze Hapishanesinde kalan Gülbahar Alpsoy ve arkadaşları cezaevlerinde tutsakların adeta kobay gibi kullanıldığını, hapishanende tüm yönergelerin erkeklere göre düzenlendiğini ve kadınların ihtiyaçlarının hiç gözetilmediğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*16 Şubat günü derneğimize gelerek başvuruda bulunan Gazel Aydar: “ Sinop kapalı hapishanende tutuklu bulunan Menderes Aydar (1985) dün yaptığımız telefon görüşmesinde “burada zor durumdayım, Şeref adlı depo sorumlusu gardiyan battaniye istediğimde bana ‘sen Kürtsün, sana battaniye vermem’ dediğini belirtti. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*14 Mart günü, Ergenekon Davası’nın tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in avukatı Hasan Basri Özbey yaptığı açıklamada, müvekkilinin bir süre önce sevk edildiği ve henüz tamamlanmayan Silivri 1 No’lu Hapishanesindeki hücreleri lağım suyu bastığını iddia etti. Doğu Perinçek’in yanı sıra beş tutuklunun daha hücrelerinin lağım suyu olduğunu ifade ederek konuyla ilgili olarak hapishane yönetimine dilekçe verdiklerini ancak bunun kabul edilmediğini söyledi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*13 Temmuz günü, Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan Osman Evcan’ın vejetaryen olmasına rağmen hapishane yönetiminin uygun yemekler vermediği; uygulama nedeniyle Osman Evcan’ın yazdığı şikâyet dilekçelerine el konulduğu ve hastalığı nedeniyle götürüldüğü hastanede doktor muayenesi sırasında kelepçelerinin çıkarılmadığı öğrenildi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*18 Kasım günü ulaşan mektupta Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende kalan Adem Yüksekdağ ve arkadaşları, günlük gazetelere el konulduğunu ya da geç verildiğini, Kürtçe kitapların üç- dört ay sonra verildiğini ya da hiç verilmediğini belirtti. Havalandırmaya çıkacakları zaman hem el hem de detektörle arama yapıldığını, kabul etmediklerinde tehdit edildiklerini, sıcak su verilmediğini, soğuk su ile duş aldıklarını, kaloriferlerin yanmadığını, bu yüzden sık sık hastalandıklarını, ekmeklerin açıkta verildiğini ve yemeklerin az olduğunu ve besleyici olmadığını dile getirdiler. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*21 Kasım günü ulaşan mektupta, Seyfi Polat, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanende sıcak su sorunu olduğunu, yayınların verilmediğini, nevresimlerin yırtık olduğunu ancak değiştirilmediğini belirtti. Polat, 1 Mayıs’ı kutladıkları için 1 ay iletişimden men cezası aldıklarını dile getirdi. (İHD İSTANBUL ŞUBE)
*Davut Aslan 10.10.2011 tarihinde yapmış olduğu başvurusunda Rize Kalkandere Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunmakta olan Mehmet Aslan’ın (Bessi-Hüseyin, 01/01/1957, Kızıltepe) yaşadıklarını “kardeşim kötü hapishane koşulları nedeniyle astım, şeker ve bronşit hastalıklarına yakalandı. Yaşadığı hastalıklar nedeniyle Mardin Hapishanendeyken doktorunun belirlediği şekilde beslenebiliyordu. Ancak şu anda bulunduğu Rize Kalkandere Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda doktor raporu olmasına rağmen sağlığını kötü etkileyecek şekilde beslenmeye mecbur kalmaktadır. Koşullarının düzeltilmesi için yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kalmaktadır. Bu haliyle kardeşim adeta ölüme terk edilmiş durumdadır.” şeklinde anlatmıştır. (İHD İZMİR ŞUBE)
*6 Ocak günü ulaşan Bilal Aydemir’in mektubunda, haftada bir saat ortak kullanım alanına çıkarıldıklarını, hücre değişim taleplerinin kabul edilmediklerini, hücre arama adı altında girildiğini, odalarının dağıtıldığını, defter ve kitaplarının yırtılarak saldırıya uğradıklarını belirtti. Bilal Aydemir, birçok gazete ve derginin verilmediğini, disiplin kurulu tarafından açılan soruşturmaların sürekli aleyhlerine sonuçlandığını ifade etti. Günde kırktan fazla ilaç kullanması gereken Yılmaz Ayyıldız’ın ve geçirdiği rahatsızlıktan ötürü görme yetisini yitiren Gülnaz Akkurt’un acil tedavi edilmeleri gerekmesine rağmen hapishane yönetimi tarafından yeterli özenin gösterilmediğini belirtti. Ayrıca sıcak su temininde sorun yaşadıklarını, yemeklerin düşük kalorili, soğuk ve oldukça az verildiğini ifade eden Aydemir, revire çok geç götürüldüklerini ve götürülürken de darp edildiklerini belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*11 Ocak günü başvuruda bulunan Hatice Altun, kızı Derya Altun’un (1992) 6 Ocak’ta polisler tarafından evden gözaltına alındığını, 7 Ocak’ta tutuklanarak Bakırköy Kadın Tutukevi’ne gönderildiğini belirtti. Derya Altun’un ana yaşının 17 fakat kimlikte 19 olduğunu ifade eden Hatice Altun yapılan kemik testinin sonuçlarını henüz almadıklarını, kızının tutukluluğundan ötürü eğitimine devam edemediğini ifade etti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*19 Ocak günü ulaşan mektupta, Gebze M Tipi Hapishanesindeki kadın mahkumlar, koğuşlara ani baskınlar yapıldığını, suyun verilmediğini, yemeklerin az verildiğini, iletişim sorunları yaşadıklarını dile getirdi. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*21 Ocak günü ulaşan fakslarda Tekirdağ 2 No’lu F Tipinde kalan Salih Çelebi ve Volkan Akkuş hala 12 Eylül koşullarının sürdüğünü ifade ettiler. Çelebi faksında: “Tutsaklar ağır tecrit koşulları altında hücrelerde tutuluyor. Talebi olmadığı halde yeri zorla değiştirilen insanların hiçbir eşyası kendisine verilmiyor. Elbiseleri ve tüm eşyalarına el konuluyor. 45/1 no’lu genelgede ki 10 kişi–10 saat sohbet hakkı yasadışı bir şekilde 3,5 yıldır uygulanmıyor. Ağır müebbet hükümlüler 23 saat havasız, 8 metrekarelik beton tabutlarda tutuluyor, günde 1 saat ayrı ayrı havalandırmaya çıkarılıyorlar. 14 Ekim 2010 günün bu yana havalandırma kapılarımız 21 saat boyunca kapalı tutuluyor. Bir ve üç kişilik hücrelerde havasızlıktan, hareketsizlikten sağlığımızı yitirme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Kimi arkadaşlarımız fiziki saldırılarla karşı karşıya kaldılar” dediler. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*1 Şubat günü ulaşan faksta, Gebze Hapishanesinde kalan Gülbahar Alpsoy ve arkadaşları cezaevlerinde tutsakların adeta kobay gibi kullanıldığını, hapishanende tüm yönergelerin erkeklere göre düzenlendiğini ve kadınların ihtiyaçlarının hiç gözetilmediğini belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*16 Şubat günü başvuruda bulunan Gazel Aydar: “ Sinop kapalı hapishanende tutuklu bulunan Menderes Aydar (1985) dün yaptığımız telefon görüşmesinde “burada zor durumdayım, Şeref adlı depo sorumlusu gardiyan battaniye istediğimde bana ‘sen Kürtsün, sana battaniye vermem’ dediğini belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*17 Şubat günü posta faks yolu ile ulaşan başvuruda, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi’nde kalan Volkan Akkuş, 2 No’lu F Tipi idaresinin yeni uygulaması siyasi tutuklu ve hükümlülerin havalandırma saatlerinin günde 2,5 saatle sınırlandırıldığını, hapishanende 45/1 sayılı genelge de dâhil olmak üzere hapishane yönetiminin hakları olan hiçbir uygulamayı hayata geçirmediğini, yaşanan tecritin git gide daha da derinleştiğini dile getirdi. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*8 Mart’ta faks yoluyla ulaşan mektupta, Edirne F Tipi Hapishanende kalan Ferhat Baysal mahkemeye sunmak amacı ile yazmış olduğu savunması Kürtçe olduğu için 10.02.2011 günü mahkemeye gittiği esnada, hapishane idaresi tarafından el koyulduğunu dile getirdi. Mahkemeye savunmasına el koyulduğu için savunma yapamayacağını söylediğinde “Bizi bağlamaz” cevabını aldığını belirten Baysal, savunma hakkı engellendiği için Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmasına rağmen herhangi bir gelişmenin söz konusu olmadığını belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*10 Mart günü ulaşan mektupta Edirne F Tipi Hapishanesinde kalan Ekrem Aktürk, Servet Akkaş, Muhittin Çeter’in Kürtçe savunmalarına el konulduğu, Ferhat Baysal, Ender Arslan, Hakan Aşık, Metin Arslan ve İlhami Yalçın’ın savunmalarına da bu gerekçeyle el konulduğunu ifade etti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*14 Mart’ta faks yoluyla ulaşan mektupta, Edirne F Tipi Hapishanende kalan Servet Akdeniz, Murat Altunkaynak, Mücahit Abukan mahkemeye sunmak amacı ile yazmış oldukları savunma Kürtçe olduğu için hapishane idaresi tarafından el koyulduğunu, hapishane yönetiminin böyle bir hakkı olmadığını belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*14 Mart günü ulaşan mektupta, Edirne F Tipi Hapishanesinde kalan Yılmaz Baysal, M.Cahit Şahin, Metin Arslan 8 Şubat günü yazmış oldukları Kürtçe savunmalarına el konulduğu, Ferhat Baysal, Ender Arslan, Servet Akdeniz, Hakan Aşık, Muhittin Çeter ve İlhami Yalçın’ın savunmalarına da bu gerekçeyle el konulduğunu ifade etti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*14 Mart günü, Ergenekon Davası’nın tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in avukatı Hasan Basri Özbey yaptığı açıklamada, müvekkilinin bir süre önce sevk edildiği ve henüz tamamlanmayan Silivri 1 No’lu Hapishanesindeki hücreleri lağım suyu bastığını iddia etti. Doğu Perinçek’in yanı sıra beş tutuklunun daha hücrelerinin lağım suyu olduğunu ifade ederek konuyla ilgili olarak hapishane yönetimine dilekçe verdiklerini ancak bunun kabul edilmediğini söyledi. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
-*16 Mart 2011’de başvuruda bulunan Mehmet Burhan Gökgüz, kızı Evin Gökgüz’ün (1997) 10 gündür Bakırköy Çocuk Tutukevinde adlilerin kaldığı koğuşta bulunduğunu, örgüt üyeliğinden yargılandığını belirtti. Kızının tutuklu yargılandığından eğitimine devam edemediğini, eğitim haklarının engellendiğini ifade etti. ( İHD İSTANBULŞUBE)
*17 Mart’ta faks yolu ile ulaşan mektupta Muhittin Çeter, Servet Akkaş ve Ekrem Aktürk, 10.02.2011 günü yazılı olarak hazırladıkları Kürtçe savunmalarına hapishane idaresi el koyarak mahkemeye götürülmelerini engellediğini ifade etti. Bunun dışında, hastaneye götürülen ( ağır hastalar da dahil) kelepçelerinin çıkarılmadığını, tedaviye götürüldüklerinde çoğu kez tedavi edilmeden geri gönderildiklerini, bu şikayetlerini bildirdiklerinde Valilikten “Sonuç olarak; bu gibi şikâyetlerin hak aramaktan ziyade yasadışı talepler olduğu, bir manada çalışanları taciz amacı taşıdığı…” Şeklinde bir yanıt aldıklarını belirttiler. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
* 5 Nisan günü ulaşan mektupta Eşref Aslan, Tekirdağ 2 No’lu Hapishanende yaşanılan saldırıların, hak, ihlallerinin bir dönem yoğun gündem konusu olması sebebiyle gelen inceleme komisyonlarının süreçte hiçbir değişikliğe neden olmadığını, haksız uygulamaların hala devam ettiğini belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
* 11 Nisan günü ulaşan mektupta K.Fırat Vural, Faruk Kızılkaya ve Hakan Yılmaz, Kürtçe yazılı savunmalarına el konulduğunu, ailelerinin onursuz aramalara maruz kaldığını, havalandırma haklarının gasp edildiğini, yayınların verilmediğini ifade etti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*11 Nisan’da ulaşan 11 mektupta Edirne F Tipi Hapishanende kalan Muhittin Çeter, Erhan Aslan, Ekrem Aktürk, Ercan Mahran, Onur Kapar, Velat Siner, Murat Güran, İlhan Aslansoy, Onay Yürüklü, Barış Mete, İrfan Ataş, Adem Orhan, Hasan Kızılkan, Sabır Alabalık, Mahsum Ataç, Nasrettin Merter, Mahmut Filiz, Ender Arslan, Cahit Abukan, Mikail Yazıcı, Yıldırım Turgut, Ahmet Türk, Engin Mısır, Abuzer Doymaz, Vahdettin, M. Nesih Aslan, Mazlum Dikmen, Servet Akdeniz, Hakan Aşık, Bayram Aslanoğlu, Lütfi Yavuzaslan, Süleyman Söle Kürtçe yazılı savunmalarına el konulduğunu, ailelerinin onursuz aramalara maruz kaldığını, havalandırma haklarının gasp edildiğini, yayınların verilmediğini, 5–6 metre uzağında olan bir arkadaşlarına kitap göndermek istediklerinde posta yolunu kullandırarak kendilerinden 6 TL posta parası talep edildiğini dile getirdiler. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*21 Nisan 2011’de faks ile ulaşan mektupta, Silivri 8 No’lu L Tipi Hapishanende kalan İbrahim Okay Tekin, hükümlü bulunduğu süre içerisinde başka bir dosyadan yargılanmakta olduğunu, sabit adresi olduğu halde duruşmalara çağrılmadığını, gıyabında verilen cezayı temyiz edemediğini, onaylanmış cezasına son başvuru hakkının AİHM’e olduğunu ve başvuru için gerekli form ve belgelerden yoksun olduğunu, tarafına ulaştırılmadığını dile getirdi. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*28 Nisan ve 10 Mayıs tarihlerinde ulaşan mektuplarında; Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Romat Taysun, 22.03.2011 günü PKK davasından hükümlülerinin odalarının bir kısmına baskın yapıldığını ve yaralananların olduğunu; Rıfat Aslan, Yusuf Alkan ve Rohat Taysun’un darp raporu aldığını fakat bu raporların ilgili yerlere teslim edilmediğini belirtti. Serhat Eskin ve Azad Eskin’in istemleri dışında tek kişilik hücreye konulduğunu, kimi defterlere el konulduğunu ve slogan atıldığı gerekçesiyle 2 aylık iletişim yasağı aldıklarını ifade etti. Yazıları sebebiyle Süleyman Kılıç’ın 22 gün, Cahit Sayın’ın 12 gün, Erkan Bulut’un 11 gün, Suat Çalışkan’ın 11 gün hücre cezası aldığını, Kürtçe yayınların ellerine ulaşmaları konusunda sıkıntı çektiklerini, zaman zaman Kurmanci lehçesine izin verilse de anlaşılmayan bir dil olduğu gerekçesiyle Zazaki lehçesindeki yayınları alamadıklarını, Azadiya Welat gazetesinin çok nadir kendilerine verildiğini belirtti. Hücrede kalp sıkışması yaşayan Azad Eskin’in hastaneye kaldırıldığını, Aydın Can’ın odasında rahatsızlık geçirdiğini ve arkadaşlarının görevlileri çağırmasına rağmen, 1 saat gecikmeli olarak gelen görevlilerin de Can’ı hastaneye götürmeyip, tedavi görmeden geri gönderildiğini belirtti. Ortak faaliyet alanında M.Ali Değirmencioğlunun hastalanması ve acilen odasına götürülmesi talep edilmesine karşın, süre dolmamasına rağmen bütün mahpusların odalarına gönderildiğini, Erhan Özel’in 3 aydır hastane sevki için beklediğini, diğer sağlık sorunu yaşayan mahkumların diyetlerine uygun, düzenli ve yeterli yemek verilmediğini ifade etti. Sanıkların savunma hakkının da Kürtçe savunmaya izin verilmemesi nedeniyle yok sayıldığını belirten Rohat Taysun, Danıştay’ın kararı sonucu açık görüş haklarının da ellerinden alınmak istendiğini belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*13 Mayıs günü ulaşan mektupta Nimet Emücük, Edirne 1 No’lu F Tipi Hapishanende yaşadıkları koşulları zindan hayatından farksız olduğunu, birçok haklarının göz göre göre gasp edildiğini, haksız birçok uygulamaya maruz bırakıldıklarını ifade etti. Haklarını arayabilecekleri mekanizmalara dair ve bu mevzuatı öğrenebilecekleri kaynak yoksunluğunu içinde olduklarını belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*30 Mayıs günü ulaşan mektupta, Menderes Leyla, hapishane idaresinin yaptığı hak ihlallerine karşı AİHM’e başvuruda bulunduğunu. AİHM’in, T.C’den konuyla ilgili savunma ve gerekli belgeleri talep ettiğini, hapishanenin konuyla ilgili sahte belgeler sunduğunu ve yalan beyanda bulunduğunu iddia etti. Bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, 2 kez fakat dilekçelerim gerekli makama ulaştırıldığını, talepleriyle ilgili herhangi bir işlemin başlatılıp başlatılmadığını öğrenmek amacıyla 3. dilekçe yazdım fakat bu 3. dilekçeyi idare kaybederek savcılığa verilmediğini belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*13 Temmuz günü, Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan Osman Evcan’ın vejetaryen olmasına rağmen hapishane yönetiminin uygun yemekler vermediği; uygulama nedeniyle Osman Evcan’ın yazdığı şikâyet dilekçelerine el konulduğu ve hastalığı nedeniyle götürüldüğü hastanede doktor muayenesi sırasında kelepçelerinin çıkarılmadığı öğrenildi. ( İHD İSTANBUL)
24 Ekim günü, başvuruda bulunan Avni İlhan, Vahap İlhan’ın haksız yere fazla ceza aldığını düşündüklerini bu nedenle AİHM’e başvurmak istediklerini belirtti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*18 Kasım günü derneğimize ulaşan mektupta Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende kalan Adem Yüksekdağ ve arkadaşları, günlük gazetelere el konulduğunu ya da geç verildiğini, Kürtçe kitapların üç- dört ay sonra verildiğini ya da hiç verilmediğini belirtti. Havalandırmaya çıkacakları zaman hem el hem de detektörle arama yapıldığını, kabul etmediklerinde tehdit edildiklerini, sıcak su verilmediğini, soğuk su ile duş aldıklarını, kaloriferlerin yanmadığını, bu yüzden sık sık hastalandıklarını, ekmeklerin açıkta verildiğini ve yemeklerin az olduğunu ve besleyici olmadığını dile getirdiler. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*21 Kasım günü ulaşan mektupta, Seyfi Polat, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanende sıcak su sorunu olduğunu, yayınların verilmediğini, nevresimlerin yırtık olduğunu ancak değiştirilmediğini belirtti. Polat, 1 Mayıs’ı kutladıkları için 1 ay iletişimden men cezası aldıklarını dile getirdi. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*25 Kasım günü ulaşan mektupta, Yusuf Almaz 8 yıldır Gaziantep H Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunduğunu, haksız yere müebbet cezası aldığını, emniyetin suçluyu yakalamayınca suçun üzerine atıldığını, polisler ne derse yapmak zorunda kaldığını ve kendini bir anda hapishanende buluğunu, AİHM’e başvurmak istediğini ifade etti. ( İHD İSTANBUL ŞUBE)
*03.03.2011 tarihinde Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishanesinden başvuran Herdem Kızılkaya, şu beyanlarda bulundu: “1-Sohbet hakkımızı hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Gerekçe olarak odada 10 kişiden fazla olmamız gösteriliyor. Biz karşı çıkınca güvenlik gerekçesi ile bu hakkımızı kullandırmayacaklarını belirttiler. 2–8 kişi kapasiteli odada 20 kişi kalıyoruz. Adli suçluların kaldığı 24 kişi kapasiteli bir oda var. 14 kişi kalıyor. Bu odayı istedik, değişimi ancak verilmedi. Bu oda dışında kullanılmayan odalar var. Bunları da bizim için ayarlamadılar. Bu konuda ki taleplerimize bu hapishanenin adli suçlulara göre dizayn edildiğini söylediler. Birinci müdür ile görüştüğümüzde bu hapishanende siyasileri istemediğini ancak bizim gönderme yetkimiz olmadığını, .istersem size oda açarım. Ancak açmayacağım, buradan gitmenizi istiyorum dedi.3-Sohbet ve hobi hakkımız ile ilgili müdür ile görüşlüğümüz de genelgeye rağmen sohbet hakkımızı kullandırtmayacağını, bu konu da yetki bende benim dışımda kimse size bu konuda yardım edemez. Nereye şikâyet ederseniz edin siz haksız çıkarsınız dedi.4–8 Mart için müdürle konuşmaya gittik. Bütün cezaevlerinde bu güne özel etkinlikler yapıldığını önceki cezaevlerinde yetkililerle beraber kutladığımızı söyledik. Ancak müdür 8 Mart’ın kendisi için hiçbir anlamı olmadığını bir araya getirmeyeceğini söyledi. Bütün hukuki yolları deneyeceğimizi söylediğimizde savcılığın kendi ifadesini aldığını ve kendi lehine karar çıktığını söyledi.5-Daha öncede Adalet Bakanlığına yaptığımız başvuru sonucunda gelen cevaplarda bakanlık hapishanene müfettiş gönderdiğini, idare ile müfettişlerin görüştüğünü ve ciddi sorunların tespit edilmediğini belirtmişler. Gelen müfettişler bizlerle görüşmedi cevapta kendi sorunlarınızı diyalog yolu ile halletmemiz gerektiğini belirtmiş.6-Yaşadığımız sağlık sorunlarında da çok acil bir durum olmadığında hastaneye sevk edilmiyoruz. Ölüm döşeğine düşmeden neredeyse hastaneye sevk edilmiyoruz. Şimdiye kadar sorunları boş yere basına yansıtmak istemiyorduk. Ancak arkadaşlarımız ile isyan noktasına geldik. Yerin dar olması, spor şansı olmadığından yaşam alanımız yok. Bu sorunlar ile ilgili hapishane idaresi ile diyalog kuramıyoruz. Yaşadığımız tüm sorunlarda ve şikâyetlerimizde sorunların çözümünde en büyük engel birinci müdür Celalettin Gonca’dır. Savcı da karar verirken müfettişte sadece müdür ile görüşüyor. Müdür bizimle görüştüğünde özellikle biz siyasi tutuklulara karşı ayrı bir nefret bir öfke içeren tavırlarda bulunuyor. Özellikle birinci, müdür bizi isyana teşvik etmeye çalışır niteliktedir. Tüm başvurularımız bakanlık ve savcılıkça sürekli ret edildiğinden daha rahat hareket etmekte son görüşmemizde Celalettin Gonca’ya siz kendinizi Esat Oktay’ın yerine koyuyorsunuz. Her şey de kendinizi yetkili görüyorsunuz dedim. İHD den hukuki destek talep ediyoruz.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*17.05.2011 tarihinde başvuran Mizgin Aksu, şu beyanlarda bulundu: “Ben 17 Nisan 2011 tarihinde tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishanene getirildim. Şuan da bağımsızların koğuşuna götürüldüm. Ancak ben rızam dışında bu koğuşta kalıyorum. İtiraz etmeme ve koğuşumun değiştirilmesine ilişkin birçok dilekçe verdim. Ancak yaşımın küçük olmasını gerekçe gösterilerek beni B–2 (siyasi tutukluların bulunduğu koğuş) koğuşuna vermek istemiyorlar. Ben koğuşumun değiştirilmesi için sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*27.04.2011 tarihinde başvuran Nurcan Yılmaz, şu beyanlarda bulundu: “Eşim Abdulbaki Yılmaz, yaklaşık 1 yıldır İzmir Foça Açık Hapishanende hükümlü olarak kalmaktadır. Maddi sıkıntılar yüzünden onu görmeye gidemiyorum. Yine sağlık koşullarımdan dolayı yolculuk yapamıyorum. Eşim 4 ayda bir bizi görmeye geliyor. Eşimin halen 4 yılı daha var. Bu nedenle yakın bir yere getirilmesini istiyorum. Diyarbakır’a yakın olan Urfa, Van, Adıyaman, Erciş ve Gevaş’a getirilmesini istiyorum. Bu konuda bize yardımcı olmanızı istiyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*06.05.2011 tarihinde başvuran X.X. kişi şu beyanlarda bulundu: “Yaklaşık 20 gün önce Dicle Üniversitesi öğrencilerinden Serap Tekiner (1990) ve Tuba Çelebi gözaltına alınarak tutuklandılar. Yine Dicle Üniversitesi öğrencilerinden Ender Emin ve Muğdat Demir’de gözaltına alındı. Bu konuda sizden yardım talep ediyorum.” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
* 21.05.2011 tarihinde başvuran Kemal Akyol, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum Mustafa Kemal Akyol, 4 Şubat 2008 yılında hapishanene konuldu. Oğlum turistlere sürekli rehberlik ederdi. Babam öldüğü zaman cenazesi camideyken oğlu o gece cenazenin yanında kaldığı için korktuğundan dolayı düşüp bayılmış. Özellikle ilkbahar aylarında bu olay daha sık görülüyor. Yine turistlere rehberlik etti esnada turistlerin alaylı bir şekilde kendisine gülmesini kabul etmeyip elindeki bıçağıyla onlara saldırdı. Onlarda para ve cep telefonu alıp kaçmış. Ama yaptığından pişman olduğu için eşyaları orada bulunan birine onlara vermek için teslim etmiş. Ama bir miktar para eksik bir şekilde verilmiş. 6 ay sonra oğlum bu olay üzerine tutuklandı. Hapishanende hiç kimse onu koğuşuna kabul etmiyor. Sürekli Elazığ’a tedavi için gönderiliyor. Oğlumun deli olduğunu düşünüyorlar. Oğlum ya kendisine ya da birine zarar vereceğinden korkuyoruz. Bizler ailesi olarak kaygı ve endişe içindeyiz. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyoruz. ” (İHD DİYARBAKIR ŞUBE)
*27.01.2011 tarihinde Mekiye Sağlamın yapmış olduğu başvuruda kürkçüler hapishanesinde tutuklu bulunan oğlu Mahsum Sağlam ile yapmış olduğu görüşmede kürkçüler hapishanesinde idarenin siyasi mahpuslara karşı ayrımcılık uyguladığını ve ortak sohbet haklarının ellerinden alındığını belirten başvurudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*29.04.2011 tarihinde Mekiye Sağlamın yapmış olduğu başvuruda kürkçüler hapishanesinde tutuklu bulunan oğlu Masum Sağlamın Şakirpaşa mahallesinde misafirliğe giderken gözaltına alındığını ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanmış, ardından 4. Ay sonra çıkarıldığı mahkemece haksız ve suçsuz yere 10 yıl hapis cezasına çarptırıldığını ve mahpushanenin insani koşullardan uzak olduğunu belirten başvurudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*07.02 2011 tarihinde Serpil Baranın yapmış olduğu başvuruda kürkçüler F Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan abisi Cebrail Acar ile yapmış olduğu görüşmede kendisine aktarımına göre bir Ekim 2010 tarihinden bu yana basın yayın organlarının verilmediğini, 10 saatlik ortak sohbet haklarının verilmediğini, ve telefon haklarının ellerinden alınmak istediklerini ve psikolojik baskı uygulandığını belirten başvurudur. (İHD ADANA ŞUBE)
06.07.2011 tarihinde Halil Taşın yapmış olduğu başvuruda, 05.07.2011 tarihinde kürkçüler F tipi hapishanesinde hükümlü bulunan kardeşi Taner Taşın görüşüne gittiğini bu esnada askerlerin Nazi toplama kamplarına benzer bir uygulamayla tüm ziyaretçileri bir araya toparlayarak dışarı çıkarmak istemişler olduğunu belirten başvurudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*22.03.2011 tarihinde Şehmuz Tekerin yapmış olduğu başvuruda Kürkçüler F Tipi Hapishanesinde hükümlü bulunan oğlunun Kürkçüler F Tipi Hapishanesindeki baskı sindirme, askeri uygulamalar ve hak gasplarını protesto emek amacı ile kendi vücuduna bağladığı naylonlarla kendisini yaktığını ve vücudunda ağır yanıklar oluştuğunu, kaldırıldığı Adana devlet hastanesinde tedavi altına alındığını belirten başvurudur. (İHD ADANA ŞUBE)
*28.09.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Ümraniye Kapalı Hapishanende hükümlü bulunan Kadri KÖRFECİ ‘ kanunsuz telefonlarım dinlenmiş ve hukuksuz bir şekilde yargılandım. Tüm hukuki yollardan sonuç alamadım sizden A.İ.H.M başvuru formunu talep ediyorum.’ (İHG GENEL MERKEZ)
*19.09.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Menekşe YILMAZ Kandıra Hapishanende bulunan Cevdet BAYIR ile telefon görüşme hakkımız engellenmiştir. Gerekçe ise isim ve soy ismini söylememesidir. (İHD GENEL MERKEZ)
*21.09.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Malatya E Tipi Hapishanende bulunan Havva AK, Nesrin AKGÜL ve Güneş TEKİN Açık öğretim fakültesinde sosyal yardımlaşmadan parasız bir şekilde okumak için başvurduk. Tüm taleplerimiz hiçbir gerekçe gösterilmeden red edildi. Hakkımız ihlal ediliyor. (İHD GENEL MERKEZ)
* 28.09.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Mehmet DEMİR Köyceğiz Sulh Ceza Mahkemesinden 1 yıl 40 ay 52 gün ceza aldım. Ancak yargılama sürecinde hiçbir mahkemeye katılmadım. Ben bana mahkeme ile ilgili hiçbir tebligat yapılmadı. En doğal hakım olan savunma hakkımı kullanmak istiyorum. Ne yapabilirim ve bana yardımcı olmanızı istiyorum. (İHD GENEL MERKEZ)
*26.04.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Siirt E Tipi hapishanende bulunan tutuklu ve hükümlü Doğan EREN, Fesih KAYA, Mesut KATLAN, Mikail SEVİŞ, Kasım ÖZDEMİR, Yavuz SARAR, Hüseyin İLHAN, Suat ÇİÇEC, İbrahim VATANSEVER, Hasan TONĞ, Nezir ÜREK, Salihh EKİNCİ, Sadık KAYHAN, Mustafa DÜNDAR, Lıkman KARAŞİ, Mehmet AY; savaştan yorulan Kürt halkı barış için yıllardır alanlarda haykırmakta. Bizlerde bu sürece sessiz kalmamak için 2 günlük açlık grevi gerçekleştirdik. Taleplerimiz;1- Devletin, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah ÖCALAN’la yapmış olduğu görüşmelerin nitelikli müzakereye dönüştürülmesi. Kürt sorunun çözümündeki tarihsel rölünü oynaması için şartların düzeltilmesi.2- kalıcı barışın samimi ifadesi olarak askeri ve siyasi operasyonları n derhal durdurulması.3-Hapishanendeki ağır hastalar ve çocuklar başta olmak üzere tutuklanan legal siyasetçiler bir an önce bırakılsın.4- Kürt dili ve kültürü üzerindeki bakılar kaldırılsın. Anadilimiz ve kültürümüze yönelik ırkçı-inkârcı – asimilasyoncu uygulamalar son bulsun ve anadilimiz eğitim dili olsun. 5- Yüzde on seçim barajı kaldırılsın. Bu taleplerimiz içeren mektupları içişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve TBMM Başkanlığına da sunduk. (İHD GENEL MERKEZ)
*13.07.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Muş E Tipi KAPALI Hapishanende bulanan Cumhur KORKMAZ “10.12.2010 tarihinde bir grup arkadaşımızla arabada seyir halinde Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki Jandarma ekipleri tarafından durdurulup gözaltına alınmak istendik. Hiçbir gerekçe öne sürülmeden yere yatırılıp hırpalandık. Bu esnada yanımızda bulunan SEDAT KARADAĞ adındaki arkadaşımız bizden uzaklaştırılarak gözlerimizden önünde kafasından vuruldu. Bunun hedef seçilerek, bilinçli bir şekilde yapıldığını düşünüyoruz. Ve arkadaşımız ağır yaralandı. Sonuç olarak Sedat KARADAĞ görme yetisini büyük oranda kaybediyor. Tedavisi VAN F TİPİ Hapishane İdaresi izin vermediği için tedavisi engellenmektedir. Görme yetisini kaybedebilir.” (İHD GENEL MERKEZ)
*20.06.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Silifke M Tipi Hapishanende buluna; İdris BAŞARAN, Vesfi HOŞTAŞ, Lokman LAÇİN, Hadi ELÇİÇEK, Cengiz ENSEN, Yıldırım DEMİR, A.Aziz ÖZDEMİR, Ahmet BAĞIŞ, Ahmet ÖZGÜR, Suphi AYHAN, İmat Mhammed ALİ, Yunus ŞİMİR, Fırat ADIGÜZEL, Mahir DOĞAN, İsa AYKAL, Serkan BADAY, Seyithan BADAY, Emrullah TURAN, Tolga SEMİZ, Sadullah COŞKUN, Lokman BAŞARAN, Nüsrettin SÜER, Mesut KUTLUK, Bedi AKSÖZ, Ramazan AKSU, M. Faruk ATHAN, Murat DOĞAN, Hüseyin EŞLİK, Mahmut BAKRAK, Abdullah AŞİR, Ferhat ÇEÇEN, Cemil İVRENDİ, Emrah TOPALOĞLU, Hamdullah ÖZEN, Fevzi ESEN, İsmail İLHANLI, M. Emin İMRET, Yasin AKA, Ayaz ÇETE, Ali ŞEN, A.Baki ARSLAN, Yahya GENÇEÇ, Suat KARAGÖZ, Mustafa AKIN Seyfettin DEMİR, Sülayman YILDIZ, Maşallah SARI, Şemsettin KAYAN, Kadri AKDEMİR, Orhan ALÇİÇEK, Mehmet ARBUS, Adnan ÖZBEY, Kadri SÖNMEZ, Ali KILIÇ; onlarca anti demokratik ve hak ihlalleri yetmezmiş gibi kapasitenin iki katından fazla insanın balık istifi şeklinde yerleştirilmesi, yerde yatacak yer dahi yok durumda aşırı kalabalık ve sıcaklarla birlikte bulaşıcı hastalıklar aylarca devam ediyor. Banyo, tuvalet, tıraş ve çamaşır yıkama temizliği vb. temel insani ihtiyaçlarını gidermek başlı başına bir sorun. Yer bulamamdan dolayı kimi arkadaşlar dini ibadetlerini yerine getiremiyor. Böyle fiilen ikinci defa cezalandırılıyoruz.. (İHD GENEL MERKEZ)
*23.06.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Kürkçüler F Tipi Kapalı Hapishanende bulunan; İsmail KIRMIZIDAL, Erol DEMİRHAN, Enver YILDIRIM; Gelişen toplumsal barışa katkı sunmak amacıyla kurulara yolladığımız mektuplara keyfi olarak el konulmaktadır. Dışarıdaki yaşamla bağımız kopartılması demek tecrit içinde tecridin yaşatılmasıdır.” (İHD GENEL MERKEZ)
*11.08.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Hacılar F Tipi Hapishanende bulunan Cengiz ÇAKIR A.İ.H.M mahkemesine başvurduğumdan bu yana bulunduğum hapishanen de Askeri İstihbaratın yönlendirmesiyle sürekli psikolojik baskı ve işkence ve hakaretlere mazuz kalıyorum. Asılsız iftira ve tutanaklarla olaylar örtpas edilmek isteniyor. (İHD GENEL MERKEZ)
*Sincan F Tipi Hapishanenden Kırıkkale F Tipi Hapishanene sevk edilen Ahmet Arslan, Aslan Kahraman, Mesut Bulut, Hikmet Ürper, A.rahman Karaoğlan, Murat Kapan, Feyyaz Çelebi, Ferhat Kanat, Yılmaz Gümüş, Zübeyir Erşari, Ahmet Arslan, Mehmet Karaman ve Hüseyin Kaya siyasi mahpuslar olmalarına rağmen diğer siyasi mahpusların olduğu bloklarda değil adli mahpuslarla aynı bloklarda tutulmaktadırlar. Mahpuslar özellikle orada tutulduklarını, yasal tüm taleplerinin idare tarafından geç yerine getirildiğini ya da getirilmediğini ifade etmişlerdir. Söz konusu işkence vakasının ardından hapishanende bulunan tutuklu ve hükümlülerin İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi, Prof. Yakın Ertürk, Tuhad-fed Ankara Temsilciliği, Özgür Gündem Gazetesi, Cüneyt Özdemir, Eyüp Can, Dilek Kurban, Derya Sazak, Tayfun Devecioğlu, Aslı Aydıntaşbaş, Oral Çalışlar, Mehveş Evin, Hürriyet Gazetesi ve Nuray Mert’e gönderdiği mektuplara “kişi ve kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgiler içerdiği kurumu ve kurum personelini hedef gösterdiği” gerekçesiyle el konulmuş ve gönderilmemiştir. Bu konuya ilişkin Hapishane Disiplin Kurulu sakıncalı mektup kararı vermiştir. 13.08.2011 (İHD GENEL MERKEZ)
*Hapishanede bazı akşamlar dinlenmeye çekildikleri vakitte çok yüksek sesle koğuşlara “Onuncu Yıl Marşı” ve “Ölürüm Türkiye’m” marşının dinletildiği, Koğuş havalandırmasının çok küçük olduğunu, 15 kişi kaldıkları koğuşta havalandırmaya ancak beşer beşer çıkabildikleri, Revire çıkma taleplerine çok geç cevap verildiğini, çoğu zaman iyileştikten sonra revire götürüldüklerini, genel itibarıyla da ilaç verilmediği, Ziyaret sürelerine riayet edilmediğini, bazen çok kısa bir süre görüştürüldüklerini, aileleri görüş odasına alındıktan sonra süreyi başlattıklarını, kendilerinin görüş yerine gidinceye kadar geçen süreyi görüş süresinden saydıklarını, bu nedenle bazen uzaktan gelen aileleriyle ancak 15 dakika görüşebildikleri, Kürtçe müzik dinlemek istediklerini ve bunun ancak uzun dalga çeken radyolarda mümkün olduğunu, ancak bu radyolar aracılığıyla örgüt talimatı aldıkları gerekçesiyle bu radyoların alındığı, itirazlara rağmen verilmediğini, Giresun hapishanende 18 siyasi mahpusun olduğu, 15’nin aynı koğuşta kaldıkları, ancak, havalandırma pencerelerinin adli tutukluların koridoruna baktığını, çatışmaların yoğunlaştığı asker ölümlerinin gerçekleştiği dönemlerde adli mahpusların bu pencerelerden çeşitli cisimler atarak hakaret ve tehditlerde bulunduklarını, Hapishane yönetimine bildirmelerine rağmen herhangi bir önlemin alınmadığını, Demirbaş sayılan mutfak dolabı, tabak, nevresim gibi bazı malzemelerin eksik olduğu, talep ettiklerinde ücret karşılığında verilebileceğinin ifade edildiğini, ayrıca hapishane yönetimi tarafından kendilerine verilen küçük makaslar güvenlik gerekçesiyle geri alındığını, Ailelerinin açık görüş için geldiklerinde adliler ve siyasilerin aynı anda ve aynı yerde görüşe çıkarıldıklarını bu durumun da kendilerini onlarla karşı karşıya getirebileceği endişesi taşıdıkları, Hasta mahpusların doktora götürüldükten sonra tedavi esnasında kelepçelerinin çıkarılmadığı, bu durum tedavi olması gereken mahpuslar tarafından kabul edilmeyince de tedavileri yapılmadan geri getirildikleri; Doktorların hasta olan mahpusları muayene etmeden, yüzüne bakmadan dokunmadan rahatsızlığını psikolojik olduğunu söyleyip geri gönderebildiğini. Trabzon E Tipi Kapalı Hapishanesinde bulunan Burhan Urtekin isimli arkadaşlarının çölyak hastası olduğunu, tedavisinin yapılmadığı gibi doktorlar tarafından kendisine tahliye talebinde bulunmasın diye rapor. Abdullah Kebude isimli mahpusun hastaneye götürülürken adli tutsaklarla aynı ring aracında götürüldüğü ve saldırıya uğradığı, Hapishanene ilk getirildiklerinde girişte başka bir hapishanenden sevk edilmelerine rağmen soyunmalarının istendiği, bu taleplere uymayanlara disiplin cezaları verildiği, Telefonla konuşurken hareketlerine dikkat etmelerinin istendiği, ailesiyle konuşurken eli cebinde diye bir arkadaşlarının birkaç gardiyan tarafından tehdit edildiği, çoğu zaman aileleriyle yaptıkları telefon konuşmaları esnasında kasıtlı gürültü yapıldığı, itiraz ettiklerinde de telefon bağlantılarının kesildiği, Ailelerinin görüşten önce kapsamlı bir şekilde arandığını, ailelerden bir kısmının bütün kıyafetlerinin hatta iç çamaşırlarının bile çıkarılmak istenmiş olduğunu, bu durumun şikâyet konusu olduğunu ve savcılık tarafından soruşturma başlatıldığını, Sorunların birçoğunun aşıldığını ancak hasta mahpuslarla ilgili sıkıntıların hala yaşandığını, Nesimi Kalkan, Mehmet Aras ve Alican Işık’ın ağır hasta olduklarını, Başka ciddi rahatsızlığı olan mahpuslara da doktor tarafından alay edildiği, rapor verilmesi talebinde bulunanlara “tahliye talebinde mi bulunacaksın” denilerek dalga geçildiği ve rapor verilmediği; ameliyat olması gerekenlere doktorun ‘Babam da ameliyat oldu iyileşmedi, boş ver sen de ameliyat olma” denilerek geri gönderildiği.” 18 Kasım 2001 (İHD SAMSUN-BAFRA, GİRESUN, TRABZON, RİZE-KALKANDERE VE ERZURUM CEZAEVLERİ RAPORU.)
*Kasımpaşa Deniz Saha Komutanlığı Askeri Hapishanesinde tutulan vicdani retçi Muhammed Serdar Delice’nin gasp ve darp edildiği öğrenildi. Vicdani retçi Muhammed Serdar Delice, tutuklu olduğu Kasımpaşa Deniz Saha Komutanlığı Askeri Hapishanesinde, elindeki para zorla alındı ve darp edildi. Savcılık izniyle eşiyle görüşen Dilek Taş Delice, “Kendisini gasp ederek onun için bıraktığım paraları elinden almışlar ve şiddet de var. Ayrıca olay bir uzman çavuşun gözü önünde olmuş, göz yumulmuş” diyerek yaşananları aktardı. (DİHA)
*25.07.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Memet KOÇAK “Bulunduğum Sincan L Tipi Hapishanende 15 aydır tutukluyum. Daha ne sebepten ve yüklenen suçun cezası nedir, mahkemede neden söz hakkı tanınmıyor. (İHD GENEL MERKEZ)
*03.08.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan şerif ALİ” Erzurum H Tipi Kapalı Hapishanesindeyim, hukuki sıkıntılarım vardır, bana isnat edilen eylemlerin yapıldığı dönem, 1993 yaşım 18’den küçüktür. Bundan dolayı çocuk mahkemesinde yargılanmam gerek. Dilekçeyle başvurdum red geldi. Tekrardan başvurdum halen sonucu gelmedi. Bu davamı takip edecek bir avukata ihtiyacım var. Maddi durumum kötü imkanlarınız dahilinde bana bir avukat tutmanızı rica ediyorum. (İHD GENEL MERKEZ)
*02.11.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda İsmail YALÇINKAYA “biz 100’eyakın tutsak olarak (siyasi tutsak) Bafra T Tipi hapishanende bulunmaktayız. Hepimiz farklı cezaevlerinden sürgün edildik, hapishane girişinde zorla soydurulmaya, fiziki şiddete hepimiz karşılaştık. Yararlandığımız sohbet, spor, hiçbir faaliyetten yararlanamıyoruz. Hapishane ses sisteminden yüksek sesle marşlar ve ırkçı müzik parçaları (Türkiye’m, başbuğlar ölmez) çalınmaktadır. En son Sayım bahane edilerek bir odamızda fiziki şiddet uygulandı. (İHD GENEL MERKEZ)
*Rize Kalkandere L. Tipi hapishanende görevli 4 infaz memurunun hapishanende çocuk koğuşunda bulunan bir mahkûma yönelik darp iddiası. Bu iddiaları sonra 4 infaz memurunun tutuklanıp yaklaşık 4 ay tutuklu kalmaları olayı. Basında şu şekilde yer almıştı,“Rize Kalkandere L Tipi Hapishanesindeki tutuklu ve hükümlülere kötü muamelede bulundukları gerekçesiyle haklarında daha önce İHD tarafından suç duyurusunda bulunulan ve “A takımı” adı verilen işkence timi içerisinde yer alan 4 gardiyan tutuklandı. Bir süre önce Rize Kalkandere L Tipi Hapishanesinde kalan tutuklu ve hükümlü mahkumlar, kendilerine görevli infaz koruma memurları Zafer. G. T. B, Sebahattin. M. ve Yücel. R.O. tarafından kötü muamelede bulunulduğu gerekçesiyle Rize Valiliği ve Rize Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir şikayet dilekçesi gönderdi. Şikâyet dilekçesinin ardından harekete geçen Adalet Bakanlığı, hapishanene bir müfettiş göndererek, mahkûmlara kötü muamelede bulundukları iddia edilen söz konusu 4 memuru açığa aldı. Açığa alınan memurlar açılan soruşturma sonrası adliyeye çıkartıldı. 4 memur tutuklanarak hapishanene gönderildi. NOT: yaklaşık 3 ay hapis yatan memurlar ilk duruşmada tahliye oldu ve ayni hapishanende göreve başlatıldılar. Yargılamaları ise devam ediyor. (İHD KARADENİZ BÖLGE BİLGİLENDİRME RAPORDAN)
*Lütfiye İLİKKAN 02.05.2011 tarihinde yaptığı yazılı başvurusunda, Denizli Tugay Komutanlığı hizmet bölümünde askerlik yapan oğlum Cem İlikkan birlik içerisinde cep telefonu yakalattığı için disipline verilmiş ve askeri Hapishanene konulmuştur. Oğlum yerde yataksız yatırılmış ve bu yüzden ciğerlerini üşütmüştür. Şu anda Denizli askeri ceza evinde yatmaktadır. Sağlığı endişe verici durumdadır. Başta Bölük komutanı olmak üzere sorumluluğu olan herkesten davacıyım. Bu konuda bana yol göstermenizi istiyorum dedi. (İHD İZMİR ŞUBE)
*M.Şefik ÖZTEKİN 2006 yılında arkadaşlarımla birlikte gözaltına alınarak Emniyete götürüldük. Bize çıplak elle Molotof Kokteyl taşıttılar. Arkadaşımın tabii olarak şişelerde parmak izleri oluştu. Bize komplo hazırlayıp ceza almamızı sağladılar. Şimdi bu yüzden ceza aldım. Kaldığım süre için tayin bedeli olarak bizden yüklü para istiyorlar. Bizim ev adıma olduğu için eve haciz koyarak ailemi mağdur etmek istiyorlar. Aileme hukuki destek sağlanmasını talep ediyorum dedi. (İHD İZMİR ŞUBE)
*Mehmet Reşat MERİÇ 24.05.2011 tarihinde yazılı başvurusunda “Oğlum Özgür MERİÇ İzmir de yapılan çadır baskında gözaltına alınıp ardında tutuklanarak Bergama Hapishanene götürüldü.20.05.2011 tarihinde Bergama Hapishanene açık görüşe gittim. Görüş için kayıt işlemleri yaparken camekâna asılı kâğıtta “Terör Çocukları Ziyaret Günü” diye bir liste asılmıştı. Bunun dışında diğer tutukluların suçlarına ilişkin asılan bir listede yoktu. Benim çocuğumun daha suçu bile ispatlanmamıştır.” (İHD İZMİR ŞUBE)
*Özgül Mollaibrahimoğlu 28.04.2011 tarihinde başvurusunda”12 Eylül Anayasası çıkmadan, Kocam Muzaffer Öztürk Askeri Mahkemece İdam Cezası aldı. Türkiye’de İdam Cezaları Kaldırılınca, cezaları ömür boyu hapse çevrildi. Ardında yeni bir yasa çıktı. Bu sefer cezası süreli müebbete çevrildi. Özal zamanında çıkan yeni bir yasa gereği 12 yıl ceza yatan her kes gibi şartlı serbest bırakıldı. Serbest Bırakıldıktan 1 yıl sonra hiçbir eğleme katılmadığı halde örgüt üyeliğinden Tekrar yargılandı. DGM’lerinde yargılandığı zaman iki kez örgüt Üyeliğinden12,5×2 yıl ceza aldı. Daha önce iki kez ara kararlarla bırakılıp tekrar alındı. DGM‘nin verdiği ceza nedeniyle daha önce ki infazını yaktılar. Bu hukuksuzluğun düzeltilmesi için konu ile ilgili tüm kurumlar nezdinde gerekli yazışmaların yapılmasını istiyorum. Muzaffer şu an Tekirdağ 1 Nolu F tipi ceza evinde tek bir hücrede yatmaktadır. Sebepsiz yerde yakılan infazının düzeltilmesi için gerekli girişimlerin başlatılmasını istiyorum.” (İHD İZMİR ŞUBE)
*Osmaniye T tipi Kapalı Hapishane’ne 07.05.2011 tarihinde gittiğimde avukat görüşü yapmış olduğum müvekkillerim tarafından hapishanende yaşanan, derneğinize ve ilgili kurumlara aktarmamı istenen insan hakkı ihlali şikâyetleri şunlardır;24.05.2011tarihinde Adana’daki duruşmasına getirilen tutuklu müvekkil Sani Abay, hapishane girişinde arama sırasında jandarma tarafından XR cihazı yanındaki kameraların görmediği bir odaya götürülerek dövülmüş, kolunda ve bileğinde morluklar meydana gelmiştir. Müvekkil Sani Abay kendisini biri rütbeli üç askerin tekme ve tokatlarla dövdüğünü, çenesine elle bastırarak zorla ağız araması yaptığını belirtmiştir. Hapishanende görüşmüş olduğum diğer müvekkillerimde bu saldırıyı doğrulamış, duruşmadan gelen tüm tutukluların jandarma tarafından ağız aramasına zorlandığını ve dövüldüğünü aktarmıştır. Bu saldırı sonrası müvekkil Sani Abay, hapishanende doktoruna muayene olmuş şikâyetlerini dile getirmiştir. Hapishane idaresi de infaz koruma memurları aracılığı ile jandarmanın darp etmesi sonucu müvekkilin kolunda meydana gelen morlukları görüntülemiştir. Yine Osmaniye T Tipi Hapishanesinde tutuklu olan İdris Özdemir, Rıdvan Kılıç, Emrullah Abay ve Özgür Eksik hapishane girişinde benzer bir şekilde jandarma tarafından dövülmüş ve elleri kelepçeli halde olan tutukluların ağızları zorla açılarak aranmıştır. Her iki dayak olayı hakkında tutuklular hapishane idaresine şikâyetlerini bildirmişse de hapishane idaresi tutuklulara bir yanıt vermemiş tutukluları muhatap almamıştır. Osmaniye T tipi Hapishanesinde 3 kişilik odalarda 8-9 kişi kalmakta havaların ısındığı bu günlerde tutuklular çok büyük sıkıntılar içerisinde olduklarını, yerlerde yattıklarını ve odalarında hareket edecek alan bile kalmadığını aktarmış, yetkililerden çözüm üretmesini talep etmiştir. Osmaniye T Tipi Hapishanesinde başka hiçbir hapishanende olmayan bir uygulamada yapılmakta tutuklu ve hükümlüler haftada en az iki defa sakal tıraşı olma zorunluluğu uygulanmaktadır. Tıraş olma zorunluluğuna uymayanlar, keyfi bir şekilde hiçbir etkinlikten faydalandırılmamak şeklinde cezalandırılmaktadır. Osmaniye T Tipi Hapishanesinde kalan tutuklular askeri bir disiplin içerisinde yaşamaya zorlanmaktadır. Tutuklular sayım esnasında ayağa kalkmaya ve tek sıra halinde sıraya dizilmeye, şortlu ve eşofmanlı olanların pantolon ve ayakkabıları giyme zorunluluğu dayatılmaktadır. Bu keyfi dayatmaları kabul etmeyen tutuklu ve hükümlüler ise infaz koruma memurları tarafından tartaklanmaktadır. Tutuklu ve hükümlüler koridorlardan geçerken tek sıra halinde ve başı önde bir şekilde gitmesi için zorlamaktadır. Bu şekilde tutuklu ve hükümlüler üzerinde sindirme ve psikolojik baskı yaratılarak disiplin sağlanmaya çalışılmaktadır. Kantinde satılan buzdolaplarının metal olan rafları sökülmekte, bunun yerine plastik raf almak isteyenlerden raf başına 25 TL talep edilmektedir. Katinde satılan radyoların hoparlörleri hapishane idaresi tarafından sökülmekte, radyoyu yalnız kulaklıktan dinlemek zorunda bırakılmaktadır. Uzun süre kulaklık kullanmak zorunda kalanlarda işitme ve baş ağrısı şikâyetleri yaşanmaktadır. Yukarda belirtmiş olduğumuz Osmaniye T Tipi Kapalı Hapishanesinde yaşanan temel hukuk kurallarına aykırı insan hakkı ihlallerine ilişkin olarak ilgili merciler ve kamuoyu yönelik gerekli girişimlerin yapılmasını saygıyla arz ve talep ederim. Av. Tugay Bek (İHD ADANA ŞUBE)
CEZAEVLERİ KAPASİTELERİ…
Türkiye’deki cezaevlerinin kapasitesinin 115 bin kişi. Bu rakam 2011 Kasım ayı sonu itibarıyla neredeyse 128 bine ulaştı. Dolayısıyla 13 bin kişinin hangi şartlarda cezaevlerinde kaldığına ADALET BAKANLIĞININ vereceği yanıt çok önemlidir.
* Toplam yatak kapasitesi 115 bin, insan sayısı ise yaklaşık 128 bin. Bu tolare edilebilir bir fark değil. Birçok hapishanende, vardiya sistemiyle yatılıyor
* Kapasite üstüne çıkılınca mahkumların ortak alanları kullanma şansı azalıyor. Haftada bir resim atölyesine çıkabiliyorsa, yirmi günde bire düşüyor ya da tümden kaldırılıyor.
* Doluluk nedeniyle bazı ortak alanlar kapatılıp koğuşa dönüştürülüyor.
İHD BATMAN ŞUBESİ “BATMAN M TİPİ CEZAEVİ” RAPORU MEVCUT DURUMUN EN İYİ GÖSTERGESİDİR.
Hapishane kapasitesi: 362 kişilik
Mevcut tutuklu sayısı: 326 kişi
Mevcut hükümlü sayısı: 245 kişi
Tutuklu çocuk sayısı: 14 kişi
Toplam tutuklu ve hükümlü sayısı:571 kişi
Tutuklu ve hükümlü kadın sayısı:21 kişi
Siyasi tutuklu ve hükümlü sayası: 17 kişi
Annesi ile kalan çocuk sayısı: 5 Çocuk
Hapishane personel sayısı: 150 Personel
*Tutuklu ve hükümlü mahpuslarla yapılan görüşmede hapishanenin kapasitesinin iki katı kadar dolu olmasını yarattığı mekân darlığının yanında yatma yeri, yatak, Battaniye ve nevresim temini, temizlik koşulları, yemek yeme yeri, ısınma, spor alanı ve havalandırma konularında da sıkıntıların mevcut olduğu dile getirilmiş ve gözlemlenmiştir.
*Hapishanende toplu yemek yeme alanı bulunmadığından yemekler koğuşlara dağıtılmakta ve koğuşlardaki dar fiziki alanda yemeklerin yenmesi mümkün olabilmektedir.
*Keza hapishane kapasitesini üzerinde bir doluluk oranına sahip olduğu halde mahpusların banyo ve benzeri temizlik ihtiyaçlarını gidermeleri için yeterli oranda sıcak su verilmediği banyo için verilen sürenin yetersiz olduğu belirtilmiştir ve belirlenmiştir.
*Kaloriferlerin yeterli oranda yakılmaması ve erken söndürülmesi nedeniyle koğuşlarda kalan mahpuslar üşümekte olup elektrik paraları kendilerinden tahsil edildiği halde elektrik sobası, petek ve benzeri ısınma araçlarına müsaade edilmemektedir. Bu durum çocukların anneleri ile kaldığı koğuşlarda da gözlemlenmiştir.
*Mahpusların yatacak yer olarak ranza aralarını kullanmak zorunda kaldıkları, evden veya dışarıdan nevresim ve Battaniye gibi ihtiyaçlarının sağlanmasına izin verilmediği, bu ihtiyaçların hapishane yönetimi tarafından karşılanmadığı ve kantinden alınmaya yönlendirildikleri belirlenmiştir. Maddi durumu uygun olmayan mahpusların bu tür ihtiyaçlarının diğer mahpuslar tarafından karşılandığı belirtilmiştir.(İHD BATMAN ŞUBE)
AVRUPA KONSEYİ BAKANLAR KOMİTESİ Bakanlar Komitesi’nin üye devletlere Avrupa Hapishane Kuralları hakkında (2006)2 Nolu Tavsiye Kararı Bölüm 1
Temel İlkeler
1 – Özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılmalıdır.
2 – Özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkes cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam eder.
3 – Özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan kişilere uygulanan kısıtlamalar haklarında uygulanan yaptırımın yasal amacıyla orantılı ve bunun gerektirdiği asgari düzeyde olmalıdır.
4 – Mahpusların haklarını ihlal eden hapishane koşulları kaynak yokluğu gerekçe gösterilerek savunulamaz.
5 – Hapishanendeki yaşam kamusal hayatın olumlu yanlarına olabildiğince yaklaşacak biçimde düzenlenmelidir.
6 – Alıkonma sürecinin tümü özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin özgür toplumla yeniden bütünleşmelerini kolaylaştıracak şekilde yönetilmelidir.
7 – Hapishane dışındaki sosyal hizmetlerle işbirliği ve mümkün mertebe sivil toplumun hapishane yaşamına katılımı teşvik edilmelidir.
8 – Hapishane personeli önemli bir kamu hizmeti görmektedir ve personelin seçimi, eğitimi ve iş koşulları mahpusların gözetiminde yüksek standartları idame ettirmelerine olanak sağlamalıdır.
9 – Bütün cezaevleri düzenli idari denetime ve bağımsız izlemeye tabi olmalıdır.
F Tipi yaşam nasıldır? Perihan MAĞDEN 2004
19 Aralık 2000 tarihinde tüm dünyayı aptal yerine koyarak adına ‘hayata DÖNÜŞ’ dedikleri katliamla kapatıldık bu hücrelere.
Nasıl yaşanır buralarda?
F tipinde yaşam; iradenizin yok sayılmasıdır. Her şeyin sizin iradenizin dışında hapishane idaresinin belirleyiciliğinde gelişmesidir.
F tiplerinde ‘hiç’sinizdir… Tecrittir…
Tek tutuluyorsanız, yattığınız süre boyunca ikinci bir insanın yüzüne, gülüşüne, sohbetine, hasret kalmanız, iki ya da üç kişi tutuluyorsanız hücrenizde kalan kişiler dışında insan yüzü görüp paylaşıma girememenizdir.
F tipinde yaşam, insanın sosyal varlık olduğunun inkârıdır. Dipsiz bir kuyuya seslenmektir.
Hak gaspları ve yaşatılan sorunlara yönelik hiçbir girişiminize sonuç alamamanızdır.
Sesiniz o kuyuda ya yiter ya da yankılanır ve size geri döner.
Hak gaspları, sorunlar, keyfi tutumlar karşısında yapılan binlerce suç duyurusunun ‘kanun ve yönetmeliğe aykırı durum yoktur’ denilerek reddedilmesi veya takipsizlik kararı verilmesidir.
Hapishaneye girişte çırılçıplak onursuz arama dayatılmasıdır.
Gardiyanlar karşısında hazır ola geçip, ‘buradayım’ demek, dayatılan askeri nizamı kabul etmek için günlerce ‘dayak yemeyi’ göze almanızdır.
Mahkemeye ve hastaneye giderken x ray cihazından geçirilmenize rağmen dönene kadar altı defa aranmanızın, ayakkabınızı çıkarmanızın dayatılmasıdır.
Söz konusu edilen ortak kullanım alanları ve haftada beş gün birer saat sohbete çıkmanın birçok şarta bağlı olmasıdır: uslu olacaksın tredmana uyacaksın…
Saldırıya uğradığında yaptığın suç duyurusunun hasıraltı edilmesi, saldırı izlerini tespit ettirdiğin belgenin revirde tutulan sağlık dosyasından yok edilmesidir.
Ayda iki defa etrafın dağıtılması, bunun haricinde iki defa ‘sayım’ adı altında dolapların içine dahi bakılmasıdır.
Elektriğin, suyun, merkezi radyonun asıl kontrol düğmesinin hücre dışında olmasıdır: İdare istediğinde açar, istediğinde kapar…
Merkezi radyodan ses sonuna dek açılarak daracık hücrenizde yankılanması, yüksek sesle dinletilen arabesk ve pop ile kafanızın allak bullak edilmesidir.
Her şeyin sayılı olmasıdır…
1 kaşık, 1 tabak, 1 bardak, 1 sandalye, 2 battaniye,
3 kitap; giysileriniz dahi sayılıdır: 2 kazak, 3 pantolon,
2 gömlek, 1 mont… Yenisini almak için, eskisini vermek zorundasınızdır. Örneğin bardağınız kırılsa, bir hafta bekleyip kırıkları verdikten sonra yenisini alabilirsiniz.
Fotoğrafta dahi tek olmanızdır… Aynı hücrede kaldığınız arkadaşınızla beraber fotoğraf çektirmeniz bile yasaktır.
Hücrenizden herhangi bir nedenle (revir, hastane, mahkeme vs.) çıktığınızda koridorda karşılaştığınız bir tutsakla merhabalaşmanızın dahi engellenmeye çalışılmasıdır.
Mahkemeye, hastaneye gidişte sevk aracının dahi hücrelere bölünmüş olması, yolculuk sırasında dahi tecridin devam etmesidir.
bu hücreler daracık, basık ve havasızdır. Dışarıyı gören bir penceresi dahi yoktur.
Üç kitaptan fazlasının yasak oluşu ve bunun ‘kendilerini kitapla yakıyorlar’, ‘odaların hijyeni’ gibi komik gerekçelerle açıklanmasıdır.
Ansiklopedilerden, çeşitli sözlüklerden vb. mahrum bırakılmanızdır. Bir araştırma yapmanızın dahi engellenmesidir.
Yakınlarınıza, sevdiklerinize başlıca iletişim aracınız olan mektupların bin bir gerekçeyle karalanması, kısmen veya tamamen imha edilmesi, gerekçe bulunamadığında ise yok edilmesidir.
Dilekçeye mecbur bırakılmanızdır. Ailelerin getirdiği giysi ve kitapları almak için, hücrede yanmayan bir lambanın değiştirilmesi, patlamış borunun tamiri için bile dilekçe istenmesi; yaptığın suç duyurusunun işleme konulup konulmadığını öğrenmek için dahi yeniden bir dilekçe yazmak zorunda kalışınızdır.
Aynı hücrede kalan arkadaşların ortak imza ile yaptığı suç duyurusunun ve dilekçelerin dahi ‘ortak imza ile olmaz’ denilerek yasal olmayan bir şekilde engellenmeye çalışılmasıdır.
Bazı günler günlük gazetelerin dahi ‘bayiye gelmemiş’ denilerek verilmemesidir.
Küçük bir kapta filizlendirdiğin tohuma dahi (limon çekirdeği vb.) el konulmak istenmesidir. Mektuplardaki çiçekleri sökenler sizi sadece soğuk betona mahkûm etmek isterler.
Elektrik kesildiğinde akşamları zaten zifiri karanlık olan hücrenin gündüzleri dahi karanlık oluşudur.
İdarenin, jeneratörleri sadece idari bölümü ve koridorları aydınlatmak için kullanışı, hücrelere elektrik verilmeyişidir.
Elektrik şu veya bu nedenle kesildiğinde, hücrenin içinde tüp, ocak olmadığından sıcak bir şeyi dahi içememek, bir çay yapamamaktır.
Sular şu veya bu nedenle kesildiğinde, hücrenin içinde olan tuvalete dökülecek su dahi bulamaman; kokuya, kire mahkûm edilmendir. Perihan MAĞDEN 2004
Perihan MAĞDEN 2004 Yılında yazmış olduğu bu yazı üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen tamamıyla birebir aynı hak ihlalleri raporumuzda mevcuttur.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ