Cezaevleri Hep Var Olmayacak

              …

             1996 Diyarbakır…

             1999 Ulucanlar…

             19 Aralık 2000 Türkiye’de 20 cezaevi

             Dört yıllık kısacık dönemden

 Üç tarih…

             Üç katliam…

             Üç vahşet …

             19 Aralık 2000,

 30’u tutuklu, 2’si asker 32 insan için zamanın durduğu, 20 cezaevindeki binlerce hükümlü ve tutuklu için kulaklarında bomba sesleri ve insan çığlıklarıyla F tipi cezaevlerine sevk’in tarihidir.

 19 Aralık 2000,

 Türkiye Cezaevleri tarihinde tecrit ve izolasyonun bütünsel bir cezalandırma yöntemi olarak uygulamaya konduğu F tipi cezaevlerinin açılmasının tarihidir.

İHD cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin insan haklarına saygı gösterilmesi, insan onuruna uygun koşullarda yaşamasının sağlanması ve kamuoyunun cezaevleri sorunlarına dikkatini çekmek amacıyla, 11. Genel Kurulunda 19 Aralık tarihini “Cezaevlerinde İnsan Hakları için Mücadele ve Dayanışma Günü” ilan etti.

Uluslararası İnsan hakları belgeleri “tecrit”in, hekim görüşü alınarak, zorunlu hallerde ve ancak geçici bir süre için yargı kararıyla uygulanabileceğini öngörmektedir. İnsan hakları belgeleri tecrit koşullarında dahi kişinin insan onurunun, bütünsel varlığının ve kendini gerçekleştirme olanaklarının korunması gerekliliğinin altını çizer. Türkiye’de ise F tipi cezaevlerinin açılmasıyla birlikte tecrit ve izolasyon olağan bir cezalandırma yöntemi olarak, sosyal bir varlık olan insan’ın fiziksel ve psikolojik bütün gereksinimleri yok sayılarak uygulanmaktadır.

TBMM’de kabul edilen yeni Ceza İnfaz Kanunu tutuklu ve hükümlülerin insan hakları açısından kabul edilemez bir yasadır. Cezaların infazı meselesini intikam alma, baskılama ve tektipleştirme, ikinci cezalandırma ve eşitsizlikler yaratma olarak algılayan bir mantığın ürünüdür. İHD ceza infaz sisteminin; içerdekilerin İnsan onuru ve saygınlığının korunması, özgürlük alanlarının çoğaltılması ve kendini gerçekleştirme olanaklarının yaratılması temelinde şekillendirilmesini savunmaktadır.

 Yeni ceza infaz kanunu, adli ve siyasi mahkumlar arasında cezanın infazı yönünden var olan eşitsizlik, F tipi cezaevlerindeki tecrit ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yönünden siyasi mahkumlar aleyhine getirilen kısıtlamalar aynen korunarak yasalaşmıştır.

Ölüm cezasının kaldırılmış olmasına rağmen yeni infaz yasası ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan siyasi hükümlüler ölünceye kadar tecrit altında tutularak uzatılmış ölüm cezasına mahkum edilmiştir.

 F tipi cezaevlerinin açılmasından sonra da ölüm oruçlarında yaşamları devletin sorumluluğu altında bulunan tutuklular yaşamlarını yitirmeye devam etmektedir..

İHD’nin 2004 yılı ilk altı aylık verilerine göre cezaevlerinde 39 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalmıştır, tutuklu ve hükümlülerin sağlık ve beslenme, savunma hakkı, haberleşme hakkı ihlal edilmektedir.

-Cezaevleri ve içerdekilerin insan hakları  için başta yasa yapıcılar ve uygulayıcılar olmak üzere tüm kamuoyuna sesleniyoruz:

-Adli siyasi ayrımı yapmadan bütün tutuklu ve hükümlüler için insan onuruna saygı istiyoruz.

-Kadın ve çocuk tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu cezaevlerindeki koşulları kadın ve çocuklara uygun hale getirilmelidir.

-Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin, savunma, şiddete maruz kalmama, sağlık, eğitim, beslenme, aileleri ve avukatlarıyla ve genel olarak dış dünya ile iletişim haklarına saygı gösterilmelidir.

-İmralı Cezaevi de dahil olmak üzere Cezaevlerinde tecrit koşulları kaldırılmalıdır.

-Tutuklu ve hükümlülerin haklarını ihlal eden, onlara işkence yapan, yaralayan ve öldüren kamu görevlileri hakkında davalar açılmalı, açılmış davalar bir an önce sonuca bağlanmalıdır.

-Cezaevleri insan hakları örgütleri ve ilgili meslek örgütlerinin izlemesine açık olmalıdır.

-Yeni cezaevleri yapımlarına son verilmeli, hali hazırdaki bütün cezaevlerindeki tecrit ve izolasyona dayalı mekansal düzenlemeler kaldırılmalıdır.

-Yeni bir infaz yasası, tutuklu ve hükümlülerin insan ve sosyal varlık oluşlarından hareketle temel insan haklarını garanti altına alan bir yaklaşımla hazırlanmalıdır.

-Sağlık nedenleriyle cezaevinden çıkarılan Wernicke-Korsakof hastalığına yakalanmış kişilerin yeniden cezaevlerine döndürülmeleri uygulamalarına bir an önce son verilmelidir.

-Türkiye'de bugüne kadar yapılmış ve onlarca insanın hayatına mal olmuş cezaevi operasyonlarının sorumlularını yargı önüne çıkarılmalıdır.

-Adil olmayan yargılamaların, adil olmayan siyasal, sosyal ve ekonomik koşulların yarattığı travmaların atlatılabilmesi için, toplumsal barışın tesisi için 18 yıldır seslendirdiğimiz talebimizi yineliyoruz: siyasileri de kapsayan genel af ilan edilmelidir.

İnsan Hakları savunucuları cezaevlerinin olmadığı bir dünyanın kurulacağına inanmaktadırlar.

Cezaevleri her zaman var olmadı.

Hep varolmayacak

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın