Tekirdağ cezaevinde bulunan 38 mahpus derneğimize başvurarak, kaldıkları cezaevinde;
Kürtçe konuşmalarının yasaklandığı,
Görüşlerde Kürtçe konuşmalarına izin verilmediğini,
Kürtçe gazete ve tüm bayilerde satılabilen Azadiya Welat’ın kendilerine verilmediğini,
Cezaevi'nde haftada 10 dakika olan telefon görüşmelerinin Kürtçe konuşulduğu için engellendiğini,
Türkçe dışında yazılmış hiçbir yayının tutuklulara verilmediğini,
Kürtçe mektup yazılması veya telefonda Kürtçe konuşulması durumunda disiplin cezalarına maruz kaldıklarını,
Tekirdağ cezaevindeki bu yasaklamalardan dolayı kimi tutuklu/hükümlünün 1 yılı aşkın süredir aileleri ile konuşamadıkları, belirtmişlerdir.
Cezaevlerindeki, mahkûmların temel hak ve özgürlüklerin kullanımıyla ilgili yaşadıkları sorunlar, İHD’nin en fazla ilgilendiği sorunlardır. Bu ilgi, cezaevlerinde de insan onuruna uygun koşulların sağlanması için bundan sonra da yoğun bir biçimde devam edecektir. Bu bağlamda;
Tutuklu-hükümlülerin anadilde görüşme ve yazışma haklarının güvence altına alınması, uygulamalardan kaynaklanan soruşturmaların durdurulması ve engellemelerin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığı’na, TBMM İnsan Hakları Komisyonuna, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığına müracaatta bulunduk.
Devletin koruması altında olan tutuklu ve hükümlülerin insanlık onuruna uygun koşullarda cezalarının infaz edilmesi ulusal ve uluslararası hukukun güvencesi altındadır. Devlet, bu koşulları yerine getirmekten sorumludur.
İnsan Hakları Derneği olarak son dönemlerde cezaevlerinde yaşanan ve her geçen gün çığ gibi büyüyen en temel hakların baskı altına alındığı ve kullanılamaz olduğu gerçeğini bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Yaşanan hak ihlalleri konusunda yetkili kurumlar tarafından bir adım atılmaması cezaevlerindeki vahim durumun katmerleşerek artmasına neden olmaktadır. Yetkilileri ve demokratik kamuoyunu cezaevleri konusunda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Sevim Salihoğlu
Genel Sekreter