Geçen hafta Siirt ilimizde yaşanan hak ihlallerine ilişkin sizlere bir açıklamada bulunmuş, yetkilileri sağduyulu olmaya davet etmiştik. Ancak geldiğimiz saat itibari ile hak ihlallerinin giderek arttığına ve ölüm derecesine vardığına tanıklık etmekteyiz.
Kobanê olayları ile başlayan ve bugüne kadar devam eden olaylara baktığımızda durumun vahametinin giderek arttığını görebiliyoruz. Yaşanan hak ihlallerinden, sizlere, sadece bir iki örnek ile tespit ve taleplerimizi içeren kısa bir rapor sunacağız.
2 yıla yakın bir süredir Kürt meselesinin demokratik çözümü için görüşmelerin başladığını görebiliyoruz. Silahla değil demokratik siyaset ile Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemle çözümü konusunda tarafların başlattığı bu süreçte hak ihlallerinin giderek artması bizleri kaygılandırmaktadır. Bir tarafta barıştan söz ederken, bir tarafta polisler çocuklara saldıracak, gözaltına alacak, yaralayacak ve katledecek… İşte bu konuda samimiyetsizlik ortaya çıkmakta, halklar arasında yaratılmaya çalışılan güven duygusunun yok olmasına neden olmaktadır.
Sayısızca kez sorunun çözümünden söz ediliyor ve “Ne pahasına olursa olsun geri adım atılmayacak!” deniliyorsa bizler de “Bunun gereğini yerine getirin!” diyoruz.
Ancak geldiğimiz noktada mülki amirler ve emniyet güçleri yeni çıkarılan güvenlik paketi ve 6-7-8 Ekim 2014 Kobanê olaylarını gerekçe göstererek gösterilere müdahale etmektedir. Yapılan müdahalelerle en kutsal hak olan yaşam hakkı sonlandırılmaya çalışılmaktadır. Bunun en bariz örnekleri Cizre’de yaşanan çocuk katliamlarıdır.
Kobanê olaylarından sonra Cizre’de yaşanan olaylar ve akabinde katliam niteliğindeki çocuk ölümleri karşısında demokratik taleplerini dile getirmek ve kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla ilimizde de dönem dönem protesto eylemlerinin hemen hepsine Siirt emniyet müdürlüğüne bağlı polisler “yasadışı eylem, polise mukavemet, kamu malına zarar verme, trafiği engelleme” gerekçesiyle yapılan müdahaleler esnasında da onlarca çocuk gözaltına alınmış ve yaralanmıştır.
Yaptığımız inceleme ve gözlemlerimiz sonucu;
1- İHD Siirt şubemize yapılan başvurular ve basında çıkan haberlere göre son 1 ayda 50 çocuk gözaltına alındı, (bazı gözaltıların resmi yapılmadığı, karakolda polisin tehdit ve şiddetinden sonra serbest bırakılanların da olduğunu ifade etmek isteriz.)
2- 1’i ağır olmak üzere onlarca kişi yaralandı,
3- 10 protesto eylemine müdahale edildi,
4- Protesto eylemlerinde gözaltına alınan 43 çocuğun ailesine Kabahatler Kanunu çerçevesinde para cezası kesildi,
5- Rastgele atılan gaz bombaları sonucu 2 aylık bebek dahil onlarca kişi zehirlendi.
Bu tespitlerimize birkaç örnek vaka vermek gerekirse;
1- 22.01.2015 tarihinde Siirt ili Barış mahallesinde “mobese kameralarına zarar verdiği, kamu malına zarar ve yasa dışı gösteri” yaptıkları gerekçesiyle 35 çocuk gözaltına alındı,
2- 09.01 2015 tarihinde yaşamını yitiren bir gerillanın taziyesine gitmek isteyen halka polislerin müdahalesi sonucu 2 çocuk gözaltına alındı,
3- 25.01.2015 tarihinde Conkbayır mahallesinde eylem yapmak isteyen çocuklara polislerin müdahalesi sonucu 2 yaşındaki S.C ağır yaralandı.
4- 21 Ocak 2014 tarihinde polisin Barış mahallesinde bulunan bir eve attığı gaz bombası sonucu 8 aylık bebek ile 2 yaşında 1 çocuk, toplam 5 çocuk gazdan zehirlendi.
Örneklerimiz arasında Siirt Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı ve basında yer alan açıklamayı da sizlerle paylaşmak istiyoruz.
“Kentte son bir haftada meydana gelen üç ayrı olayda polise taş atmaktan yakalanan 43 çocuğun ailesine 208’er lira idari para cezası kesildiğini bildirdi.
Siirt Emniyet Müdürlüğü’nden şehir merkezinde son bir aydır devam eden olaylarla ilgili yapılan açıklamada, Conkbayyır Mahallesi’nde yapımı devam eden MOBESE güçlendirme çalışmalarını engellemeye yönelik yapılan eylemlerle de TOMA ile yapılan müdahale sonucu 1’i yaşı büyük, 4’ü 18 yaş altı toplam 5 kişinin yakalandığı belirtildi. Barış Mahallesi de MOBESE güçlendirme çalışmaları yapan görevlilere yönelik taşlı saldırı sonucu 18 yaş altı 25 kişinin yakalandığı bildirildi. Açıklamada, “Çal Mahallesi’nde 18 yaş altı 2 şahıs yakalanmıştır. Conkbayır Mahallesi Şeyh Zeynep Caddesin de 18 yaş altı 4 şahıs yakalanmıştır. Toplam 36 kişinin gözaltına alındığı ve gerekli tahkikatın başlatıldığı bu olaylar esnasında ve daha önce meydana gelen olaylarda yakalanan toplamda 43 yaşı küçük çocuğun velilerine ya da vasilerine çocukların korunması ve kamu güvenliğinin sağlanmasına dair kararın 4. maddesi gereğince 208’er lira idari para cezası kesildi” denildi.” (25.01.2015 Siirt Son dk Haberleri)
26 Ocak 2015 tarihinde İHD Siirt Şubesine gelen çocukların beyanları;
Yaşları 11 ile 17 arasında değişen ve şubemize gelen çocukların beyanları da şu şekilde. “Her gün bir yerde bir arkadaşımız ya öldürülüyor ya da gözaltına alınıyor. Bunun içinde biz de akşamları çıkıp eylem yapıyoruz. Ailelerimizin bundan haberi yok. Amacımız kimseye zarar vermek değil, sadece çocuklara yapılan zulüm için biz eylem yapıyoruz. Polis her tarafa kamera taktı, biz dışarı çıktığımız gibi polislerde oraya geliyor. Küfür ediyorlar, dövüyorlar. Gaz, sis ve ses bombalarını da her tarafa atıp duruyorlar. Geçen gün bir evin içine girdi. 1 yaşındaki çocuk yaralandı. Toma’lardaki polisler de kötü küfürler ediyorlar. Polisler Tomalarda ‘Yaşasın IŞID’ gibi solaganlar atıyorlar, ayrıca kızlara da laf atıp hakaret ediyorlar. Bizlere kalas, cop, sapan ve gaz bombalarıyla saldırıyorlar ve dövüyorlar. Bir sürü arkadaşımız yaralandı ve gözaltına alındı.”
Tespit, gözlem ve çocukların beyanlarında da anlaşılacağı gibi aylar önce Hakkari, Yüksekova, Van ve Cizre’de aynı biçim ve sıralama doğrultusundaki polis şiddetinin Siirt ilinde de kendisini göstermeye başladığını görebiliyoruz.
Yaşananları sizlere bir piramiti ifade edecek şekilde sıralamak istiyoruz.
1- Hiçbir demokratik tepkiyi gösterecek eylem, yürüyüş ve taziye ziyaretlerine gidilmesine izin verilmedi,
2- Plakasız araçlar şehrin her tarafında görülmeye başlandı,
3- Halk tehdit yoluyla dağıtıldı,
4- Şehir merkezi mobese kameralarıyla donatılmaya başlandı,
5- Şehrin hemen hemen her yerinde rastgele yoğun gaz bombaları atılmaya başlandı,
6- Şehir merkezinde kimlik kontrolleri arttı,
7- Evlerin içine atılan gaz bombalarıyla halkın zehirlenmesine neden olundu,
8- Çocuklara yönelik gözaltı furyası başladı,
9- Gözaltına alınan çocuklara kötü muamele yapıldı,
10-Ailelere para cezası kesilmeye başlandı,
11-Çocuklar doğrudan hedef gösterilerek yaralanmalarına neden olundu,
Sıralamamızın aynısı sıraladığımız illerde de aynı şekilde kendisini göstermiştir.
Bu sıralamaya baktığımızda diğer illerde uygulananların sırasıyla Siirt ilimizde de hayata geçirildiğini görebiliyoruz. Geriye dönüp baktığımızda demek ki bundan sonra ölümler yaşanacak, yani sıralamanın son aşamasına gelen psikolojik ve fiziksel şiddetin yerini artık öldürme politikası alacak.
Aydınlatılması ve kamuoyuna açıklanması gerekenler;
- Polise ait zırhlı araçların plakasız dolaşmasının yasal dayanağı nedir? Veya plakasız dolaşması için verilen bir emir var mı, Varsa kimler tarafından verildi?
- Gaz bombalarından zehirlenen vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi için savcılık tarafından başlatılan bir soruşturma var mıdır?
- Şiddet uygulayarak çocukları gözaltına alan polisler hakkında herhangi bir soruşturma başlatıldı mı?
- Ailelere kesilen para cezaları ile ne hedeflenmek istenmektedir?
- 25 Ocak 2015 tarihinde yaralanan S.C adlı çocuk için herhangi bir soruşturma başlatıldı mı?
- Basında çıkan hak ihlallerine ilişkin haberler savcılıklar tarafından bir ihbar olarak değerlendirildi mi?
- Başta Siirt valisi olmak üzere yetkililer mevcut olumsuzlukların giderilmesi için çalışma yürüten ve muhatap olarak görülen STK, DKÖ ve siyasi parti temsilcileriyle bir araya gelece mi?
- Mobese kameraları takılarak ve ailelere para cezası kesilerek mevcut sorunlar giderilebilir mi?
Sonuç olarak, biz insan hakları savunucuları, çocukları düşman olarak gören, çocukların psikolojilerinin nasıl olduğunu/olacağına bakılmadan saldıran polislerin tutumlarından, gerekli önlemleri almayan saldırı, gözaltı ve para cezasının kesilmesi kararını çıkaran mülki amirin yaklaşımlarından, şimdiye kadar etkin bir soruşturma başlatmayan savcıların tutumlarından ve polisin saldırılarından dolayı derin kaygı yaşıyoruz. Yaşadığımız bu kaygıların giderilmesi için bir an önce gerekenlerin yapılması çağrısında bulunuyoruz. Yukarıda çizilen piramitin son bölümü olan ölüm vakasının olmaması için başta mülki amir olmak üzere yetkili herkese duyarlılık çağrısında bulunurken, STK, DKÖ ve milletvekillerinden oluşturulacak heyetlerin kente gelerek gerekli incelemelerde bulunmalarını talep ediyoruz.
Barış süreci başladığından beri toplum olarak bazı şeyleri konuşabilir olduk. Ama ne kadarını? Annesini, babasını, ağabeyini, kız kardeşini gözünün önünde kaybeden çocuklardan bahsettiğimizin; çocukluğunun geçtiği evinin, köyünün yakılıp yıkıldığı çocuklardan bahsettiğimizin ne kadar farkındayız? Anadilinde eğitim hakkı yokken, şivesiyle dalga geçilen, ötekileştirilen çocuklardan söz ettiğimizin ne kadar bilincindeyiz? Eğitim, sağlık, barınma gibi birçok hakka Batı’ya göre daha dezavantajlı olarak erişmeye çalıştıklarını ne kadar görebiliyoruz? Yıllardır onurları incitilen bir nesille karşı karşıya olduğumuzu biliyor muyuz? Değişim için, barış sürecine çocukların da katılması, dinlenilmesi ve katkı sunabilmesini sağlamamız gerekmiyor mu?
Muhalif çocukları düşünelim sonra. Yani sistemle, iktidarla bir derdi olan çocukları. Sokağa çıkmak dışında kendilerini ifade edebilecekleri hangi imkânlara sahip bu çocuklar? Kendilerini temsil etme hakları bile yokken yani seçme ve seçilme hakları, oy hakları, istediği alanda istediği şekilde dernek açma hakkı yokken, uğradıkları hak ihlallerinde dava açma hakları oldukça kısıtlıyken, çocuklar kendilerini nasıl ifade edebilecekler? Çocuklara sunulan şeyler artık onlara yetmiyor olabilir mi?
Çocuğun şiddete neden başvurduğunu sorgulamadan evvel çocukların tüm yaşam alanlarında şiddetle nasıl kuşatıldığını görmemiz gereklidir. Bir kısır döngü içerisinde sistemin dönmeyen çarklarını çocukların omuzlarına bırakıp kaçmak yapılabileceklerin en kolayıdır.
Hele o çocuk öldürülmüş ve bize söyleyebilecek bir sözü kalmamışsa…
“Çocukları devletin koruduğu değil, devletten koruyan bir yaklaşıma ihtiyacımız var!”.
Ve diyoruz ki; bu çocuklar bizim geleceğimizdir, çocuklara yapılan en ufak bir saldırının insanlığımıza ve vicdanımıza yapılan bir saldırı olduğunu unutmayalım.
İHD SİİRT ŞUBESİ