Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), COVID-19 vakaları hapishane, tutma ve gözaltı merkezlerinde katlanarak artarken tutulan kişilerin sağlıklarının korunması için acilen önlem alınması; en savunmasızların, hafif suçlardan tutuklu bulunanlar ile tutuklu yargılananların ve tutukluluk hâlleri uluslararası normlara aykırı olanların serbest bırakılması çağrısında bulunuyor.
Kriz dönemlerinde hükümetlerin en savunmasız olanları koruma yükümlülüğü bulunmaktadır. Kolaylıkla virüs yuvası hâline gelebilen kurumlarda tutulan hapishane nüfusu, COVID-19 pandemisi tehdidine karşı en savunmasız gruplar içindedir. Toplu koğuşların ve aşırı kalabalığın norm, fiziksel mesafeyi korumanın imkânsız olduğu, çok sayıda mahpusun davalarının görülmesini beklediği ve hapishane sağlık hizmetlerinin hazırlıksız olduğu bu alanlar özellikle risk altındadır.
Geçtiğimiz birkaç hafta içinde COVID-19 virüsünün yayıldığı ülke ve bölgelerde pek çok mahpus, hapishane ve/veya sağlık çalışanının virüs testinin sonucu pozitif çıktı. Virüs semptomları gösteren yüzlerce mahpus “kapatıldı.” Virüsün yayılımı nedeniyle hapishanelerde aşırı kalabalığa, kişisel hijyen veya sağlık hizmetlerinin bulunmamasına, görüş kısıtlamalarına -özellikle bu görüşler yeterli gıda temini sağladığı hâllerde- veya diğer faaliyetlere getirilen kısıtlamalara tepki olarak hapishanelerdeki gerilim de tırmandı.
Her hapishane, tutma ve gözaltı merkezi epidemiyolojik salgın potansiyeli taşıdığından, bu riski azaltmak üzere acil önlemler alınmadığı sürece virüsün tutma yerlerinde yayılması kaçınılmaz olacaktır.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, Afrika İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, İnter-Amerikan İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onurkırıcı Muamelenin veya Cezanın Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) COVID-19 ile ilgili olarak açıkladığı ilkelerde dile getirilen endişeleri paylaşan FIDH, hükümetleri geçici veya erken tahliye ve af, ev hapsi ve cezaların hafifletilmesi de dahil olmak üzere çeşitli yollarla çok sayıda mahpusu tahliye ederek hapishanelerdeki kalabalığı azaltmaya davet etmektedir.
Bu tip önlemlerin, mahpusların uygun kişisel hijyen, sağlık ve güvenliklerini sağlamaya yönelik önlemleri ayrıntılarıyla sıralayan Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları) uyarınca devletlerin yükümlülükleriyle uyumlu olması gerekir.
İçlerinde Arjantin, Şili, Etiyopya, Endonezya, İran, Tunus ve Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerin aşırı kalabalığı azaltmak ve virüsün yayılmasını önlemek için mahpusları tahliye etmeye başlama girişimlerini memnuniyetle karşılamaktayız. Ne var ki bu girişimler sözkonusu ülkelerin pek çoğunun insan hakları yükümlülükleri ile uluslararası kurumların tavsiyelerine aykırıdır.
Gazetecilerin, çeşitli usulsüzlükleri kamuya açıklayanların, insan hakları savunucularının, siyasi mahpusların veya gösterilere katılan sivillerin toplu hâlde tutuklanmalarına yönelik politikaların uluslararası insan hakları normlarına alenen aykırı olduğu Çin, Mısır, İran veya Türkiye gibi ülkelerde tahliye planlarına bu kişiler dahil edilmemiştir.
Dolayısıyla devletlerin tutulan kişinin savunmasızlığının yanısıra tutulma nedenleri ışığında da tahliye için belli öncelikler takip etmesi gerekir. Bu itibarla önceliğin yaşlılara, hamilelere ve çocuklara, altta yatan sağlık sorunu olanlara, idari tutuklulara, hafif veya şiddet içermeyen suçlardan dolayı tutuklu bulunanlara ve henüz yargılanmamış mahpuslara verilmesi gerekir. İlaveten vicdani mahpuslar, düşüncelerini açıkladıkları için tutuklananlar, insan hakları savunucuları, çeşitli usulsüzlükleri kamuya açıklayanlar ve belgesiz göçmen tutuklular derhal ve şartsız tahliye edilmelidir.
Hükümetler COVID-19 pandemisi esnasında tutulan herkesin insan haklarının korunduğunu da güvence altına almalıdır. Bu itibarla bütün tutulan kişilerin uygun yaşam ve sağlık şartları altında kalmalarını güvence altına almak üzere COVID-19’un kurum içinde yayılmasını engellemek için gıda, sağlık, temizlik ve karantina önlemleri bakımından tutma şartlarının uygun hâle getirilmesine ilişkin önlemler alınmalıdır.
Tutulan kişilere uygulanacak kısıtlamaların tamamının ayrımsız, gerekli, orantılı, zaman kısıtlı ve şeffaf olması gerekir. Önlemler hiçbir şekilde mutlak veya tek kişilik tecridi meşru kılmamalıdır. Kapatılma önlemleri, DSÖ’nün fiziksel mesafelenme ve el yıkama protokollerine ilişkin önerilerine uyarak mahpusların aileleri, yakınları ve avukatları ile özel bir şekilde mesafeli olarak görüşebilmelerini sağlamalıdır. Ayrıca mevcut COVID-19 şartları altında bütün tutukluların koğuşları dışında zaman geçirmelerini ve kullanılabilir dinlenme alanlarından faydalanmalarını öneriyoruz.
Son olarak, devletlerin hapishanelerde ve tutma merkezlerinde düzen ve güvenliği sağlayabilmesi gerekirken, hapishanelerde isyan önlemeye ve güvenlik şartlarını sağlamaya yönelik önlemlerin yetkililere aşırı güç kullanımına başvurma yetkisi vermemesi gerekmektedir.