Çocukları Kanalizasyon Sularında Boğulan Bir Ülkenin Utancı Hepimizindir!

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da 5 yaşındaki Dilara’nın, minicik elleri yolda yürürken annesinin ellerinden kaymış ve tavukçu Deresinin ıslahı kapsamında haftalarca açık bırakılan rögara düştükten sonra boğularak yaşamını yitirmişti.

Dün de Adana Su ve Kanalizasyon (ASKİ) ekiplerince üzeri açılan ve bir haftadır kapatılmayan kanalizasyon çukuruna düşen Tayfun Kuzu, yaşama son defa baktığı zaman henüz altı yaşındaydı!

Her iki olay da, faaliyetlerini yürütürken yerel yöneticilerin insan sağlığına ne kadar önem verdiklerini açığa çıkarmıştır. Sonuç, ‘ihmal’, ‘kusur’ gibi gerekçelerle açıklanamayacak kadar ağırdır. Gülüşleri, minicik ağızlarından çalındığı zaman henüz 5 yaşında, 6 yaşında olan bu çocukların akranlarına hangi yüzle bakılacak, insan hakları savunucuları olarak bu sorunun cevabını arıyoruz. Hizmet sunarken insanı merkeze almayan bir mentaliteyle hareket eden yerel yönetim anlayışı iflas etmiştir.

‘Büyükleri’ bir türlü şiddetten vazgeçmedikleri ve çatışmalı ortam dayattıkları için bundan en fazla zarar görenler, yine çocuklarımız… Sadece geçtiğimiz yıl 5 çocuk mayına basarak yaşamını yitirdi ve 38’i de bir daha onarılmayacak şekilde sakatlandı. Yine geçtiğimiz yıl, çocuklara yönelik her türlü şiddetten kaynaklı 58 çocuk ölürken, 175 çocuk da yaralandı. İHD’nin hazırlamış olduğu bu istatistiğe 62 çocuğun intihar sonucu, 8 çocuğun da toplumsal olaylarda polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdiğini eklersek tablonun ne kadar vahim olduğu ortaya çıkacaktır. Benzer şekilde çocuğun şiddet görmeme hakkını, toplumsal gösterilerde korunmasını, eşit eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını sağlayamayan bir devlet politikası da iflas etmiş demektir.

İnsan hakları savunucuları olarak, Dilara Dumru, Tayfun Kuzu, Enes Ata, Abdullah Duran, … ve isimleri alfabenin ayrı ayrı tüm harfleriyle başlayan çocukların yaşam hakkını koruyamayan bir zihniyete tanıklık etmenin üzüntüsünü ve utancını yaşıyoruz. Son olarak Dilara ve Tayfun’un ölümünde sorumluluğu bulunan tüm yetkililerin derhal adli ve idari soruşturmaya tabi tutularak hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını talep ederken, yaşadığımız bu trajedinin son trajedi olmasını diliyor, kederli ailelerinin acılarını yüreğimizde hissettiğimizi belirtiyoruz.

Gülüşünüz çalındığında minicik olan yüreklerinizden öpüyor, geride kalan akranlarınızın yakın geleceğimizi gökkuşağı rengine bezeyerek, sizin yaşamınızın son bulmasına sebep olanlardan bu haksızlığı soracaklarını umut ediyorum…

Av. Reyhan YALÇINDAĞ
Genel Bşk. Yrd.

Bir cevap yazın