970 haftadır hatırlatıyoruz: Bu toprakların kadim cezasızlık ve unutturma kültürü, yurttaşa karşı işlenen ağır suçların kesintisiz devamına olanak sağlıyor. Devleti yönetenler, şiddeti, baskıyı ve hakikati inkarı bir yönetim tekniği olarak kullanmak istedikleri için hukuk devleti ile aramıza aşılmaz engeller koyuyor. Bu nedenle en üst yargı makamı olan AYM’nin kararları bile yok sayılıyor.
Kamuoyunun da bildiği gibi, Anayasa Mahkemesi, Cumartesi Anneleri’nin engellenmesi ile ilgili verdiği kararda “Anayasa’nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ve kararın bir örneğinin yeni ihlallerin önlenmesi için Beyoğlu Kaymakamlığına gönderilmesine” hükmetti.
AYM kararının ardından tarafların başvurusuna gerek kalmaksızın ihlalin önlenmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olan Beyoğlu Kaymakamlığı ise 29 haftadır ısrarla yeni ihlallere neden olan yasaklama kararlarını vermeye devam ediyor. AYM kararına rağmen bizi engelleyenler, kelepçe üstüne kelepçe takarak gözaltına alanlar Anayasayı ihlal ediyor, suç işliyor. İşlenen bu suç şüphesiz devleti yönetenlerin ortak konsensüsünün bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.
970.haftamızda Galatasaray’da buluşmamız polis şiddeti ile engellenip gözaltına alınmasaydık Hüseyin Toraman için adalet talep edecektik.
24 yaşındaki Hüseyin Toraman, 27 Ekim 1991 sabahı İstanbul/ Kocamustafapaşa’daki evinin önünden silahlı, telsizli, kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı Beyaz Toros’a zorla bindirilerek götürüldü. Olaya tanık olan mahallelerler hemen yakındaki karakolu aradı ve kaçırılma ihbarında bulundu. Ancak gelen polisler bir dükkanın sabit telefonundan yaptıkları görüşmeler sonrası hiçbir şey yapmadan olay yerinden ayrıldı.
Karakol’a giden baba Toraman’ın “Oğlumu kaçıranlara neden müdahale etmediniz” sorusuna “Oğlun kaçırılmadı, gözaltına alındı. Onlar siyasi polis” cevabı verildi.
Ailenin tüm kurum ve kişilere yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. Hüseyin Toraman’ın gözaltına alındığı inkar edildi. Bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütülmedi.1991ve 2011 yılında yürütülen iki soruşturma da sonuçsuz kaldı.“ zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturmaya yer olmadığı” kararı ile dosya kapatıldı. İHD avukatlarının yaptığı itiraz sonucunda dosya üzerindeki kapatma kararı kaldırıldı. Ancak bugüne kadar bir gelişme yaşanmadı.
Devlet hukuka uysun; Hüseyin Toraman’ın akıbetine dair etkili soruşturma yapma yükümlülüğünü yerine getirsin. Suçtan sorumlu olanları tespit ederek cezalandırılmalarını sağlasın.
970. bir kez daha söylüyoruz: Hüseyin Toraman’ı ve tüm kayıplarımızı aramaktan, faillerininin yargılanarak cezalandırılmalarını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz. Kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
Cumhuriyetin 100 yılı aynı zamanda gözaltında kaybetmelerin ve mezarsızlık siyasetinin de yüzyılı oldu. Cumhuriyet yeni yüzyılına girerken özgürlük, eşitlik, adalet, barış ve hukuk devleti çağrımızı yineliyoruz.
Selam olsun bugün bir kez daha tüm baskıları göğüsleyerek ülkenin dört bir yanında bizimle eş zamanlı sesimize ses katan kayıp yakınları ve insan hakları savunucularına.
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon