Demokratik bir devletin varlığının vurgulanabilmesi için, bireylerin toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapma hakkına sahip olmaları temel bir gerekliliktir. Anayasa Mahkemesi, içtihatlarında bu hayati ilkenin altını çizerek “toplantı özgürlüğü, demokrasi ile sıkı bir bağ içerisindedir” tespitinde bulunmaktadır.
Demokratik sistemler içerisinde, vatandaşlar devlet tarafından saygı gören ve korunan temel haklara sahiptirler; bu haklardan biri de toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme hakkıdır. Bu hakın kullanımı halkın aydınlatılması ve kamusal farkındalığın artırılması için etkili bir yoldur.
Ancak ne yazık ki, Türkiye’de demokratik ilkelerin ihlali endişe verici bir şekilde devam etmektedir. Anayasa ve yasal haklarımızı kullanarak sevdiklerimizin gözaltına alındığı olayları açığa çıkarmak ve kamusal bilincin artırılmasına katkı sağlamak istediğimizde, sistemli bir şekilde engellenmekteyiz. Her Cumartesi, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden koşullarda gözaltına alınmaktayız.Oysa gözaltına alma kararı, kişinin suç işlediğini gösteren güçlü deliller olduğunda verilebilir. Anayasa Mahkemesi dahil yargı organları, Cumartesi Aneleri’nin engellenmesinin hak ihlali olduğunu ve buluşmalarında suç unsurunun oluşmadığını belirtmektedir.
Savcıların bağlı olduğu Adalet Bakanı’na ve kolluğun bağlı olduğu İçişleri Bakanı’na soruyor ve bir açıklama bekliyoruz: Suç unsurları oluşmadığı halde neden gözaltına alınıyoruz? Hukuki açıdan, gözdağı vermek, caydırmak veya onur kırmak amacıyla gözaltı kararı vermek mümkün olmadığına göre, tüm eylem ve işlemlerinizi hukukun üstünlüğüne uygun bir şekilde yapma yükümlülüğünüzü askıya mı aldınız?
Anayasa, hukuk, adalet tanımayan, devletin kurumsal yapısını darmadağın eden, keyfi uygulamalarla toplumu germeyi amaçlayan bu anlayışa boyun eğmeyeceğiz. Devleti yönetenlere, tüm eylem ve işlemlerinde hukuka bağlı kalma yükümlülüklerini hatırlatmaya devam edeceğiz.
Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedilen sevdiklerimizi aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Kayıplarımıza ve adalete ulaşmak için hukukun bütün imkanlarını kullanmakta ısrar edeceğiz.12 Eylül 1994 tarihinde Ankara’da gözaltına alınarak kaybedilen AİHM’in oybirliği ile Türkiye’yi mahkum etmesine rağmen iç hukukta dava aşamasına gelmeden dosyası kapatılan Kenan Bilgin’i ve tüm kayıplarımızı unutmayacağız.
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon