İHD GENEL SEKRETERİ AKIN BİRDAL’IN AZERBAYCAN VE GÜMÜLCİNE ÜZERİNE BASIN TOPLANTISI

Değerli Basın üyeleri; Azerbaycan ve Gümilcine'de olanları insan hakları ve barış açısından üzüntü ile izliyor yurtiçinde de bu sorunların bahane edilerek belirsiz tırmandırılışından kaygı duyuyoruz.

Trakya'da Sadık Ahmet'in düşüncesinden ötürü cezalandırılmış olmasını onaylamıyoruz. Sadık Ahmet’in yargılanış biçimi ve yargının tutumu bu mahkemenin siyasal amaçlı kuruluşunu ortaya koymuştur. Bu olay Yunanistan'da bazı partilerin, Türk düşmanlığı üzerine kurdukları politikaların en son halkası olup, Yunan fanatiklerini harekete geçirmiş ve Yunan uyruklu Türklerin üzerine ve iş yerlerine saldırmalarına neden olmuştur.

Çağdaş, demokratik bir devletin sınırları içinde herkesin hukuk düzeninde eşit hak ve özgürlüklerden yararlanma hakları Yunanistan'da ağır yara almıştır. Yunanistan, Türk ve Yunan halklarının iyi komşuluk ilişkilerine ve Yunanistan'da yaşayan azınlıkların Yunan halkı ile barış içinde kardeşçe yaşamalarına yönelik saldırıları ve kışkırtmaları önlemelidir. Azınlıklar üzerine konulan yasaklar kaldırılmalı ve ayrımcılığa son verilmelidir.

Azerbaycan konusuna gelince, buna ilişkin derneğimizin görüşünü daha önce açıklamış, Azerbaycan Türkleri üzerinde baskı ve şiddet kullanmadan soruna insan hakları ve uluslararası metinlere bağlı olarak barışçı bir çözüm getirilmesi gerektiğini belirtmiş idik. Aynı zamanda, bu konunun siyasi bir malzeme yapılmaması ve o yolda kışkırtıcılıktan kaçınılması gerektiğini de açıklamıştık.

Ne var ki son günlerde Azerbaycan’da taraflar arası bir uzlaşmaya gidilirken ve sorunun barışçı yollardan çözümü aranırken, Türkiye'de sorunun tehlikeli bir biçimde tırmandırılmak istenişini de kaygı ile izlemekteyiz.

Halkların barış içinde bir arada yaşamaları tarihsel bir olgudur. Bu gerçeğe karşı tutumun hiçbir topluma kazanç sağlamadığı unutulmamalıdır. Başka bir gerçekte; dünyanın neresinde olursa olsun insan hakları ihlallerine karşı duyarsız kalmamaktır. Bu, Türkiye içinde, Azerbaycan ve Gümilcine için olduğu kadar Panama için de ve başka bir ülke içinde geçerlidir.

Türkiye'de yaklaşık 10 yıldır en ağır insan hakları çiğnenirken, yüzlerce insan ölüm cezalarına çarptırılırken, işkencelerde, cezaevlerinde yaşam hakkı baskı altında tutulurken, düşüncelerinden ötürü binlerce insan yargılanıp cezalandırılırken suskun kalıp, görmemezlikten ve duymamazlıktan gelenlerin şimdi insan hakları savunucusu kesilmeleri inandırıcılıktan çok uzak ve çifte ölçülüdür.

Çağımızda, insan hakları ulusallıktan çıkmış, uluslararası bir gözetim ve dayanışma içine girmiştir. İnsan haklarının dili, dini, ulusu, cinsiyeti ve sınırı kalmamıştır. Hak ve özgürlükler everenselleşmiş, uluslararası belgelere ve güvencelere bağlanmıştır.

Tüm ülke yönetimleri, insanların özgürce, eşitlik ve barış içinde temel hak ve özgürlüklerine yönelik düzenlemelere gitmeliler ve halkların barış hakkını koruyarak fanatiklere, şovenistlere, gericilere ve savaş kışkırtıcılarına olanak tanımamalıdırlar.

Bir cevap yazın