Demokrasi, Özgürlükler ve İnsan Haklarına Sahip Çıkması Gerekenler!

"Demokrasi, Özgürlükler ve İnsan Haklarına Sahip Çıkması Gerekenler; Baskı ve Şiddet Çağrısı Yaparlarsa Ne Olur?"

Bu ülke uzun yıllar sıkıyönetim ve olağanüstü hal rejimleri ile yönetildi. 1980’lerde gözaltı süresi 90 gündü. Olağanüstü Hal döneminde yıllarca 15 günlük gözaltı süreleri uygulandı. Sıkıyönetim Mahkemelerinde ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinde olağanüstü yargılamalar yapıldı. Sanıklar avukatları ve yakınları ile görüştürülmediler. Çok sayıda insan gözaltında yaşamını yitirdi. İşkence sıradan bir uygulama idi. Faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, köy boşaltmaları terörle mücadele adına başvurulan uygulamalar oldu. Cezaevlerinde insanlık dışı baskı ve işkencelerle, marşlar söyletildi. Binlerce ana, baba, kardeş cezaevleri kapılarında onur kırıcı baskılara maruz kaldılar, bazıları cezaevi önlerinde yaşamlarını yitirdi. Toplumun her kesiminden binlerce insan düşüncelerinden ötürü cezaevlerine konuldular. Bu gün dahi o dönemin yarattığı toplumsal tahribat giderilebilmiş değil.
Bütün bunlar “terörle mücadele” ve “ülke bütünlüğünü koruma” adına yapıldı.
Parlamentoda konu üzerine yapılan görüşmeler, ne yazık ki umut kırıcıdır. İktidarıyla, muhalefetiyle Parlamentodaki neredeyse bütün siyasi partiler, yukarıda kısaca belirtmeye çalıştığımız ve bu güne kadar bize tekrar tekrar izlediğimiz filmi; bizlere bir kez daha yeniden izlettirmek istemelerine üzülmemek mümkün değil. Oysa Parlamentoların temel işlevi, varlık nedenleri olan demokrasiye, özgürlüklere ve insan haklarına her koşulda sahip çıkmaktır.
Gidişattan kaygı duymamak, hayıflanmamak mümkün değil. Yürürlüğe konmak istenen baskı ve şiddet politikaları şimdiden etkilerini göstermiş durumda:
Sadece Diyarbakır’da 543 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 369 kişi tutuklandı. Gözaltına alınanlardan 199’u, tutuklananlardan 91’i 18 yaşın altındaki çocuklar. Yapılan itirazlar üzerine şu ana kadar çocuklardan sadece 2’si tahliye edildi. Bunlardan ayrı olarak, DTP Batman ve Osmaniye Başkanları; Diyarbakır Demokrasi Platformu Sözcüsü ve Tes-İş 1 Nolu Şube Bşk Ali ÖNCÜ, Tüm Bel-Sen Şube Başkanı Edip YAŞAR, DTP İl yöneticileri Musa Farizoğulları, Necdet Atalay, Muhlis Altın ve Nusret Akın yaptıkları açıklamalardan dolayı tutuklandılar. Gözaltına alınan ve tutuklanan çocuklar yönünden, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ile ulusal mevzuatın çocukların yargılanmasına ilişkin hükümleri tümüyle göz ardı edilmiş durumda. Çocuk Tutukevi olmadığı için, tutuklanan çocuklar diğer yetişkinlerle birlikte aynı cezaevlerine konuldular ve büyüklerin tabi oldukları şartlara tabiler.
Bölgede saldırı ve çatışmalar devam ediyor. Dün de 6 asker yaşamını yitirdi.
Tekrar ediyoruz; peki devlet ve yönetme anlayışımızdan, hak arama anlayışımıza kadar, yaşamın her alanına sinmiş bu şiddet dalgası karşısında daha ne kadar kayıtsız kalacağız. Hoşgörü, barış ve silahsızlanma konusunda bir şeyler yapmak için daha kaç kişinin ölmesi gerekli?
Hangi amaçla başvurulmuş olunursa olunsun ŞİDDET kesinlikle ÇÖZÜM DEĞİLDİR.
Şiddete ve silaha dur diyoruz. Toplumda hoşgörü, barış ve silahsızlanmayı hedef alan bir kampanya başlatalım. Başta Parlamento olmak üzere, Hükümet ve siyasi partiler bu kampanyaya öncülük etmeli, hak ve özgürlükleri kısıtlayacak, geçmişteki şiddet politikalarını yeniden gündeme getirecek düzenlemelerden kaçınmalıdır. toplumu sağduyuya davet ve devletin diğer yetkili ve görevli organlarını toplumsal sorunların çözümünde şiddete başvurmama, demokratik ve barışçıl yolları sonuna kadar zorlamaya bir kez daha davet ediyoruz. İnsanlarımız ölmesin. Bütün toplumsal kesimleri de şiddeti reddetmeye, şiddete başvurmamaya, sorunlarını ve taleplerini barışçıl ve demokratik yollarla dile getirmeye davet ediyoruz.
ŞİDDETE, ÖLÜME, ACILARA HAYIR !
HOŞGÖRÜYE, BARIŞA, DEMOKRATİK MÜCADELEYE EVET !
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın