Anayasa Mahkemesi insan hakları haftasında, 11.12.2009 günü oybirliği ile aldığı kararla DTP’yi kapattı.37 siyasetçiye siyaset yasağı getirildi. Dava açıldığı zaman parti eşbaşkanı olan ve halen bu görevi yürüten Mardin Miiletvekili Sayın Ahmet Türk ve yine o zaman partinin diğer eşbaşkanı olan DiyarbakırMilletvekili Sayın Aysel Tuğluk’un milletvekillikleri düşürüldü. Bu kararla Kürt halkının temsilcilerinin TBMM’de bulunan gruplarına son verildi. Anayasa Mahkemesi tamamen ideolojik bir karar aldı. Mahkemenin Sayın Başkanınının parti kapatma kararından sonraki açıklamaları ise kararın hangi siyasal saiklerle alındığını açıklar gibiydi.
Türk Anayasa Mahkemesi, özgürlükçü olamayan yasakçı zihniyetini muhafaza etti. 12 Eylül Anayasanının ruhuna ve özüne uygun bir karar aldı. Karar alırken evrensel hukuk ilkelerini bir kenara bıraktı. Şimdi Mahkemeye sormak lazım:
- Karar verilirken daha önceden Kürt sorunu ile ilgilenen kapattığınız partilerle ilgili Türkiye’nin mahkum edildiği AİHM kararlarına niçin bakmadınız ve bunları uygulamadınız ?
- Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’in tavsiyesinin de etkisiyle baktığınız Batasuna kararının bu dava ile ne ilgisi vardır ? İspanya Anayasası farklı dil ve kimlikleri güvence altına alan çoğulcu bir demokrasiyi benimsemiş bir anayasadır. İspanya Anayasası zemini üzerinde siyaset yapan bir partinin şiddet çağrısı ile çoğulculuğu reddeden katı ulus devletçi TC Anayasası zemini üzerinde sadece farklılıkların kabul edilmesini talep eden bir partinin faaliyetlerini nasıl bir şiddet çağrısı olarak değerlendirdiniz ?
- Anayasının 90. maddesi uyarınca Türkiye’nin onaylayıp yürülüğe koyduğu temel hak ve özgürlüklerle ilgili ulullararası sözleşmeleri niçin uygulamadınız ?
- Siyaset yapma hakkı en temel haklardandır. Hangi hakla 37 siyasetçinin ve bunların içerisinde bulunan iki milletvekilinin milletvekiliğini düşürdünüz ? Seçme iradesine yaptığınız bu müdahale ağır bir hak ihlali değil midir ?
- DTP’yi kapattıktan sonra diğer partilere diyalog çağrısı yapmanız milli birlik projesinin bir unsuru olduğunuz izlenimini yaratmadı mı?
Bu soruları çoğaltmak mümkün.
Bu karar artık demokratik bir anayasadan başka çözüm yolu olmadığını bir kez daha göstermiştir. TBMM , askeri ve yargı vesayetini ortadan kaldırmalıdır.
Bu karar, meşru zeminde demokrasi ve barış mücadelesi sekteye uğratılmamalıdır. Bu topraklar er ya da geç demokrasi ve barışla tanışacaktır. Yeter ki buna olan inanç yitirilmesin.
İnsan Hakları Derneği