Yaşam hakkı kişinin en kutsal hakkı olup devletçe koruma altındadır.BM insan hakları evrensel bildirgesi, Avrupa insan hakları sözleşmesi ve ulusal yasalar tarafında koruma altına alınan bu hakkın korunması ,ihlale uğradığında faillerin ortaya çıkarılması ve hakkaniyete uygun cezalar verilmesi devletin bir yükümlülüğüdür.
1990 ve 2000 yılları arasında yoğunlukla yaşanılan Faili belli cinayet ve kayıp vakalarının Mardin de ve bölge de bir çok insanın ,yurttaşın acı çekmesine ,mağduriyetine yol açmıştır.söz konusu yıllar arasındaki hukuk dışı örgütlenmeler kişileri siyasi görüşleri nedeni ile ortadan kaldırma yoluna gitmiştir.bölge insanın bildiği ve uzun yıllardan beri haykırdığı bu durum ve hukuksuzluk en nihayetinde hala devam eden soruşturmalara vasıtası ile tüm ülkede yaşayan insanlarından haberdar olmasını sağlamıştır.
Hukuk devletinde devlet adına çalışan görevlilerin hukuk dışına çıkması düşünülemez.çıktığı takdirde gereken cezai yaptırımların uygulanması temel prensiptir.
1994 yılında öldürülen Davut KARÇİ isimli sivil vatandaşın failleri, 15 yıl devlet tarafından aranılmıştır.ancak ne yazık ki bu cinayeti gerçekleştirenlerin faillerin kimliklerinin meçhul olmadığı,devlete kayıtlı silahı kullanılarak cinayetin gerçekleştirilmiş olduğu ve bunun devlet adına silah kullanma yetkisine sahip kişiler tarafından yapıldığı kriminal raporlar ortaya konulmuştur.
Ancak 6 aydır devam eden bu soruşturmada kamu adına soruşturma yetkisine sahip makamların tüm taleplerine rağmen ilgili makamlar 1994 yılında silahın kimin tarafından kullanıldığını adli makamlara bildirmemiştir.
Devlet hafızasını mı yitirdi.
Devlet adına kayıtlı bir silahın kimin tarafın kullanıldığını ve kime zimmetli olduğunun ilgili makamlar tarafından bilinmemesi mümkün değildir.söz konusu 69 K 0496 seri no lu silahın köy korucularına zimmet edildiği resmi tutanaklar ile ortadadır.ancak sabit deliller olmasına silahın zimmet edildiği kişinin adli mercilere verilmemesi faillerin korunması anlamına gelmektedir.
Söz konusu durum 1990 yıllarda bu bölge de yaşanılan hukuksuzluğun resmi kanıtıdır.Davut KARCİ cinayeti koruculuk sisteminin bir suç şebekesine döndüğünün açık kanıtıdır.
Bu nedenle diyoruz ki ;
Yaşam hakkının korunması devletin temel görevidir.ihlale uğradığında faillerin yargı önüne çıkarılması ve gereken cezaların verilmesi adaletin gereğidir.
Fıratın doğusunda yaşanılan bütün faili meçhul cinayetlerin ve kaybedilmelerinin özel savcılıklar tarafından tekrar soruşturulması,
Bilge köyü katliamı soruşturmasının eksik olduğu bu neden ile soruşturmanın ve yargılamanın genişletilmesini
Davut KARÇİ’nin öldürülmesinde kullanılan silahın Devletin envanterinde olduğu sabit olmakla beraber 1994 yılında kime zimmet edildiğini bir an önce adli makamlara bildirilmesini hukuk devletinin gereği olduğunu düşünüyoruz.
Davut KARÇİ’nin faillerini ortaya çıkarılmasını bekleyen gözüyaşlı bir ailesi ,hak ve adalet arayan ,bekleyen bir kamuoyu bulunmaktadır.
İHD Mardin Şubesi