DEVLET GÜVENLİK MAHKEMELERİNİN KALDIRILMASI KAMPANYASI
10 EKİM 1997
Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırılmalıdır
Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM)’nin Kaldırılması İstemine İlişkin İnsan Hakları Derneği’nce Başlatılan Kampanyanın Basın Açıklaması Metni:
Yaşadığımız topraklar çok farklı kimlik ve inanç topluluklarını barındırmasına rağmen, bu farklı kimlik ve inançların kendilerini ifade etmeleri önünde hep engeller olmuştur.
Resmi görüşten farklı düşünen ve farklı inançlara sahip, sisteme muhalif tüm insanların bu farklılıklarını yargılayan özel yetkili mahkemeler Türkiye Cumhuriyeti tarihinde varlıklarını sürekli korumuşlardır. Bu süreç İstiklal Mahkemeleri ile başlamış, Sıkıyönetim Mahkemeleriyle sürmüş ve bugün de Devlet Güvenlik Mahkemeleri adı altında sürdürülmektedir.
Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), ilk kez 12 Mart askeri darbesinden sonra gündeme getirilmiş, ancak demokrasi güçlerinin tepkisi sonucunda varlıkları sona erdirilmiştir. DGM’ler demokrasi karşıtı güçlerin sürekli gündeminde tutulmuştur. 12 Eylül askeri darbesinden bir süre sonra Sıkıyönetim Askeri Mahkemeleri’nin görevi sona erdirilmiş ve 1983 yılında 2845 sayılı yasa ile DGM’ler kurulmuştur. DGM’ler, toplumsal muhalefeti sindirmenin temel amacı olarak tasarlanmış ve kurulmuştur. DGM’ler doğal yargıç ilkesine aykırı olarak oluşturulmuştur. Mahkeme heyetinde bulunan üç üyeden biri askeri yargıç olduğu gibi iki yedek üyeden biri de askeri yargıçtır. Böylece demokratik hukuk sistemine aykırı biçemde siviller, DGM’ler aracılığı ile karma sistemle askeri yargıçlar tarafından yargılanmaktadır.
DGM’ler adı üstünde devleti bireylere ve muhalif toplumsal kesimlere karşı koruma görevini üstlenmiş ve devlet ile birey arasındaki çelişkide “adalet ilkesi” yerine “devletin korunması” ilkesi hakim kılınmak istenmiştir.
Ceza Mahkemeleri Usulü Kanunu’nun (CMUK) 135/A maddesindeki açık ifadesi ile, işkence yasaklanmış bir sorgulama yöntemi olarak belirlenmesine rağmen, işkence ile alınmış sanık ifadeleri DGM’de görülen davaların asıl dayanağını oluşturmaktadır. Yasa gereği DGM’lerin görev alanına giren suçlamalarda uygulanan gözaltı sürelerinin uzunluğu işkence yapılmasına olanak tanımaktadır. DGM’ler tarafından verilen cezaların infazı da farklılık arz etmektedir. 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) 16. maddesine göre bu yasa nedeniyle DGM’lerde yargılanan kişiler, aldıkları cezanın dörtte üçünü çektikten sonra şartlı tahliyeden yararlanma olanağına sahip olmakta iken, siyasi olmayan nedenlerle her türlü suç isnadıyla yargılanan kişiler, aldıkları cezanın beşte ikisini çektikten sonra şartlı tahliye olanağına sahip olmaktadırlar. DGM’ler, demokratik hukuk sisteminde olmaması gereken bir biçimde düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Bugün DGM’lerde görülen yaklaşık 6000 (altıbin) dosyayı TMY’nin 8. maddesi ve TCY’nin 312. maddesi nedeniyle açılan davalar oluşturulmaktadır. Cezaevlerinde 10 bini aşkın politik muhalif kişi, (aydın, yazar, sanatçı, gazeteci) DGM kararlarıyla tutuklu ve hükümlü olarak tutulmaktadır. DGM’ler kuruluş kanununda üzere bulunduğu yargı çevresinde sıkıyönetim ilan edilmesi halinde Genelkurmay Başkanlığı’nın gerekli görmesi durumunda Sıkıyönetim Askeri Mahkemeleri’ne dönüş- türülebilmektedir.
DGM’ler ulusal üstü insan hakları belgelerine dayandırılmayan ve evrensel hukuk normlarını boşa çıkaran özel mahkemelerdir. DGM’lerce verilen cezalar, bu mahkemelerin yapısını sürekli tartışmalı kılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, 14 Nisan 1997’de yapılan bir başvuruyla ilgili olarak DGM’lerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi aykırı olarak kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme olmadığı kararını vermiştir. Bu karar, insan hakları savunucularının DGM’lerin kaldırılması yönündeki taleplerinin uluslararası demokratik kamuoyunca haklı bulunduğunun da önemli bir göstergesidir. Dolayısıyla bu mahkemeler adil yargılanma hakkı başta olmak üzere temel insan haklarına uygun olmayan bir yapıdadır. İnsan Hakları Derneği (İHD) Anayasal ve yasal dayanakları, işleyişi ve pratikleri açısından insan hakları ve demokratik açılımlarla çelişen DGM’lerin kaldırılması ve bu mahkemelerde yapılan yargılamaların yok sayılması için “DGM’ler Kaldırılsın!” kampanyası başlatmayı acil bir görev saymıştır.
Bu nedenle,
- Düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanması,
- Adil yargılanma ve savunma hakkının korunması ve geliştirilmesi,
- Cezaevlerinin muhalif olanlarla doldurulmaması,
- DGM kararları sonucu Türkiye’nin uluslararası platformlarda ve mahkemelerde yargılanmaması ve mahkum olmaması için,
Başta hukukçular olmak üzere, sivil toplum örgütlerini, medyayı, siyasetçileri ve yurttaşlarımızı kampanyaya destek vermeye çağırıyoruz.