Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Ramazan Ayının ilk Cuma günü (24 Nisan) yapmış olduğu hutbe konuşmasında kullandığı “tüm kötülük ve salgın hastalıkların eşcinsellikten kaynaklandığına” dair sözlerinin nefret söylemi içermesi üzerine Ankara Şubemiz açıklama yapmış ve bu söylemin suç olduğunu ifade ederek suç duyurusunda bulunulacağını belirtmiştir. Başka kuruluşlar da tepki göstermişlerdir.
Türkiye mevzuatında yeterli olmasa da nefret söylemi düzenlemesi bulunmaktadır. Dahası Türkiye Anayasasının 90. Maddesi uyarınca temel hak ve özgürlükler ile ilgili uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir ve ulusal yasalarla çatışma halinde uluslararası sözleşmelerin esas alınması gerekmektedir. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesinin 3. maddesi cinsel yönelim ve cinsel kimlik temelli ayrımcılığı yasaklamaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği korunmuştur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin karar organı olan AİHM de Beizaras ve Levickas/Litvanya kararında Sözleşmenin cinsel yönelim temelli ayrımcılığı yasakladığını açık bir şekilde karara bağlamıştır.
Bu açıklamalar ışığında insan hakları örgütlerinin cinsel yönelim ve cinsel kimlik temelli ayrımcılık karşıtı faaliyet göstermelerinin doğal hatta varlıklarının zorunlu bir sonucu olduğu görülebilmektedir. İnsan Hakları Derneği evrensel insan hakları ilkeleri üzerine kurulmuş, bu değerleri Türkiye’de her kesim için savunan bir örgüttür.
Ankara Şubemizce yapılan açıklama sonrasında Derneğimize gönderilen çok sayıda e-mail ve sosyal medya üzerinden mesajlarda İslam dini ile ilgili çeşitli yorum ve değerlendirmeler yapılarak sanki dinlere hakaret ediyormuşuz gibi bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere İnsan Hakları Derneği herkesin onuruna saygı gösteren, İslam dini dâhil herhangi bir inanca yönelik nefret söyleminin de karşısında olan bir örgüttür. LGBTİ bireylerin haklarını savunmak, dine hakaret olarak yorumlanamaz. İnsan hakları örgütlerinin insan onurunu koruma ödevinin bir parçasıdır.
Ne var ki belirli kesimler, sözle başa çıkamadıkları insan hakları örgütlerini nefret söylemi ile yıldırmaya çalışmaktadır. Bu süreçte şimdi de İHD bu nedenle hedef haline getirilmektedir.
İslam dini başta olmak üzere dünyadaki tüm din ve inançlara saygılı olduğumuzu, din ve inanç özgürlüğünü sonuna kadar savunduğumuzu ve hiç kimsenin dinine ve inancına hakaret etmediğimizi ve hakaret edenlerin de başkalarının din ve inanç özgürlüğünü ihlal ettiğini bir kez daha belirtmek isteriz.
Bununla birlikte, Dünyada hiç kimse bir dini bahane ederek dünya üzerinde yaşayan bir topluluğu veya bir bireyi nefret objesi haline getiremez. İnsan hakları düşüncesi bu yaklaşımı da kabul edemez. Bu nedenle, konunun Diyanet İşleri Başkanının söylemindeki nefret sözleri ile İslam dininin kesinlikle birbiri ile karıştırılmadan incelenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
İnsan Hakları Derneği