2020 yılı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de COVİD-19 salgını ve pandemi gündemi ile geride kaldı. Salgın ve pandemiden kaynaklı belli alanlarda ihlaller büyük artış gösterdiği gibi; özellikle iktidarın son 1 yıldır yoğunluğunu arttırarak uyguladığı otoriter ve merkeziyetçi politikalardan kaynaklı ağır insan hakları ihlallerinde de, 2020 yılı içerisinde sistematik bir şekilde artış yaşanmıştır. Bölgemizde özellikle Kürt meselesine yönelik iktidarın otoriter ve güvenlikçi yöntemler ile yaklaşımı ihlallerin artış göstermesinde belirleyici olmuştur.
Geçmişten bugüne denenmiş ancak sonuç vermemiş şiddete ve çatışmaya dayalı politikalarda ve çözüm yöntemlerinde ısrarın bir sonucu olarak, bugün bölgemizde toplumsal yaşamı derinden etkileyen bir ihlal tablosuyla karşı karşıya bulunmaktayız. Özel güvenlik bölgeleri ve sokağa çıkma yasağı ilan edilen kırsal yerleşim alanlarında gerçekleştirilen askeri operasyonlar nedeniyle yurttaşlar, rutin hayat akışını sürdürememekte ve mağduriyetler yaşamakta, hayvancılık ve tarım gibi temel ekonomik faaliyetlerini gerçekleştirememektedirler. Güvenlik güçlerince düzenlenen baskınlarda yurttaşlar, işkence-kötü muamele ve haksız gözaltı işlemlerine maruz kalmaktadırlar. Yine kırsal araziler ve ormanlık bölgelerde, tarım arazilerinde operasyonlardan kaynaklı çıkan yangınlarda, maddi kayıplar meydana gelmiştir. Devam eden silahlı çatışma ortamında yaşamını yitiren örgüt militanlarının cenazelerinin alınması ve ailelerine teslim edilmesi sürecinde de zorluklar ve ihlaller yaşanmaya devam etmektedir.
İnsan hakları ihlallerinin çatışma ortamının etkisiyle tırmanış gösterdiği bu süreçte, hukuk anlayışında ve adalet duygusunda ciddi bir tahribat meydana gelmiş bulunmaktadır. İşkence ve kötü muamele, cezaevlerindeki ihlaller, toplanma ve gösteri hakkına yönelik yasaklar ve müdahaleler, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar gibi pek çok değişik ve kategorik konularda ihlaller açığa çıkmıştır. Türkiye’de yargı organlarının siyasi söylemlerin etkisinde kaldığı ve tarafsızlığını yitirdiği fikrinin giderek pekiştiği bir ortamda, haksız gözaltı ve tutuklamalar da artarak devam etmiştir. Özellikle iktidar politikalarına ve uygulamalarına karşı çıkan, eleştiren Kürt siyasetçiler ve muhaliflere, tüm Kadın siyasetçiler ve hak savunucularına yönelik gerçekleştirilen “yasa dışı örgüt üyeliği” “yasa dışı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” “yasa dışı örgüt propagandası yapmak” gibi ağır suçlamalarla gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklanmaların, kişi güvenliği ve özgürlüğünün ve yine örgütlenme özgürlüğünün açık bir ihlali olduğunu belirtmek isteriz. İktidarın otoriter politikaları tüm alanlarda olduğu gibi üniversitelere yapılan rektör atamaları ve müdahaleler ile de kendini göstermiştir. Boğaziçi Üniversitesi yeni rektörünün bilimsel ve akademik özerklikten yoksun bir yöntem ile atanması ve bu atamaya karşı tepki gösteren üniversite öğrencileri ve diğer kesimlere karşı yapılan sert müdahaleler, gözaltı ve tutuklamalar, maruz kaldıkları işkence ve kötü muameleler tüm Dünya kamuoyu ve insan hakları savunucularının tepkisini çekmiştir.
Yine son günlerde gündeme gelen Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” ile hak mücadelesi yürüten dernek ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri ve çalışma alanlarını tamamen kısıtlama ve engellemeye yönelik düzenlemeler getirilmiştir. Teklifin amacı ve ismi ile hiç ilgisi olmadığı halde, Yardım Toplama ve Dernekler Kanunlarında yapılan değişiklikler ile mevcut dernek ve vakıfların yardım toplama faaliyetleri ve örgütlenme özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanmakta ve İçişleri Bakanlığının dernekler üzerindeki siyasi vesayetini sağlayacak yeni düzenlemeler içermektedir.
2020 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele, toplumsal gösteri hakkına yönelik engelleme ve müdahaleler, hapishanelerdeki ihlaller, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik ihlaller, basın özgürlüğüne yönelik ihlaller, kadına yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar gibi pek çok değişik ve kategorik konularda ihlaller meydana gelmiştir. Yaşanan ihlallerden bir kısmına kısaca değinecek olursak;
2020 yılında meydana gelen silahlı çatışma ortamında bölgemizde, 43 kolluk görevlisi yaşamını yitirmiş ve 30 kolluk görevlisi de yaralanmıştır. 218 örgüt militanı yaşamını yitirirken operasyon sırasında yaşanan çatışmaların ortasında kalan 1 sivil yurttaş yaşamını yitirmiştir. Kolluk birimlerine yönelik gerçekleştirilen saldırılar sırasında ise 15 sivil yurttaş yaşamını yitirmiştir. Pandemi sürecinin başladığı ve ölümcül etkisini yüksek düzeyde artırdığı 2020 yılında, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali, toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, işkence-kötü muamele fiilleri, sağlık hizmetine erişim hakkına yönelik ihlaller de hızından hiçbir şey kaybetmeden devam etti. Gözaltında ve gözaltı yerleri dışında cinsel saldırıya varan insanlık dışı muameleler gerçekleştirilmiş, insanlık onuru hiçe sayılmıştır. En az 109 yurttaş gözaltı birimlerinde, ev baskınları, sokakta, cezaevinde işkence ve kötü muameleye maruz kalmıştır. Raporumuzda, hapishanelerde ihlallerin belirgin olarak artmaya devam ettiği görülecektir. İdari uygulamalar neticesinde artış gösteren başta sürgünler ve işkence olmak üzere, pek çok konuda ihlaller meydana gelmektedir. 2020 yılında bölgede bulunan cezaevlerinde en az 496 politik mahpus, hiçbir gerekçe gösterilmeden veya politik tutumlarından sorumlu tutularak, ailelerinden uzak illerde bulanan hapishanelere sürgün edilmişlerdir. Yine 54 siyasi mahpus, cezaevinde veya nakil sırasında, cezaevi idaresinin işkence ve kötü muamelesine maruz kalmıştır. Mahpusların sağlık ve iletişim hakları ihlal edilmekte, çeşitli disiplin suçları ile tecrit ve izolasyona tabi tutulmaktadır. Özellikle sağlık hakkı ihlalleri hala devam etmektedir. İHD Genel Merkezinin Ağır Hasta ve Hasta Mahpus Listesi 2020 verilerine göre, Türkiye hapishanelerinde halen 604’ü ağır 1605 hasta mahpus bulunuyor.
İfade ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik baskılar, yasaklama ve sınırlandırmalarla maalesef devam etmektedir. Bir hak arama biçimi olarak Anayasa’nın 34. maddesinde tanımlanan ve güvence altına alınan açık hava toplantı ve gösterilerine, Valiliklerin ve Kaymakamlıkların hukuk dışı ve keyfi bir biçimde aldığı kararlar ile yasaklanmakta veya sınırlandırılmaktadır. 2020 yılında bölgede, kolluk güçleri tarafından en az 19 toplumsal gösteriye müdahalede bulunulmuş, gerçekleşen orantısız müdahalelerde yurttaşlar çeşitli şekillerde yaralanmıştır. Toplumsal gösteri ve açık hava toplantılarına yönelik Valilik ve Kaymakamlıklarca, süreli olarak ve kent geneli kapsayacak şekilde 72 kez yasaklama kararları açıklanılırken, derneğimiz ve kayıp yakınları tarafından Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta kesintisiz bir şekilde sürdürülen hakikat ve adalet arayışı, 1 Eylül 2018 tarihinden bu yana hukuk dışı ve keyfi Valilik yasağı ile halen devam etmektedir. Van’da gösteri ve yürüyüş hakkı kapsamındaki tüm demokratik protesto eylemselliklerin 4 yılı aşkın süredir kesintisiz yasaklandığını hatırlatmak istiyoruz.
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ
Basın metninin tamamı için: 2020-bölge-ihlal-raporu-basın-metni
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2020 Yılı İnsan Hakları İhlalleri Bilançosu: 2020 Yılı-bilanço özeti
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2020 Yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporunun tamamı için: 2020Yılı-İnsan-Hakları-İhlalleri-Raporu