Önceki yıllarda olduğu gibi 2022’nin ilk 6 ayında da hapishanelerde baskıcı ve insanlık onuru ile bağdaşmayan yöntemler benimsenerek mahpuslar, her gün onlarca ihlalle karşı karşıya bırakılmaya devam edilmektedir. Sürekli olarak devam eden hak ihlalleri, her geçen zaman zarfında yeni tutuklamalarla birlikte artan mahpus sayıları, beraberinde yaşanan hak ihlallerini devam ettirmekte ve hapishanelerdeki sorunlar da giderek artmaktadır.
2022’nin ilk 6 ayında bölgemiz hapishanelerinde 572 hak ihlali görülmüştür. Bu ihlaller en çok sağlığa erişim engeli, tecrit uygulaması, infaz yakma/denetimli serbestlik hakkının kullandırılmaması, sosyal faaliyet/ sohbet / spor hakkının engellenmesi, sağlıksız ve yetersiz beslenme, kitap/mektup/ gazete engeli, iletişim engeli… gibi hak ihlalleri yoğun olarak görülmektedir.
Gözlemlediğimiz kadarıyla hapishane idareleri ve mahpuslar arasındaki görüşmelerde sorunlar vardır. Uygulamalardaki keyfiyet, aynı yasa ve genelgelerle yönetilmesi gereken hapishanelerde farklılaşmaktadır. Özellikle “infaz yasası” olarak bilinen “7242 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 15.04.2020 tarihinde resmi gazetede yayınlandıktan sonra hapishanelerdeki hak ihlallerinde azalma görülmezken mahpuslar arasındaki ayrımcılığı daha da arttırmıştır. Ayrıca pandemi nedeniyle getirilen uygulamalar yasal olarak kaldırılmış olmasına rağmen hapishane yönetimlerince devam ettirilmekte, mahpusların sosyalleşme hakları ellerinden alınmaktadır.
Koğuşlardaki kapasitenin üstünde tutulan mahpuslara; yemeklerin, yetersiz verildiği, bazı mahpusların yerde veya dönüşümlü yatmak zorunda kaldığı, hijyenik olmayan ortamlarda yaşamak zorunda kaldıkları, bu durumun mahpusların sağlıklarında olumsuzluklar yarattığı bunun sonucu olarak da hasta mahpuslarda artış gözlemlenmiştir.
Başta İmralı Hapishanesi’nde uzun zamandır sürdürülen ağır tecrit ve izolasyon olmak üzere bölgemiz hapishanelerinde de tecrit, çeşitli biçimlerde uygulanmaya devam ediyor. Pek çok hapishanede tecrit bir cezalandırma yöntemi olarak varlığını sürdürüyor.
Mahpusların ailelerden uzak bölgelere inşa edilmiş hapishanelere zorunlu sevk yani sürgün edilmesi mahpuslarla birlikte alileri de cezalandırılma amacı taşımaktadır. Yerleşim yerlerine oldukça uzak bölgelere inşa edilmiş hapishanelere ulaşım zorluğu ile birlikte yüzlerce kilometre şehirlerarası yolculuklarda ciddi ekonomik sorunlar da baş göstermektedir. Mahpusların aileleri ve ziyaretçilerine uygulanan sıkı arama uygulamaları ve tacizlerden dolayı sıkıntı yaşamaktadırlar. Mahpusların aile bütünlüğü ve dış dünya ile iletişim açısından önemli olan ziyaretler, ziyaretçiler açısından bir eziyete dönüşmektedir. Sürgün edilen mahpusların geldiği hapishanedeki kişisel eşyaların da ya verilmediği ya da çok geç verildiği tespit edilmiştir.
İzmir T Tipi Kapalı ve F Tipi Kapalı hapishanelerinde Kürtçe yazılan mektupların “anlaşılmayan dil denilerek” verilmemesi ve gönderilmemesi haberleşme özgürlüğünün ihlalidir. Türkçe yazılı mektupların ise mahpusların eline geç ulaşması söz konusudur. Ayrıca mahpusların yazdığı kitaplar kendilerine verilmemektedir. Yine Kürtçe yazılan kitaplar alınıp yok edilmektedir.
Mahpusların beyanlarına göre gazete, kitap gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenmiştir. Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir.
Bu 6 ayda disiplin cezalarında artış gözlenmiştir. Hücre cezalarının sayısının artması, hapishane idaresi bilgisi dahilinde olan veya olmayan mahpuslara yönelik gardiyanlar tarafından gerçekleştirilen ağır darp, kötü muamele ve işkence olaylarının kimi doktor raporlarında yer alırken kiminde ise hapishane doktorunun bu durumlarda rapor vermediği şeklinde gerçekleştirilen mahpus beyanları üzerine yetkililere Birleşmiş Milletler Mahpusların İşkenceye Karşı Korunmasında Sağlık Personeli Tıbbi Etik İlkeleri’nin 4. ve 5. Maddelerini hatırlatmak isteriz.
01.01.2021 tarihinde yürürlüğe giren “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile birlikte denetimli serbestlik, koşullu salıverilme gibi mahpus lehine olan uygulamalarda iyi halin belirlenmesi için bir takım yeni kriterler getirilmiştir. Bu yönetmelikle birlikte hapishane idaresinin keyfi tutum ve davranışlarını önlemek mahpusların koşullu salıverilme haklarından yararlandırılmamasının önüne geçmek yerine aksine bu duruma yasal zemin hazırlamıştır. Bunun sonucu olarak birçok mahpusun infazı yakılmış/ geciktirilmiştir. Denetimli serbestlik hakları da çoğunlukla kullandırılmamaktadır. Öyle ki bu kurula çıkan mahpuslara alakası olmayan sorular sorulduğu, pişmanlık dayatıldığı bilgisine erişilmiştir. Bazı kurullarda alakası olmayan kişilerin ( tesisatçı) mahpusları daha iyi tanıdıkları gerekçesi ile yer aldığı gelen mektuplarda ifade edilmiştir. Hapishane savcısının mahpusun bırakılması yönündeki tavrına rağmen idareler bunu yok sayabilmektedir.
Mahpusların yeterli, düzenli ve sağlıklı gıdalara erişme hakkı ve bunu temin etme yükümlülüğü mevzuatlarda düzenlenmiş olup devletin sorumluluğunda olan mahpusların bu temel ihtiyaçları ve başta yaşam hakkı ile sağlık hakkını tehdit altına alan bu keyfi uygulamalar derhal sonlandırılmalı, özellikle hapishane koşulları gözetilerek hasta mahpusların diyetlerine uygun olacak şekilde, tüm mahpusların bağışıklık sistemi arttırıcı, yeterli ve sağlıklı besinlerin mahpuslara ulaştırılması sağlanmalıdır, yeterli ve sağlıklı besin ihtiyacının karşılanmaması insanlık onuruna aykırı kötü muamele olarak değerlendirilir.
Ekonomik sıkıntılar mahpuslara da yansımıştır. Buna bağlı olarak kantin fiyatlarında, elektrik, su ödemelerinde fahiş artışlar uygulanmaktadır. Üstelik ailelerden gelen paralar ya verilmemekte ya da geç verilmektedir. Ailesi ile iletişimi olmayan ya da ekonomik gücü yerinde olmayan mahpuslara başka ailelerin yatırdığı para ve eşyalara el konulmaktadır. Bu aileler “örgüt üyesi” olarak yargılanabilmektedir.
Özellikle hasta mahpusların tedavilerinde gerçek anlamda sıkıntılar yaşanmaktadır. Rutin, belli zaman aralıkları ile kontrole götürülmeleri gereken hastalar götürülmemekte, değişik gerekçeler ileri sürülmektedir. Hastaneye gidiş gelişlerde çıplak arama, ağız içi araması gibi uygulamalar yapılmaktadır. Zaten hasta olan kişilerin sağlıksız bir yapısı olan ring araçları ile götürülmeleri enfeksiyon hastalıklarına yakalanmalarına da neden olmaktadır. Engelli, yaşlı ve ağır hasta mahpusların tekli hücrelerde tutulması neyi anlatmaktadır? Adli Tıp Kurumunun verdiği kararların yanlılığı ve bilimsellikten uzak yorumları ile güvenirliği yok edilmiştir.
Bu ihlallerin yanı sıra sık sık odaların basılması, eşyaların dağıtılması, eşyalara el koyma işkence, kötü muamele, darp, tehdit, hakaret, ayakta sayım uygulamaları görülmektedir. 2 adli mahpus hasımlarının yanına konarak can güvenliği korkusu yaşatılmaktadır. Bazı mahpuslar polis/ MİT’le görüşmeye zorlanmakta itirafçılığa zorlanmaktadır.
2 mahpusun intihar girişiminde bulunması birçok soruyu akla getirmektedir. Hangi koşullar insanları intihara sürüklemektedir?
Sağlıklı ve insan onuruna yakışır bir yaşama hakkı en temel insani haktır. Fakat ne yazık ki bu 6 aylık sürede bölgemiz hapishanelerinde 8 ölüm görülmüştür.
Bütün bu yaşanan yaşam hakkı ihlalleri ve genel hak ihlalleri mahpusların çeşitli kereler açlık grevine girmişlerdir. Maalesef ki koşullarda bir iyileşme görülmemiştir.
Bütün bu tespitlerden sonra;
- Hapishanelerdeki tecrit uygulanmalarına bir an önce son verilmeli,
- Başvuru ve şikâyetlerin herhangi bir kısıtlama olmaksızın ve derhal gerekli mercilere ulaştırılması sağlanmalı.
- Adli ve idari mekanizmalar, yapılan başvuru ve şikayetlerle ilgili etkin soruşturma yürütmeli,
- Hapishane rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan keyfi muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanmalı.
- Mahpusların aile ve dış dünya ile temas hakkı engellenmemelidir.
- Mahpuslar uluslararası ve ulusal mevzuatın emrettiği şekilde ailelerine ve avukatlarına mümkün olduğunca yakın hapishanelere sevk edilmelidir.
- Gazete, dergi, radyo, kıyafet, mektup ve kitap kısıtlaması vb. gibi çağ dışı yaklaşımlar terk edilmelidir.
- Anadilde görüşme, yazışma ve savunma hakları yasal güvence altına alınmalı, keyfi engellemeler kaldırılmalı.
- Mekan ve üst aramaları insan onuruna aykırı olmayacak şekilde ve pandemi sürecinde hijyenik koşullar yaratılması koşuluyla olmalıdır.
- Adeta mahpusları sindirme araçları haline gelen, disiplin cezalarında insan haklarına aykırı yasal düzenlemeler kaldırılmalı, pratikten kaynaklanan hukuka aykırılıklar giderilmeli,
- Mahpuslara yaşatılan işkence ortamından derhal vazgeçilmeli, mahpuslara uluslararası hukukun emrettiği şekilde insan onuruna yaraşır bir şekilde bir muamele gösterilmeli,
- Yerel ve uluslararası mevzuat hükümlerine uygun şekilde, “bağımsız” ulusal ve uluslararası heyetlerin etkin denetim mekanizmalarının oluşturulmasının önü açılmalı,
- İstanbul Protokolü tekrar kabul edilmeli,
- İnsanlık onuruna yakışmayan Çıplak arama işkencesinden vazgeçilmeli,
- Mahpusların sosyal ve kültürel aktivitelerindeki kısıtlamalar kaldırılmalı,
- Mahpuslarla ilgili olarak “ayrımcılık yasağına” aykırı düzenleme ve uygulamalardan vazgeçilmeli,
- Başta yaşam hakkı göz önüne alınarak sağlığa ve tedaviye erişim haklarının önündeki engeller ve kısıtlamalar kaldırılmalı,
- Türkiye genelinde aşılama aşılama yaş sınırının 18 yaşa çekilmesi de göz önünde bulundurularak hapishanelerde kalan mahpusların aşılarının bir an önce yapılması sağlanmalı,
- İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan mahpuslar ve tüm hapishanelerdeki mahpuslar üzerindeki tecrit uygulamasına derhal son verilmelidir.
Biz insan hakları savunucuları her ne konumda ve durumda olurlarsa olsunlar insanların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşam haklarını savunuruz.
Yetkililerden hapishanelerdeki mahpusların da insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakları olduğunu hatırlatır; bu kadar hak ihlalinin olduğu bir ortamda insanca yaşamanın mümkün olamayacağından dolayı hapishanelerin koşullarının hemen düzeltilmesini ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasını istiyoruz.
Rapora ulaşmak için: Ege Bölgesi 2022 Altı Aylık Hapishane Raporu
Bilançoya ulaşmak için: 2022 ilk 6 aylık hapishane hak ihlalleri bilançosu
İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi
Hapishane Komisyonu