EJDER DEMİR’İN ÖLDÜRÜLMESİNE İLİŞKİN RAPOR

13 EYLÜL 2007 TARİHİNDE VAN İLİ ÖZALP İLÇESİ YUKARI KOÇKIRAN KÖYÜNDE MEYDANA GELEN OLAYDA YAŞAMINI YİTİREN EJDER DEMİR’İN GÜVENLİK GÜÇLERİ TARAFINDAN İNFAZ EDİLDİĞİ İDDİALARINA İLİŞKİN
ARAŞTIRMA-İNCELEME RAPORU

OLAY
13 Eylül 2007 tarihinde İnsan Hakları Derneği’ ne ait telefonu arayan bir kişi, başvurusunda “Akrabam Ejder DEMİR (38 yaşında) ve ailesi bizimle aynı köyde(Yukarı Koçkıran Köyü) ikamet etmektedirler. 13 Eylül 2007 tarihinde köyümüze sivil araçlarla gelen jandarma tarafından açılan ateş sonucu Ejder DEMİR yaralanmıştır, kendisini önce arabaya bindirip hastaneye getirmeye çalıştılar daha sonra yolda karşılaştığımız ambulansa bindirdik ve Van YYÜ Araştırma Hastanesine getirdik ancak vefat etti. Akrabam jandarma tarafından öldürüldü infaz edildi. İnsan hakları kuruluşlarından yardım talep ediyorum.” dedi.

AMAÇ
Yapılan başvuru üzerine, iddia edilen durum için mağdurlar, resmi kurumlar ve varsa görgü tanıkları ile görüşmek, araştırma ve incelemeler ile elde edilen bilgiler ışığında rapor hazırlamak, raporu ilgili, yetkili kurum ve makamlara göndererek maddi gerçeğin açığa çıkarılmasına katkıda bulunmak, kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, çeşitli ulusal ve uluslararası mevzuatlarda güvence altına alınan yaşam hakkının korunmasına katkıda bulunmak, fail/failler hakkında gerekli soruşturmanın başlatılmasını talep etmek amacıyla bir insan hakları heyeti oluşturulmuştur.

HEYETİN OLUŞUMU
İnsan Hakları Heyeti;
İHD MYK Üyesi-Van Şube Bşk. Av. Cüneyt CANİŞ, MAZLUMDER GYK Üyesi Van Şube Bşk. Av. Abdulbasit BİLDİRİCİ, Van Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ümit AVCI ve İHD Van Şube Yön. Krl. Üyesi Hüseyin AYAZ’ dan oluşmuştur.
Heyet, 17 Eylül 2007 tarihinde Özalp Kaymakamlığı ile görüşmeye gitmiş ancak Özalp Kaymakamı izinde olduğu için vekâleten yerine bakan Saray Kaymakamından cep telefonu ile randevu talep etmiştir. Saray kaymakamlığı randevu talebine olumlu yanıt vermiş, Özalp C.Başsavcılığı ile keşifte olması nedeniyle görüşme yapılamamış, Özalp ilçe jandarma komutanlığına gidilmiş sözlü randevu talebi ilçe jandarma komutanının yerinde olmadığı heyetimize bildirildiğinden görüşme yapılamamıştır.
İlçe dışında olan Özalp Kaymakamına vekâlet eden Saray Kaymakamı Ali YILMAZ ile 17 Eylül 2007 günü saat 13.30–14.00 arasında makamında görüşme yapılmıştır.
Heyet, ayrıca, 20 Eylül 2007 günü, Murat YILDIRIMÇAKAR, Fevzi DEMİR, Erdal GÜLMEZ ve Murat GÜLMEZ isimli görgü tanıklarıyla görüşmüş, görgü ve beyanlarını almıştır.

HEYETİN YAPTIĞI GÖRÜŞMELER
Murat YILDIRIMÇAKAR (27- İlkokul-Taşduvar ustası -Ejder DEMİR’İN köylüsü):
Murat YILDIRIMÇAKAR “ Ejder DEMİR benim köylümdür. Olayın olduğu tarihte ben duvar örüyordum, bu esnada köyün içine iki beyaz Ford Transit marka minibüsün geldiğini gördüm bunlardan biri uzun biri kısa idi. Arabadan sivil giyimli ellerinde uzun namlulu silahları olan 10 kişi indi orada bulunan bir çocuğa Ejderi çağırmasını söylediler. Çocuk da Ejderin eniştesi Eşir’in evine yöneldi ve Ejder’i dışarıya çağırdı. Minibüsle Ejder arasında yaklaşık 20–25 metre kalmıştı ki Ejder’in arkasında amcası oğlu Fevzi çıktı ve “Ejder dur gitme birlikte gidelim” diye seslendi Ejder cevap vermek için döndüğünde, Ejder’ e doğru ateş açtılar, Ejder ateş sonucu yere düştü. Bu esnada ben Ejder ’e doğru koştum ancak askerler bana ve yaklaşmaya çalışanlara rast gele ateş açtılar yaklaşmamıza izin vermediler. Ejder yerde iken yüzbaşı kafasına silah dayayarak “seni öldüreceğim” yanındaki askerlere de emir vererek “bunu sağ bırakmayın, öldürün” şeklinde emir verdi. Ejder’in ablası Saime kardeşinin üzerine kendini attı ancak ona da vurmaya başladılar, bu esnada Ejder’in eşi olay yerine geldi bu defa onun saçlarından tutup sürüklediler ve arabaya bindirdiler. Ayrıca duyduğum kadarıyla jandarma yüzbaşı olaydan iki gün önce köye gelmiş “Ejder’i bana teslim edin yoksa köyü yıkarım, ben Ejder’i nerede yakalarsam onu size ölü teslim edeceğim şeklinde konuşmuştur” biçiminde beyanda bulundu.

Erdal GÜLMEZ (33 Yaşında-İlkokul- Serbest- Ejder DEMİR’in köylüsü):
Erdal GÜLMEZ ” 13 Eylül 2007 tarihinde ben amcamın oğlu Nazmi GÜLMEZ’ in evinin balkonunda oturuyordum. Bir ford transit marka minibüs geldiğini gördüm, ateş edilen noktada durdu ve arabadan inen bir kişi orada bulunan bir çocuğa seslenerek Ejder DEMİR’i çağırmasını söyledi. Çocuk Ejder DEMİR’in bulunduğu eve doğru gitti ve kendisini çağırdı, Ejder evden dışarı çıktı ve minibüse doğru gitti. Ejder DEMİR’in ardından amcasının oğlu Fevzi DEMİR dışarı çıktı ve “dur gitme beraber gidelim” dedi. Ejder tam cevap vermek için dönerken ateş edildiğini gördüm ve ardından Ejder yere yığıldı. Ben Ejder’e doğru koştum bu esnada benim üzerime doğru da ateş açıldı. Ateş açıldığı için Ejder’e yaklaşamadım, onu apar topar arabaya attılar, eşini ve ablasını da arabaya bindirdiklerini gördüm. Ben ve amcasıoğlu bir arabaya binerek onları takip ettik, Dönerdere’yi geçip Saray yoluna yakın bir yerde aracı yakaladık, bu esnada ambulans geldi Ejder ambulansa alındı Van’ a doğru geldi. Olay esnasında yüzbaşı Murat KARAMAN’ ı orada gördüm. Yüzbaşı ile daha önceden de bizzat görüştüm köyümüze neden abluka konulduğunu sordum, o da benim yanımda Ejder DEMİR’e küfür etti ve “ben istediğimi almazsam bu rütbeleri söker atarım” dedi. Bu konuşmamızdan bir hafta sonra köyün içinde Ejder aleyhinde konuşarak “bana Ejder’i teslim edin, bana teslim etmez iseniz ben onu diri yakalayıp size ölü teslim edeceğim” dedi. Olay esnasında köye gelen iki minibüs vardı biri uzun biri kısa idi. Araçtan inenler sivil giyimli askerlerdi. Gördüğüm kadarıyla ellerinde 3 adet G3 marka silah ile 1 adet kalaşnikof marka uzun namlulu silah vardı ” biçiminde beyanda bulundu.
Nazmi GÜLMEZ(1988 Doğumlu- Yukarı Koçkıran köyü-Serbest-İlkokul):
Nazmi GÜLMEZ “ Olay esnasında ben kendi evimizin önünde idim. Köyün içine doğru iki ford transit marka aracın geldiğini gördüm ancak ne için geldiklerini merak etmedim ve içeri girdim. Eve girdikten kısa bir süre sonra silah sesleri geldiğini duydum dışarı çıktım, silah seslerinin geldiği yöne koştum. Siyah mont giymiş ve elinde kalaşnikof marka silah olan bir kişi bize doğru ateş açtı ve yerde yatan Ejder’e yaklaşmamıza izin vermedi. Ejder vurulmuştu ve yerde idi yaklaşık beş dakika kadar kendisine müdahale etmediler ve köylülerin de müdahale etmesine izin vermediler. Daha sonra arabalarıyla Ejder’e yaklaştılar ve onu arabaya aldılar. Bu esnada biz de yaklaştık Ejder’in eşi ve ablası yanında idiler ancak onları arabaya almadılar biz onları zorla araca bindirdik. Ejder’in eşine ve ablasına aynı zamanda hakaret ediyorlardı. Daha sonra arabayla uzaklaştılar biz de ardından Van’a doğru geldik” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Fevzi DEMİR(1975-Yukarı Koçkıran Köyü-Serbest-İlkokul):
Fevzi DEMİR “13.09.2007 yani olay günü ben ve amcamın oğlu Ejder DEMİR, Ejder’in ablasının (Saime) evinde idik. Dışarıdan bir çocuk seslenerek Ejder DEMİR’i dışarıda minibüsle gelen birileri çağırıyor dedi. Ardından Ejder dışarı çıktı, ben de ardından çıktım, Ejder ile minibüs arasında yaklaşık 20-35 metre kalmışken ben Ejder’e seslenerek “nereye gidiyorsun? Kim bunlar? Dur gitme birlikte gidelim” dedim. Ejder yüzünü dönüp bana cevap verecekken “dur” ya da “teslim ol” demeden üzerine doğru ateş açtılar. Bu esnada Ejder vurulup yere düştü. Ben yanına giderek kollarından tutup kaldırmaya çalıştım. Bu defa bana doğru ateş etmeye ve küfür etmeye başladılar. Ardından arabayla yaklaşıp Ejder’i arabaya aldılar bizim zorlamamız ile eşi Songül ve ablası Saime’yi de arabaya aldılar ve yola çıktılar” biçiminde beyanda bulunmuştur.
HEYETİN YAPTIĞI RESMİ GÖRÜŞMELER
Ali YILMAZ (Saray Kaymakamı- Özalp kaymakamlığına geçici olarak bakıyor):
Saray kaymakamı ancak geçici olarak Özalp kaymakamlığı görevini de yürüten kaymakam ile makamında yapılan görüşmede; “ Olay bana intikal ettiğinde Özalp ilçesini arayarak ambulans gönderdim, bana gelen bilgiler de kaçma durumu olduğu ve silahlı çatışma olduğu şeklinde idi. Ayrıca bu esnada yaralanma olduğu tarafıma bildirildi. Ardından son gelen bilgide yaralı şahsın yolda vefat ettiği tarafıma bildirildi. Daha önceden de yörede benzeri olaylar oldu ancak biz bundan dolayı mağdur olan ailelere yardımcı oluyoruz, hatta çocuklarını da okula gönderiyoruz. Özellikle daha fazla mağduriyet yaşanmaması için insanları sükûnete davet etmek ve telkin etmek gerekiyor. Olaya karışmış olan güvenlik görevlilerinin açığa alınması ya da görevden el çektirilmesi bizim yetkimizde değil, olayın soruşturması devam ediyor.” biçiminde anlatımda bulundu.
HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER
Heyetimiz, iki ayrı tespit işlemi yapmış bu iki tespite de Van Barosu Avukatlarından Av. Ümit AVCI katılmıştır.
1-OTOPSİ İŞLEMİ: Ejder DEMİR’ e ait ceset üzerinde olay sonrasında Van YYÜ Araştırma Hastanesi morgunda Van C.Savcısı tarafından yapılan Adli Muayene ve Otopsi işlemine katılım sağlanmış olup, şu tespitler yapılmıştır;

1. Klasik otopsi işlemine göre yapılan muayenede; kafa ve boyun bölgesinde herhangi bir patolojik bulgunun olmadığı, göğüs ve iç organların incelenmesinde patolojik bir bulgunun olmadığı ve fakat karın bölgesi, haricen daha evvel yapılan muayenede sırt bölgesinde ateşli silah yaralanması olduğu,
2. Fazla uzak atış veya fazla yakın atış olmadığı değerlendirilen ateşli silah merminsin sırt bölgesi kuyruk sokumunun 10 cm üstünden vücuda girdiği, ön karın bölgesinden vücudu terk ettiği, vücudu terk ettiği noktada kalına bağırsağı parçalayıp vücudun dışına attığı,
3. Yapılan değerlendirmede, atışın niteliğine göre G–3 Piyade Tüfeğinden çıkmış olabileceği ve tek atış olduğu,
4. Kesin ölüm nedeninin de, ateşli silah yaralanmasına bağlı iç kanama ve organ harabiyeti sonucu solunum durması olduğu,
5. Otopsiye ilişkin olarak Van Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Ekipleri tarafından sürekli olarak işlemin kayda alındığı, fotoğraflandığı tespit edilmiştir.

2-KEŞİF İŞLEMİ :
1- Özalp Cumhuriyet Savcısı ve Van Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Ekibi ile beraber olay mahallinde yapılan keşfe katılım sağlanmıştır.
2- Olay yerinin, Yukarı Koçkıran Köyü içi olduğu, maktulün askerler tarafından vurulduğu yer ile tanık beyanlarına göre askerlerin konumu arasındaki mesafenin 30–50 m. arasında olduğu,
3- Olay Yeri İnceleme Ekibi ile beraber yapılan incelemede çok sayıda boş kovanın elde edilip tespit edildiği, bölgenin maktul ile şüpheli askerlerin bulunduğu 30-50 m. arasındaki bir alanda olduğu, özellikle maktulün yaralanıp düştüğü yerde çok sayıda boş kovanın olduğu, aynı zamanda 30-50 m. mesafede gene aynı silahlardan atıldığı değerlendirilen boş kovanların olduğu,
4- Askerlerin köylüler tarafından kendilerine yönelik olarak taciz ateşi yapıldığına dair iddiaları üzerine, Savcı, Olay Yeri İnceleme Ekibi ile yapılan araştırmada herhangi bir şekilde köylülerin orada bulunan evleri, müştemilatları etrafında boş kovanlara rastlanmadığı,
5- Savcı ve Olay Yeri İnceleme Ekibi, askerlerin ateş edildiğini iddia ettikleri ve ölçülen mesafesi 250 metre olan köy ortasındaki tepe zirvesi ve etrafından yapılan tüm araştırmalara rağmen boş kovan olmadığı,
6- Daha sonra, aynı şekilde Maktul Ejder DEMİR’e ait ev ve müştemilatların yanında askerlerin iddiaları yönünde yapılan araştırma ve incelemelerde de herhangi bir boş kovana rastlanmadığı,
7- Ejder DEMİR’in vurulduğu yerin kendi evinin önü değil ve fakat köy içinde başka bir mahalle olan ablası Saime’nin evinin önü olduğu tespit edilmiştir.

AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR
Askerler köye neden askeri araçlarla gitmedi? Askerler neden askeri kıyafet yerine sivil giyimli olarak gittiler?

Askerler tarafından, tanık beyanlarına göre neden DUR ihtarı çekilmemiştir? Vur emri kim tarafından verilmiştir?
Yukarı Koçkıran köyünün bulunduğu yer göz önüne alındığı sınır karakolunun bulunduğu gündüz vaktinde askerlerin iddiasına göre sınıra doğru kaçtığı Ejder DEMİR’in sınır karakolu ile irtibata geçilerek yakalanabilmesi imkânı varken neden ateş edilerek etkisiz hale getirilmeye çalışıldı?
Ejder DEMİR’E doğru neden uyarı ateşi açılmadan direk hayata bölgeye yönelen hedef seçilmiştir?
Tanık ifadelerinde adı geçen askeri yetkilinin Ejder DEMİR’İN yakalanması olayını neden kişisel bir mesele haline getirmiştir? Kamu görevlisinin görevini yaparken hisleri ile hareket etmesinin kanuni olup olmadığı?
Askerler tarafından köydeki sivil insanlar üzerine neden rast gele ateş açılmıştır?
Ejder DEMİR vurulduktan sonra, akrabalarının müdahale etmek istemeleri neden ateş açılarak engellenmiştir?
Soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi açısından tüm tanık beyanları ve ölümlü olay göz önüne alındığında neden adı geçen askeri yetkililer açığa alınmamışlardır?
Ejder DEMİR hakkında yakalama kararı olduğu halde neden yaralamadan sonra ailesine apar topar ambulansta teslim edilmiştir?
KANAAT ve SONUÇ
Kanaat
Olay sırasında akrabalarıyla birlikte meskûn mahalde bulunan maktul Ejder DEMİR’in hukukun uygun gördüğü meşru tedbirler alınarak etkisiz hale getirilmesi yasaların amil hükmüdür.
Ejder DEMİR, tüm görgü tanıklarının aktarımına göre, askerler tarafından vurularak etkisiz hale getirilmiştir. Hakkında yakalama kararı dahi olsa kişinin sağ yakalanması kanunun emri gereğidir.
Yaşanan trajedinin aile efradı üzerinde telafisi zor bir psikolojik tahribata yol açtığı açıktır. Fakat bu psikolojik tahribata rağmen, idari makamlar aile bireylerinin bu travmanın etkilerinden kurtulmaları için gerekli bir çaba içine girmemiştir. Heyetimiz, bunun ciddi bir sağlık ihlali olduğu kanaatindedir.
Sınır bölgesindeki benzer olaylarda ve özelde bu olayda şüpheli askeri güçler olduğu için olayın failleri ortaya çıktığı halde soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırılmaması soruşturmanın sağlıklı yürümediği kanaati uyandırmaktadır.
Sonuç
Yaşam hakkı, Türkiye’nin altına imza attığı uluslar arası hukuk ve insan hakları metinlerinin temel öğesidir. Ayrıca, ulusal yasa ve hukuk metinlerinde de yaşam hakkının ihlal edilemeyeceği kayıt altına alınmıştır.
Bu olaya ilişkin belirttiğimiz kanaatlerimizi güçlendiren önemli belge ve tanıklıklar mevcuttur. İdari ve adli makamlar tarafından etkin bir şekilde soruşturma yapılması halinde, olayın bütün boyutları, tüm gerçekliğiyle açığa çıkarılacaktır. Bu nedenle, gerekli soruşturmanın yapılması ve olayın kamuoyunun vicdanını rahatlatacak şekilde aydınlığa kavuşturulması için, Hükümeti ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nu göreve davet ediyoruz.
İnsan Hakları Örgütleri ve savunucuları olarak, yaşanan bu olayın hukuki takipçisi olacağız. Başta yaşam hakkı olmak üzere hiçbir hakkın ihlal edilmediği bir ortama ulaşıncaya kadar çabalarımız devam edecektir.
Saygılarımızla,
 

Cüneyt CANİŞ

İHD MYK ÜYESİ

İHD VAN ŞB. BŞK

Abdulbasit BİLDİRİCİ

MAZLUMDER GYK ÜYESİ

MAZLUMDER VAN ŞB. BŞK

Ümit AVCI

VAN BAROSU

YÖNETİM KURULU ÜYESİ 

Hüseyin AYAZ

İHD VAN ŞUBESİ

YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Bir cevap yazın