Uzun yıllar kamu kurumlarında çalışan, ancak bu kurumların özelleştirilmesi sonucu işten atılan 3000 işçiyi temsilen 41 ilden Ankara'ya gelip haklarını arayan işçilerle dayanışmak amacıyla buradayız. İşçi arkadaşlarımız 40 gündür burada haklarını arıyor ve seslerini hükümete ve yetkililere duyurmaya çalışıyorlar.
Özelleştirme politikaları başlarken kimsenin mağdur edilmeyeceği, herkesin iş güvencesinin olduğu ve haklarının korunacağı vaatleri verildi. Ancak kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi sonucu bu söylenen vaatlerin bir işe yaramadığını ve boş söylemden başka bir şey olmadığı görüldü. Ya birçok işçi başka işletmelere geçirilerek ücretleri eskisine göre düşürüldü ya da burada bulunan işçiler gibi kapı önüne konularak adeta açlığa mahkum edildi. Burada açlığa mahkum edilen sadece işten atılan işçiler değil, onların eşi, çocuğu olmak üzere on binlerce insandır. İşten atılan işçiler arasında 15, 20 hatta 23 yıllık hizmetleri olanlar vardır. Emekliliğine birkaç yıl kalmış insanların işten atılarak açlığa mahkum edilmesi insan haklarına ve insanlık değerlerine aykırıdır. Burada temsilci olarak bulunan işçiler Çimento sanayi, Turban, Sümerbank, Havaş, Et ve Balık Kurumu, Orüs, Deniz Nakliyat ve Poaş gibi Türkiye'nin en önemli sanayi kuruluşlarından atılan işçilerdir.. Türkiye'nin sanayileşmesinde önemli bir yere sahip olan bu kuruluşlara ömrünü vermiş insanların daha çok kar amacıyla işten atılması kabul edilemez bir durumdur.
Uluslararası insan hakları belgeleri herkesin çalışma ve temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir ücret almasını bir hak olarak görmektedir. Türkiye'nin de imzaladığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23.Mad; BM Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve İLO asgari standartları iş güvencesini temel bir hak olarak öngörür.
İnsan Hakları Derneği olarak insanların bir iş edinmesinin ve iş güvencenin temel bir hak olduğunu savunuyoruz. Sosyal devletin temel görevinin de yurttaşların bu haklarını korumaktır. Ama ne yazıktır ki neo liberal politikalar sonucu sosyal devlet anlayışı terk edilmekte ve bunun sonucunda kamu hizmetleri tasfiye edilmektedir. Kamu hizmetlerinin tasfiyesiyle zarar görenler sadece bu işletmelerde çalışanlar değil, aynı zamanda bütün toplum da zarar görmektedir. O nedenle tüm toplumun dayanışma içerisinde olması ve bu mağduriyetin giderilmesi için çaba harcaması gerekmektedir.
İnsan Hakları Derneği insan haklarının bütünselliğini savunmaktadır. Kişisel ve siyasal haklar ile, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların bir bütündür. Biz hakların birini diğerine tercih edemeyiz. İHD bütün haklar için mücadele eden bir örgüttür.
Özelleştirme sonucu işten atılanlardan 1800 kişi 18.07.2002 tarihinde o dönemin hükümeti tarafından kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilmiştir. Fakat 3000 kişi ise hala mağdur durumdadır. Mağdur olan işçilerin mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini diliyor ve İnsan Hakları Derneği olarak konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ