Eruh İlçesi’nde Yaşamını Yitiren 6 Silahlı Militana İlişkin Araştırma-İnceleme Raporu

OLAY

Van ilinde ikamet eden başvurucu Lalehan ULUCA, 11.05.2004 günü, İHD Siirt Şubesine başvuruda bulunarak; 10 Mayıs günü akşam saatlerinde tanımadığı bir kişi tarafından telefonla arandığını, yaklaşık 4 yıldan bu yana göremediği ve akıbetinden haberdar olmadığı oğlu Mahfuz Uluca ile birlikte 5 kişinin 6 Mayıs 2004 tarihinde Siirt ili Eruh İlçesi Gedikaşar (Ersi) ile Kuşdalı (Şavuran) köyleri arasındaki Çaçi Dağı kırsalında kimyasal madde ile etkisiz hale getirildiği, işkence edildikten sonra ateşli silah ile öldürüldüklerinin söylendiği iddiasında bulunmuş ve Derneğimizden teşhis aşamasında, teşhis edildikten sonra cenazesinin alınmasında ve ölüm nedeninin belirlenmesi hususlarında yardım talep edilmiştir.HEYETİN OLUŞUMU
Derneğimize yapılan başvuru üzerine, bu konuda mağdurun ailesi, varsa görgü tanıkları ile yetkili makamlarla görüşmek, araştırma ve incelemeler sonrasında kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, çeşitli ulusal ve uluslar arası mevzuatlarda güvence altına alınan yaşam hakkının korunmasına katkıda bulunmak ve varsa yaşam hakkını ihlal eden faillerin yakalanarak haklarında gerekli soruşturmanın başlatılmasını talep etmek amacıyla;

İHD GYK Üyesi ve Güneydoğu-Doğu Anadolu Bölge Temsilcisi Mihdi PERİNÇEK başkanlığında İHD Siirt Şube Başkanı Vetha AYDIN ve İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Av. Muharrem ERBEY’ in yer aldığı İnsan Hakları Heyeti oluşturulmuştur.

HEYET GİRİŞİMLERİ
İnsan Hakları Heyeti, 11.05.2004 tarihinde, önce Mahfuz Uluca’ nın annesi başvurucu Lalehan Uluca ve amcası M. Sait Uluca ile İHD Siirt Şube binasında görüşerek yazılı beyanlarını almıştır. Lalehan Uluca’ nın, Av. Muharrem Erbey’e vekalet verme talebinde bulunması üzerine, Siirt Noterliğince tanzim edilen vekaletname ile birlikte saat 14.00 dolaylarında Eruh ilçesine hareket edilmiştir. Siirt’e yaklaşık 15 km. mesafedeki Eylence Jandarma Karakolundaki askerler tarafından İnsan Hakları Heyetinin kimlik tespiti yapılarak kayıt altına alınmıştır. Heyet daha sonra Eruh’a giderek iddialar ve teşhisle ilgili olarak, Eruh C.Savcısı Niyazi Yar ile görüşmüştür.

TEŞHİS
Maktul Mahfuz Uluca’ nın annesi başvurucu Lalehan Uluca ve amcası M. Sait Uluca ile ailenin vekili ve heyet üyesi Av. Muharrem Erbey, olayla ilgili hazırlık soruşturmasını yürüten Eruh Cumhuriyet Savcısı Niyazi Yar ile görüşerek mevcut dosyadaki fotoğraflardan cesedi teşhis etmek istediklerini belirtmişlerdir. Bunun üzerine Savcı Yar, 6 Mayıs 2004 günü saat 14:00 sıralarında başlayan ve birkaç saat sürdüğü ifade edilen silahlı çatışmada yaşamını yitirenlere ait fotoğrafları göstermiş ve başvurucu aile, “Mahfuz’u 4 yıl görmüyoruz, en son gördüğümüzde 16 yaşlarında idi, gösterilen fotoğraflardan biri benziyor, ancak emin değiliz” şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.

HEYET ÜYELERİNİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ RESMİ GÖRÜŞME
Eruh Cumhuriyet Savcısı Niyazi YAR : Heyet üyeleri ile görüşen Cumhuriyet Savcısı Niyazi Yar olay ile ilgili olarak, vakanın 06.05.2004 günü kendisine intikal ettiğini, yaşamını yitiren 6 militanın ölüm nedenini tespit etmek için Eruh Devlet Hastanesinde görevli doktor ile birlikte, cesetlerin dağlık bir alanda olmasından dolayı temin edilen bir helikopter ile olay yerine gittiklerini, ölü muayene tespit tutanağının tanzim edildiğini, cenazelerin olay yerinde defin edilmesi için izin verdiğini, olay yeri ve cenaze defin yerine ait krokilerin çizildiğini ve harita üzerinde gerekli işaretlemelerin yapıldığını, cenazelerin defnedildiği yere şu anda gitmek için çok geniş düzeyde güvenlik önlemine ihtiyaç olduğunu, bunun da zaman alacağını, bu çatışmada bir astsubayın da yaralandığını, “zehirli madde ile öldürme” iddiasının istihbari şekilde kendisine ulaştığını, bunun bir örgüt propagandası olduğunu, otopsi yapılırken bunun bulgularına rastlanmadığını, fezlekesinin hazır olduğunu, dosyayı en kısa zamanda Diyarbakır DGM’ sine göndereceğini belirtmiştir.

Başvurucu Lalehan Uluca vekili ve heyet üyesi Av. Muharrem Erbey’in dosyada mevcut Ölü Muayene Tespit Tutanağını okuma talebi, yasal mevzuat ileri sürülerek Savcı Niyazi Yar tarafından reddedilmiştir.

İHD SİİRT ŞUBESİ’ NE YAPILAN İKİNCİ BAŞVURU VE AKABİNDE ALINAN BENZER MAHİYETTE BAŞVURULAR
Eruh İlçesinden Siirt’e dönerken, heyet üyeleri ve başvurucu ailenin kimlik bilgileri Eylence Jandarma Karakolu’nun bulunduğu noktada ve Siirt girişinde sivil giyimli güvenlik görevlileri tarafından yazılı kayıt altına alınmıştır.

Başvurucu Besime OKATAN ile Yapılan Görüşmeler
Heyet üyelerinin İHD Siirt Şube binasında bulunduğu esnada, Besime OKATAN adlı bir yurttaşımız Şubeye başvuruda bulunarak, özetle, Şanlıurfa ili Halfeti İlçesinde ikamet ettiğini, 10.05.2004 günü akşam saatlerinde tanımadığı bir kişi tarafından telefonla arandığını, kendisine, eşinin kardeşi olan Mehmet Okatan’ ın 06.05.2004 günü Siirt ili Eruh İlçesi Gedikaşar (Ersi) ile Kuşdalı (Şavuran) köyleri arasındaki Çaçi dağı kırsalında kimyasal madde ile etkisiz hale getirildiğini, daha sonra işkence edildiğini ve akabinde ateşli silah ile öldürüldüğünün söylendiğini, teşhis işlemi için 12.05.2004 günü sabah saatlerinde Eruh C.Savcılığına gideceğini ifade etmiştir. Daha sonra Eruh C.Savcılığına giden başvurucu aileye; dosyanın Diyarbakır DGM C.Başsavcılığına gönderildiği söylenmiştir. Bunun üzerine Diyarbakır DGM Başsavcılığına müracaat eden başvurucu Salih Okatan, dosyada mevcut fotoğraflardan oğlu Mehmet Okatan’ı teşhis etmiştir.

Yapılan teşhis üzerine başvurucu Salih Okutan, oğlunun cesedinin kendisine teslimini talep etmiş ve talep üzerine Diyarbakır DGM C.Savcılığı, Eruh C.Savcılığına 21.05.2004 tarih ve 229/603/04 sayılı bir yazı göndererek, cesedin babası tarafından teşhis edildiğini ve cenazenin ailesine teslimini istemiştir. Heyet üyelerinden Mihdi Perinçek, başvurucu Salih Okatan, vekilleri Av.Vedat Karaduman ve Av. Aygül Demirtaş, 26.05.2004 günü Eruh C.Savcılığına yazılı başvuruda bulunarak cesedin teslimi talebinde bulunmuşlardır. Eruh C.Savcısı Baki Yiğit Çakmakkaya, cesedin defnedildiği yerden alınması ve nakli hususlarında alınacak idari tedbirler için Eruh Kaymakamlığına hemen yazı yazacağını, alınacak cevabi yazıya göre aile ve vekillerinin bilgilendirileceğini belirtmiştir. Ancak bunun üzerinden bir ayı aşkın bir zaman geçmesine rağmen Mehmet Okutan’ın cenazesinin ailesine teslimi için herhangi bir işlem yapılmamıştır.

Başvurucu Ömer KILIÇ ve Hiyal SÜMER ile Yapılan Görüşmeler
22.04.2004 günü Ömer Kılıç ve 23.04.2004 günü Hiyal Sümer, İHD Siirt Şubemize başvuruda bulunarak yardım talep etmişlerdir. Adı geçen başvurucular, 23.04 2004 günü Siirt C.Başsavcılığına yazılı bir dilekçeyle başvuruda bulunarak; 15-16.04.2004 günü Siirt ili Merkeze bağlı Demirkaya ve Sağlarca köyü kırsalında güvenlik görevlileri ile girdikleri silahlı çatışmada yaşamlarını yitiren şahısları fotoğraflardan teşhis ettiklerini, şahıslardan birinin başvurucu Ömer Kılıç’ ın oğlu Mehmet Emin Kılıç ve diğerinin de başvurucu Hiyal’ in oğlu Kadir Sümer olduğunu ve çocuklarına ait olan cenazeleri almak istediklerini belirtmişlerdir.

Siirt C.Savcılığı, 23.04.2004 tarih ve 2004/808 Hz.sayılı yazıyla; 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununa atıfta bulunarak başvurucuların ve vekilleri Av. Veysel Vesek’in, cenazelerin teslimine ilişkin taleplerini reddetmiştir. Bunun üzerine dosya Siirt C.Başsavcılığı tarafından Diyarbakır DGM C.Başsavcılığına gönderilmiş, ve burada da ailelerin aynı taleple yazılı başvuruda bulunmaları üzerine, DGM Cumhuriyet Savcısı Süleyman Karaca tarafından 24.05.2004 tarih ve 2004/1074 Hz.S.K.sayılı kararı ile cesetlerin defin ve nakil ruhsatları verilmiş, buna rağmen Siirt Valiliği 28.05.2004 tarihli yazısı ile başvurucu Kılıç ve Sümer’in vekili Av. Vesek’ e “ceset nakli ile ilgili talebinizin yerine getirilmesi mümkün olmamıştır“ biçiminde yanıt vermiştir.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER
1. Başvurucu Uluca, Okatan, Kılıç ve Sümer aileleri bizzat ve vekilleri aracılığıyla çocuklarının cesetlerini gömüldükleri yerlerden almayı talep etmişler ancak bu talepleri Eruh ve Siirt Cumhuriyet Savcılığı ile Siirt Valiliği tarafından reddedilmiştir.

2. Başvurucu Salih Okatan, oğlu Mehmet Okatan’ ın nerede gömüldüğünü bilmemekte, avukatları aracılığıyla Eruh Savcılığından cenazenin teslimini talep etmesine rağmen bu talebi henüz yerine getirilmemiştir. Başvurucu Hiyal Sümer’in oğlu Kadir Sümer’in cesedi Siirt merkez Demirkaya Köyü muhtarlığına teslim edilmiş ve köye defnedilmiştir. Benzer şekilde başvurucu Ömer Kılıç’ın oğlu Mehmet Emin Kılıç’ın cesedi de Siirt merkez Sağlarca Köyü muhtarlığına teslim edilmiş ve adı geçen köye gömülmüştür. Cesetlerin yasa gereği 15 gün boyunca olay yerine en yakın bir morgda bekletilmesi gerekirken cesetlerin kimliklerinin teşhisi ve ailelerinin bulunması için gerekli olan 15 gün beklenmemiş ve cesetler gömülmüştür.

3. Maktul Mehmet Okatan’ın cesedi Eruh C.Savcılığının verdiği izin üzerine kırsal alanda defnedildiğinden; maktullerin dini vecibelerin yerine getirilerek gömüldüğüne ilişkin verilere sahip olunmamıştır.

4. Yörede “Soran Göçerleri” olarak bilinen köylülerin ikamet ettiği Gedikaşar (Ersı) köyüne araçla ulaşımın kolay ve Eruh ilçe merkezine araçla 10 dakika mesafede olduğu, olay ve defin yerinin adı geçen köye 30 dakika yaya mesafesinde olmasına rağmen, cenazelerin defin için Eruh Belediyesine teslim edilmediği tespit edilmiştir.

5. İnsan Hakları Heyeti, Siirt ve Eruh bölgesinde meydana gelen silahlı çatışmalar sonucu gerçekleşen ölüm vakalarında cesetlerin ailelere tesliminde idari ve adli engeller çıkarıldığını tespit etmiştir.

AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR

1. Son haftalarda Siirt ve bölgesinde meydana gelen silahlı çatışmalarda yaşamını yitiren örgüt üyelerinin ailelerinin Derneğimize yapmış olduğu başvurularda, cesetlerin kendilerine teslim edilmediği, teslim almak için yapılan girişimlerde ise kendilerine zorluklar çıkarıldığını ifade etmektedirler. Bu durumun, ölümlerin, kullanılması yasak silahlar sonucu meydana geldiği veya işkence yasağının ihlal edildiği iddialarıyla bir ilgisi var mıdır?

2. Ailelerin cenazeleri alma girişimlerinin engellenmesi ve idari ve adli olarak birçok engelin çıkartılması ile ailelerin cezalandırılması mı hedeflenmektedir?

3. Siirt-Eruh kırsalında meydana gelen ve 6 militanın yaşamını yitirdiği 1 askerin yaralandığı çatışmada ve Siirt ili merkez Demirkaya köyü kırsalında yaşamını yitiren Mehmet Emin Kılıç ve Kadri Sümer isimli iki militana ait cesetlerin yasa gereği 15 gün süreyle bir morgda bekletilmeyip, çatışmanın yaşandığı yere gömülmesi ile cesetlerin aileler tarafından alınmasını zorlaştırmak mı hedeflenmiştir?

4. Cesetlerin 15 gün süreyle olası teşhislerinin yapılması için morgda bekletilmeyip olay yerlerinde gömülmeleri ile gizlenmek istenen bir şey var mıdır?

5. Diyarbakır DGM Savcılığınca cesetlerin defin ve nakil izninin verilmesine rağmen, Siirt ve Eruh Cumhuriyet Başsavcılıklarının, yasalara açıkça aykırı bir şekilde, cesetlerin gömüldükleri yerlerden alınmalarının engellenmesi ve ölü muayene otopsi tutanaklarının ailelerin avukatlarına verilmemesi ile gizlenmek istenen şey nedir?

6. Cenazelerin aileleri tarafından alınmasını engelleyen Siirt Cumhuriyet Savcısı Ali Metin Doğan hakkında Adalet Bakanlığı ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna suç duyurusunda bulunan Av. Veysel Vesek’in talepleri sonucu sorumlular hakkında herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?

7. Dini vecibelerin yerine getirilerek cenazelerin gömülmesinin toplumumuz için ne kadar önemli olduğunun bilinmesine rağmen, cenazelerin teslim edilmemesiyle toplumda bilinçli olarak gergin bir atmosferin yaşanması mı hedeflenmektedir?

KANAAT VE SONUÇ

Kanaat
İnsan Hakları Heyeti, çatışmalarda yaşamını yitirenlerin cenazelerinin ailelerine verilmemesinden, kullanılması yasak silahların kullanılması sonucu yaşamlarını yitirdikleri olasılığının güçlü olduğuna inanmaktadır.

Sonuç
Cenazelerin ailelere teslim edilmemesi, ulusal ve ulusalüstü hukuk kurallarına açıkça aykırıdır. Bu nedenle, cenazelerini teşhis eden ve alma konusunda irade beyan eden ailelere yakınlarının cenazeleri derhal teslim edilmelidir. Cenaze teslim, nakil ve defin işlemlerinde ailelerin haklarına saygı gösterilmeli ve prosedürsel olarak engel çıkartılmamalıdır.

Cenazelerin ailelere teslim edilmemesi uygulaması, yaşamını yitiren kişilerin ölüm nedeni ile ilgili olarak kafalarda soru işaretleri yaratmıştır. Bu kaygıların giderilmesi ve somut gerçekliğin ortaya çıkarılması açısından, cesetler üzerinde klasik otopsi gerçekleştirilmeli ve cesetlerden örnekler alınarak patolojik inceleme açısından Adli Tıp Kurumuna gönderilmelidir.

Mihdi PERİNÇEK :İHD Doğu-G.Doğu Anadolu Bölge Temsilcisi ve GYK Üyesi

Vetha AYDIN :İHD Siirt Şube Başkanı

Av. Muharrem ERBEY :İHD Diyarbakır Şube Sekreteri

Bir cevap yazın