EuroMed Rights 13. Genel Kurulu Sonuç Bildirisi: İnsan Hakları- Her Zamankinden Daha Fazla!

EuroMed Rights, 13. Genel Kurulu vesilesiyle, Avrupa-Akdeniz bölgesindeki karar vericilere ve sivil topluma, insan haklarını çalışmalarının ön saflarına koyma çağrısında bulunmaktadır.

Bu nadiren bu kadar önemli olmuştur!

Akdeniz’in güneydoğusunda, İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırımı bir yıldan uzun bir süredir cezasızlıkla ve eşi benzeri görülmemiş bir insan kaybıyla devam ediyor: onbinlerce insan öldürüldü, sayısız insan yaralandı ve milyonlarcası zorla yerinden edildi ve aç kaldı, işkence ve diğer kötü muamele biçimleri genel bir hal aldı. İsrail devleti, uluslararası insani hukuku, insan hakları standartlarını ve liberal demokratik normları daha önce nadiren bu denli aşikar bir şekilde ihlal etmiştir. İsrail’in egemen Lübnan devletine saldırılarının son zamanlarda artması, savaşı süregiden cezasızlıkla daha da genişletme tehdidi taşımaktadır. Gazze’de ve bölge genelinde derhal ve daimi bir ateşkes çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca İsrail’e iki yönlü silah ambargosu uygulanması ve AB-İsrail Ortaklık Anlaşmasının askıya alınması çağrısında bulunuyoruz.

Güney Akdeniz bölgesinin başka yerlerinde de otoriter hükümetler sivil topluma, liberal hareketlere, muhalif partilere, medyaya ve insan hakaları savunucularına yönelik baskıyı artırmışlardır. Adalet, hak ve onur talep edenleri ezmek ve kriminalize etmek için eşi benzeri görülmemiş ölçüde kaynak ayırmaktadırlar.

Akdeniz’in kuzeyinde, liberal olmayan parti ve hareketler daha önce görülmemiş siyasal zaferler elde ediyorlar. Pek çok Avrupa ülkesinde müesses nizamın liberal demokratik normlarına meydan okuyan marjinal protesto aktörleri değiller artık. Tersine, norm haline geldiler ve artık siyaset kurumunun ayrılmaz bir parçasını oluşturuyorlar. Sonuç olarak, Avrupa Birliği’nin kilit kurumları ve bazı AB üyesi devletler, insan hakları ve demokrasiyi geliştirme ve korumaya dair geçmiş taahhütlerinden sapmışlardır. Bu nedenle, seçilmiş Avrupalı siyasi elitler, vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini birçok durumda aktif olarak kısıtlamakta veya zayıflatmaktadır ve çoğu Avrupa hükümeti proaktif olarak göçmenlerin ve sığınmacıların temel hak ve özgürlüklerini sınırlama çabası içindedir.

Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’da insan hakları ve demokrasi hareketlerine yönelik paralel baskılar, Akdeniz’deki bütün devletleri birbirine bağlayan dış politikaları da derinden etkiliyor. Bugün Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu hükümetlerinin, sınırlarını kontrol altına alma, devlet aygıtlarını istikrarlı bir hale getirme ve İsrail gibi savaş yanlısı ülkeleri kayıtsız şartsız destekleyerek güvenliklerini artırmak için ortak girişimlerde bulunmaları, insan hakları ihlallerinin karanlık gölgesini oluşturuyor.

Siyasi bir alt oluşun ve yenilenmenin yaşandığı böylesi anlarda, barışın ve insan refahının sağlanmasında insan haklarının mevcut en iyi araç olmaya devam ettiğini hatırlamak her zamankinden daha önemlidir. Avrupa-Akdeniz bölgesini parçalama tehdidi yaratan çatışmaları kurumsallaştırma ve düzenleme şansına ancak içerde ve dış ilişkilerde bir insan hakları politikası uygulayarak sahip olabiliriz.

Bu gerçeklik insanların gözünden kaçmıyor. Avupa Birliği’nin en kuzey kesimlerinden güney Akdeniz’deki ülkelerin en ücra köşelerine kadar, yeni siyasi nesiller Ortadoğu-Kuzey Afrika bölgesinde insanların başkaldırılarının, Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Önemlidir) ve #Metoo kampanyalarının sona erdiği yerden devam ediyorlar: yalnızca son birkaç ay içinde yüzbinlerce insan, hükümetlerinin iç ve dış politikalarını protesto etmek için sokaklara çıktı. Siyasetin, barış, adalet, demokrasi, hak ve özgürlüklere dayalı olmasını talep ettiler. Onlara diyoruz ki: Her zamankinden daha fazla sizinleyiz, yanınızdayız!

Akdeniz’e kıyısı olan bölgelerdeki insan hakları hareketinin aktörleri olarak, bölgede insan hakları ve demokrasinin evrensel ve bölünmez ilkeleri üzerine inşa edilmiş müreffeh bir gelecek için ortak mücadelemizi daha da ileri taşımayı taahhüt ediyoruz. Bölgemizde bütün insan hakları ihlalleri açısından adaletin ve hesap verebilirliğin artması için mücadelemize devam edeceğiz. Hayatın her alanında kadın haklarının ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin arttırılması için mücadelemize devam edeceğiz. Yasadışı geri göndermeleri kınayarak ve uluslararası ve iç hukuk ihlallerini belgeleyerek mültecilerin ve sığınmacıların haklarını güçlendirmeye devam edeceğiz. Devletlere ve hükümetler arası kurumlara dış politikalarında ekonomik ve sosyal hakların korunmasını sağlamaları için baskı yapmayı sürdüreceğiz. Demokrasiyi korumak, sivil topluma uygun bir alan sağlamak ve Kürtlerden Berberilere kadar tüm çeşitliliğiyle Avrupa-Akdeniz bölgesindeki bütün vatandaşların temel özgürlüklerini korumak için mücadele edeceğiz.