Gezi Demokratik Bir Eylemdi!

Gezi Parkı eylemlerinin 11. yıl dönümü. Coğrafyanın her yerine yayılan bu sivil itaatsizlik eyleminde, yaşamını yitiren tüm genç insanlarımızı, sevgi ve saygıyla anıyoruz. Ayrıca Gezi Parkı eylemleri nedeniyle hala cezaevinde bulunan tüm mahpus arkadaşlarımızın da bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz.

Gezi Parkı, mekân olarak birçok haksızlık ve hukuksuzluğa tanıklık etmiş bir yer. Gezi Parkı 1500’lü yıllarda Surp Agop Mezarlığı’ydı. Özellikle o dönem yaşanan büyük veba salgınında ölen Ermeniler cemaat tarafından oraya gömülmüş ve burası Surp Agop Hastanesi’nin bulunduğu alanın karşısında olduğu için buranın dönemin yöneticileri bir Ermeni Mezarlığı olması yönünde karar vermişler ve Surp Agop Mezarlığı olarak bilinmeye başlanmıştır. Daha sonra Surp Agop Mezarlığı’nın bulunduğu yere bir kışla yapılmıştır. Topçu Kışlası olarak bilinen bu kışlanın şu andaki yönetim tarafından yeniden inşa edilmesi kararının verilmesi, Gezi Parkı eylemlerinin de başlamasına neden olmuştur.

Gezi Parkı’nın yeşil olarak kalmasını savunan birçok görüşe, birçok siyasi anlayışa mensup insan bir araya gelerek bir sivil itaatsizlik eylemi başlatmışlardır. Gezi Parkı eylemleri zamanla coğrafyanın tümüne yayılmış ve bir demokrasi talebi olarak dillendirilmeye başlanmıştır. Aslında bu kadar kutuplaştırılmış bir coğrafyada Gezi Parkı eylemleri ortak bir mücadelenin, ortak bir hak talebinin var olabileceğinin de bir göstergesi olarak insanlara umut olmuştur. Ancak maalesef ki dünyanın her yerinde görülen böylesine bir sivil itaatsizlik eylemi otoriter yönetim tarafından bir kalkışma olarak kabul edilmiş ve bir süre sonra da acımasız bir şiddet kullanılarak 8 insanımızın yaşamını yitirmesine neden olmuştur.

8 insanımızın yaşamını yitirmesine neden olan polis kurşunları ve yine maalesef ki derin güçler tarafından örgütlenen sivil gruplardır. Bugüne kadar 8 genç insanımızın yaşamını yitirmesi nedeniyle gerçek bir yargılama yapılmamış, tam tersine Gezi Davası’nda demokrasi talep eden çoğunluğun içinde bulunan ve bazı arkadaşlarımız seçilerek haklarında dava açılmıştır. Önce beraat kararı verilen mahkemenin kararı hiçe sayılarak yeniden bir dava açılmış ve arkadaşlarımıza uzun süreli hapis cezaları verilmiştir.

Gezi eylemlerinin 11. yıl dönümünde yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan, Ahmet Atakan, Burak Can Karamanoğlu, Mehmet İstif, Elif Çermik’i sevgi ve saygıyla anıyoruz. Gezi Davası nedeniyle hala hükümlü bulunan Osman Kavala, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın bir an önce serbest bırakılmalarını talep ediyoruz. Gezi eylemlerinin en başından itibaren büyük bir devlet şiddeti uygulandı. Son derece demokratik olan hak talebi şiddetle bastırılmak istendi. Her zaman insan hakları savunusu kimlikleriyle bilinen arkadaşlarımız suçlu olarak ilan edildiler ve uzun süredir özgürlüklerinden yoksun bırakılarak cezaevinde tutulmaktadırlar.

İnsan hakları savunucuları olarak bugün “normalleşme” adı altında yeni bir sürecin tartışıldığı böylesine hukuksuz bir dönemde bu düşman hukuku uygulamasının bir an önce son bulmasını talep ediyoruz.

İnsan Hakları Derneği