Gezi isyanının 8. Yılında, iktidarın, bu haklı isyanı bastırmak için uyguladığı azgın şiddetin ötesinde, hak ve özgürlüklere uyguladığı şiddeti, halka yönelik zulmü daha da katlanılmaz boyutlara vardırdığı, nefes alamadığımız günlerdeyiz. OHAL ve sonrasında yerleştirilen baskıcı yasalar ve idari pratiklerle, halkın insanca yaşama, insanca bir gelecek umutlarını kırmaya çalışanlara en güzel cevap; unutmamak, unutturmamak, umut ve dirençle bu günümüze ve geleceğimize sahip çıkmak olacaktır.
Önceki açıklamamızda ; “İnsan hakları savunucuları olarak; olaylar sırasında, barışçıl gösteri hakkının, çevre hakkının ve ifade özgürlüğünün, yaşam hakkına ve vücut bütünlüğüne yapılan saldırılarla baskı altına alınmasını, halka uygulanan azgın şiddeti, siyasal iktidarın, emniyet güçlerinin ve sonrasında etkin soruşturma yapmayan yargının tutumunu kınıyor, devleti bu tutumundan vazgeçmeye çağırıyor ve olaylar sırasında yaşamını yitirenlerin acısını paylaşıyoruz.
Hatırlanacağı üzere, olaylar; Taksim Gezi Parkına AVM ve Topçu Kışlası yapılması projesine yöneltilen yoğun eleştiriler devam ederken, 27 Mayıs 2013 günü polis ve belediye zabıtaları eşliğinde parka giren görevlilerin ağaçları kesmeye kalkışması sırasında, buna izin vermek istemeyen yerel halk ve çevrecilerin eylemi ile başlamış, polisin şiddet kullanarak müdahale etmesi özellikle 31 Mayıs’taki müdahale sonrası eylem giderek yayılmıştı.
Eylem sadece büyümekle kalmamış, halkı bunaltmış olan baskı ve hak gasplarına karşı hak, adalet, demokrasi talepleri ile Gezi parkı protestosu tüm illere yayılarak toplumun büyük kesimini içine alan bir isyana dönüşmüştü.
İktidar, temel haklara yönelik haksız baskıyı sonlandırmak ve halkın taleplerine kulak vermek yerine, bu barışçıl protestoları şiddet kullanarak bastırma yoluna gitmiş, emniyet güçlerinin doğrudan yaşam hakkına ve vücut bütünlüğüne yönelik müdahaleleri ve sağlık hakkına erişimi engellemeleri neticesinde 12 kişi hayatını kaybetmişti. Sonrasında, bu olayların yaşanmasına neden olanlar hakkında etkin hiçbir adli ya da idari işlem yapılmadı. Ama 5653 kişi hakkında gösterilere katıldığı, sağlık yardımı sunduğu ve benzeri iddialarla dava açıldı, zulme karşı direnme hakkını kullananlar cezalandırıldı.
İnsan hakları savunucuları olarak, siyasi iktidarın, hak ve özgürlüklere yönelik baskıcı ve yasakçı tutumunu, halkın taleplerine karşı şiddeti dayatan yaklaşımlarını halen sürdürüyor olması karşısında… devleti bu tutumundan vazgeçmeye çağırıyor ve olaylar sırasında yaşamını yitirenlerin acısını paylaşıyoruz.” Demiştik.
Gezi isyanının 8. Yılında, yitirdiklerimizi saygıyla anarken, halkı nefes alamaz hale getiren baskı politikalarını ve devlet şiddetini bir kere daha kınıyor; barış, demokrasi ve insan haklarını talep etmekten, insanca bir yaşam için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğimizi ifade ediyoruz.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi