Türkiye’deki siyasi iktidarın seçim öncesi dönemde siyaseti antidemokratik şekilde dizayn etme çabaları hız kazanmıştır.
Bu yıl seçim kanunlarında ve basın kanunu ile internet kanununda gerçekleştirilen düzenlemeler ile iktidarın, seçim idaresini kontrolüne alma ve propaganda araçlarına tam hakim olma isteğini ortaya koymuştur.
Siyasi iktidarın yargı ve güvenlik birimlerini kullanma politikası ile siyaseti belirleme çabası yapılan kanuni düzenlemeler ile seçim sathına girilirken yaygın bir biçimde sürdürülmüştür.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifade özgürlüğü ihlal edilerek verilen hapis cezası ve bu karar üzerine Ysk başkanı olmak üzere yargıçların açıklamaları dikkate alındığında, yargının araçsallaştırıldığını ve iktidarın ihtiyaçlarını karşılayacak bir pozisyona büründüğünü göstermektedir.
Hak ve adalet arayışında olan kişiler ve gruplar hedef alınmaya, kolluk ve yargı baskısı ile mücadeleleri engellenmeye devam edilmiştir. 18 Aralık 2022 günü İstanbul’da, Adalet Nöbeti tutan ailelerin yapmak istedikleri basın açıklamasına polisin müdahalesi sırasında işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden davranışlar gerçekleştirilmiştir. Çok sayıda kişi darp edilerek gözaltına alınmıştır. Bu müdahale esnasında HDP İstanbul İl Eş Başkanı, eski milletvekili Ferhat Encü polisin tokatlı saldırısına maruz kalmıştır. Ertesi gün bu olayı protesto etmek amacı ile HDP Kadıköy İlçe Binasına gitmek isteyen HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın parti binasına girişleri engellenmiştir. Siyasi iktidar özellikle HDP’ye yönelik olarak tutumunu giderek sertleştirmekte ve tüm yasaları açık bir şekilde ihlal etmektedir.
Ferhat Encü’ye yönelik şiddet eylemini, ailelerin ve gazetecilerin darp edilerek gözaltına alınmasını ve HDP Eş Genel Başkanlarının engellenmesini kınıyoruz.
İktidar, bir yandan kolluk şiddeti ile her türlü barışçıl ve demokratik eylem ve etkinlikleri yasaklarken bir yandan da HDP’nin kapatılma davasında Anayasa Mahkemesi’ni hızlandıracak adımlar atmıştır. Önceki tarihlerde tedbir talepleri reddedilmesine rağmen Yargıtay Başsavcısının yeniden hazine yardımına bloke konulması ile ilgili tedbir talebinde bulunması oldukça manidardır.
Türkiye’deki siyasi iktidara siyasi ve toplumsal muhalefete bir kez daha hatırlatmak isteriz: HDP; Türkiye’nin 3. Büyük partisidir. Kürt meselesinin; diyalog ve müzakere edilmesi, barışçıl ve demokratik yollarla çözümüne ilişkin bir imkandır. HDP’siz politika üretme arayışları; Türkiye’de Kürt sorununu ve Kürtleri görmezden gelen bir siyaset anlayışıdır. Türkiye’nin en önemli sorunu olan Kürt sorunu demokratik ve barışçıl yoldan çözümü için HDP’ye ihtiyaç vardır. Demokrasiyi savunan tüm çevrelerin Türkiye’nin 3.büyük partisinin siyaset yapma hakkını savunması gerektiğini, HDP’nin Eş Genel Başkanlarından üyelerine kadar maruz kaldığı her türlü hukuksuz ve haksızlığın karşısında durmak gerektiğini belirtmek isteriz. Türkiye’nin sorunları ancak ve ancak demokratik siyaset ile çözülür. Demokratik siyasetin demokratik yol ve yöntemler dışında dizayn edilerek iktidarın ömrünü uzatma çabalarına karşı; demokratik toplumsal muhalefetin kollektif çabasının ve dayanışmasının zorunlu olduğunu belirtmek isteriz.
İnsan Hakları Derneği