Hukuku İşletin, Failleri Koruyan Cezasızlık Politikalarına Son Verin!

2 Kasım 1993 tarihinde, Ankara Altındağ Nüfus Müdürü olan Abdülmecit Baskın özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındı. 4 Ekim 1993 tarihinde işkence izleri taşıyan cansız bedeni bir çiftçi tarafından Gölbaşı mevkinde bulundu.

Kürt iş insanı Behçet Cantürk 14 Ocak 1994 tarihinde Recep Kuzucu ile birlikte kaçırıldı. 15 Ocak 1994 tarihinde işkenceyle öldürülmüş bedenleri Sapanca yakınlarında bulundu.

Olaydan 18 yıl sonra, 26.03.2011 tarihinde özel harekat polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle, Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın özel harekat polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın’ın emniyet, savcılık ve hakimlik beyanlarındaki anlatımlarının yer tanımları, mekanlar ve olay yeri tutanakları ile birebir örtüştüğü savcılık ve mahkeme kayıtlarına girdi.

Çarkın’ın basına da yansıyan itiraflarından sonra Abdülmecit Baskın, Behçet Cantürk ve Çarkın’ın beyanlarında isimleri geçen gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 17 kişiye ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı.

Soruşturma sonrası 2014 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde içlerinde Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de bulunduğu 19 kişi hakkında “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açıldı.

Kamuoyunda Ankara JİTEM davası olarak bilinen dava 13 Aralık 2019 tarihinde tüm sanıkların beraatleri ile sonuçlandı.

Yerel mahkemece verilen hükümlere karşı aileler istinaf kanun yoluna başvurdu. 5 Nisan 2021 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, beraat hükmünü bozdu ve dosyayı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Yeniden görülen davanın 26 Mayıs 2023 tarihli son duruşmasında, istinaf mahkemesinin verdiği bozma kararı sonrası sanıklar hakkında tekrar beraat kararı verildi.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi 26.02.2024 tarihinde ikinci beraat kararına ilişkin itirazını tamamladı ve bu kez beraat kararını yerinde buldu. Mahkeme, Behçet Cantürk ve Abdülmecit Baskın cinayetleri yönünden, dosyaların zamanaşımına uğraması sebebiyle düşme kararı verirken, diğer cinayetler için beraat kararının yerinde olduğunu belirtti.

Dairenin başkanı Aslan Duru ve üye Nazım Bal’ın imza attığı 6 sayfalık karara, daire üyesi Ayhan Altun “Mehmet Ağar ve Korkut Eken korku iklimi yaratmak ve bu korku ikliminden maddi çıkar sağlamak için devletin imkanları ile bir grup kurdular ve bu dönemde siyasi cinayetler işlenmeye başlandı. Tarık Ümit ve Mehmet Eymir arasında ki telefon konuşma tapelerinde bu cinayet emirlerinin kimler tarafından verildiği bellidir. Mehmet Ağar ve Korkut Eken cinayetler için eğitim verdiler. Bu ekiplerin içine vatansever siviller alındı ve onlara da eğitim verdi. Eğitim kampına alınan tüm özel harekat polisinin birden fazla faili meçhul cinayet dosyası var. Bu örgütün lideri Mehmet Ağar’dır Bir hukuk devletinde polisler susuturucu satın alamaz.” diyerek 160 sayfalık muhalefet şerhi ile karara karşı çıktı.

İnsan hakları savunucuları olarak gerek söz konusu olan Ankara JİTEM davası gerekse insanlığa karşı suç oluşturan benzer davalarda Türk Yargısında hakim olan ‘CEZASIZLIK’ pratiğinin son bulması gerektiğini sürekli dile getiriyoruz.

Türk Ceza Kanununun 77. maddesi açıkça bu suçu düzenlemektedir. Gerek iç hukuk gerekse altına imza atılan uluslararası sözleşmeler yaşam hakkını ‘garanti’ altına almıştır ancak yazılı hukuk ile uygulama arasındaki bu olağanüstü fark ve faillere sağlanan cezasızlık zırhı Türkiye’nin bir hukuk devleti olmayışının sonucudur. İnsan hakları savunucuları olarak bu cezasızlık pratiği ve hukuksuzluk son bulana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ