İHD 19. Olağan Merkez Genel Kurul’u 3-4 Kasım 2018 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir.
Genel Kurul’un divan başkanlığını İHD Onursal Eş Başkanı Akın Birdal yapmıştır. İHD Genel Kurulu, İHD delegelerinin coşkusu ve heyecanı içeresinde gerçekleştirilmiş, Genel Kurulumuza üyesi olduğumuz Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Başkanı Dimitris Christopoulos ile üyesi olduğumuz Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı (Euromed Rights) Başkanı Wadih Al Asmar katılmış ve kapsamlı değerlendirmeler içeren konuşmalar yapmıştır. Yanı sıra çok sayıda siyasi parti, emek meslek örgütü, çeşitli kitle örgütü temsilcileri, milletvekilleri ve insan hakları aktivistlerinin katıldığı bir ortamda gerçekleşmiştir.
Genel Kurul’da Eş Başkanlar olmak üzere konukların ve delegelerin konuşmalarında vurguladıkları hususlar ile delegelerin çeşitli tespit ve önerileri ile birlikte aşağıdaki sonuç bildirisi oluşturulmuştur.
BM ve Avrupa Konseyi’nin insan hakları ve demokrasiye dayalı bir sistem üzerinden inşa edilmesine karşın aradan geçen 70 yıllık zaman içerisinde insan haklarında aşınmanın gerçekleştiği ve insan haklarının araçsallaştığı, devam eden ekonomik krizler, silahlı çatışma ve savaş ortamlarının insan haklarını tehdit ettiği tespiti yapılmıştır.
Dünyadaki kötü gidişatın özelikle mülteci/sığınmacı/göçmenlerin sayısını artırdığı, bu kişilerin haklarının pazarlık konusu yapıldığı, bu durumun da insan haklarının araçsallaşmasına özelikle katkı sunduğu tespiti yapılmış, BM ve AK sisteminin insan haklarının evrenselliği ve uluslararası korumaya tabi olması anlayışı bakımından, yetersizlik ve eksikliklerinin ortaya çıktığının görüldüğü bir dönemin yaşandığı vurgulanmıştır.
Dünyadaki bu olumsuz gelişmenin Türkiye’deki olumsuz gidişata katkı sunduğu, Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununun giderek büyüdüğü, Türkiye’nin temel sorunlarını çözmekten uzaklaştığı ve giderek otoriterleştiği bir dönem yaşadığı tespiti yapılmıştır. Türkiye’nin Kürt sorununu çözemediği için gerçek bir çatışma çözümü gerçekleştiremediği, bunun sonucunda demokratikleşmesini sağlayamadığı, tersine bir gidişatın içerisine girdiği ve Anayasasını değiştirerek tek kişi yönetimine dayalı otoriter bir başkanlık modeline geçtiği ve bunun da sürekli hak ihlali ürettiği tespiti yapılmıştır.
Türkiye’nin sürekli silahlı çatışma ve savaş ortamında rejiminin otoriterleşmesinin yanı sıra
içerisine girdiği ekonomik krizin etkisi ile ekonomik ve sosyal haklarda ciddi bir gerileme süreci içerisine girdiği ve bunun sonucunda işsizlik ile birlikte yoksulluğun giderek arttığı, buna karşı mücadele etmek isteyen işçi ve emekçi örgütlerinin üzerinde baskı kurduğu bir dönem tespiti yapılmıştır.
Türkiye toplumunun tamamının karşı çıktığı 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün bastırılmış olmasına rağmen siyasi iktidarın karşı darbe yaparak OHAL ilan etmesi ve Türkiye’yi OHAL rejimi ile 2 yıl yönetip Anayasal rejimi OHAL rejimi haline getirdiği bir dönemin devam ettirildiği, 7145 sayılı kanunla OHAL’in 3 yıllığına uzatıldığı, OHAL’in sebep olduğu ağır hak ihlallerinin devam ettirdiği tespiti yapılmıştır.
Siyasi iktidarın uygulamaları ile insan hakları alanındaki her başlıkta sürekli ihlal ürettiği, demokrasinin temeli olan ifade özgürlüğünü nerede ise yok ettiği, başta gazeteciler olmak üzere toplumsal muhalefetin tamamını yargı baskısı altında tuttuğu, muhalif siyasi partiler üzerinde yargı baskısını eksik etmediği, terörle mücadele adı altında toplum üzerinde sürekli bir terör tehdidi ile baskı kurduğu, bunun sonucunda çok sayıda insanın cezaevlerinde haksız yere tutulduğu ve cezaevi koşullarının giderek ağırlaştığı tespiti yapılmıştır.
Bütün bu tespitlerden hareketle;
1- Siyasi iktidarın Kürt sorununda devam ettirdiği silahlı çatışma ve savaş ortamını sona erdirerek yeni bir barış sürecinin inşa edilmesi konusunda politika değişikliğine gitmesi gerektiği çağrısı yapılmış, insan hakları savunucularının her koşulda barışı savunacağı ve barış mücadelesi vereceği ifade edilmiştir.
2- Siyasi iktidarın Ortadoğu politikasını değiştirerek Suriye iç savaşının sona erdirilmesinde ve Irak’ın iç istikrarının sağlanmasında, halkların kendi geleceğini belirleme ilkesine uygun olarak barışçıl politikalara yönelmesi, mevcut askeri varlığını geri çekmesi,
3- Türkiye’nin yeni bir barış sürecini inşa edebilmesi için gerçek bir geçmişle yüzleşme
sürecine girmesi, bu sürece toplumun dahil edilmesi,
4- Dünya Kobani günü hatırlatılarak, başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu halklarının DAİŞ/İŞİD’e karşı verdiği mücadele ile geriletilen cihatçı çete yapılanmalarının gerek Ortadoğu’da gerekse de Türkiye’de işledikleri ağır insan hakkı ve insancıl hukuk ihlalleri nedeni ile insanlığa karşı suçlar, soykırım suçları kapsamında yargılanmasının sağlanması
için uluslararası toplum göreve davet edilmiştir.
5- Türkiye’deki cezasızlık politikasının sona erdirilerek, hukukun üstünlüğüne dayalı yeni bir yargı yapılanmasının kurulması ve böylece adalete olan güvenin yeniden tesis edilmesi için
adımlar atılması,
6- Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı taleplerinin karşılanması konusunda Alevi örgütleri ile birlikte daha etkili mücadele yürütülmesi,
7- Siyasi iktidarın ayırımcı uygulamalarına karşı LGBTİ bireylerin hakları ve nefret cinayetlerine karşı mücadele edenler olmak üzere ayrımcılık karşıtı örgütlerle birlikte
mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi,
8- Cumartesi Anneleri ve Barış Annelerinin uzun soluklu adalet arayışı eylemleri üzerindeki yasaklamaların kaldırılması ve annelerden özür dilenmesi,
9- Halen milletvekilliği devam eden Leyla Güven başta olmak üzere, Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının serbest bırakılması,
10- Kürt halkının iradesini temsil eden belediyelerdeki kayyumların kaldırılarak seçilmişlere iade edilmesi, Gülten Kışanak ve arkadaşlarının biran önce serbest bırakılması,
11- OHAL KHK’ları ile ihraç edilen kamu görevlilerinin işe iadelerinin sağlanması, TBMM’de görüşülmekte olan ihraç edilen hekim ve diş hekimlerine özel sektörde çalışma yasağı getiren teklifin geri çekilmesi, OHAL ile birlikte yaklaşık 150 bin insana dayatılan “medeni
ölüm” halinin biran önce sona erdirilmesi,
12- İnsan haklarının tehdit altında olduğu gerçeğinden hareketle başta uluslararası insan hakları örgütleri olmak üzere uluslararası alanda insan haklarının savunulması konusunda etkili çalışmalar yürütülmesi, BM, AK ve AB’ye insan hakları yükümlülüklerinin hatırlatılması,
13- Mülteci/sığınmacı ve göçmenlerin insan haklarının tanınması bu kişiler üzerinden siyaset yapılmasına son verilmesi,
14- Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak olmak üzere tüm tutuklu gazetecilerin, aydın ve yazarların
serbest bırakılması,
15- İnsan hakları savunucuları Osman Kavala, Hasan Ceylan ve Özgür Ateş ile Selçuk
Kozağaçlı şahsında tutuklu avukatların biran önce serbest bırakılması,
16- İnsanlığa karşı suçlar hariç ayrımsız genel af çıkarılması,
17- Cezaevlerindeki ağır hasta mahpusların biran önce tahliye edilmesi, Abdullah Öcalan
üzerindeki tecrittin sona erdirilmesi,
18- İnsan hakları ve demokrasiden yana tüm toplumsal kesimlerin asgari müştereklerde bir
araya gelerek demokrasi mücadelesi yürütmesi,
19- Ekonomik ve sosyal haklardaki gerilemenin yarattığı yoksullaşmanın yol açtığı ağır
tahribatlar karşısında ekonomik ve sosyal hak mücadelesinin insan hakları savunucuları
bakımından da öncelikli mücadele olarak yürütülmesi,
20- Başta kadına yönelik şiddet olmak üzere, şiddetle mücadele konusunda daha fazla mücadele yürütülmesi,
21- Çocukların, Çocuk Hakları Sözleşmesi kapsamındaki haklarının tanınması için mücadele yürütülmesi, militarizme, asimilasyona ve ırkçılığa karşı korunmaları,
22- Militarizme karşı vicdanı red hakkının tanınması,
23- İnsan hakları mücadelesinin daha nitelikli verilebilmesi için yeni yol ve yöntemlerin kullanılması, mücadele yöntemlerinin çeşitlenmesi konularında İHD7nin çalıştaylar yapılması,
24- Türkiye içinde ve dışında İHD örgütlenmesinin artırılması konusunda çalışmalar yapılması,
25- İnsan hakları aktivistlerinin ödüllendirilmesi için İHD’nin ödül verilmesine başlanması
Konularında tespit, görüş ve önerile konuşulmuştur.
İHD Genel Merkezi