20 Kasım 1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak kutlanmaktadır. Özellikle savaş, yoksulluk ve sefaletin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi imzalamış ve o tarihten bugüne 20 Kasım ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak ilan edilmiştir. Türkiye sözleşmeyi 1990 yılında imzalamış, 1994 yılında onaylamış ve 1995 yılında yürürlüğe koymuştur. Bu yıl çocuk hakları sözleşmesinin 31. yılıdır.
18 yaşın altındaki her bireyi çocuk olarak tanımlayan Sözleşme’de en temel değerler, ayrım gözetmeme, çocuğun yararının gözetilmesi, yaşama ve gelişme ve son olarak da katılım olarak yer almaktadır. Haklar, eşitlik ve ayrım gözetmeme ilkesi çerçevesinde tüm çocuklar için geçerlidir. Çocuğun yüksek yararı ilkesi çerçevesinde, çocuk merkezli bir bakış açısı ile çocuğun hak ve ihtiyaçlarını öncelikle göz önünde bulundurur. Çocukla ilgili alınacak kararların çocuğun görüşlerinin gelişimi doğrultusunda alınmasına özen gösterilir. Sözleşmenin temel aldığı ilkeler, ayrım gözetmeksizin tüm çocuklar için geçerlidir.
Ancak gerek ülkemizde gerek tüm dünyada çocukların en temel hakları tehlike altındadır. Çocuklar tüm dünyada her gün çocuk işçilik, çocuk mahpusluk, cinsel istismar, erken yaşta evlilik, zorla çalıştırılma, temel besin maddelerine erişememe, bulaşıcı hastalıklardan, savaşlardan etkilenme gibi tehditlerle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Türkiye, çocuk hakları sözleşmesine taraf olmasına rağmen maalesef bugüne kadar ki uygulamalar ve iç yasal mevzuatta “çocuğun üstün yararı”nın korunmasına ilişkin temel politikalar hayata geçirilmemiştir.
Çocuk hak ihlalleri sadece ülkemizde değil, dünyanın pek çok yerinde yaşanmaktadır. Çocuk hak ve ihlallerinden sorumlu tüm yetkili kurumlar ve tüm siyasi erkler, sorumluluk alarak samimiyet ve kararlılıkla, çocuklarımızın iyilik halini güçlendirmek için; eğitimden, sağlığa, sosyal hizmetlerden, adalet sistemine kadar, bütüncül hak temelli bir yaklaşımla, koruyucu, önleyici ve rehabilite edici, ayrımcılığın yaşanmayacağı, çocuğun katılımının sağlanacağı ve yüksek yararının gözetileceği bir sistem kurmaları mümkündür.
Raporun tamamı için:
İHD Adana Çocuk Hakları Komisyonu 2020 Yılı Çocuk Hak İhlalleri Raporu