12 Mayıs 1998 Salı günü saat: 12:20 sularında Genel Başkanımız Akın Birdal ile görüşmek üzere Derneğimize gelen iki kişi, görüşme sonrası Derneğimizden çıkmak üzere iken, bir anda geri dönerek Genel Başkanımıza silahlı saldırıda bulunmuşlardır. Silahlı saldırı sonucunda, toplam on üç el ateş edilmiş ve bunlardan altısı Birdal’ın vücuduna isabet etmiştir.
Saldırı önceden planlanmış ve profesyonelce gerçekleştirilmiş bir suikasttır. Saldırganların, Dernek Merkezine başkan odası ve diğer bölümleri kontrol edercesine girişleri, konuşmaları ve çıkışı kontrol ederek geri dönüp silahlı saldırıda bulunmaları, sonra da yaya olarak merdivenlerden inerek caddenin karşısına geçerek kaçmaları, bu olayın planlı bir komplo olduğunun açık belirtileridir.
Genel Başkanımız şu sıralarda hastanede yoğun bakımdadır. Sağlık durumunda olumlu gelişmeler görüldüğü söylenmekle birlikte, hayati tehlikeyi henüz atlatamamıştır.
Derneğimiz Genel Merkezi’nde, olaydan hemen sonra güvenlik güçlerince yapılan olayın tespiti çalışmaları sırasında delil durumundaki boş kovanların yerlerinin tespitinde hassas davranılmaması; zanlıların belirlenmesi ve teşhisi aşamasında, yapılan uygulama ve açıklamalar göstermektedir ki, soruşturma saptırılmaya çalışılmaktadır. Bu mantıkla, Derneğimizin yöneticileri olayın sorumlusu (!) olarak ilan edilirse şaşırmamak gerekir.
Günlerdir çeşitli medya kuruluşlarında Şemdin Sakık’a ait olduğu iddia edilen bir takım ifadelere dayalı haberler, kişi ve kuruluşlara yönelik saldırıların adeta bir işaretini oluşturmuştur. Söz konusu haberler sonrasında, demokratik muhalefetin önde gelen unsurlarından Cumartesi Anneleri eylemine (Eylem üç yıl sonra yasa dışı ilan edilerek) polisçe saldırılmış, eyleme katılanlar dövülerek gözaltına alınmışlardır. Yine bu coğrafyada demokratik muhalefetin önemli bir parçasını oluşturan ve bu asılsız ifadelerden nasibini alan KESK eylemliliklerine katılan memurlar hakkında da soruşturmalar açılmıştır. Ve son olarak Genel Başkanımız Akın Birdal’a yönelik olarak gerçekleştirilen bu alçakça saldırı, İnsan Haklarına, Emeğe, Barışa, Özgürlüğe ve Halkların Kardeşliğine yönelik bir saldırıdır.
Açılan onlarca “siyasal” davadan beraat eden İHD Genel Başkanı Birdal, daha önce 1996 yılında Mersin’de bölge valileri ve devlet yetkililerinin katıldığı toplantıda, Milli Güvenlik Kurulu ve Batı Çalışma Grubu toplantı ve brifinglerinde isim verilerek doğrudan hedef gösterilmiştir. Birdal’ı ve İHD’yi hedef gösterenlerin timsah gözyaşları, hiç kimseyi kandıramayacaktır. Birdal’a kurşun sıkanlar, gözaltında kayıpların, “faili meçhul” cinayetlerin ve yargısız infazların da sorumlusudurlar. Dün “Susurluk kazası”nda olduğu gibi, devlet içinde yuvalanmış çetelerin varlığı, bu olayda en çirkin yüzüyle kendisini göstermiştir.
Bu insanlık dışı, vahşi saldırıdan; İHD’yi ve Genel Başkanımız Akın Birdal’ı hedef gösterenler, kamuoyunu gerçek dışı bilgilerle tahrik edenler, insanlık düşmanları ve en üst düzeyden en alt düzeye kadar tüm yetkililer sorumludurlar. Benzer saldırılarda olduğu gibi, eşkali belirlenen saldırganların en kısa zamanda yakalanmaması, onların arkalarındaki güç ve destek odaklarından kaynaklanabilir. Bu durum yetkililerin, saldırıdaki sorumluluklarını bir kat daha arttıracaktır.
İHD, insanın temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi, bu olguyla doğrudan ilintili olan demokrasi ve barışın sağlanması için devletlerden, siyasi partilerden bağımsız olarak mücadelesini sürdürmüştür. Genel Başkanımız Birdal’a yapılan saldırı, İHD’nin bugüne evrilen mücadelesinde yaşadığı ilk saldırı değildir. Zira, kuruluşundan günümüze değin 14 yönetici ve üyemiz katledilmiştir. Bu saldırı, Derneğimize yönelik saldırıların son halkasıdır. İnsan hakları savunucuları, insanlığın ortak değeri olan evrensel hukuk ilkelerinin hayata geçirilmesi, hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir yönetim ve özgür bir toplum için barışçıl mücadele yürütürler. Bu mücadelelerinde de tek silahları vicdanlarıdır; dil, din, cins, ırk vb. hiç bir ayrım gözetmeksizin tüm hak ihlallerine uğrayanlar için çarpan yürekleridir.
Geçmişte yapılan saldırı ve katliamlar bizi mücadelemizden alıkoyamadığı gibi, bu son saldırı da, mücadele azmimizi engelleyemeyecek, aksine güçlendirecektir.
Bu olayın sorumlusu Kontrgerilladır!
Çetelerdir!
Ve onlara hükmedenler, koruyanlardır!..
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
GENEL YÖNETİM
VE MERKEZ YÜRÜTME KURULU ÜYELERİ,
ŞUBE BAŞKAN VE YÖNETİCİLERİ