İHD TUNCELİ TEMSİLCİLİĞİ KAYIPLAR HAFTASI AÇIKLAMASI

 

İnsan Hakları Derneği 1995’ten itibaren her yıl 17-31 Mayıs tarihleri arasındaki dönemi Kayıplar Haftası olarak anmaktadır.

Tunceli’de 1994 yılında yoğunlaşan zorla kaybbetme eylemlerinin aydınlatılamaması Kayıplar Haftası’nı daha da önemli kılmaktadır.

Bölgemizde 1992-93 yıllarında yoğunlaşan kontr-gerilla cinayetleri 1994 yılında zorla kaybbetme eylemlerine dönüşmüştür.

Zorla kaybbetme sistematik bir özel savaş yöntemidir.Bu yöntem Arjantin-Şili gibi ülkelerde ve Türkiye’de masum insanlara,özgürlük-demokrasi-adalet-eşitlik isteyen halklara korku-gözdağı v.s. vermek için kullanılmıştır.Bu sebeplerle  zorla kaybbetme kriminal bir olgu olarak değerlendirilemez.

Tunceli’de onlarca insan 1994 yılında zorla kaybbedilmiştir.Bu olayların hikâyeleri çok benzerdir.Örneğin Hozat’ta kaybbedilen kişiler genellikle askerî operasyonlar sürecinde kılavuzluk yaptırılacağı gerekçesi gösterilerek götürülmüş ve sonra bu kişilerden bir daha haber alınamamıştır.

Tunceli kayıplarının en vahimi Mirik’te gerçekleşendir.1994 Eylül ayında Gökçek Köyü-Mirik Mezrası’nda yöre halkının anlatımına göre il dışından gelen ve kamuoyunca yakından bilinen askerî birliklerin operasyonu sürecinde köyde yaşamakta olan Hıdır Işık,Hatun Işık,Yeter Işık,Elif Işık,Düzali Serin,Güllüzar Serin ve 3 yaşındaki Dilek Serin kaybbolur.Ve kendilerinden bir daha haber alınamaz.

Ailesinin akıbetini merak edip köyüne giden Ali Işık’ın ise kurşunlanmış ve başı ezilmiş haldeki cesedine ulaşılır.

Anayasasında hukuk devleti olduğu belirtilen bir devletin sınırları içerisinde genellikle askerî operasyonlar sürecinde onlarca kişinin kaybbolmuş olması son derece  vahim bir durumdur.Aradan geçen onca zamana rağmen bu kişilerin akıbetlerinin aydınlatılmamış olması ve yürütülen adlî soruşturmalarda hiçbir gelişme kayddedilmemesi ise daha da vahimdir ve bu durum hukuka olan güveni tam anlamıyla sarsmıştır.Tunceli’de meydana gelen zorla kaybbetme eylemlerinin hiçbirisinin aydınlatılamamış olması bu eylemlerin şüphelilerinin devlet tarafından korunduğu ve bu eylemlerin devlet tarafından aydınlatılmak istenmediği sonucunu ortaya koymaktadır.Tunceli’deki zorla kaybbetme eylemlerinin aydınlatılamamış olması ve aradan geçen onca zamana rağmen bu kişilere ulaşılamamış olması bu kişilerin kontr-gerilla tarafından katlledildiği şüphesine kesinlik kazandırmaktadır.

Nitekim kamuoyunda 2. Ergenekon İddianamesi olarak nitelendirilen iddianame metnine göre JİTEM’in bir dönem üst düzey bir yetkilisi olan bir sanığa ilişkin yapılan aramada ele geçirilen belgelerdeki notlarda,operasyonlarda illegal yöntemlerin kullanılabileceği ve kişilerin kısa yoldan infaz edilebileceği, şeklinde bilgilere ulaşılmıştır.

Bizler bu eylemlerin aydınlığa kavuşması için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz.Bunu adalet adına,hukuk adına,insanlık onuru adına yapacağız.

Nitekim hiçbir gerçek sonsuza kadar gizli kalmamıştır,kalmayacaktır.

Adlî merciler  başta Mirik’te kaybbedilenler olmak üzere Tunceli’de meydana gelen tüm zorla kaybbetme hadiselerini aydınlatmak durumundadırlar.Bu konuda bugüne kadar gösterilmemiş olan çaba gösterilmelidir.

Birleşmiş Milletler Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildiri’de zorla kayıp edilmenin hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel özgürlüklere saygı göstermekle yükümlü her toplumun en derin değerlerini baltalamakta olduğu ve bu tür eylemlerin sistematik olarak yapılmasının insanlığa karşı bir suç oluşturduğu vurgulanmakta ve aynı bildiride  her devletin, bir kişinin zorla kayıp edildiği iddiasına dair bir şikâyeti derhal, titizlikle araştırmasının gerektiği,resmi bir şikâyet bulunmasa bile zorla kayıp edilme ile ilgili yeterli delil elde edilir edilmez,devletin konuyu araştırması için yetkili birimlerini harekete geçirmesi gerektiği,olay yerine ani ziyaretler yapılması gerektiği,zorla kayıp edilme durumu açıklığa kavuşmadıkça incelemenin devam etmesi gerektiği belirtilmektedir.

Belirtmekte fayda vardır ki Birleşmiş Milletler  20 Aralık 2006 tarihinde Bütün Kişileri Zorla Kaybbedilmeden Korumak İçin Uluslararası Sözleşmeyi kabul ve ilan etmiştir.Bu sözleşmeyle zorla kaybbetmeye mutlak yasak getirilmiş,zorla kaybetme eylemleri insanlığa karşı işlenmiş suçlardan sayılmış ve devletlere iç hukuklarında sözleşmeye uygun düzenlemeler yapma yükümlülüğü getirilmiştir.Sözleşmeyi Mart 2009 tarihi itibariyle 81 ülke imzalamış olmasına rağmen Türkiye henüz imzalamamıştır.Türkiye bu sözleşmeyi derhal imzalamalıdır.

Zorla kaybbedilenlerin akıbeti aydınlatılmalı bu olayların şüphelileri tespit edilerek yargılanmalıdırlar.

Adlî merciler Tunceli kayıplarını aydınlatmadığı müddetçe bizler  bu ülkenin demokratik bir hukuk devleti olmadığı yönündeki kuvvetli/haklı inancımızı devam ettireceğiz.

İHD Tunceli Temsilciliği

Bir cevap yazın