İHD Genel Yönetim Kurulu aylık olağan toplantısını 15 Kasım 1998 Pazar günü yapmış ve gündemindeki konuları görüşmüştür. Çeşitli konularla ilgili İHD’nin görüşleri aşağıda sayın basının bilgisine sunulmaktadır.
1- 1996 yılında güvenlik kuvvetleri tarafından gözetim altına alınan, işkence yapılarak ve kafalarına birer kurşun sıkılarak öldürülen Mahmut Mordeniz ve Fahriye Mordeniz’in cesetleri İdil’de bulunmuştur. İHD’nin ve Galatasaray Lisesi önünde her Cumartesi evlatlarını arayan annelerin ve kayıplar konusunda çalışmalarını sürdüren insan hakları aktivistlerinin ne denli haklı olduğu ve kayıplar sorununun Türkiye’de ne denli yaşamsal bir sorun olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. İHD heyetinin olay yerinde yaptıkları inceleme sırasında yerel kaynaklar İdil Cizre karayolunun 17. Kilometresinde çok sayıda insanın cesetlerinin bulunabileceğine dair bilgi vermişlerdir. İHD kayıp yakınları ile birlikte yasal girişimlerde bulunacaktır.
2- Türkiye’de düşünce özgürlüğü sorunu temel bir insan hakları sorunu olarak bir kez daha görüşülmüştür. Genel Başkanımız Akın Birdal’a verilen bir yıl hapis cezasının Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanması ve Genel Başkanımızın hapse girecek olması kabul edilemez bir uygulamadır. İnsan hakları savunucularının sustuğu bir toplumda her türlü yasa dışılığın olması kaçınılmazdır. Siyasal iktidarları, insan hakları savunucularının özel konumuna ilişkin ulusalüstü belgelere uygun davranmaya çağırıyoruz. Ayrıca İHD kendisini Türkiye’nin düşünen, üreten ve bunları açıklayan insanların yanında görmektedir. Düşüncenin suç olmaktan çıkması için elinden gelen gayreti göstermektedir. Bu bağlamda, ifade özgürlüğünü sınırlayan, ceza yaptırımı öngören tüm yasaların ve yasa maddelerinin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz. Özellikle Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 8. Maddeleri ile Türk Ceza Yasasının 159, 312. Maddelerinin derhal ortadan kaldırılması gereğine işaret ediyoruz. Bu arada Genel Başkanımızın yurtdışına çıkışının yasaklanmasının yasal hiçbir gerekçesinin bulunmadığına,insan hakları savunucularının ve bu arada Genel Başkanımızın her yerde ve her koşulda görüşlerini açıklamaya devam edeceğinin bilinmesini istiyoruz. Genel Başkanımız İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 50. Yılında susturulmak istenmektedir. Hükümet yetkilileri bu politikadan derhal vazgeçmelidir.
3- Genel Başkan Yardımcımız Osman Baydemir’in her koşulda sağ yakalama için azami gayret gösterilme uyarısına karşı Hürriyet Gazetesi’nin attığı ” Manyağa Bak” manşeti medya etiğinin sorgulanması gerekliliğini ortaya koymuştur. Her koşulda yaşam hakkını savunan ve teknik bilgisi olmadığı için de yalnızca bir genel ilkeyi dile getiren bir insan hakları savunucusuna karşı girişilen bu saldırı kabul edilemez niteliktedir. Genel Başkan Yardımcımıza yönelik belirtilen saldırıyı tüzel kişiliğimize yapılmış saldırı olarak değerlendiriyoruz.
4- Abdullah Öcalan’ın iadesi talebi ve gelişen olayları da değerlendiren İHD, konuya ilişkin görüşlerini şöyle belirlemiştir: Sığınma hakkı bir insan hakkıdır. Bu hakkın kimlere tanınacağı, Ulusalüstü belgelerde yazılıdır. Konuyla ilgili uzman sıfatlarıyla görüşlerini açıklayanlar, hükümet yetkilileri kamuoyunu yanlış ve tek yanlı bilgilendirmektedirler. Konuyla ilgili ulusalüstü Belgeler, Avrupa Suçluların İadesi Sözleşmesi, Sığınanların Statüsüne İlişkin l951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve Tedhişçiliğin Önlenmesi Sözleşmesidir. Konu İtalya yargısının yetkisi dahilinde çözülecek ve Türkiye’nin insan hakları durumu bu çerçevede irdelenecektir. Öncelikle politik nedenlerle sığınanların hiçbir koşulda iadesi söz konusu değildir. Adli nedenlerle iade isteminin kabul edilebilmesi için de, iade edilecek ülkede, iade edilecek kişinin işkence görmemesi, ölüm cezasıyla cezalandırılmaması, ve yaşam hakkıyla ilgili güvenceye sahip olması gerekir.
Konunun gündeme gelişiyle birlikte iç politikada kamu oyununa dönük açıklamalar, Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi problemlerini unutturmaya dönük açıklamalardır. Oysa Türkiye’de demokrasi asal sorununun bulunduğunu, bu sorunun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğunu tüm dünya bilmektedir. O nedenle asıl tartışılması gereken Türkiye’nin insan hakları sorunlarıdır. Bu çerçevede ölüm cezası sorununu, bir insan hakları sorunu olarak ele almayan ve salt iadeyi sağlamada bir araç olarak algılayan ve bunu kamuoyuna deklere eden hükümet yetkililerine önerimiz, içtenlikli davranmalarıdır. Öcalan’la ilgili karar ne olursa olsun, başta hükümet yetkilileri olmak üzere basını ve kamuoyunu kışkırtıcı davranışlardan kaçınmaya çağırıyoruz.
5- İtalya’da basın mensuplarına fiili saldırıların yapılmış olmasını kınıyoruz. Gazetecilere geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun, düşünceleri beğenilsin ya da beğenilmesin, basının özgürce çalışmasının koşulları yaratılmalıdır.
İHD Genel Yönetim Kurulu