Düşüncenin herhangi bir baskı olmaksızın özgürce açıklanabilmesine yönelik temel hakkımızı savunan 160’tan fazla sivil toplum örgütü, içlerinde Birleşmiş Milletler, çok taraflı ve bölgesel kurumların yanısıra ifade özgürlüğüne bağlı demokratik hükümetlerin de bulunduğu uluslararası topluma Suudi Arabistan’ın ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle sorumlu tutulması ve cezasızlığın hüküm sürmesine izin verilmemesi için acilen harekete geçme çağrısı yapmaktadır. Suudi Arabistan’da yakın zamanda gazeteciler, insan hakları savunucuları ve diğer muhalif seslere karşı gerçekleştirilen tutuklamalar ve saldırılarla ilgili BM İnsan Hakları Konseyi’nin Özel Oturum yapması da bu çağrı kapsamındadır.
Suudi gazeteci Jamal Ahmad Khashoggi’nin 2 Ekim tarihinde İstanbul’da bulunan Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda öldürülmesi, Suudi yetkililerin ülke içinde ve dışında gerçekleştirdikleri pek çok ağır ve sistematik ihlalden yalnızca biridir. 2 Kasım Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Uluslararası Günü yaklaşırken, sorumluların hesap vermesi için Khashoggi cinayetinin bağımsız bir şekilde soruşturulması çağrılarına katılıyoruz.
Bu durum; içlerinde gazeteciler, araştırmacılar ve kadın hakları aktivistlerinin bulunduğu insan hakları savunucularının yaygın bir şekilde tutuklanması, göstericilerin idam cezasına çarptırılması ihtimali ve Suudi Arabistan liderliğindeki Koalisyon’un Yemen’de uluslararası suç kapsamına girme ihtimali bulunan eylemlerde bulunduğuna ilişkin BM Seçkin Uzmanlar Gurubu raporundaki bulgularla birlikte göz önüne alındığında Suudi Arabistan’ın ağır ve sistematik insan hakları ihlalleri sicilini ortaya koymaktadır. Bu nedenle söz konusu 160 kurum ayrıca BM Genel Kurulu’nu 60/251 sayılı kararının yürürlükteki 8. paragrafı uyarınca Suudi Arabistan’ın BM İnsan Hakları Konseyi’ndeki üyeliğini askıya almaya davet etmektedir.
Suudi Arabistan hiçbir zaman hoşgörü ve insan haklarına saygı göstermesiyle tanınan bir ülke olmamıştır ancak Veliaht Prens Muhammed Bin Salman ekonomik planını halka açıklayıp (Vizyon 2030) nihayet kadınların araba kullanmasına izin verdiğinde kadın haklarına, ifade ve toplantı özgürlüğüne getirilen kısıtlamalarda rahatlama sağlanacağına yönelik bir umut doğmuştu. Ne var ki, kadın hakları savunucuları Haziran’da araba kullanma yasağı kaldırılmadan önce telefonla aranarak sessiz kalmaları yönünde tehditler aldılar. Suudi yetkililer daha sonra araba kullanma yasağına karşı kampanya yürüten (kadın ve erkek) onlarca kadın hakları savunucusunu tutukladı. Suudi yetkililerin her türlü muhalif sese uyguladığı baskılar hâlen sürmekte.
Uluslararası topluma ve Suudi yetkililere önerileri de içeren ortak açıklamanın tamamı için bkz. (İngilizce, Arapça, Fransızca, İspanyolca): http://www.omct.org/files/2018/10/25088/saudi_arabia___joint_statement_en_and_ar.pdf