Basın Açıklamasına Ait Fotoğraflara Buradan Ulaşabilirsiniz. |
İHD Merkez Yürütme Kurulu ve Şube Başkanları ortak toplantısını Diyarbakır’da gerçekleştiriyoruz. Burada olmamızın sebebi Genel Başkan Yardımcımız ve aynı zamanda Diyarbakır Şube Başkanımız olan Av. Muharrem Erbey, DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, seçilmiş Belediye başkanları ve siyasetçilerle dayanışma içerisinde olduğumuzu göstermek; yaşanan hukuksuzluklara bir kez daha dikkat çekmektir. Arkadaşlarımız, 24 Aralık 2009 tarihinde mevcut yasalara bile aykırı, halkın iradesi ve insan hakları değerlerini yok sayan ve cunta dönemlerini hatırlatan anti-demokratik yöntemlerle tutuklandılar. Bu tutuklamalarla bir yandan demokrasi güçleri sindirilmek istenirken, diğer yandan da medyaya servis edilen kelepçeli fotoğraflarla Kürt halkının onuru zedelenmek istendi. Buna karşı demokratik bir tepki geliştiren ve şubemizle dayanışma içerisinde bulunan tüm demokratik kitle örgütleri ve Diyarbakır halkına teşekkür ediyoruz.
Türkiye halklarına karşı işlenen suçların failleri, binlerce faili meçhul cinayetin sorumluları yargı önüne çıkarılmazken, insan hakları savunucuları ile sivil demokratik siyaset yapanların yasa dışılıkla suçlanıp tutuklanmasının özel bir anlamı olduğunu düşünüyoruz.
İHD, kurulduğu günden beri başta Kürt sorunu olmak üzere demokrasi ve insan hakları alanında önemli sorunların varlığını ısrarla dile getirmiştir. Diğer sorunların yanı sıra Kürt sorununun şiddete dayalı “çözümünde” ısrar eden devlet politikasından kaynaklı her türlü hak ihlaliyle de mücadele etmiş ve çok ağır bedeller ödemiştir. Genel Başkanına genel merkez binasında suikast yapılmış, 22 üye ve yöneticisi katledilmiş ve binlerce aktivisti tutuklanmıştır.
Demokrasi güçlerinin ve Kürt halkının mücadelesi sonucu Kürt sorununun varlığını resmen kabul etmek zorunda kalan egemen anlayış, bu kabule rağmen geleneksel yöntemlerde ısrarını sürdürmüş, “Kürtsüz Kürt çözümü” üretmeye çalışmıştır. Bunun içindir ki bölgede polis devleti pratiği sergilemekte, adeta ayrı bir hukuk uygulanmaktadır.
Genel insan hakları çalışmalarının yanı sıra bölgede evrensel hukuk ilkelerinin uygulanarak zorla kaybedilenlerin akıbetlerinin araştırılması, toplu mezarların açığa çıkarılması, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması, köy koruculuğunun kaldırılarak köye dönüşlerin sağlanması, JİTEM gibi yasa dışı suç örgütlerinin lağvedilerek sorumlularının yargılanması, kadına ve çocuğa yönelik şiddete karşı mücadele edilmesi ve bölgede var olan barış talebinin büyümesi ve ülke sathında bir kültür haline gelmesi için mücadele eden İHD bölge şubeleri ile aktivistlerinin her fırsatta hedef haline getirilmesini kınıyoruz. Buradan siyasal iktidara ve bütün sorumlulara sesleniyoruz: Bu değerleri dikkate alıp gereğini yerine getirmediğiniz sürece Türkiye demokratikleşemez. İnsan hakları savunucularına yönelik baskılar ve demokrasi güçlerini sindirme çabaları sürdüğü sürece militarizmle mücadele edilemez, ırkçı şoven yönelimlerin önüne geçilemez.
Demokratikleşme söyleminin en çok kullanıldığı 2009 yılında İHD MYK üyesi Avukat Filiz Kalaycı 9 ay, İHD Onur Kurulu üyesi Yüksel Mutlu 6 ay tutuklu yargılandı. İHD Eski Adana Şube Başkanı Ethem Açıkalın’a defalarca dava açılıp ceza verildiği için ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. İHD Diyarbakır Şube Yöneticileri Roza Erdede ve Aslan Özdemir 10 aydır haklarında dava bile açılmadan tutuklu olarak soruşturmaları devam etmekte ve daha birçok yönetici ve üyemiz hakkında soruşturma ve davalar bulunmaktadır. İçişleri Bakanlığı’nın 2004/139 sayılı Genelgesiyle yürürlüğe konulan BM Bildirgesi uyarınca insan hakları savunucularının korunmaları gerekirken haklarında soruşturma ve davalar açılması, bu alandaki ihlallerin çok ciddi bir boyuta ulaşması, kaygılarımızı artırmaktadır.
Tutuklu arkadaşlarımız demokrasi ve insan hakları mücadelesini haklı ve meşru temelde yürütmüşlerdir. Onların mücadelesini aynı kararlılıkla bizler de sürdürmeye devam edeceğiz. O nedenle bu mücadele suç olarak kabul ediliyorsa yargılama sadece tutuklu arkadaşlarımızı değil bütün aktivistleri kapsamalıdır.
İnsan hakları ve demokrasi alanında atılacak tüm adımları hiçbir kaygı taşımaksızın destekleyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Ancak bu başlıklar altında demokrasi güçleri ve aktivistlerimizin tasfiye edilme politikalarına da boyun eğmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Bu nedenle; Diyarbakır’da yaşanan hukuksuzlukları Türkiye başta olmak üzere tüm dünyadaki demokrasi ve insan hakları savunucularının sahiplenmesi ve gündemi haline getirmesini sağlayacağız. Mücadelemizi daha da büyüterek sürdüreceğiz.
Buradan bir kez daha ilgililere şu çağrıyı yapmak istiyoruz;
Tutuklu arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.
İHD GENEL MERKEZİ ve ŞUBE BAŞKANLIKLARI