Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan’ın 15 Mart 2016 Salı günlü “Teslim Olalım mı” başlıklı köşe yazısında Ankara Kızılay Katliamını gerçekleştiren canlı bomba eylemcisinin daha önceki yıllarda İHD avukatları tarafından savunulduğu ve İHD’den maaş aldığına dair yeni bir algı operasyonu başlatılmıştır.
İnsan Hakları Derneği, Türkiye’nin en eski ve en yaygın insan hakları örgütüdür. Kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin temel demokrasi ve insan hakları sorunu olduğunu, bu sorunun en önemli halkasının Kürt sorunu olduğunu ifade etmiştir. İHD her zaman ateşin düştüğü yerde olmuş, ezilen halkların, bireylerin, sınıfın, cinsin ve toplumsal kesimlerin yanında yer almıştır. Çalışma İlkelerini 14 madde olarak tüzüğünde belirterek bu kapsamda çalışmalarını sürdürmektedir. Bu nedenle bizzat devlet içindeki çete yapılanmaları tarafından saldırıya uğramış ve siyasal iktidarlar tarafından ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Bugüne kadar 22 üye ve yöneticisi öldürülmüş, genel başkanı 28 Şubat sürecinin meşhur Genelkurmay Andıc’ındaki (Güçlü Eylem planı) talimatla 12 Mayıs 1998’de suikast girişimine maruz kalmış, yüzlerce üyesi yaralı kurtulmuş, binlerce üyesi haksız gözaltı ve tutuklamaya maruz kalmış, onlarca üyesi Türkiye’yi terk ederek siyasi mülteci olarak yaşamak zorunda bırakılmıştır. Bütün bunlara rağmen her kesimin ve herkesin bir gün ihtiyacı olacağı bir çizgide mücadelesini sürdürmüş ve sürdürmektedir.
Siyasal iktidar, yurttaşları, “Ya bizden yanasınız ya terörden” diyerek, iktidarının hukuki ya da hukuk dışı tüm eylem ve işlemlerini kayıtsız şartsız destekleme ya da o işlemlere maruz kalma şantajıyla yüz yüze bırakmaya çalışıyor. Bu çatışmacı, savaşla yaşamaya davet eden ve uzlaşma imkanlarını yok edici dil, birçok kişi ve kurumu olduğu gibi İHD’yi de hedef göstermeye çalışmaktadır.
Hilal Kaplan’ın Sabah gazetesindeki köşe yazısı bunun son örneklerinden biridir. Hilal Kaplan, İHD’yi hedef haline getirip kamuoyundaki etki alanını daraltmak için derneğimizin “HDP’ye yakın” olduğunu öne sürmüştür. Hilal Kaplan ve Türkiye Kamuoyu bilmelidir ki, gerek HDP ve gerekse CHP içinde İHD üyesi çok sayıda milletvekili arkadaşımız bulunmaktadır. Bunun yasadışı hiçbir yanı bulunmamaktadır. Bazı kesimler ve yandaş basın bu söylemleri ile HDP’yi yasa dışı göstermeye ve onunla temas eden herkesi kötülemeye çalışarak bir taşla iki kuş vurmaya çalışmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün yurttaşları, her tür suçlama halinde, suçüstü olduğunda bile, avukat tutma hakkına sahiptir. Avukatlık, bir hak olduğu kadar bir görevdir de. Ayrıca, “İHD avukatları” diye bir kategori yoktur. Bazı İHD şubeleri, hak ihlallerine karşı avukat istihdam etmektedir, doğru olan budur. Ayrıca alan yakınlığı nedeniyle İHD yönetimlerinin çeşitli kademelerinde çok sayıda İHD üyesi avukat bulunmaktadır, bulunmaya da devam edecektir, bu işin doğası gereğidir. Bir kişiye yönelik hak ihlallerinin tespitini, soruşturulmasını temin etmek, İHD’nin zaten görevidir. Türkiye’de böyle binlerce örnek verilebilir.
Herkesin savunma hakkı vardır. Örneğin, Sivas Katliamını gerçekleştirenlerin avukatlarının bazıları AKP milletvekili ve bakan oldular. Hilal Hanım bu konuyu iyi bilmektedir. Avukatın görevi savunma yapmaktır. Hiçbir avukat müvekkili ile özdeşleştirilemez.
Anlaşılıyor ki Ankara’daki korkunç eylemin sorumluluğu, insan hak ve özgürlüklerini savunanlara ya da gazetecilik faaliyeti yürütenlere atılmak istenmektedir. Bunu protesto ediyoruz. Siyasal iktidarın siyasal sorumluluğu üzerine birkaç laf etmek yerine, algı operasyonlarına katılmak gazetecilik etiği ile bağdaşmıyor.
Bir kez daha siyasal iktidarı uyarıyoruz. Algı operasyonlarınızla hak savunucularını hedef haline getirmeyin, bu büyük bir suçtur.
Bir kez daha Ankara Kızılay Katliamını kınıyor, siyasal iktidarı siyasal sorumluluğa davet ediyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ