İNSAN HAKLARI DERNEĞİ HATAY ŞUBESİNİN HATAY’DA GELİŞEN OLAYLARA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMESİ

14.09.2013

Hatay yaşanan olayların başladığı 01.05.2011 tarihinden itibaren sosyal, politik, psikolojik, kültürel ve ekonomik nedenleri üzerinde durulmalıdır. Hatay’da gerilim 01.05.2011 tarihinden itibaren Suriye Krizi ile başladı. Siyasi iktidarın izlemiş olduğu savaş politikası ve bu savaş politikasını mezhep üzerinden işletmesi, Suriye ile kültürel, feodal, ekonomik ve ticari bağlardan dolayı, Hatay’da yaşayan halkları germiştir.

Bu gerginlik giderek halkta endişe, panik, ve korku yaratmıştır. Buna karşın siyasi iktidar ve yerel kamu yetkilileri halkın yaşadığı korku ve kaygıları giderme konusunda ve sorunların çözümünde kayda değer hiçbir şey yapmamışlardır.

Tam aksine halkın, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve insan hakları savunucularının doğal hakları olan demokratik talepleri şiddet ve baskıyla sindirilmiş vre yasaklarla engellenmiştir.

Siyasi erkin bu tutumları gerilimi arttırmış, Halkın Suriye kriziyle birlikte yaşadığı ekonomik kayıplar eklenince öfke dayanılmaz hale gelmiştir.

Bu süreçte İHD olarak sorunların çözümü için alınması gerek önlemler, çeşitli zamanlarda ve şekillerde yetkilere ifade edilmesine rağmen, yetkililer tarafından dikkate alınmamıştır.

Antakya sokaklarında El-Kaide ve El-Nusra gibi örgütlerin elemanlarının ellerini kollarını sallayarak dolaşmaları, ÖSO‘nun üs ve adreslerinin Antakya olarak göstermeleri, hastanelerde Suriyeli yaralı savaşçıların, yerli halktan fazla ilgi görmeleri ve arkasından Cilvegözü gümrük kapısında ki patlama ve Reyhanlı’da 53 yurttaşımızın ölümüne neden olan katliam sonrası Başbakan’ın “53 Sünni kardeşimiz katledildi” şeklinde kullandığı ifade ile Alevileri hedef tahtasına koyarak mezhepçi politika yapması Hatay’da yaşayan tüm kesimleri tedirgin etmiştir.

Reyhanlı katliamından sonra halkın oldukça gergin olduğu bir dönemde AKP hükümetinin ve sistemin şiddet, baskıcı, hayatın bütün alanlarına müdahaleci, adaletsiz, eşit olmayan yanlı ve ayırımcı politikalarına karşı tamamen haklı, meşru ve Gezi Parkı direnişinin başlaması Hatay’da ciddi karşılık bulmuştur.

Gezi sürecinin ilk günü, polisin Gezi Parkı direnişçilerine uyguladığı acımasız şiddet ve çadırların yakılması üzerine, protesto etmek ve Hatay da yaşanan gerilime çözüm üretmek adına İHD ve Demokratik Kitle Örgütleri ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak yapmak istediğimiz ortak basın açıklaması sırasında polisin saldırı ve provokasyonlarıyla karşılaştık.

Polisin uyguladığı şiddeti protesto etmek amacıyla demokratik haklarını kullanmak isteyen kitleler üzerine polis TOMA, AKREP, ile basınçlı su kimyasal gaz plastik mermilerle saldırıya geçmiştir.

Bu saldırı sonucunda çok açık bir biçimde Abdullah Cömert pusuya düşürülerek ve sokak arasında sıkıştırılarak öldürüldü. Hatay Valisinden olayın aydınlatılması için çaba göstermesi beklenirken polisi aklayan ve mağdurun haklarını çiğneyen talihsiz ve gereksiz açıklamalarda bulunmuştur.

Akabinde Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın cenazesi Antakya’ya getirildi. Olaya ilişkin Eskişehir valisinin sorumsuzca açıklaması İsmail’in Öldürülme anının görsel medyaya yansıması Hatay’da adeta bir infiale neden oldu.

Ayrıca Abdullah Cömert’in katillerinin korunması ve yargıya sevk edilmemesi ile kamu yöneticilerinin yasakçı, hukuk tanımaz uygulamaları polisi cesaretlendirmiş düşmanca şiddet ve saldırılarını artırmıştır.

ODTÜ direnişlerine destek vermek ve Abdullah Cömert’in katillerin bulunması amacıyla yapılan demokratik ve yasal eyleme de polis yine hunharca saldırmış ve bu saldırı sonucu Ahmet Atakan öldürülmüştür.

Hatay Valisinin ve yetkililerinin “Ahmet Atakan düşerek öldü şeklindeki açıklamaları haddi aşan açıklamadır. Kabul edilemez

Antakya halkının kanaati, Ahmet Atakan çatal yürekli bir devrimciydi, hedef seçildi ve bir şekilde öldürüldü. Katili polis, sorumlusu da devlettir. Bu aşamadan sonra olaylar dinse de yüreklerde ki ateş devam eder. Zira bu tutum ve davranışlar sözün bittiği yerdir.

OLAYLARIN NEDENLERİ

$11.      İzlenen savaşçı dış politika

$12.      El-Nusra ve El-Kaide mensuplarının Hatay sokaklarında serbestçe dolaşmaları

$13.      ÖSO’nun Hatay’da üs kurması ve lojistik destek verilmesi

$14.      Siyasi iktidarın mezhepçi ve ayırımcı politikası

$15.      Kamu yöneticilerinin yasakçı ve hukuk dışı tutumları  

$16.      Polisin düşmanca ve hedef gözeterek halka şiddeti uygulaması

$17.      Halkın taleplerinin kulak ardı edilerek çözümsüz kalması

$18.      Halkın yaşadığı travmalar karşısında devletin önleyici tedbirler almaması

$19.      Her demokratik talep ve isteme bölücü-darbeci yaftalama yapılması

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1-Hükümetin mezhepçi ve savaşçı politikasından vaz geçmesi

2-Ayrılıkçı, tahrikçi, ötekileştirici ön yargılı ve yaftalayıcı tutum ve söylemlerden vaz geçmesi

3Yerel kamu yöneticilerin halklara daha eşitlikçi yaklaşması

4-Demokratik hakların kullanımında engel ve yasakların kalkması miting, basın açıklaması gibi hakların güvenceye alınması

5-katillerin en kısa zamanda yargı önünü çıkartılması ve olaylara karışan güvenlik güçlerinin haklarında soruşturma başlatılması

İHD Hatay Şube Başkanı

Mithat CAN

Bir cevap yazın