İran devleti dünyada ölüm cezasını en çok uygulayan ülkelerden birisi olarak ağır yaşam hakkı ihlallerinin yaşandığı bir ülkedir. İran devleti, ölüm cezası uygularken özellikle kendi şeriat rejimine muhalif olan ve hakları için mücadele eden kişilere yönelik de ölüm cezasını bir intikam ve cezalandırma aracı olarak kullanmakta ve bu yönü ile totaliter bir devlet olduğunu göstermektedir.
Doğu Kürdistan olarak bilinen İran’ın Kürt bölgesinde Kürt siyasi mahpuslara yönelik ölüm cezası sürekli uygulanmakta ve bu konu başta Kürt halkı olmak üzere mazlum halklar nezdinde sık sık protesto edilmektedir. Doğu Kürdistan’ın Urmiye kentinde cezaevinde bulunan 29 Kürt siyasi mahpus bundan 28 gün önce süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlayarak cezaevi koşullarını, İran’ın uyguladığı ölüm cezalarını ve diğer hak ihlallerini protesto etmeye karar verdiler. Kürt siyasi mahpusların bu eyleminin İran’daki ağır hak ihlallerinin giderilmesine dönük olarak yapılması nedeni ile yanlarında olduğumuzu ve bu eylemin amacına ulaşması bakımından İran devletinin Kürt siyasi mahpuslarla diyalog kurarak taleplerini kabul etmesini ve böylece İran’da da Kürtlerin hak taleplerinin yerine gelmesi amacı ile müzakere sürecinin başlatılmasını talep etmekteyiz.
Hatırlanacağı gibi 12 Eylül 2012 tarihinde Türkiye’de de Kürt siyasi mahpuslar süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi başlatmış, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile 66. günde 18 Kasım 2012 tarihinde açlık grevleri sona erdirilerek Türkiye’nin halen devam ettirmekte olduğu barış ve çözüm sürecinin başlangıcına vesile olmuştu. Umuyor ve diliyoruz ki, Urmiye Cezaevi’ndeki 29 Kürt siyasi mahpusun başlatmış olduğu açlık grevinin İran devleti ile İran Kürtleri arasında diyalog ve müzakere sürecinin başlamasına vesile olsun.
Ortadoğu’da devam eden dış müdahaleler ve iç savaşlar Türkiye ve İran gibi ülkelerin kırılgan noktada olduklarını göstermektedir. Her iki ülkenin devasa boyutlarda sorunları olup, bunların başında Kürt sorunu gelmektedir. Türkiye bu sorunu çözmek amacıyla bir sürecin içerisindedir. İran devleti ise temel uluslararası yükümlülüklerini hiçe sayarak çok kaba ve intikamcı bir yöntemle yani ölüm cezasını sık sık uygulayarak sorunları çözmekten kaçmakta ve devlet şiddeti ile kitleleri ve halkları baskı altında tutacağını zannetmektedir. Buradan İran devletine sesleniyoruz; İran hızla demokratikleşmeli, uluslararası insan hakları yükümlülüklerini yerine getirerek ölüm cezasına son vermelidir. Ölüm cezası İran’da yaşayan başta Kürt halkı olmak üzere mazlum halkların İran rejimine olan öfkesini biriktirmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Urmiye Cezaevi’nde bulunan Kürt siyasi mahpusların talepleri noktasında yanlarında olduğumuzu, bu kişilerin açlık grevi süresince başta sağlık hakkı olmak üzere mahpus haklarına herhangi bir halel gelmemesini ve taleplerinin kabul edilerek açlık grevinin bu şekilde sona erdirilmesini buradan vurgulamak istiyoruz. İran devletinin talepleri karşılamak yerine mahpuslara iradeleri dışında müdahale ederek açlık grevini sona erdirme girişiminde bulunmamasını ve mutlaka diyalog kanallarını açık tutması gerektiğini ifade ediyoruz.
İran rejiminin kapalı olması ve totaliter yanı nedeni ile İran cezaevlerindeki hak ihlallerinin araştırılması amacıyla başta BM mekanizmaları olmak üzere uluslararası insan hakları örgütlerinin denetimine açık hale getirilmesini talep ediyoruz. Kürt siyasi mahpusların açlık grevinde dile getirdikleri en önemli taleplerden birisinin de bu olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz.
İran devleti bir an önce ölüm cezasını kaldırmalı ve bu devlet şiddetine son vermelidir.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
TUHAD-FED