Bugün 26 Haziran işkence görenlerle dayanışma günü. İşkence ve diğer zalimane, gayrı insani veya aşağılayıcı muamele veya cezaya karşı Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen uluslararası koruma sözleşmesi, 26 Haziran 1987’de yürürlülüğe girmiştir.
İşkenceye karşı mücadelede, işkence mağdurlarının yanı başında olmak, onları desteklemek ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü işkence; kişilere ve geniş yığınlara gözdağı vermeyi, yıldırmayı, bedensel ve zihinsel bütünlüğünü bozmayı ve yalnızlaştırmayı hedefler. Bu yüzdendir ki, insanlığa karşı işlenmiş suç olan işkenceye karşı çıkmak, işkencecileri kamuoyu önünde mahkûm etmek ve işkence mağdurlarının yalnız olmadığını, her zaman onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu bir kez daha yüksek sesle dile getirmek için buradayız.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (5. Madde) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (3. Madde) dâhil uluslararası insan hakları belgelerinin tamamında hiçbir istisnaya yer vermeden işkence “MUTLAK” bir şekilde yasaklanmıştır. Anayasa’nın 17. maddesinde de aynı yasak yer almaktadır.
İşkence yasağının mutlaklığı, işkenceyi önlemek için etkili yasal, adli, idari, her türlü tedbirin alınmasını; hiçbir istisnai durum, savaş hali, iç siyasi karışıklık veya olağanüstü halin, işkencenin gerekçesi olarak kullanılamayacağını, bir üst görevlinin veya bir kamu merciinin emrinin de, işkenceyi haklı gösteremeyeceğini ifade eder.
Türkiye hükümetinin “işkenceye sıfır tolerans” beyanına rağmen Türkiye’de ve özellikle bölgemizde işkence ve kötü muamele devam etmektedir. AB uyum yasaları çerçevesinde 2000’li yıllardan sonra azalan işkence ve kötü muamele, özellikle 2005’den sonra yeni TCK’nın yürürlüğe girmesi, TMK’da yapılan değişiklikler ile PVSK’da yapılan değişimlerle olumsuz artmıştır. Nerdeyse her etkinlik ve toplantıya polis müdahale etmekte, orantısız güç kullanmaktadır. Toplumsal olaylardan sonra yoğun işkence ve kötü muameleler kameralar önünde devam etmektedir.
2006 yılında işkence ve kötü muamele iddiası ile İHD’ye yapılan başvuru sayısı 334 iken 2009 yılında bu sayı 1016 olarak tespit edilmiştir. 2006 yılının ilk üç ayında tespit edilen işkence vakası 159 iken 2010 yılında bu sayı 198 e ulaşmıştır. Bu veriler göstermektedir ki işkence ve kötü muamelede bir iyileşme yaşanmamış, tam tersine artış yaşanmıştır. Özellikle gözaltı yerleri dışındaki işkence ve kötü muamele iddialarındaki artış dikkat çekicidir.
İşkence ve kötü muamele uygulayan kamu görevlileri hakkında gerekli ve etkin soruşturma işlemlerinin yapılmaması ve fiillerinin cezasız kalması bu uygulamaların devam etmesi ve artış göstermesindeki en büyük etkenlerden biridir. Bu bakımdan; işkence ve kötü muamele uygulayan kamu görevlilerinin yargılanıp haklarında gerekli ceza tedbirlerinin uygulanması ve yine işkence dosyalarında en sık karşılaştığımız zamanaşımı sorununun giderilmesi, bir insanlık suçu olan işkence suçunun zamanaşımı kapsamından çıkarılması işkencenin önlenmesi konusunda hayati önem taşımaktadır.
Biz aşağıda isimleri bulunan insan hakları savunucusu kurumlar, çatışmalı ortamda işkence ve kötü muamele uygulamalarının artış gösterdiğine dair gözlem ve tecrübelerimize dayanarak; çatışmaların yoğunlaştığı bu günlerde işkence ve kötü muamelelerde, hukuk dışı uygulamalarda da artış yaşanacağından kaygı duymaktayız. Yetkili tüm kurumları ve hükümeti bu konuda duyarlı olmaya ve sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.
İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ |
MAZLUMDER DİYARBAKIR ŞUBESİ |
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI |
DİYARBAKIR BAROSU |