Özellikle OHAL süreci ile başlayan ve son yıllarda artarak devam eden; kişiler üzerinde baskı kurma, cezalandırma, yıldırma ve itirafçılığa zorlama amaçlı, kaçırma, gözaltında işkence ve kötü muamele uygulamalarında artışlar meydana gelmiştir.
Ankara özelinde ise bu uygulamalar maalesef sistematik bir hal almıştır.
Ankara emniyetinde Adalet Bakanlığı eski çalışanı olan 46 kişiye yönelik olarak fiziksel, psikolojik, cinsel şiddet ve işkence iddiaları gündeme gelmiştir. Avukatlarının müvekkilleriyle yaptıkları görüşmelere dair basına ve kamuoyunda açıklanmış, diğer yandan milletvekillerine de iletilen bilgilere göre; kişilerin Ankara Emniyetinde karanlık bir odaya götürüldükleri, burada çırılçıplak soyulup dövüldükleri ve cinsel tacizlere maruz kaldıkları iddia edilmektedir. Kamuoyunda geniş yankı bulmuş olan bu iddialara ilişkin İç İşleri Bakanlığı ve diğer yetkili kurumlar tarafından bir açıklama getirilmemiştir.
Yine hepimizin malumu olan 2019 yılı Şubat ayından itibaren, 7 zorla kaçırılma vakası, ailelerinin başvurusu ile tespit edilmiştir. 6 kişi ile ilgili olarak Hak İnisiyatifi Derneği de bu konuda bir rapor çalışması yapmış ve İHD’nin de Birleşmiş Milletler Zorla ve İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma gurubuna yaptığı başvurularına takiben ortaya çıkarılmış ve bu kişilerin işkence ve kötü muamelelere maruz kaldıkları anlaşılmıştır.
26 Mayıs 2019’da Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun verdiği bilgi ve basına da yansıyan iddialara göre; KHK ile ihraç edilmiş 100 kadar Dışişleri personeli Mali Suçlar Soruşturma Bürosunda gözaltında tutulmuş ve bu kişilere işkence yapılmış, bayılıncaya kadar dövülmüş ve işkence altında ifade imzalatılmaya çalışılmıştır. Konuya dair Ankara Barosu tarafından isimleri bildirilen 6 kişi ile görüşme yapılmış ve yapılan görüşmeler sonucunda işkenceye dair rapor düzenlenmiştir. Ömer Faruk Gergerlioğlu iddialar üzerine soru önergesi vermiştir. Bu önergeye gelen yanıtta, iddialar reddedilerek, yapılan uygulamaların ‘prosedüre uygun’ olduğu belirtilmiştir. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonun da bu işkence iddialarına ilişkin istediği bilgilere göre; İstanbul Protokolüne uymayan bir uygulama ile alınmış doktor raporlarını sunarak bu iddiaları yalanlamıştır.
Ankara’da bunlar yaşanırken;
Urfa’nın Halfeti ilçesi, Dergili (Dêrto) mahallesinde 18 Mayıs’ta sabaha karşı düzenlenen operasyonun ile en az 54 kişi gözaltına alınmış, ailelerin ve yakınlarının başvurusu üzerine Urfa Barosu bir rapor hazırlamış ve bu rapora göre “ Şanlıurfa Barosu İnsan Hakları Merkezine yapılan toplam 51 mağdur/mağdur yakını başvurusu üzerine heyetlerinin yaptığı birebir görüşme, adli raporlar, ayrıntılı anlatımlar, gözlem ve incelemeler; gözaltına alınan şahısların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulamaktadır. Gözaltı süresi uzatımı sebebiyle 25.05.2019 tarihinde Şanlıurfa Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine getirilen mağdurların fiziki durumlarında işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları Sulh Ceza Hakimliği tarafından da gözlemlenmiş olup bu durum zapta geçirilmiştir.
2019 yılının ilk 11 ayında kayıt altına alınabilen işkence ve diğer kütü muamele verileri:
Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na 2019 yılının ilk 11 ayında işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 840 kişi başvurmuştur. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre ise 2019 yılının ilk 11 ayında gözaltında ve gözaltı dışındaki yerlerde işkence ve diğer kötü muameleye uğradığını iddia eden kişi sayısı 830’dur. Tüm bu işkence kötü muamele ile ilgili başvurular; cezasızlık politikası ile sonuçsuz bırakılmakta ve etkin bir soruşturma yürütülmemekte, sorumlular cezalandırılmamaktadır.
Anayasa’nın 17/3 maddesine göre: “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
Türk Ceza Kanunu’nun İşkence başlıklı 94.maddesine göre; “(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. Maddesine Göre; Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.”
BM İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesinin 1. Maddesine Göre: “Sözleşme amaçlarına göre, ‘İşkence’ terimi, bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayırım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatıyla uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ızdırap veren bir fiil anlamına gelir. Bu yalnızca yasal müeyyidelerin uygulanmasından doğan, tabiatında olan veya arızî olarak husule gelen acı ve ızdırabı içermez.
Bu madde, konu hakkında daha geniş uygulama hükümleri ihtiva eden herhangi uluslararası bir belge veya millî mevzuata halel getirmez.” diyerek hükme bağlamış ve işkenceye yasak getirmiştir.
Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi (m.5), BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (m.7), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (m.3), BM İşkenceye Karşı Sözleşme, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü (m.7) ve iç hukukta da Anayasa (m.17), TCK (m.94) işkenceyi açıkça yasaklamaktadır.
Anayasa’nın 90. Maddesine göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” hükmü eklenmiştir.
Sonuç olarak;
- İşkence uygulamaları derhal sonlandırılmalıdır.
- İşkence vakalarında cezasızlık politikasına son verilmeli ve sorumlular cezalandırılmalıdır.
- Türkiye imza attığı ve işkenceyi yasaklayan sözleşmelere mutlak surette uymalıdır ve işkenceyi önlemelidir.
- Muayeneler Türkiye’nin de taraf olduğu İstanbul Protokolüne uygun olarak yapılmalıdır.
- İşkencenin önlenmesinde etkili ve önemli bir araç olan ‘Ulusal Önleme Mekanizmasının işlevlerini yerine getirmek üzere yetkilendirilmiş olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na bu işkence iddialarına karşı görevini yerine getirmelidir.
İnsanlık onurunu yok sayan işkence uygulamalarına karşı mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha yeniliyoruz ve tüm kurumları işkenceyi önlemek adına göreve çağırıyoruz.
Ankara Tabip Odası – İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi,
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi
Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi
Hak İnisiyatifi Derneği – Devrimci 78’liler Federasyonu
İnsan Hakları Gündemi Derneği – Ses Ankara Şubesi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı