12 Ocak 2015 günü İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda radikal cihatçı gruplardan IŞID mensubu olduğu ileri sürülen bir kişinin kendisini patlatarak gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısı sonucunda büyük bir katliam yaşanmıştır. Gerçekleştirilen katliamda çoğu Federal Almanya vatandaşı olmak üzere 10 yabancı turist yaşamını yitirmiş, 15 kişi de yaralanmıştır. Katliamı planlayanları, azmettirenleri ve gerçekleştirenleri kınıyoruz. Katliamda yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
2015 yılında 5 Haziran’da Diyarbakır’da, 20 Temmuz’da Suruç’ta, 10 Ekim’de Ankara’da gerçekleştirilen radikal cihatçı örgüt saldırılarının toplumumuz üzerinde yarattığı travmanın etkisi geçmemişken, yeni saldırıların yapılması siyasal iktidarın bu konudaki aymazlığını ortaya koymaktadır. 2015 yılı içerisinde iç güvenlik paketi adı altında çok sayıda yasada gerçekleştirilen anti demokratik düzenlemelerle toplum bir bütün olarak baskı altına alınıp, herkes çok rahatlıkla takip edilebilecek bir duruma getirilmişken, nasıl oluyor da cihatçı militanların bu kadar kolay saldırılarına hedef olabiliyoruz? Siyasal iktidarın bu soruya cevap vermesi gerekmektedir. Her saldırıdan sonra siyasal iktidar sözcülerinin, “Türkiye’nin terörle mücadelesine destek olunması” biçimindeki sözleri esasen Türkiye’nin yanlış bir politika içerisinde olduğunu da ortaya koymaktadır. Şiddetten ve saldırıdan medet uman ve her saldırı sonrası yardım isteyen bir devletin bizatihi kendisinin Kürtler üzerinde uyguladığı şiddet politikasına son vermemesi uyguladığı ikiyüzlü politikayı teşhir etmektedir.
Türkiye’nin Ortadoğu’da uyguladığı “anti Kürt-anti Şii” politikası radikal cihatçı grupların Türkiye sahasını rahatlıkla kullanmasına zemin hazırlamış ve Türkiye toplumunu saldırılara açık hale getirmiştir. Bütün bu yaşanan katliamlardan ders çıkarmayıp, politikasını değiştirmeyen AKP iktidarının bu katliamlarda siyasal sorumluluğu olduğu açıktır.
Gerek ülkemizde gerekse de Mısır’da, Lübnan’da, Fransa’da ve daha dünyanın bir çok yerinde gerçekleştirilen bu tip katliamların insanlığa karşı suçlar olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle bu suçları gerçekleştirenleri azmettirenlerin, bu suçları planlayanların, bu suçlulara yardım edenlerin ve elbette ki bu suç organizasyonunun içerisinde bulunan herkesin er ya da geç yargı önünde insanlığa karşı işledikleri suçlardan dolayı hesap vermeleri için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ