İSTANBUL’DA ÖĞRENCİLERE YÖNELİK POLİS MÜDAHALESİ İŞKENCE NİTELİĞİNDEDİR

4 Aralık 2010 tarihinde İstanbul’da üniversite rektörleriyle biraraya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto etmek isteyen öğrenci gruplarına kolluk kuvvetlerinin müdahalesinin “orantısız güç kullanma” olarak değerlendirilmesi olanaklı değildir. Özgürlüğünden alıkonulan kişilere yönelik kolluk kuvvetlerinin bu tür uygulamaları BM İşkenceyi Önleme Sözleşmesi’ndeki açık ve net tanımından hareketle işkence niteliğinde uygulamalardır.

BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ndeki açık ve net tanımdan hareketle, 4 Aralık 2010 günü yapılan müdahale işkence niteliğindedir.

Hatırlatmak isteriz ki, yeterince ulusal basında yeterince yer almasa da kurumlarımıza yapılan başvurulardan anlaşıldığı üzere, hükümetin “artık Türkiye’de işkence yoktur” söylemlerinin aksine, yıl içinde gösterilere müdahale bakımından İstanbul’da son yaşananlar ilk değildir. 2010 yılında her yaş grubundan insanın, öğrencilerden milletvekillerine (son örnek olan Sevahir Bayındır’ın tedavisi hala sürmektedir) kadar birçok kişinin mağdur olduğu benzeri müdahalelerin toplamında 2 kişi yaşamını yitirdi, 69 kişi de yaralandı.

Bu durumu daha da vahim kılan ise müdahalenin, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, iktidar partisi sözcüsü Hüseyin Çelik tarafından ısrarla ve açıkça savunulmasıdır. Yetkililer tarafından kullanılan bu dil, uygulamalardan politik iradenin sorumlu olduğunu ve bundan sonra da bu tür uygulamaların devam edeceği kaygısını doğurmaktadır.

BM İşkenceye Karşı Komite’nin 19 Kasım 2010 tarihli raporunda yer alan tavsiyeler ışığında (http://www2.ohchr.org/tbru/cat/CAT-C-TUR-CO-3.pdf, s. 3) bu olayda da tüm sorumluluğu bulunanlar hakkında soruşturma başlatılmalı; İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın görevden alınmalı ve müdahalenin siyasi sorumlusu İçişleri Bakanı gereğini yapmalıdır.

Müdahaleye maruz kalan öğrencilere ise TİHV tarafından tıbbî ve kurumlarımız tarafından adlî destek verilmeye başlanmıştır. İşkence suçunun takipçisi olan TİHV ve İHD de sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaktır. Daha önce Çevik Kuvvet Şube Müdürü G. Ö. hakkında, “işkence” suçundan açılan davada olduğu gibi sorumlular hakkında adli süreç başlatılmalıdır.

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı

Öztürk Türkdoğan

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı

Bir cevap yazın