Kara Kuvvetleri Komutanının Diyarbakır Açıklamaları

Kara Kuvvetleri Komutanı’nın Diyarbakır Açıklamaları; Askerin Demokratik Toplumdaki Yeri, Haber Alma/Basın Özgürlüğü, Yargı Bağımsızlığı ve İç Barış Yönlerinden Kaygı Vericidir

KKK Org. İlker BAŞBUĞ’un, 10 Mart 2007 günü Diyarbakır’da yaptığı açıklama, demokratik ilkelerle, yargı bağımsızlığıyla, haber alma ve basın özgürlüğü ile bağdaşmadığı gibi, iç barış açısından da son derece kaygı vericidir.

Demokratik bir ülkede, ülkenin dış ve iç politikası sivil iktidarlar tarafından belirlenir ve temel sorunların nasıl çözüleceğine de yine sivil kurumlar karar verir. Fakat özellikle son dönemlerde, askeri yetkililer kendi görev alanlarının dışına çıkarak iç ve dış politika konularında, tarafsız ve bağımsız olması gereken kurumların da görev alanlarına müdahale edecek şekilde açıklamalar yapmaktadır.

Sayın Kara Kuvvetleri Komutanı’nın 10 Mart günü Diyarbakır’da yaptığı açıklamalar da bu çerçevede değerlendirildiğinde:

  • “…Askeri ihtiyaçlar gerektirdiği zaman, Anayasa ve yasalar ile uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde, Türkiye Irak kuzeyindeki bölücü terör örgütüne karşı uygun göreceği tedbirleri her zaman alabilir. Bu konunun, kamuoyunun gündeminde gereğinden fazla yer almamasına özen gösterilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir…” şeklindeki ifade, medyaya bir talimat niteliğinde olup “haber alma ve basın” özgürlüğü” ne açık bir müdahaledir.
  • ‘Irak’ın güvenliği bakımından en iyi garanti, Irak’ta iktidar kimin elinde olursa olsun, Türkiye’nin dostluğunu kazanmaktır.” ifadesi de, barışçı ve demokratik bir ülkenin uzak durması gereken bir ifadedir. Barış hakkı tüm dünya halklarının hakkıdır ve herkes buna saygı göstermelidir.
  • “Her ülkede etnik ve kültürel farklılıklar olabilir. Farklılıklara saygılı olmak başka şey, farklılıkları öne çıkarmaya, hakim kılmaya çalışmak başka bir şeydir. Etnik nedenlere dayanan çatışmaları önleyecek çözüm, ulus devlet anlayışından geçer. Ortak paydaları ise dil, kültür ve ülkü birliği oluşturur” şeklindeki sözler, “terörle mücadele” amacını ve askerin görev alanını aşan; farklı dil ve kültürleri ülke bütünlüğü için “tehlike” olarak kabul eden ve sivil demokratik politika ve çözümlerin önünü kesen nitelikler taşımaktadır.
  • Newroz kutlamaları ile ilgili açıklamalar da, kutlamaların peşinen yasa dışı ve “terör örgütü bağlantılı” olarak algılanmasına zemin oluşturmaktadır. Bir bayramın kutlanması ve bir kültürel hakkın kullanılması niteliğindeki etkinliklerin, Terörle Mücadele Yasası hatırlatılmak ve hatta suç tanımları yapılmak suretiyle baskı altına alınması, iç barış açısından endişe verici olduğu gibi; yargı ve güvenlik güçlerine mesaj niteliği de taşımaktadır. Hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşulu olan yargı bağımsızlığı bu ifadelerden zarar görmüştür.

Son dönemlerde, 8 Mart, 12 Mart, 21 Mart gibi günler ile, Irak politikaları üzerinden toplumda gerilim yaratılmakta, iç barış ve hoşgörü ortamına zarar verilmektedir. Başta yönetenler olmak üzere, toplumun bütün kesimlerinin toplumsal gerilimi arttırıcı tutum, söylem ve pratiklerden uzak durması gerekir. Kutlamalarda demokratik ilkeler, hak ve özgürlükler öne çıkarılarak, şiddetten kesinlikle uzak durulmalıdır. İdari merciler ve güvenlik güçleri de kutlamalara yasakçı, engelleyici ve cezalandırıcı bir tutum ve anlayışla değil; kutlamaların barış içinde ve herkesin kendi kültür ve geleneğine uygun bir tarzda geçmesi için gerekli ortamı yaratacak şekilde davranmalıdır.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın