Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde polis, operasyon yapıyor ve Doğubeyazıt Belediyesi'inde zabıta görevlisi Burhan Koçkar'ı, evinde, eşinin gözleri önünde, öldürüyordu.
Dün sabah, Sabah Gazetesi'nin manşete çıkardığı haber, -bir duvar yazısı ve üç-beş eşyanın barikat olarak nitelendiği haber- olacakları haber veriyordu.
Küçükarmutlu'ya operasyon düzenlendi.
Maksat barikatları kaldırmaksa yol ortasından, kolaydı. Duvar yazılarını silmek de…
Duvar yazısı ve barikat ile evinde ölüm orucunu sürdürenlerin ölümleri arasında nasıl bir illiyet bağı olabilirdi? Olan oldu, barikatların kaldırılması ve duvar yazılarının silinmesi "amaçlı(!?)" operasyon, 4 ölüm orucu eylemcisinin ölümü, 10 kadar insanın yaralanmasıyla sonuçlandı.
Bizim, "güvenlik görevlilerinin sorun çözme pratiği" olarak nitelendirdiğimiz olay, işte, budur. Bu pratik 1995'te, Diyarbakır cezaevinde 10, 1999'da Ulucanlar cezaevinde 10 kişinin ölümüne neden olmuş, 1999 Burdur Cezaevi operasyonunda kol kopartmış, 19 Aralık 2000'de F Tipi Cezaevlerini yaşama geçirmek için düzenlenen "hayata dönüş" operasyonunda 32 kişinin canını almıştır.
Bu pratiğin belirgin özelliği, sorunları zor ile çözme zihniyetidir. Zor araçlarını kullanırken, ölçüsüzlüğüdür. Aşırı güç kullanımının gelenekselliğidir. Yakmak, yıkmak ve öldürmek üzere kendisini programlamış olmasıdır. Dolayısıyla, kuralsız ve orantısız, ölçüsüz bir şiddet kullanma eğilimi ve alışkanlığının varlığı, her olayda saptanmaktadır.
Bu gidişe kim dur diyecek? Kim bu ülkenin insanlarının keyfi olarak öldürülmesine itiraz edecek? Kim elinde silah bulunan kamu görevlilerini, hukukun içersine çekecek?
Hüsnü Öndül
Genel Başkan