Kayıplarımız Nerede? Adalet Nerede?

Bizler gözaltında kaybedilenlerin aileleri ve hak savunucuları olarak Gözaltında Kayıplar Haftası’nın ilk gününde Adalet Bakanlığı önündeyiz.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Yargının kendini check etmesi için bundan sonra her yıl yargıya güven anketleri, yargıdan memnuniyet anketleri yapacağız, yargının adeta her yıl bir tomografisini çekeceğiz” dedi. (25.12.2015)

Biz de gözaltında kaybetme fiillerinde, yargının tarafımızdan çekilen tomografisini açıklamak için buradayız.

Bu topraklarda gözaltında kaybetme suçu yaygın ve sistematik bir biçimde işlendiği halde savcılar,  gözaltında kaybetme suçlarında gerçeğin açığa çıkarılması, sorumluların tespit edilmesi ve cezalandırılmaları için gereken etkin bir ceza soruşturması yapmıyor. Yargıçlar, gözaltında kaybetme davalarında hukukun üstünlüğünü ve adaletin gerçekleşmesini sağlama görevini yerine getirmiyor. Bu yüzden kayıp dosyaları takipsizlik kararları ile kapatılıyor, binbir emekle yargıya taşıdığımız az sayıda kayıp davası tanıklıklara ve belgelere rağmen, AİHM mahkûmiyetlerine rağmen beraat kararı ile sonuçlanıyor.

Salih Bozışık’ın kaybedilmesinden bu güne 80 yıldır güvenlik güçlerinin gözaltında kaybetme suçuyla itham edildikleri durumlarda, sanıkların korunması, mağdurların iddialarının çürütülmesi yönündeki adli uygulama kesintisiz devam ediyor.

Buradayız çünkü Türkiye’de hukuk devleti ve adalet yok hükmünde. Bizzat Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, yargıya güvensizliğin % 70 düzeyine düştüğünü açıkladı.

Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisidir. Tarafsızlık, yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır. Bağımsız ve tarafsız olmayan hukuk sisteminin faaliyetleri, yargı fonksiyonu olarak kabul edilemez. Bu nedenle “Türkiye’de hukuk devleti yok!” “Türkiye’de yargı yok!” diyoruz.

Siyasal erkin etkisinde şekillenen bir yargı; bağımsızlığını, tarafsızlığını, saygınlığını kaybeder. Bu nedenle “Türkiye’de yargı yurttaşın hak ve özgürlükleri koruma fonksiyonunu kaybetti” diyoruz.

Devletin gözaltında kaybettiği sevdiklerinin peşinde bir ömür tüketenler ve onların eşlikçileri olarak yaşadıklarımızdan biliyoruz; yargıyı toplum üzerinde bir baskı aracı olarak gören zihniyet değişmeden; devlet eksenli değil, yurttaş eksenli, hak eksenli, adalet eksenli bir hukuk sistemi tesis edilmeden, hukuk devletinden söz edilemez. Yerleşik bir kültür halini alan cezasızlık son bulmadan adaletten söz edilemez.

Türkiye’deki yargı faaliyetleri; “Yargı Erkinin Bağımsızlığı Hakkındaki Birleşmiş Milletler Temel Prensipleri”nden ve diğer uluslararası belgelerde belirtilen temel standartlardan uzaktır

Tarafgirlik, bağımlılık, adaletsizlik üreten yargı sistemi son bulmalıdır. Yargısal sistemin işleyişi acilen kabul edilmiş uluslararası standartlar seviyesine getirilmelidir.

Gözaltında kayıp soruşturmaları ve yargılamalarında kaybedilenlerin akıbetini açığa çıkaracak, uluslararası hukuka aykırılığı ortadan kaldıracak, ceza adaletini sağlayacak yargısal irade gösterilmelidir.

Gözaltında Kayıplar Haftası’nı başlatırken Adalet Bakanı’na sesleniyoruz;

Yargıya güven anketi, yargıdan memnuniyet anketi yapmadan önce tanıklara rağmen, delillere rağmen, TBMM raporlarına rağmen, AİHM mahkûmiyetlerine rağmen yargı eliyle cezasız bırakılan kayıp dosyalarını inceleyin.

Memnuniyet anketi yapacaksanız, 35 yıldır oğlunu arayan Elmas Eren, 34 yıldır oğlunu arayan Zeycan Yedigöl, 21 yıldır oğlunu arayan Hanife Yıldız, 21 yıldır oğullarını kaybedenlerin cezasız kalmaması için mücadele eden Asiye Karakoç ve Emine Ocak’tan başlayın. Önce onların “Adalet nerede? Kayıplarımız nerede?” sorusunu cevaplayın.

Unutmayın; her türlü etkiden uzak, etkin, hesap verebilir ve şeffaf bir yargı sistemini oluşturmak hem hükümetin hem de yargı yönetiminin öncelikli görevidir.

Cumartesi Anneleri

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon

İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi

Bir cevap yazın